En Sıcak Konular

TÜRKLÜĞE HAYASIZ AKIN

1 Aralık 2009 18:09 tsi
TÜRKLÜĞE HAYASIZ AKIN Türklük kavramını tartışmaya açan Hürriyet’in "kimliksiz, kompleksli, ne idüğü belirsiz Türk tipi(!)"ne ilk destek Taraf’tan geldi.

Türklüğe savaş açtılar
 
Türklük kavramını tartışmaya açan Hürriyet’in “kimliksiz, kompleksli, ne idüğü belirsiz Türk tipi(!)”ne ilk destek Taraf’tan geldi. Neşe Düzel’e konuşan AKP’li Bahçekapılı “Türklük tanımı kalkacak” dedi

Boşuna bayram günü bilgisayar klavyesini benden uzak tutun, sayfanın idaresini siz ele alın demedim. Biliyorum başıma geleceği. Bu “medya”, en “birlik, beraberlik, dayanışma...” gününde bile günaha sokar insanı. Kalbini taşlaştırır.
Artık “gargaraya getiririz” diye mi düşündüler, bayramlaşmaydı, baklavaydı, kavurmaydı, mide fesadıydı derken arada kaynar gider mi dediler bilmem... Kimliğini ”Türkiye Türklerindir “ iddiası ile özdeşleştiren Hürriyet ”Bu Türkler de kim yahu“ açılımı yapmış Pazar ekinde.
Nasıl bir tecelli ise Pazartesi günü, Taraf’ın sürmanşetinden verdiği, AKP Grupbaşkanvekili Ayşenur Bahçekapılı’nın ”Türklük tanımı kalkacak“ sözleriyle de, manidar bir ”pişti“ uyumu yakalamış oldu.
Hürriyet’in pazar ekinin göbeğinde ”kapkara bir gölge  elinde de bir ”Türk bayrağı“.
Adam kim belli değil; kimliksiz!
Tam vurgulamak istedikleri gibi...
Rahmi Turan, İlber Ortaylı gibi isimlere ait, birkaç ”rahatlatıcı“ demeç koyup güya ”objektif “ bir tavır sergileyen Hürriyet’in iki sayfaya yaydığı ”Türk“ tanımında yok yok:

"Öğrenme eylemini okumak yerine izleyerek ya da dinleyerek gerçekleştirmeyi severler. Anında görüntücüdürler."
* Hugh Pope

"Türkleri ayıran en temel özellik, bütün dünyayı Türklere düşman görme alışkanlığıdır"
* Prof. Fikret Adanır / Sabancı Üniversitesi

"Türklük kasabalılık tavrı içinde kalmak, sorunlu bir özgüvenle, gerçeklikten uzak davranmaktır.
Henüz Ödipus kompleksini aşamamış bir ergenin tepkiselliği..."
* Hasan Bülent Kahraman
 
"Hiçbir biricikliği yok, siyasi ve kültüren bir kavram"
* Doç.Sibel Özbudun/Hacettepe Üniversitesi

"Türklerin biyolojik olarak belirgin bir tipi yok. Hiçbir zaman varolmadı. Dilbilimi bakımından da bir saflıktan söz edilemez..."
*  Prof. Carter V. Fındley / Ohıo Üniversitesi

İşi Bilge Kağan’a kadar götürmüşler, neredeyse “Amerikan aksanı ile hitap etmiş Orhun’dan” diyecekler.
Aklınıza gelen ne kadar aşağılama, hakaret varsa hepsini saydırmışlar topumuza birden. 
O Türkçe değil dedikleri Orhun yazıtlarından başlayıp, “İstanbul”a neden “yabancılaştığımıza” kadar her iddiayı “akademik” olarak çürütmek mümkün. Türk tarihini yeniden, alabildiğine uydurukça yazan bu isimlere karşı söyleyeck sözü olan “bilim adamları” vardır umarım.
“Bir marjinal gazete dışında meydan nasıl olsa boş” diye düşünenler boylarının ölçüsünü alsın, bu milletin “kim” olduğunun farkında olduğunu görsün diye böyle bir “açık kapı” bırakıyorum.
Bu çağrının geri dönüşümü kuru bir “tık” sesi olursa, Yeniçağ’ın “Türklük tanımı”nı değiştirmeye çalışanlara hakettikleri cevabı vermek konusundaki maharetini bilmem hatırlatmaya gerek var mı? (Selcan Taşçı- Yeniçağ) [1]

Türklük niçin tartışmaya açılıyor? 
 
Hürriyet gazetesinin hafta sonu ekinde  “Türküm, doğruyum iyi ama ben kimim?”  başlığı ile yayınlanan yazı ile ülkenin milli kimliği olan  “Türklük”  tartışmaya açıldı.
Bu tür tartışmaların asıl sebebi Karen Fogg’un mesajlarında belirttiği  “Türk tarihinin hakkından gelmek”  düşüncesidir. Türk tarihi ile birlikte Türk kimliğini de haklayacaklarını öngörüyorlar.

* * *

Nasıl bir insan tipi oluşturmak istiyorlar?
Bunu Paflagonya projesi sırasında açıklamışlardı.
2001 yılında yine aynı gazetede propagandası yapılan İtalyanlar’ın  “Veneto’dan Batı Karadeniz Bölgesi’ne”  sloganlı bisiklet gezisinin arkasından, küreselleşmenin  “yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak”  planı çıkmıştı.
Bu plan, 2001 yılında Tayyip Erdoğan’a gönderilen memorandumla paralel görüşleri içeriyordu.
Paflagonya projesinde aynen şöyle deniliyordu:
 “Amacı ulusal devletlerin iç federasyonunu gerçekleştirmek olan, politik bir fenomen geliştiriliyor. Küreselleşme ve kimliği arama çalışmaları aynı paralelde seyreden iki muhakemeyi birleştiriyor. Orijinin bulunması, kişinin bölgeler ve devletler üstü bir kimlik kazanması olarak yorumlanıyor ve temelinde kişinin birçok ülkenin yurttaşıymış gibi düşünmesi fikrine ulaşılıyor. Sonuçta, en ideal biçimine, çoklu kimlik noktasına dönüşüm sağlanıyor.”
“Köklere Dönüş Projesi”  dosyası ile birlikte dağıtılan haritaya göre, federe devletlerin adları şöyle:
Trakya, Bitinya, Misiya, Lidya, Karya, Likya, Pamfilya, Firikya, Kilikya, Kapadokya, Galatya, Paflagonya, Pont, Ermeniya, Antakya, Mezopotamya.
Türkiye’de işte bu programın altyapısı hazırlanıyor!
TÜSİAD ve bağlı medyası bu projeleri açıktan destekliyor. TÜSİAD, ayrıca ders kitaplarını da değiştirerek bu yönde adımlar atmıştı.

* * *

Turgut Özal’ın çıkış noktası  “Türk dediğin nedir ki?”  anlayışıydı. Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı makamında, yani Atatürk’ün makamında oturan Özal, Türk diye bir milletin olmadığını söylemeye çalışıyordu.
Tayyip Erdoğan da geçmişte buna benzer sözler sarf etmiş bir kişidir. Türk kimliği yerine Türkiye kimliğini oturtmak istemektedir. Erdoğan’ın politikaları milletin kimliğini parçalamaya dönüktür. Nitekim Kürt açılımı ile milleti birbirine düşürmeye başladı bile.
Birileri bu ülkede alenen Türk kimliğini ortadan kaldırmak, Türk tarihinin hakkından gelmek ve Türk egemenliğini sona erdirmek için çalışıyor. Herkes seyrediyor.
Yapılan iş, Türk Anayasası’nı ortadan kaldırmak girişimidir.

* * *

Peki geniş kitleler bu konularda niçin susuyor? Bu tür suskunlukların sebebini, Texe Mars,  “Dark Majesty”  kitabında açıklamıştı:
“Yürürlükteki bu korkunç komplonun içeriği, vasat insanları rahatsız ediyor. Konfor sınırlarını sarsıyor. Gerçek, geleneksel düşünce kalıplarının içine sığmıyor ve sosyal olarak ’doğru’kabul edilen olgularla örtüşmüyor. Mevcut sistemlere duydukları güven sarsılıyor, duygusal ruh halleri tehdit altına giriyor. Çok sarsıcı ve rahatlarını kaçırıcı olabileceğinden, gerçekle yüzleşmek istemiyorlar. İsteseler bile, liderleri, politik ve ekonomik sistemleri, idealize edilen değerler hakkındaki gerçekleri öğrendiklerinde daha sarsıcı bir açmazla karşı karşıya kalma riski olduğunu da biliyorlar. Ancak Soljenitsin’in belirttiği gibi; cesur bir insanın atacağı en basit adım, bir yalanın parçası olmamaktır. Gerçeğin bir kelimesi bile tüm dünyaya bedeldir...” (Arslan Bulut-Yeniçağ)[2]

 

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi

[1].http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=11069
[2].http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=11075



Bu haber 824 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,706 µs