BÖYLE DEVLET ADAMLIĞI OLMAZ

12 Aralık 2009 17:33 tsi
Maalesef, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Yardımcısı Arınç’ın açıklamaları devleti ve TSK’yı akla getirmiş ve yıpratmıştır. Devlet adamları bunu yapmamalıdır.

Devlet adamı

HAYATTA her şey olabilir. Tokat’taki hain saldırı PKK’ca değil bir başka örgüt tarafından gerçekleştirilebileceği gibi, ima edildiği üzere derin devlet tarafından da yapılabilirdi. Ancak hiçbir devlet adamı böyle durumlarda kuşku üzerine açıklama yapıp derin de olsa devleti suçlayamaz, “İstihbarat birimlerine inceleme yaptırıyorum” diye açıklama yapamaz, yapmamalıdır. Tahkikat yaptırılır, olay açığa çıkarılır, ondan sonra suçlular açıklanır ve bu da devletin başarısı olur, devlete güven artar. Aksi halde toplumu ve yetkilileri depresyona sokarsınız. Maalesef, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Yardımcısı Arınç’ın açıklamaları devleti ve TSK’yı akla getirmiş ve yıpratmıştır. Devlet adamları bunu yapmamalıdır. Üzülmemek elde değil! (Gerçi ben geçmişte Kürtlere yönelik eylemler yaparak TSK’yı yıpratmak için devlet yaptı süsü veren PKK’nın bu sefer hazır bu durum oluşmuşken neden Fırat Haber Ajansı vasıtası ile böyle bir açıklama yaparak devleti temize çıkardığını çok net anlayamadım. Herhalde AKP’lileri zora sokmak istediler.)

Hasan Cemal
HASAN Cemal açılımın en başından beri en hızlı destekçisi, hatta teorisyeni olarak kabul ediliyor. Milliyet’teki Çarşamba günkü yazısının başlığı neydi biliyor musunuz? “Demokratik Açılımda 10 Yanlış” Bizim gibi düşünenlerin aylardır yazdığı bazı şeyler şimdi anlaşılmaya başlandı. İnşallah AKP İktidarı da anlar. Tekrar edelim; Toplum, devlet ve siyaset kurumunun mutabakatı şarttır. “Açılım” bize ait olmalı, dışarıdan empoze olmamalı, bu denli hayati bir konu iç siyaset için kullanılmamalı ve demokrasiyi sindirmiş yöneticiler tarafından gerçekleştirilmelidir. “Açılım”ın ölçüsü ise bireysel kültürel haklarla sınırlıdır. Emperyalizmin oyuna gelenlere tekrar hatırlatalım!

Türk medyası-ABD medyası
BAŞBAKAN Erdoğan’ın Washington ziyareti bizim medyaya göre çok başarılı geçmiş. Her konuda mutabakat sağlanmış. Model ortaklık işlemiş, sorunlar tek tek Tayyip Bey tarafından çözülmüş. ABD medyasına bakıyorsunuz, her konu sorun, hiçbir sorun çözülmediği gibi Türkiye sıkıntı dahi olmuş, kuşkular uyandırmış. Şimdi Tayyip Bey bu ne yazdığını bilmez ABD medyasındaki köşe yazarlarından ve muhabirlerden bir kısmını patronları ile görüşüp işten attırmaz mı? Görürler günlerini, nahoş haber yapmayı ve yazı yazmayı! Hatta birini katıldığı televizyon programında gıyabında azarlamış bile...

Havuç ve sopa
TÜRKİYE Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, İzmir’deki basın toplantısında, “İddia ediyorum, Türkiye’de kimse basının özgür olduğunu söyleyemez, iktidar basına ya havuç ya da sopa gösteriyor” deyince, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel’in kanına dokunmuş, “Basın mensuplarının önünde ne havuç var ne de sopa, biz özgürüz” gibi sözler söyleyip toplantıyı terk etmiş. Sayın Başkan, siz veya bir başka gazeteci Tayyip Bey’e, basına yansıyan Remzi Gür konuşmasını, bu konuşmayı yayınlayanların neden içeri alındıklarını veya Abdüllatif Şener’in Ofer’le ilgili sorusuna ne cevap vereceğini sorabilirseniz basının özgür olduğuna ben de inanacağım. Kendinizi kasmayın, basının özgür olmamasından dolayı utanması gereken siz değilsiniz!

HAFTANIN FIKRASI
MEŞHUR fıkradır, Nasreddin Hoca’ya sormuşlar, “Cenazenin neresinde olmalı?” diye. Hoca “Tabutun içi hariç neresinde istersen orasında bulun!” demiş.
Şimdi bunu neden anlattım? Vatandaş soruyor, “Siyasette nerede olalım, hangi partiyi destekleyelim?” diye. Ben de cevap veriyorum, “AKP’de olmayın da nerede olursanız olun!”
Şaka bir tarafa şu sıralarda vicdanen rahatsız olmayan AKP’li var mı acaba?

BÜLENT KUŞOĞLU-Tercüman

 

Kaynak: Tercüman Gazetesi,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=140

 

Bu haber 493 defa okundu.