En Sıcak Konular

AKP İKTİDARININ 7 YILDA TÜRKİYE’Yİ GETİRDİĞİ SON NOKTA

8 Ekim 2009 10:55 tsi
 AKP İKTİDARININ 7 YILDA TÜRKİYE’Yİ GETİRDİĞİ SON NOKTA İstanbul’un kurtuluşu sebebiyle asılan mahyalardaki “Türk” sözcüğüne alerji duyanlar, apar topar ışıkları söndürdü.

CAMİDEN TÜRK ADI SİLİNİYOR

İŞTE AKP İKTİDARININ 7 YILDA TÜRKİYE’Yİ GETİRDİĞİ SON NOKTA

İstanbul’un kurtuluşu nedeniyle asılan mahyalardaki “Türk” sözcüğüne alerji duyanlar, apar topar ışıkları söndürdü

Sonunda bunu da gördük
TÜRKİYE, AKP devrinde bir skandala daha tanık oldu. İstanbul’un kurtuluşunun 86. yılı kutlamaları çerçevesinde camilere asılan mahyalar, “Ne mutlu Türk’üm diyene ifadesi, bölücülüğe yol açabilir” işgüzarlığıyla alelacele kaldırıldı.

Müftüden garip açıklama
BÜYÜK ilgi çeken mahyaların kaldırılması ortalığı karıştırdı. İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, sorular üzerine ‘vatandaşlardan mahyaların kaldırılması yönünde telefonlar aldıklarını, bu yüzden devreye girdiklerini’ ifade etti.

Türk ordusuna tahammül yok!
KALDIRILAN mahyalardan biri de güçlü Türk ordusuna yönelikti. Bu mahyanın kimlerde, ne gibi bir rahatsızlık yarattığı malum! Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, Zafer Haftası mesajında “Güçlü ordu, güçlü Türkiye” mesajı vermişti.

Her taşın altında Gül’ün adı var
AKP’nin tüm Türkiye’yi tedirgin eden girişimlerinin ardında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün izleri, belirgin biçimde öne çıkıyor.

* “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü her yere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale döndü. (RP’den vekil, 1992) 

* 6 Eylül 2008’de oynanan Ermenistan-Türkiye maçı için Erivan’a giden Gül, AKP’nin Ermeni açılımını başlattı.

* Kürt sorunu ile ilgili iyi şeyler olacak. Ortada tarihi bir fırsat var. Bu fırsatı kaçırmamalıyız. (Mart 2009)

Bayrak serbest millet mi yasak!
DİYANET, daha önce camilere bayrak asılabileceğini açıklamıştı. Milleti temsil eden bayrağa izin çıkarken, Türk’e gelen ‘veto’ kafaları karıştırdı.

“Milletin başına belâ olan kuvvetler!”
Yedi bin yıllık tarih boyunca sel gibi Türk kanı dökülerek vatan yapılan bu topraklarda, “Ne Mutlu Türküm diyene - Milli Birlik esastır”, “Önce vatan” gibi sözlerin, kurtuluş gününde İstanbul camilerine mahya olarak asılması bile “Tarihi camilere ideolojik mahyalar” veya “Irkçılık camilere taşındı” diye yorumlanabiliyor. Bu tablo gösteriyor ki açılımın maksadı bir etnik gruba hak sağlamak değil, Türklüğü Türk vatanında boğmaktır!
* Arslan BULUT

TEPKİLER

Görev Türk milletinde!
Burada görev millete düşüyor, iktidara “Ne yapıyorsun?” demeli. (Gürol Ergin-CHP)

Bölücüler rahatsız oldu
Mahya yazılarından rahatsız olanlar, ülkeyi bölmek isteyenler! (Latif Yunusoğlu-MHP)

Bu kadarı haysiyetsizlik!
Bu yaklaşım haysiyetsizlik, kimliksizlik ve kişiliksizliktir. (Türk Diyanet Vakıf-Sen)

Milli değerlere saldırılıyor
Milleti millet yapan değerlere karşı bilinçli bir saldırı var ama boşuna! (Prof. Mustafa Erdem)

Sakıncası değil, faydası var
Milli kültür, vatan sevgisi içerikli yazıların sakıncası değil faydası olur. (Prof. Yümni Sezen)

Şimdi de mahya skandalı
Açılım adı altındaki çalışmalar sonunda camilere asılan  ’Ne Mutlu Türküm Diyene’, ’Önce Vatan’, ’Ordumuza Şükran Borçluyuz’, ’Milli Birlik Esastır’ yazılı ibarelerin engellenmesine kadar vardı

AKP iktidarının 7 yılda getirdiği nokta ürkütücü boyutlara ulaştı. İstanbul’un kurtuluşunun 86. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde tarihi camilere asılan Türk sözcüğünün yer aldığı mahyaların ışıkları söndürüldü. Mahyalarda yer alan ifadelerin sözde demokratik açılım tartışmalarını yaşandığı bir zamanda iyi olmayacağı gerekçe gösterilerek engelleme yoluna gidildi. Süleymaniye Camii’ne asılan ’Ne Mutlu Türküm Diyene’, Eyüp Sultan Camii’ne asılan ’Önce Vatan’, Sultanahmet Camii’ne asılan ’Ordumuza Şükran Borçluyuz’, Yeni Cami’ye asılan ’Milli Birlik Esastır’yazılı ibareler, dün geceye kadar ışıklandırıldı. Ancak, bu uzun sürmedi. Mahyaların ışıkları söndürülerek, bu yazılar engellendi.

Özrü kabahatinden büyük
Engelleme nedeni ise vatandaşların açılıma darbe vuracağı için gösterdiği tepkiler olarak gösterildi. Ancak, bunun siyaasi bir karar olduğu belirtiliyor. Konuyla ilgili açıklama yapan, İstanbul İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı ise bunların kaldırılmasını kendilerinin istediğini söyledi. Çağırıcı, ’vatandaşlardan mahyaların kaldırılması yönünde telefonlar aldıklarını, bu yüzden devreye girdiklerini’ ifade etti.  Bu arada, Diyanet İşleri Başkanlığından, konuya ilişkin açıklama geldi.  Tarihi camilere mahya kurdurmak görevinin Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olduğuna işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “İstanbul’un Kurtuluşu’nun 85. Yıldönümü Kutlamaları kapsamında, İl Kutlama Komitesi toplantısında alınan kararla, Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ’İstanbul’un belli başlı camilerine 6 Ekim gününe mahsus olmak üzere günün anlam ve önemini belirtir şekilde mahyalar asılması’ görevi verilmiştir. Mahyaların içeriği, İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından İstanbul Müftülüğümüzle görüşülmeden belirlenmiş ve bilgi verilmeden minarelere asılmıştır. Bu nedenle de kaldırılmıştır. ”

İlk adımı hep o atıyor
Abdullah Gül’ün 1992’de “Ne mutlu Türküm” sözüne karşı çıkışıyla başlayan süreç ’maç diplomasisi’ ile doruğa ulaştı

Camilerdeki mahyalarda yazan “Ne mutlu Türküm diyene” sözleri kaldırılarak, Türk sözüne karşı girişim başlatıldı. Bilindiği gibi Abdullah Gül de Atatürk’ü bu sözününün heryere asılmasından rahatsız olduğunu söylemişti. Abdullah Gül, 19 Aralık 1992’de Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 3’üncü İstişare Toplantısı’nda konuşmuştu. Gül, “Türkiye’nin bu resmi ideolojisinin tabii karakterleri bu sistemi kuran tek partinin altı sloganı ile ortaya çıktı. Hepinizin bildiği gibi; Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik ve laiklik adı altında bunları özetleyebiliriz. Ama işin ilginç yanı şu ki bu milletin halkı bu millet bir araya gelipte; biz işte devletçi olalım, biz işte laik olalım, biz işte milliyetçi olalım, biz işte şöyle olalım, diye böyle bir karar vermemişler” demişti. Gül sözlerini şöyle sürdürmüştü:

Türkçülük ilkel bıraktı
Milliyetçilik aslında ırkçılık Türkçülük bizi ilkel bıraktı. Milliyetçilik; Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez, aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Mesela, -bunları açık söylemek zorundayım- “Ne mutlu Türküm diyene” lafını tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür. “Bir Türk dünyaya bedel” gibi, bu laflar aslında Türkiye’nin o bütünlüğünü, Türkiye’nin o geçmişteki bütün insanları İslam kardeşliği etrafında toplayan bu bütünlüğünü tehdit eder anlama gelmiştir. Şimdi ne gariptir ki, bu lafları; seyahat ederseniz, Doğu ve Orta Anadolu’ya, doğru geldikçe “Önce Vatan” yazdığını, batıya Ankara’ya İstanbul’a gittiğinizde ise hiç rastlamazsınız bunlara. Yani bunlar tek parti devrinden kalan ve zorla, halkın kendi inanç değerleriyle bütünleşmeyen, bir dünya sistemini halka zorla kabul ettirmektir.

Ermeni açılımı
Gül, 6 Eylül 2009’da da Ermenistan’a giderek Türkiye milli maçını izledi. Gül, Erivan‘da Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile biraraya gelerek, Ermenistan açılımının ilk adımını attı. Gül, Sarkisyan’ı da Türkiye’ye davet etti. Bu gelişmelerin ışığında AKP, Ermenistan ile sınırların açılması konusunda çalışma başlattı. AKP iktidarı ’maç diplomasisi’nin sonucu olarak bu Cumartesi günü Ermenilerle anlaşma imzalayacak. Son olarak da Ermeni diasporasına seslenen Gül, anlaşmaya engel olmamalarını istedi.

İyi şeyler olacak
Gül, Mart 2009’da ise İran’a giderken gazetecilere ilk kez, Kürt sorunu ile ilgili iyi şeyler olacak demişti. Ve bunun ardından ülkede büyük bir tartışma başlamıştı. Gül, bu iyi şeylerin neler olacağını belirtmemişti. Ancak iktidar açılım için kolları sıvamıştı.

IŞIKLARIN SÖNDÜRÜLMESİNE BÜYÜK TEPKİ GELDİ...

Türk sözü silinmek isteniyor

S. Latif Yunusoğlu
Ülkeyi bölmek isteyenlerin işi
MHP Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu da, mahyalardaki yazılardan rahatsızlık duyanların ülkeyi bölmek isteyen zihinler olduğunu belirterek, “Bu yazılar Türk milletinin hassasiyetlerini dile getiren ve önemli mesajlar veren yazılardır. Camiler toplumun bir parçası, toplum için hem ibadet hane hem eğitim yeri olarak düşündüğümüzde o yazılar da fevkalade yerinde olmuştur. O yazılara tepki gösterenlerin demokratik açılım münasebetiyle toplumu bölmeye, parçalamaya yönelik zihin özürlü kişilerin tepkileridir. Yazılan yazılar milli birlik ve beraberliğimizi geliştirecek şekildedir” diye konuştu.

Gürol Ergin
Sonsuza dek yazılacak
CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin, “Ne mutlu Türküm” sözlerinin kaldırılması ile ilgili AB raporlarında yer alan tavsiyeleri ve AKP’lilerin bu yöndeki söylemlerini hatırlatarak, “Türkiye ciddi bir dönemeçten geçiyor” dedi.  Ergin sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı makamında oturan zat daha önceki beyanlarında ‘dağa taşa ne mutlu Türküm diyene diye yazılmasının yanlış olduğunu’ söylemişti. Bugün Türkiye’ye ’şunu şöyle yapın’ diyen yabancılar da ilk önce Ne Mutlu Türküm diyene sözünün silinmesini istiyorlar. Buna karşı ise hükümet onları onaylarcasına sesini çıkarmıyor. Burada görev Türk milletine düşüyor. Millet iktidara ’ne yapıyorsunuz’ diyebilmeli. Bu millet sonsuza kadar ’Ne mutlu Türküm’diye yazacaktır. Türk olduğumuzla gurur duyduğumuzu her yerde söyleyebilmeliyiz.”

Yümni Sezen
Sakıncası değil faydası var
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Emekli Din Sosyolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yümni Sezen ise, caminin içinde yapılan vaaz ve hutbelerde milli kültürden vatan sevgisinden bahsedildiğini belirtip, “Bunun caminin dışında ilan edilmesinin hiç bir sakıncası olmadığını” söyledi. Üst makamları haberdar etmek kaydıyla bu içerikteki mahyaların elbette asılabileceğini vurgulayan sezen, “Camilerden ilan sadece dini konularla olmaz. Bazen milli konularda da olur. İçeride vaaz ederken, hutbelerde milli kültürden ve vatan sevgisinden bahsediliyor. Dinle ilgileri anlatılıyor. Toplum bu şekilde bilgilendiriliyor. Bunu dışarıda da mahyaya yazmanın ne sakıncası olacak. Salt siyasi bir şey olmadıktan sonra hiç bir mahsuru yok. Faydası var” açıklamasını yaptı.

Zeki Sergi
Irkçılık gibi yaklaşımlar, haysiyetsizlik  kimliksizlik ve kişiliksizliktir
Türk Diyanet Vakıf -Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi, Mahyalarda yer alan yazıların söndürülmesine sert tepki göstererek, bu ifadeleri “Irkçılık” olarak değerlendirenlerin toplumun milli ve dini değerlerini zayıflatmak istediklerini belirtti. Sergi, şunları söyledi; “Hazreti Muhammed’in övgüsüne mazhar olmuş bir milletin ahvaliyiz. Peygamber tarafından övülmüş bir milletiz. Anadolu Kapılarından girerken sultan Alparslan ‘Yarabbi bu ordu senin ordun, bu asker senin askerin’ diye Allah yolunda yola çıkmış bir milletin ahvaliyiz. Bu millet Anadolu’ya girdikten sonra Haçlı seferlerine yıllarca kalkan olmuş, set olmuş bir millete din adına ’ırkçılıktır’ gibi yaklaşımlar haysiyetsizlik, kimliksizlik, kişiliksizliktir. Allahı ordu olmayı şeref bilmiş bir millete bu düşmanlığın din adına yapılmasını şiddetle kınıyorum. Bu millet hiçbir zaman, zalim, ırkçı olmamıştır. Bu millet hiç kimseyi ezmemiştir, fakat bu tür engellemelerle bu ülkenin milli manevi değerlerini birbirinden ayırmaya çalışan ve bunları din adına yapan zavallıların kimlerin adamı olduğunu herkes biliyor. Bu insanlar toplumun milli ve dini değerlerinin gevşemesine sebep oluyorlar. Bunları Allah Islah etsin.”

Mustafa Erdem
Milletin motive edilmesi için camiler önemli bir misyon üstlenir
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdem, Cami ve mahyaların tarih boyunca milli değerleri halka duyurma misyonu üstlendiğini belirterek, “Bu milleti millet yapan birtakım değerler vardır. Bu değerler olduğu sürece bu millet ayakta kalmayı başarmış ve başaracaktır. Milli ve dini değerlerimiz bu manada en önemlileridir” dedi. Erdem, “Camilerimiz milli ve dini değerlerin içtima ettiği birleştiği yerlerdir. Daima milletin geleceği ile ilgili olarak öncü misyonunu üstlenmiştir. Bundan sonra da üstlenmemesi durumunda milletin hali endişe verici noktalara gelecektir. Camiler bu milletin kültürünün merkezindedir. Bu millet de kendi kültürü ile ayakta kalma şansını elde etmiştir. Milletimizi ayakta tutabilecek siyasi, sosyal kurumlar ve askeri kurumlar... Bunları zayıflatmamız halinde ayakta kalmamız mümkün değildir. Bu kurumların ayakta kalması ve milletin motive edilmesi adına camiler önemli bir misyon üstlenir. Mahyalar da bunların bir parçasıdır. Biz geçmişten günümüze milli ve dini sembollerimizi camilerimiz kanalıyla insanlara ulaştırmışızdır. Ve cephede başarılı olmuşuzdur, devlet kuruluşunda başarılı olmuşuzdur. Halkımızı bir araya getirme ve gelecek hedeflere yönlendirmede de başarılı olmuşuzdur” şeklinde konuştu.

Camilerimize bayrak asılması dinen caizdir
Emİn Çölaşan,  24.10.2006 yılında köşe yazısında, camilere bayrak asılması ile ilgili bir yazı yazmış ve Türkiye’de ulusal bayramlarımızda neden camilere bayrak asılmadığını sormuş ve gelen cevabı yayımlamıştı. Çölaşan yazısında şunlara yer vermişti: Yazımın çıktığı pazar günü, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Fikret Karaman aradı ve şunları söyledi: “Hocamız Ankara dışında olduğu için sizi başkanvekili sıfatımla ben arıyorum. Camilerimize bayrak asılmasında dinimiz açısından hiçbir sakınca yoktur. Sizin yazınızdan sonra Sayın Başkanımız zaten sizi arayıp olumlu görüşlerini bildirmişti.”

İlker Başbuğ: Güçlü ordu güçlü Türkiye
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Zafer Haftası nedeniyle yayınladığı mesajında güçlü ordunun güçlü Türkiye demek olduğunu ve Türkiye’nin üniter-devlet olmasında TSK’nın taraf olduğunu söylemişti. Başbuğ, mesajında şu görüşlere yer vermişti: “Ülkelerin ve milletlerin bütünlüğünün korunmasının bir bedeli vardır. Türk Silahlı Kuvvetleri; bu bedelde kendisine düşen tarihi görev ve sorumlulukların bilinci içerisindedir.” Başbuğ, Nusaybin’de de halkın arasına karışarak benzer sözleri söylemişti.(Haber: Macit Soydan)

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi,http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haberdetay.php?hit=24238
 



Bu haber 548 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,814 µs