En Sıcak Konular

BU KERVAN PATRİKHANE'YE DE UĞRAR

18 Eylül 2009 15:06 tsi
BU KERVAN PATRİKHANE'YE DE UĞRAR Acaba bütün bu girişimlerin ardından bir de Patrikhane açılımı mı gelecek?...

Bu kervan Patrikhane’ye de uğrar

Teröre aleni destek verenleri ve hatta teröristleri doğrudan doğruya muhatap olarak kabul etmek dışında ortada bir şey yoktur. Ve bu muhatap olarak kabul etmenin, yıllarca devam eden bölücülük karşıtı mücadeleye ne gibi bir fayda sağlayacağı da ayrı bir sorundur. İşin acı tarafı, yaptıkları her saçma ve beceriksizce işi, ballandıra ballandıra çözüm, açılım vs. diye adlandıranların, terörden hüküm giymiş birini giderek meşrulaştırmasıdır. (Sorulunca "ne münasebet?" diye tepki veriyorlar, ama her gün gazetelerde çarşaf çarşaf söz konusu eşkıyanın sözde çözüm önerilerinin çıkmasına ne diyecekler?) Terör karşısında dik duruşu göstermek için sarf edilen "Terörle bir yere varılmaz" klişesinin, terör destekçileriyle masaya oturma noktasına gelindiği şu günlerde, "Terörle masabaşına varılır" şeklinde değişmesine mi yanmalı, yoksa bu memleketin giderek daha çok sahipsiz kalmasına mı? Uygulamalarının sonuçlarını analizden bu kadar mahrum olan kimselerin idare makamında oturmaları da Türkiye'nin bahtsızlığı olsa gerek. İşin garabet yanı ise, kurşun asker hissiyatına sahip kimi insanların tüm bu teşebbüsleri kayıtsız şartsız desteklemesi, en ufak bir eleştiride bile gövdelerini siper etmeleri halidir. Aleni şekilde tek adam psikolojisini içselleştirmiş olan bu topluluğun, kendilerinin bile bir dönemler karşı çıktıkları birçok şeyi, sırf tek adam veya bir güruh savundu diye savunabilmeleri, hakkında en ufak bir soru işaretini bile akıllarının ucundan geçirmemeleri de hayli ilginç ve bir o kadar da ürkütücü. Öte yandan, Obama'nın Türkiye ziyaretini tarihi diye yere göğe koyamayanların, methiyeler düzenlerin, art arda yaşanan gelişmeleri de bu ziyarete (ve ziyarette istenen taleplere elbette) bağlamaları da düşünülemez elbette. Her gün tek bir ses gibi ve bir koro nizamıyla aynı şeyleri (adeta bir fotokopi gibi) yazanların, söyleyenlerin küçük dünyalarıyla sınırlıdır bakış açıları da.

Türk diyebilmenin zorluğu

Bu ülkeye ait olmayı içlerine sindiremeyenler, her daim düşmanlık besleyenler, işbirlikçiler, çıkarları için her türlü kutsalı menfaate tahvil edenler pek bir mutlular bugünlerde. Açılım kelimesinin türlü çeşitli kombinasyonları yankılandıkça içleri mutlulukla doluyor. Aynı kimseler, nasıl bir hınçla dolu oldukları meydandadır, Türk kelimesini duyunca başlıyorlar vaveyla etmeye. "Irkçı", "faşist", "şovenist" suçlamalarını yağdırıyorlar. Kendisini (son zamanların moda tabiriyle) azınlık olarak tarif edenler, kendi etnik kimliklerini seslendirdiler miydi de yine aynı kimseler pek bir seviniyorlar. Özgürlük, kardeşlik, demokrasi kelimelerinden geçilmiyor. Ancak, her ne hikmetse bu kelimeleri ağızlarından düşürmeyenler, bu kavramlardan en az nasiplenenler aynı zamanda. Bu toprakları vatan yapan, dini uğruna yüzyıllar boyunca adeta hizmetkârlık eden, kimseye ne ırkı ne de dili, dini için haksızlık etmeyen bir ulusun ferdi olduğunu söylemeniz, bu kimselerde rahatsızlık nedeni oluyor. 90 sene önceki yarım kalan hesabın taşeronluğu hissiyatını yaşıyorlar gibi. Hesabın kapanmadığını ağababaları söylemişlerdi zaten.

Önceleri ufaktan kırmızı çizgilerin ihlali ile başlayan süreci şimdi (insanların zihnini TRT 6, anadilde eğitim vs. gibi şeylerle hazırladıktan sonra) yer isimlerini değiştirme taleplerine kadar vardırdılar. Neredeyse kendi başına buyruk olma noktasında bulunan Güneydoğu'da, yakında bir bir yerleşim yerlerinin isimleri değişirse hiç şaşırmamak gerek. (Yavaş yavaş bazı belediyelerin tabelaları değişiyor zaten) Oldu olacak Diyarbakır'ın adını da peşinen Amed yapın da rahatlayın ey sayın idareciler. Gerçi, bu hevesle yapmayacaklarının da garantisi yok ya, ayrı mesele.

İddialara hakaretle karşılık vermek

Durup dururken, adeta gökten zembille inmişçesine toplumun dikkatine sunulan açılımlar pespayeliğine "ABD Planıdır" diyenler için hakarete varan ifadeleri Ramazan'ın ilk günlerinde duyduk maalesef. İlk dalganın ardından, "biraz da suyundan koy" kabilinden Ermeni açılımı çıkıverdi, böylece eskisi de bir süre unutulur artık. Bu açılımları yapan hazretlere sormak gerek. İlkinde yeri göğü inlettiniz bir planın parçası olma iddialarına karşı, şimdi de bu Ermeni girişimlerine ne demeli? Aksiyonlarınızla o iddiaları doğrulama çabası içerisinde misiniz, yoksa ne yaptığınızın farkında mı değilsiniz? Daha doğrusu, tümüyle bu girişimlere bakınca, bu telaş, acelecilik, yangından mal kaçırırcasına yapılan hamleler de ne oluyor? Tüm bu faaliyeti ilham eden nedir? Gerçek gündem olan kötü ekonominin, işsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun örtbas edilmesinden fazlası yatıyor sanki bütün bunların altında. Bu iddialara cevap da, hakaret etmekten öte bir şey olmak durumundadır. Bir de soru: Acaba bütün bu girişimlerin ardından bir de Patrikhane açılımı mı gelecek? (Bu arada, tüm bu yaşanan gelişmeleri, verilen tepkileri bir çırpıda oligarşik yapıyla demokratik güçlerin çarpışması diye anlamak da kolaycılık ve yanlış teşhis olur. Ortada demokrasi veya demokratik tutum adına hiçbir unsur bulunmuyor, tersine oligarşinin el değiştirmesi kavgası var da denebilir.)

Bölünmeden bahsetmeyi "geri zekâlılık" saymak

Birkaç hafta önce bir bakan (Cevdet Yılmaz, resmini bile ilk defa gördüm), Türk'ün Kürt'e karıştığından ve bölünmenin yersiz bir korku olduğundan hareketle, bölünme gibi endişelere sahip insanları en hafif tabiriyle (Allah'tan en hafif tabirini kullanmış) "geri zekâlılık" ile suçladı. Bir konudan bahsederken kullandığınız kelimeleri ne kadar dikkatle ve özenle seçerseniz, meseleyi izahta da o kadar başarılı olursunuz. Aynı şekilde de, üslubunuzu iyi ayarlayamazsanız, haklıyken bile haksız duruma düşebilirsiniz. (Bakan'ın söylediklerine katılmıyorum bu arada, ayrı mesele) Bununla beraber, Ramazan ayında ilave bir ölçülülük, saygı ve ağırbaşlılığa ihtiyaç varken ve bu mübarek zaman dilimine saygı da bunu gerektirirken, böylesine sevimsiz ve hakarete varan bir ifade de neyin nesi? (Muhabbet besleyen basın organlarında yer almadı tabii. Hoşa gitmeyen, beğenilmeyen haberler bu basın organlarında yer almıyor, malum) Hemen her beyanatlarında ve aksiyonlarında çiğ bir popülizm ve samimiyetsizlik sosuna alıştığımız bu güruh, artık kutsal ölçütünü de kaale almamadan yana bir tavır içine girmiştir. (bkz. Ramazan'ın ilk günlerindeki Başbakan'ın "alçak", "namussuz" ifadeleri) Hoyratlığın, ölçüsüzlüğün, söylediğinin ve yaptığının neticesini tartamamanın en sakil örnekleridir bunlar.

Eleştireniniz, sorgulayanınız olmazsa, kararttığınız vicdanlar da, örtbas ettiğiniz içsesiniz de size gerektiğinde dur diyemez. Otokontrolden mahrum kalırsınız ve kulaklar söylediklerinizi duymaya, gözler de sizleri görmeye tahammül edemez artık. Gerçi basın-yayın organlarının Pravda misali tek sesliliğe geçmek üzere olduğunu düşünürsek, mecburen duyacak ve göreceğiz bu gidişle.

Burak Kıllıoğlu-Milli Gazete

Kaynak: Milli Gazete,http://www.milligazete.com.tr/makale/bu-kervan-patrikhaneye-de-ugrar-138757.htm



Bu haber 502 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,786 µs