En Sıcak Konular

DOĞU TÜRKİSTAN ACISI

25 Ekim 2009 12:31 tsi
DOĞU TÜRKİSTAN ACISI Doğu Türkistan'da, özellikle de Uygur bölgesinde yaşanan acıların kısa bir süre sonra unutulması bir insanlık ayıbıdır. Bu unutma veya yok sayma gafleti, sık sık tekrarlandığı halde sanki çok tabii bir şeymiş gibi kimse bunu yadırgamıyor.

Doğu Türkistan acısı

Doğu Türkistan'da, özellikle de Uygur bölgesinde yaşanan acıların kısa bir süre sonra unutulması bir insanlık ayıbıdır. Bu unutma veya yok sayma gafleti, sık sık tekrarlandığı halde sanki çok tabii bir şeymiş gibi kimse bunu yadırgamıyor. 35-40 milyon insanın kaderi Çin gibi Uzak Doğu ejderhasının insafına bırakılmış durumdadır. Tarih boyunca kendisinden en az 50 kat daha kalabalık Çin topluluklarını korkutup büyük Çin Seddi'ni yaptıran Türklerin akıl almaz bir zavallılığı olarak dünyanın önündeki en ciddi gündemini oluşturuyor. Çünkü bir aslan kendi bölgesinde aslanlığını yapamazsa sırtlanlar onun yerini alabilir ve bir kaos doğar.

Bugün bizim kültürümüze sahip insanların yaşadığı bölgelerdeki asıl rahatsızlık bundan kaynaklanıyor. Bizim yönettiğimiz yerlerde kimse bizim atalarımız kadar âdil olamadığı için yönetemiyor; bugün Türkiye'deki yöneticilerin en büyük meselesi adaleti sağlayamamaktır.

Bundan 20 yıl kadar önce, Tianenmen Meydanı'nda gösteri yapan Türkistanlı gençlerin üzerine ateş açan Çin ordusunun beş bin genci katlettiğini ve cesetlerinin üzerinden tankların geçtiğini bütün dünya medyası gösterdi, ama bunun BM'de bile yeterince tartışılmadığı görüldü. Çünkü Çin, BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinden biri olduğu için hiçbir bağlayıcı karar alınamadı. Bugün de dört ay kadar önce katledilen bine yakın insan yanında bin kadar tutuklanan Türkistanlıların âkıbetinden kimse haberdar değildir.

Bütün bunların sebebi, aslında bizim bize yakışanı yapamayışımızdır. Son günlerde Azerbaycan'la Türkiye arasında yaşanan bayrak krizinin asıl sebebi de budur. Eğer bizimle aynı dil ve dinin mensubu olan devletlerin birbiriyle ilişkisi Sovyet Bloku dönemindeki kadar düzenli ve disiplinli olsaydı bu türden sıkıntılar yaşanmaz, Uygurları yalnız bırakmazdık.

Türkistan'ın acılı tarihi
Bana beş yıl kadar önce Mehmet Emin Batur imzalı şu mealde bir mail gelmişti:

"Yurtları Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistan halkına karşı ırkdaş olarak bilinen Kazakistan ve Kırgızistan'ın ve de Müslüman bir ülke olan Pakistan'ın düşmanca tutumunu anlamak mümkün değildir. Oysa ki; Doğu Türkistan halkı yıllar yılıdır esir Doğu Türkistan'ın kurtuluş mücadelesi yolunda faaliyet gösterirlerken, o zamanlar (1990 yılı öncesi) eski Sovyetler Birliği'nin esareti altında bulunan Batı Türkistan Türklerinin de kurtuluşu için gayret sarf etmişlerdir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Bağımsız olan Kazakistan ve Kırgızistan'ın ise şu andaki davranışları Doğu Türkistanlılara karşı hiç de dostça, kardeşçe ve vefalıca görünmemektedir. Çinliler istiyor diyerek Çinlilere teslim edilen ve idam edilmelerine sebep olunan Uygurların sayısı az değil."

Buna örnek olarak, Avustralya'da öğrendiği bir olayı anlatıyor, "Nurpolat Abdullah adındaki Doğu Türkistan asıllı bir Uygur Türk'ü 'Aranan terörist' suçlamasıyla Çin'in yakın dostu olan Kazakistan hükümeti tarafından tutuklanmıştır" diyerek hikâyeyi özetliyordu.

Yine o günlerde Zeki Kentel'e bir ilgilinin gönderdiği ve Çin yönetimindeki Türkistanlıların yaşadığı can yakıcı olayları anlatan başka bir mail de şöyleydi:

"Pekin'den batıya giden expresle 4 günlük bir yolculuktan sonra ulaşılan Çin'in vahşi batısında, asırların aşındırmasına direnen Çin Seddi'nin yüzlerce mil ötesinde;  kuzeydoğusunu Moğolistan,  batısını  Afganistan, güneyini Tibet yaylasının çevirdiği Sincan Otonom Uygur Bölgesi bulunur.

Kum çölü ile kaplı arazide yükselen dağlar ve sekiz milyon Müslüman. Sincan birçok jeopolitik hassas bölgelerin aksine hiç bir yerin ortasında, günün çok kritik bir yerinde değildir. 20. yüzyıl başlarında İngiliz kâşif Aurel Stein bölgenin "Her yerde ölümü çağrıştıran" vahşi bir sessizliği çağrıştırdığını yazmıştı."

Bütün bunları daha iyi kavramak için, Doğu Türkistan'ın tarihine kısaca göz atmakta yarar var. Burada yaşayanların durumun iyi anlamak için şunu da bilmek gerekir: 18. yüzyıla kadar Sincan, ya Ortaasya imparatorları tarafından yönetildi veya sahipsiz kaldığı için yönetilemedi. 1950'de Mao'nun Komünist Partisi, Çin kültürünü ve siyasetini güçlendirmek için yönetimi Pekin'de tek elde merkezileştirince de Uygur Türklerini de asimile etmek istedi. Bunun anlamı, Çin Hanlığı döneminden beri steplerde sürmekte olan dini, kültürel örf ve gelenekleri  Tibet'te ve Moğolistan'da olduğu gibi baskı altında tutarak yok etmekti. Böylece Ortaasya aşiretleri Kazak, Kırgız, Özbek, Tacik ve Tatarlar yanında tamamen Uygur asıllı Müslüman Türklerin oluşturduğu Sincan'da Kültür Devrimi vahşi ve kanlı biçimde uygulandı.

Uygurların İslâm ve Budizm öncesinden Moğol İmparatoru Cengiz Han dönemine kadar yaşadıkları kültür içinde Arap harfleriyle yazılan çok zengin dilleri vardı. Bu zenginlik cehaletle boğuşan büyük Çin kıtası içinde yöneticilere karşı her zaman bir tehdit oluşturdu. Komünizm önceki 200 yıllık dönemde Uygur Türkleri Çin egemenliğine karşı 42 defa isyan ettiler. Bu isyanları bastırabilmek için binlerce cami yıkıldı, imamlar zindanlara atıldılar. Kültür Devrimi'nde başörtülü Uygurlar ve diğer İslâmi giyimleri olanlar hapishanelere gönderildi. Birçok Müslüman sözcü bilinçli olarak öldürüldü. Uygur dili okul programlarından çıkarıldı. Yüzlerce aydın sadece Uygurca yazdığı için ayrılıkçılığa destek veriyor diye zindanlara atıldı. Çin yönetimi, Uygurlar üzerinde en ahlâk dışı doğum kontrolü uygularken Hanlık döneminden kalan nüfustan her yıl 300 bin kişiyi daha batıya sürdü. 1997 yılında Uygurlar kendi anavatanlarında azınlık durumuna düşürüldüler. Çinliler şüpheli gördükleri yüzlerce Uygur direnişçiyi  kamplarına gönderdi.  Mahkemelere sevkedilenlerin çoğu genelde kurşuna dizildiler.

Amerika'ya umut bağlayan Uygurlar
Bu gerçeklerden dünyanın pek haberi yok; Dünya ile birlikte Türklerin de haberi yok...

Maalesef bütün dünya Türkleri gibi Uygurlar da Amerikalıların bir gün gelip onları kurtaracağına inanıyorlar, ama Amerika'nın onları ilk fırsatta Çin'e satacak kadar rahat olduğunu bilmiyorlar. İşte buraları gezen Amerikalılardan birinin gezi notlarıdan bazı bölümler:

"Benim  Amerikalı olduğumu öğrenince yüzleri gülümsedi.

Birisi, "Biz Amerikayı seviyoruz, onlar buraya gelecekler ve Çin'i bu topraklardan çıkaracaklar...!" dedi.

Bir diğer yaşlı: "Ben Hür Asya Radyosu'nu dinliyorum. Hür Asya Radyosu Uygur dilinde yayın yapıyor. Amerika gelecek ve bizim özgürlüğümüzü verecek. Buna inanıyoruz fakat ne zaman...?" dedi.

En geniş Uygur bağımsızlık grubu, Doğu Türkistan İslâmi Hareketi (ETIM, East Türkistan Independence Movement) Uygurları özgürlüklerine kavuşturmak için çalışıyor.

Ben bu insanlara Amerikalıların çoğunluğunun Uygur diye bir toplumdan, Doğu Türkistan diye bir ülkeden ve Sincan diye bir yöreden haberleri olmadığını nasıl söyleyebilirdim?

1999'da Sincan'ın güneyinde İpek Yolu şehri Kaşgar'a gezim sırasında Batı medyasında zayıf bir ayaklanmadan söz edilmişti. Çinliler tarihi şehri prefabrike yapılarla kaplanan çok küçük bir kısmı dışında bütünüyle yerle bir ettiler. Fakat Uygurların bunu kabullenmesi mümkün değildi. (...)

11 Eylül'den sonra Bush yönetimi, Afganistan ve Irak işgallerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde  vetosu ile karşı çıkmaması için, Çin'in "terörizmle savaş" konusunda desteğini sağlamak için Tibetlileri ve Uygurları da terörist tanımı içinde ezmesine desteğini açıkladı. (...)

Sincan'da Sıkıyönetim sürmekte, 11 Eylül saldırısından sonra yüzlerce tutuklama ve 9 aşırı dinci.! ve terörist.!  kurşuna dizildiler.

İdamlıklardan birisi, "milliyetçi bölücü güce yataklık etmekten" idama mahkum edilmişti. O sırada fısıltı halinde Amerikalıların Sincan'a geleceğini ve kendilerini Çin zulmünden kurtaracağına inandığını söylüyordu."

Bugün yaşananların gerisinde böyle kanlı bir tarihi geçmiş yanında, dünyadan haberi olmayan Uygurlu çaresizlerin yanlış umutlarının da etkisi var. Bundan kurtulmak gerekiyor.

Mustafa Miyasoğlu-Milli Gazete

Kaynak: Milli Gazete,http://www.milligazete.com.tr/makale/dogu-turkistan-acisi-141587.htm

 

 



Bu haber 543 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,819 µs