En Sıcak Konular

EKREM PAKDEMİRLİ'NİN VERDİĞİ BİLGİ EKSİK:''NAİM'İ ÜLKÜCÜLER KAÇIRDI''

5 Aralık 2009 09:44 tsi
EKREM PAKDEMİRLİ'NİN VERDİĞİ BİLGİ EKSİK:''NAİM'İ ÜLKÜCÜLER KAÇIRDI'' Ekrem Pakdemirli,Naim Süleymanoğlu'nun Türkiye'ye getirilişi ile ilgili ifşaatta bulundu.Fakat eksik bilgi verdi.Aslında ne olmuştu?...

Siyaset sahnesinden çekilen Anavatan Partisi'nin ekonomiden sorumlu  bakanlarından Ekrem Pakdemirli "egedesonsoz.com" sitesinde  "Sporda kurumsallaşamamanın üzen sonuçları" başlıklı bir yazı yazdı.

Pakdemirli,bu yazısında Naim Süleymanoğlu'nun  Türkiye'ye getirilişi ile ilgili ifşaatta bulundu..Bazı heber siteleri de bu bilgiyi,"Naim Süleymanoğlu'nun kaçırılışından 23 yıl sonra ortaya çıkan sır" diye haber yaptı.

Pakdemirli şöyle diyor:

"Halterde bir zamanlar altın madalya almaya alışmıştık, ama şimdilerde “ah nerede o eski günler” diyoruz.
Halterdeki başarılarımızın bilinmeyen mimarlarından biri de rahmetli Özal’dı. Bir gün beni çağırdı, “Bulgaristan’da Türk soyundan gelme halterci bir çocuk var, Türkiye’ye gelmek istiyor. Ancak Bulgarların ekonomik durumları çok zayıf. Aradaki kimse, onlara yedi milyon dolar verdiğimiz takdirde halterciyi bize verecekler demiş. Bana bu parayı verir misin:” dedi. Ben hemen “olmaz” dedim, “Bu kadar para ile ben yüz köyün içme suyunu hallederim” dedim.
Beni karşısına aldı, “Bak, bu arkadaş Türk forması ile olimpiyatlara katılacak ve çok büyük bir ihtimalle birinci olacak. O takdirde bayrağımız göndere çekilirken İstiklal Marşımız çalınacak, bu anı dünyada milyonlarca kişi seyredecek, bu bize bir fırsattır, bu kadar küçük bir paraya, böyle büyük ve etkili reklam yapma imkânı her zaman karşımıza çıkmaz” dedi. Arkadan ekledi:
“Sen bir düşün ondan sonra kararını ver.”
Rahmetli bu argümanı ile beni hemen ikna etti.
Dediği oldu, biz halterde bir dünya şampiyonluğu kazandık." [1]

Haber siteleri ve gazeteler  haberi okutmak için dikat çekici başlıklar kullanabilirler ama Süleymanoğlu'nun  kaçırılışı çoktandır sır olmaktan çıktı.Ayrıca Pakdemirli ünlü haltercinin getirilişine yaptıkları katkıyı anlatıyor ama öncesinden bahsetmiyor.

Öncesini,Ozan Arif  ilk kez 1994'ü 1995'e bağlayan yılbaşı gecesi,TGRT'de Ümit Aktan'ın sunduğu  programda fotoğraflarla belgeleyerek açıklamıştı.

Ozan Arif ,27  Ağustos 2004 tarihinde konuk olduğu Cavizkabuğu propramında,Hulki Cevizoğlu'nun bir sorusu üzerine Naim'in kaçırılışını bir kez daha anlattı.

Ozan'ın anlattığına göre,Naim Süleymanoğlu, 1986′da Halterde Bulgarların takım halinde şampiyon olduğu "Avustralya Melbourne Dünya Şampiyonası" sonrasında Ülkücüler tafından kaçırıyor.

Peki  Süleymanoğlu bu işe ne diyor? Aksiyon Dergisi'nin 28 Ekim 1995 tarihli 47.sayısında  Ercan Yavuz'un ,"Siyasetçiler savulun Naim geliyor!" başlığıyla yayımladığı bir roportaj var, burada Süleymanoğlu'nun Türkiye'ye kaçışı şöyle anlatılıyor:

Avustralya'daki Dünya Şampiyonası sırasında Türkiye'ye iltica etmeye karar veren ve bu fikrini orada bulunan Türk işçilere anlatan Naim Süleymanoğlu, Ozan Arif ve arkadaşları tarafından bir süre Avustralya'daki Türk evlerinde gizlenmiş. Daha sonra ise özel bir uçakla Türkiye'ye getirilmiş. O döneme ait duygularını anlatırken bulanık bir tablo çizen Naim Süleymanoğlu, kendisini Türkiye'ye kaçırdığını iddia eden Ozan Arif ile ilgili düşüncelerinde ise katı: "Ozan Arif ismini Türkiye'ye geldikten sonra duydum. Öyle birini tanımıyorum. Hiç tanışmadık. Kendisi ile kesinlikle Avustralya'da temasım olmadı. Kaçışımda arkadaşlarının etkisi olabilir; ama ben kendisini tanımıyorum."[2]

Naim'in Ozan'ı tanımadığı doğru,bunu Ozan Arif de teyit ediyor,yalnız bu ropörtaj bir  başka gerçeği de ortaya koyuyor.Bilindiği gibi Naim Süleymanoğlu siyasete MHP'den atıldı.2004 yerel seçimlerinde İstanbul'un Kıraç beldesinde MHP'den belediye başkan adayı olan Süleymanoğlu,kazanamadı.Aynı partiden 2007'de milletvekili adayı oldu yine kazanamadı.Oysa Süleymanoğlu'nun 1995'lerde MHP aklında hiç yoktur.

Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu o zamanlar siyasi geleceğiyle ilgili şöyle bir öngürüde bulunmuş:

''Teklif olursa liste başı isterim. Ben her ilden seçilebileceğime inanıyorum. İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa olabilir. Hatta Doğu ve Güneydoğu'da herhangi bir ilden bile seçileceğime inanıyorum. İnsan-ların bana rahatlıkla oy vereceklerine inanıyorum. ANAP Özal'ın kurduğu parti diye ANAP'a miras kalmadım ki ben. Bazı kişiler Özal'ın manevi evladı olduğum için siyasete atılırsa ancak ANAP'tan atılır görüşünde. İşte bu yanlış. DYP olur, Refah olur, CHP olur. Hangi parti beni kullanmaya kalkmazsa oradan aday olurum. "[2]

Bazı milliyetçi sitelerde ve forumlarda,1996 yılında yani Naim’in Türkiye’ye kaçırılışının 10. yılında, kaçırma olayını organize eden Ozan Arif ile Frankfurt Türk Federasyonu’ndaki bürosunda yapıldığı  belirtilen bir röportaj bulunmakta.Kaynak verilmediğinden ropörtajı kimin yaptığını bilemiyoruz.Fakat Ozan Arif'in yukarıda bahsettiğimiz TV programlarında anlatıklarıyla birebir örtüştüğünden bu ropörtajı da yayımlamanın daha açıklayıcı olacağını düşünüyoruz.

İşte o roportaj:

Naim’i Ülkücüler Kaçırdı…  
 
Halterde rekorlar kırarak üç defa olimpiyat şampiyonluğunu kazanan, şu günlerde de ödül üzerine ödül alarak sürekli gündemde olan Naim Süleymanoğlu’nun,Aralık 1986’da Sdney’de yapılan dünya şampiyonası sırasında Türkiye’ye kaçırılış hikayesi pek bilinmiyor. Türk basını, Naim’in Türkiye’ye ayak bastığı 13 Aralık 1986 tarihinden sonra ünlü haltercinin devlet tarafından kaçırıldığını yazıyor; Bulgar Halter Federasyonu ise aynı tarihlerde Naim’in Türkiye Cumhuriyeti tarafından değil, teröristlerce kaçırıldığını iddia ediyordu.Naim’in Türkiye’ye kaçırılışının 10. yılında, kaçırma olayını organize eden Ozan Arif ile Frankfurt Türk Federasyonu’ndaki bürosunda görüştük. Ozan Arif, Naim’in kaçırılmasında benim payım büyük diyerek ön plana çıkmak istemiyor. ‘Bu tamamen Allah’ın lütfudur, ben sebeplerden sadece biriyim’ diyor, başlıyor anlatmaya.Bulgaristan’da camilerin yıkıldığı, isimlerin değiştirildiği, ileri gelenlerin zindanlara atıldığı yıllar… 12 Eylül öncesi olaylara karıştığı için o yıllarda Türkiye’ye giriş izni olmayan Ozan Arif, Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde toplantılara katılıyor, konuşmasının bir kısmını da Bulgar mezalimine ayırıyordu. Birgün Avustralya’ya konser için davet edildi. Orada da programının bir kısmını Bulgar zulmüne ayırdı. Ozan Arif’in bu hassasiyetini gören bir grup Bulgar göçmeni, kendisiyle tanışmak istedi. Ertesi gün durumu iyi olan bir göçmenin evinde toplandılar, yediler, içtiler, dertleştiler. Programı biten Ozan Arif Frankfurt’a döndü. Bürosunda otururken bir telefon çaldı. Karşısındaki, evinde yemek yedikleri kişiydi. ‘Bana dedi ki, en yakın arkadaşıma bile güvenemediğim ama size güvenerek açacağım bir mesele var, bana yardımcı olabilir misiniz? Allah bize o kudreti vermişse neden olmasın, dedim. Bizim köylü bir dünya şampiyonu var, dedi. Bir iki kere kaçmaya teşebbüs etti ama başaramadı. Bunu kaçırmak istiyoruz. Ne şampiyonu gardaş, dedim. Halter, dedi. Hiç ilgilenmediğim bir spor dalı. Naim ismini de duymamışım hiç. Zaten o zamana kadar hiç kimse bilmiyordu. Ben Frankfurt’tayım, Avustralya’ya 20 bin km. uzaklıkta. Dedim ki, güzel gardaşım, bana nasıl güvendiyseniz, aynı şekilde güvenebileceğiniz bir arkadaş tavsiye edeceğim size. Hiç çekinmeden durumu anlatabilirsiniz. Tamam, dedi’.Ozan Arif, tavsiye ettiği, daha önce Samsun Ülkü Ocakları başkanlığı yapan ve eş durumundan ötürü Avustralya’ya göç eden Ali Durnaoğlu ile 80 öncesi kader birliği etmişti ve oldukça samimilerdi. Durnaoğlu’na telefon açtı ve durumu anlattı. ‘Bak Ali, şampiyonmuş. Biz bunu niye kaçıracağız? Şampiyonmuş mampiyonmuş bizi pek ilgilendirmez. Ama arkadaş stratejik önemi olduğunu vurguluyor. Zaten yürüyüş yapıyoruz, miting yapıyoruz, Bulgar mezalimini dünyaya duyurabilmek için envai çeşit yol deniyoruz. Bu bizim için reklam aracı olabilir mi? Esas gayemiz bu olmak şartıyla bu işe girişelim mi, ne dersin?’ Durnaoğlu, tam Ozan Arif’in beklediği cevabı verir. ‘Ozanım, zaten burada küflenmişiz. Memnuniyetle. Hemen bu işin icabına bakacağız’. Bu işe girişirken maceracılık gibi bir gayeleri de yoktur. Ozan Arif’in kendi deyimiyle, 80 öncesi ağızlarının payını alacakları kadar almışlardır zaten.Ali Durnaoğlu, Ozan Arif’e telefon açan Naim’in köylüsüyle tanışır. Şampiyona programına ve Naim’in kaldığı otele göre planlar yapılır, fırsatlar kollanır. Ozan Arif de devamlı telefonla arayarak gelişmeleri takip etmektedir. Ozan Arif, ekonomik sıkıntı çektiği bir dönemde iki bin mark telefon parası öder evinden arayarak, federasyondan aradıkları hariç.Şampiyona başlar. Ozan Arif, hiç ilgilenmediği halter şampiyonasını takip etmektedir artık. Hakikaten Naim rekor kırar, Bulgaristan da takım halinde şampiyon olur. Daha önce bir iki kere kaçmaya teşebbüs eden Naim’e müthiş bir gözaltı vardır. Ozan Arif’in arkadaşları kesin kararlıdır, gerekirse silah bile kullanacaklardır ama Allah yardım eder. ‘Şampiyon oldular ya, hepsi zil zurna sarhoş oldu. Köylülerin birini gönderdik. Naim, tuvalete gidiyorum diye salondan dışarı çıktı. Allah’tan tuvaletin oradan mutfağa çıkan bir yol varmış. Oradan mutfağa, mutfaktan bahçeye, otelin arka duvarından caddeye… Biz silahla bile kaçırmayı göze alırken en ufak birşeye bile gerek kalmadan olayı bitirdik. Tamamıyla Allah yardım etti’.

Naim’i eve götürürler. Daha önce birkaç kere kaçmaya teşebbüs eden fakat başarılı olamayan Naim, bunda da birşey olursa beni asarlar, keserler diye korkmaktadır. Hatta, beni gerçekten Türkler mi kaçırdı diye endişelenmektedir bile. Ama işin içinde köylüsü olduğu için içi biraz olsun rahattır. Ozan Arif de gelişmeleri saat saat takip etmektedir. ‘Artık Naim’i bizimkilerin kaçırdığı anlaşıldı. Avustralya televizyonu beş dakikalık görüntü için 50 bin dolar teklif ediyor. Beni aradılar, ne yapalım, dediler. Bütün Demirperde ülkelerinin ajanları Naim’in peşinde. Boş verin, dedim elli bin doları, melli bin doları. Bir iş yapmaya kalkıştık, ağzımıza yüzümüze bulaştırmayalım’.

Naim’i kaçırdılar kaçırmasına ama kaldı üstlerine. Acaba şimdi ne yapacaklardı? Camberra ve Melbaurne’deki konsoloslukları ararlar. ‘Naim bizim elimizde. Dünya ayağa kalktı, birşeyler yapmamız lazım’. Konsolosluklar ise kararsızdır. Siz bizi bir daha arayın diyerek olay geçiştirilmektedir. Türkiye ile yoğun telefonlaşmalar ve fakslaşmalar sonucunda Naim’in önemi anlaşılır, konsolosluk da almayı kabul eder. Naim’i Melbaurne Konsolosluğu’na teslim eden Ozan Arif ve arkadaşları rahatlarlar. Değilse bütün Bulgar ajanları Naim’i geri almak için çoktan harekete geçmişlerdir bile. Ozan Arif, basın tarafından çarpıtılan kısım buraya kadardı, diyor ve ekliyor. ‘Naim bundan sonra Naim oldu. Naim uçağa biniyor, Ali’nin ceketine yapışıyor. Ali abi, sen gelmezsen ben gitmem. Şimdi orada, 12 Eylül’ün ülkücü harekete vurduğu darbeden olsa gerek, bizim bir talebimiz oldu. Dedik ki, Naim, Allah’ın sevgili kuluymuşsun, yardım etti, hürriyetine kavuştun. Uçakta basın mutlaka soracak: nasıl kaçtın, kim kaçırdı diye. Diyeceksin ki; beni ülkücüler kaçırdı. Senden başka birşey istemiyoruz. Çocuğun Türkçesi o kadar kıt ki, ‘Ben bunu aklımda tutup da söyleyemem. Bir kağıda yazın, verin’ dedi. Yazdık, verdik. Naim Türkiye’ye vardı, biz öyle bir cümle bekliyoruz, yok’.
Şu ana kadar Naim ile yüz yüze gelmeyen Ozan Arif, kendilerinden hiç bahsedilmemesinden ve Naim’in politikacılar tarafından reklam aracı olarak kullanılmasından rahatsız ama teselli olduğu birşey var: Naim’i Bulgar mezalimini dünyaya duyurmak için kaçırmaları ve bunda da başarılı olmaları. ‘Pişman değiliz. Bu kaçırma, Bulgar mezalimini dünyaya duyurabilmek için yapacağımız yüz mitinge bedeldi’.[3]

Şüphesiz Özal'ın maddi yardımı bu operasyonun gerçekleşmesinde etkili olmuştur.Lakin Demirperde ülkelerine bağlı ajanların peşinde olduğu Naim’i kaçırıp saklayan,sonra da Türkiye'ye gönderilmek üzere Melbaurne Konsolosluğu’na teslim eden Ozan Arif ve arkadaşlarının emeğini de zayii etmemek lazım.


Mir Haber


Kaynaklar:


[1].http://www.egedesonsoz.com/default.asp?sayfa=kose-yazilari&kyID=576&ky=sporda-kurumsallasamamanin-uzen-sonuclari

[2].http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.do?load=detay&link=1102

[3].http://turkerweb.blogcu.com/naim-suleymanoglunun-kacirilis-hikayesi/590948



Bu haber 3,425 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,594 µs