En Sıcak Konular

DELİ YÜREK BİR YAZARIN ARDINDAN

22 Kasım 2009 09:57 tsi
DELİ YÜREK BİR YAZARIN ARDINDAN Bir diziye adını veren 'Deli Yürek' belli ki kendisiydi. Senaryosuna katkı yaptığı tüm film ve dizilerde mutlaka bir 'deli yüreğe' rastlanır.

Deli yürek bir yazarın ardından 

Yazılarını, kitaplarını okumuştum ama Ömer Lütfi Mete'yi Başbakan Erdoğan'la çıktığımız bir gezide gerçek anlamıyla tanıdım.
İçtenliği, samimiyeti dikkat çekiciydi, kendisiyle barışıktı. Yol uzundu, Türklerin ata yurdu Moğolistan'a gidiyorduk. Namaz konusundaki hassasiyetini yakından gördüm.

Vakit girince koltuğa dizüstü oturdu, çevresiyle ilişkisini tamamen kopardı ve kıbleye yöneldi. Huşu içinde namazı eda ederken ibadetteki derinliğini görmemek mümkün değildi. O sıralar 'The İmam' filminin senaryosunu yazıyordu. Gezi boyunca 'Yetiştirmem lazım.' diyerek odasına kapanıyordu.

Filmi izledikten sonra bir imam hatipli olarak aradım, 'Ömer abi eline sağlık, çok güzel olmuş.' dedim. İlginin azlığından yakındı ve 'Keşke imam hatipte okuyanlar izleseydi.' dedi.

Seyahat sırasında fırsat buldukça Deliyürek'i, Kurtlar Vadisi'ni konuştuk. Bir sahneye çok kızdığını anlattı. 'Benim senaryosunu yazdığım filmlerde kahramanlar alkol alır ama sonra zararını mutlaka görür. İçkiyi kesinlikle özendirmem...' dedi.

Senaryo yazarlığı yaptığı Deli Yürek dizisinde Yusuf Miroğlu karakterinin kendisinden habersiz içki masasına oturtulduğunu görünce çok bozulmuş ve derhal jenerikten isminin çıkartılmasını istemiş... 'Bir daha olmayacak' diyerek güçlükle ikna edilebilmiş.

Başbakan her defasında 'Ömer Abi' diye hitap etti. 'Samimiyet hemşerilikten mi geliyor?' diye sorduğumda 'Sadece hemşerilik değil, belli bir hukukumuz da var' dedi. Son zamanlarda hükümetin politikalarını eleştirmesine rağmen Erdoğan'ın sıcak davranmasından memnun olmuştu.

Sinema âleminden konuştuk, isim isim hemen hepsini yakından tanıyordu. Şener Şen'i, Halil Ergün'ü, Kadir İnanır'ı sordum. Hissediyordum ama doğrusu o parıltılı dünyanın arka yüzünün bu kadar iç karartıcı olduğunu tahmin etmiyordum. 'Polat Alemdar' deyince 'O başka, şeyhimin oğlu.' dedi.

Bir diziye adını veren 'Deli Yürek' belli ki kendisiydi. Senaryosuna katkı yaptığı tüm film ve dizilerde mutlaka bir 'deli yüreğe' rastlanır. Çarpık ilişkilerin, olağan dışı eğilimlerin 'rol model' olarak başrollere taşındığı sinema sektöründe delikanlılık vurgusu takdire değer.

Ömer Lütfi Mete'yi hafta içinde kaybettik, çoktandır hastaydı, aylar önce geçirdiği kalp krizinden yatıyordu. Kendine geldiği bir gün hastane odasında gazeteciye 'Kalp krizi geçirdiğimi söylediklerinde çok şaşırdım. Çünkü ben kendimi bir yalıda dinleniyormuş gibi hissediyordum.' dedi. Bu satırları okuyunca umutlanmıştım, kaldığı yerden tekrar başlar diye bekliyordum...

Ömer Lütfi Mete, Kur'an kursu hocalığı da, edebiyat öğretmenliği de yaptı. Hem iyi bir şair, hem de romancıydı. Şiirleri Deli Yürek ve Kurtlar Vadisi gibi dizilerin etkisiyle geniş kitlelerin dilinde şarkı olurken, ödüllü romanlara da imza attı. 12 Eylül darbesinin ardından ülkücülerin yaşadığı dramı "Çığlığın Ardı Çığlık" romanıyla anlattı.

1970'lerden bu yana basının içinde, matbaa çıraklığıyla başladığı meslek hayatında köşe yazarı, yönetici olarak çok sayıda gazetede görev yaptı. Son yazılarından birinin başlığı ise "Nalet olsun şu içimdeki gazetecilik sevgisine" adını taşıyordu. Derin devlet denince akla gelen ilk isimdi.

Yazdığı senaryolar ve kitaplar derin devlet üzerineydi. Hiç istihbaratçı dostu olmadığını söylerken 'derin'le ilgili bilgilerini "Her türlü suçluyla da düşüp kalkabilirim. Ben gazeteciyim." sözleriyle dile getiriyordu. Ancak ülkede bir "derin devletin varlığına" inanmıyordu. Ona göre olan "Türkiye'de derin devlet değil derin çeteler" vardı.

Gençliğinde ülkücü hareketin içinde yer aldı. İdealistliğini hiç yitirmedi. Bir ara MHP'den milletvekili adayı oldu. Daha sonra "İyi ki seçilemedim. O dönemde mutlaka haram ekmek yiyecektik, Cenab-ı Hak bizi korudu." dedi.

Tasavvuf ehlinden olduğunu saklamadı. Bir gazeteye verdiği röportajda "Ben Kadiriyim benim şeyhim Kadiri'dir. Diğer tarikatlar ile de muhabbetlerimiz derindir." dedi.

Türkü olan bir şiiri şöyledir: 'Bu şehir girdap gülüm - Girdapta mehtap gülüm - Feleğin bir suyu var - Su değil kezzap gülüm - Feleğe dayandım gülüm - Öldüm de uyandım gülüm - Öldüm de uyandım...'.

Ömer abi öldü ama gerçek hayata uyandı...

Mustafa Ünal-Zaman

Kaynak: Zaman Gazetesi,http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=918808&title=deli-yurek-bir-yazarin-ardindan

 



Bu haber 856 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,066 µs