TBMM KÜRSÜSÜ'NDE PİŞKİN DTP'Lİ

15 Kasım 2009 14:04 tsi
Kürt eşit değilmiş, alçakça iftira.. Bugün TBMM, Kürt vekille dolu, Hükümette Kürt Bakan var.. Ülkenin kremasında Kürtler mevcut..

TBMM kürsüsünde pişkin DTP'li
 
TBMM kürsüsünde konuşuyor ve  “Biz Kürtler eşit haklar istiyoruz!” diyor..
Eşit hakkım yok diyen, bu ülkenin en zengin adamlarndan, hatta fazla eşit(!) olarak aşiret ağası, oldukça imtiyazlı.. Eşitliğim yok diyor, TBMM’de vekil.. Kürsüden her türlü konuşma hakkına sahip ve seçilecek desteği bulursa Cumhurbaşkanı bile olabilir..
Kürt eşit değilmiş, alçakça iftira.. Bugün TBMM, Kürt vekille dolu, Hükümette Kürt Bakan var.. Ülkenin kremasında Kürtler mevcut..
Kürt demek, PKK demek diyorlar!.. PKK’yı sorgulayan Kürt insanını, hainlikle suçluyorlar..
Ahmet Türk, bu çeteyi sırtında taşıyor!!
Ne oluyor biliyor musunuz?!.
AB-ABD boyunduruğuna teslim olanların açtığı yoldan ilerleyen Apo Mecliste konuşuyor, meydan okuyor, olan bu!!
Bir pişkinlik abidesi seyrediyoruz..!
Son yıllarda yoğunlaşan bir pişkinliktir bu..
PKK çetesi kendisini devletin, bu milletin muhatabı kılıyor, hem de nasıl?!!
“Bana borçlusunuz!!”  diyor...
Borç listesi çıkarıp, tahsilat talebinde bulunuyor...
Yakılan köylerden, faili meçhullerden, katledilen iş adamlarından, mağduriyetten bahsediyor..
Yol verilen, önü kesilmeyen bu propagandaları Türkiye’nin içinde, kendisine  “Türk” diyen medya vasıtası ile rahatça yaparken, Batılı efendileri dışarıda da onlara bu imkanı sağlıyor..
Halk bunları dinlerken, şunları duyuyor..
PKK cemaati, bu ülkenin Doğu ve Güneydoğusunda yaşarken, bu ceberrut devlet kafasına esmiş(!) gitmiş onlara ezaya başlamış, yakmış yıkmış garibanlar da ne yapsın, dağa çıkıp kendilerini savunmaya başlamış!..
Bu alçakça bir yalan dizisidir..
İşte bu alçakça saldırı tabanı çerçevesinde TBMM kürsüsüne geldi Ahmet Türk...
Devletin öldürdüğü işadamlarından bahsetti!.
İşadamı dedikleri de Behçet Cantürk ve Savaş Buldan gibiler..
İkisi de uluslararası uyuşturucu kaçakçısı, süper zengin, karanlık tipler.. Bütün gizli servislerle ve PKK çetesi ile kaçakçılık ilintileri bulunan eşkıyalar..
Ahmet Türk, kürsüden bunların kan davasını kovalıyor ve bunun adına demokratikleşme diyor...
Faili meçhullerden bahsediyor..
PKK’nın yaktığı, yıktığı köylerden, aldığı binlerce candan, infazlardan tek söz etmiyor...
Daha üç gün önce İstanbul’da, belediye otobüsü içinde yaktıkları 17 yaşındaki kıza saldıran zihniyeti,  “Hak arama”  olarak tanıyor...
Kim başlattı bu meseleyi, bu ülkede Türk-Kürt ayırımcılığını keskinleştirmek isteyen kim?.. 1984 Ağustosunda Eruh ve Şemdinli’yi basan, daha ilk günde askeri şehit eden çakal sürüsü değil mi, bu sizin savunduğunuz..?
Öğretmenleri, din görevlilerini, silahsız görev yerine giden askerleri...
Çeteye katılmak istemeyen, haraç veremeyen Kürt halkını insafsızca kurşunlayan PKK’dır...
Nasıl oluyor bu?!!
Çünkü, devleti bugün yöneten kadrolar bu duruma zemin hazırlıyor!..
Çünkü, kadrolar da sanki bir paralel yolda aynı hedefe yürümektedir ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetle hesaplaşmayı heİleriyi görmekte eşi olmayan Mustafa Kemal Atatürk  “İstikbal Göklerdedir”  demişti...  “Göklerin” uzaya kadar yolu var...
Askeri havacılığımız konusunu yazmıştım.. Sivil Havacılığmız konusunda da Vecihi Hürkuş ve uçak sanayiinin önderlerinden Nuri Demirağ’dan söz etmiştim...
Bunlara ilaveten gene, Atatürk’ün direktifiyle kurulan Türkkuşu, paraşüt ve planör eğitimiyle genç havacılar yetiştirdi...
Bugün de Türkiye’nin hava taşımacılığının geçmişinden söz edeceğim...
Dünyada uçakla ulaşım 1920’li yıllarda başlamıştı...Yolcu taşımacılığında zeplin helyum gazıyla doldurulmuş  “katı”  balonlar önemli bir aşama idi... Atlantik aşırı seferler 1939’da başladı ve başarıyla yolcu taşıdı ama 1937 yılında Hindenburg adlı zeplinin Amerika’da Lakehurst meydanında yanması, bu çalışmaları sona erdirdi. 1930 yılında Lindberg’in, New York’tan Paris’e durmadan uçması büyük bir başarı sağladı ve deniz aşırı uçak seferlerinin yolunu açtı!
Türkiye’de dış yabancı seferler 1930’larda başlamıştı... Türkiye’ye yabancı hava yolları AirFrance, Lufthansa, İtalyan Hava yollarından sonra Amerika’nın Pan-American uçak şirketinin
seferleri vardı... İtalyanların İstanbul’da, Büyükdere’den Napoli’ye deniz yolcu uçakları 1930’larda muntazam
seferler yapıyorlardı. Hatta rahmetli
tiyatro sanatçısı Muammer Karaca,
İzmir valisinin kızını böyle bir uçakla
kaçırmıştı da sansasyon
olmuştu...
Ülkemizde ilk yolcu taşınması
Türkiye’de ülke içinde yolcu taşıması önce, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak 1933 yılında kurulan Devlet Hava Yolları tarafından başlatıldı. Devlet Hava Yolları sonra 1935’te Bayındırlık Bakanlığı’na bağlandı ve 1956’da anonim şirket olarak Türk Hava Yolları kuruldu...
Bugün Türk Hava Yolları (THY); yurt içinde her yere, dünyada da bütün ülkelere sefer yapan ve diğer yabancı hava yollarıyla başa güreşen, iftihar ettiğimiz bir milli kuruluşumuz haline geldi.
Önce İngiliz De Havilland uçakları, sonra Alman Junkers uçakları, İkinci Dünya Savaşı yıllarında da Amerikan Dakota ve C-47 uçakları kullanıldı... C-47’ler hem askeri hem de sivil havacılığımızın emektar uçaklarıydı.
İlk hava yolculuğumu, C-47 uçağında Vatan gazetesinin muhabiri olarak 1947’de muhalefet lideri Celal Bayar’la Erzurum’a giderek yaptım. Sonra bilmem kaç kere dış ülkelere, deniz aşırı ülkelere önce pervaneli sonra da jet motorlu uçaklarla uçtum... İnanıyorun ki; ileride bir gün uzaya da yolcu seferleri başlarsa, Türk havacıları ve havacılığı da buna katılacaktır...

Behiç Kılıç-Yeniçağ

Kaynak. Yeniçağ Gazetesi,http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=10855

 

Bu haber 559 defa okundu.