En Sıcak Konular

''ERGENOKON''DAN MEKTUP

7 Eylül 2009 11:48 tsi
''ERGENOKON''DAN MEKTUP Ergenekon Davası'nın 1 numaralı sanığı olarak lanse edilen Oktay Yıldırım,tutuklu bulunduğu cezaevinden gazeteci Rahmi Turan'a iki mektup gönderdi.

Hürriyet Gazetesi yazarı Rahmi Turan her iki mektubu da köşesinde yayımladı.

İşte o mektuplar:

Ergenekon'dan mektup!

BİR süre önce yayınladığım “Kanla yazılmış mektup”un önemini ifade edebilmek için, bunu bir “Güneydoğu Gazisi”nin kaleme aldığını belirtmiştim.

Mektubun yazarı Oktay Yıldırım gerçek bir Güneydoğu gazisi olmasına ve dağlarda terör çeteleriyle savaşıp yaralanmasına rağmen bu sıfatının kullanılmasından rahatsız olmuş...

Bu defa Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Cezaevi'nden bir mektup geldi. Mektubun her sayfasında “Mektup Okuma Komisyonu tarafından GÖRÜLMÜŞTÜR” damgası vardı.

Mektubu yine Oktay Yıldırım yazmıştı. Ergenekon Davası'nın 1 numaralı sanığı olduğunu bildiren Oktay Yıldırım'ın yeni mektubunu (özetleyerek) yayınlıyorum:

* * *

“Uzun süreden beri okurunuzum. Bir yanlışlığın düzeltilmesi için bu mektubu yazıyorum. Düzeltilmesini istediğim husus, adımın önüne yazdığınız ‘Güneydoğu Gazisi' sıfatıdır.

Ben, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden “Harp malûlü” olarak gururla emekliye ayrıldım ve sıfatımı hiçbir yerde, hiçbir yazımda kullanmadım. Bunun yazılmasından da rahatsızlık duyuyorum. Ben yazılarımın sonuna adımın dışında hiçbir şey yazmam, tıpkı sizin gibi... Sadece Oktay Yıldırım diye imza atarım.

Bu tür sıfatların, yazının içeriğinin önüne geçerek bir övünç vesilesi olarak kullanılması beni ziyadesiyle rahatsız ediyor.

 Bugün başımıza gelenlerin ve ileride gelecek olanların anlatıldığı bir mektuptur o... Ben bahsi geçen yazıyı, yıllar boyunca verdiğim vatan mücadelesinde, ettiğim yemine sadık kalmanın bir gereği olarak yazdım ve de yazmaya devam ediyorum.”

* * *

“Siz, yılların birikimine sahip bir gazetecisiniz. Bu durumda benim Ergenekon Davası'nın 1 numaralı sanığı olduğumu bilmelisiniz. Şunu da bilmelisiniz ki, burada yargılanıyor olmayı, vatan mücadelesinin bir parçası olarak telâkki ediyor ve işte bununla övünüyorum.

Emekli olma nedenim ve gazilik sıfatım, yazdığım herhangi bir yazının sonuna yazılmayacak kadar kutsal ve mahremdir. Bu yüzden bu sıfatı oraya benim yazmadığımı bilmenizi isterim.”

* * *

 “Bugün şöyle düşünüyorum:

 Demek ki yıllarca ülkemin dağlarında sağlığımı kaybederek ödediğim diyet yetersizmiş ve şimdi bunu elimde kalan tek şeyle, özgürlüğümle ödemeye devam ediyorum. Feda olsun!

Bir gün hukuk önünde suçsuzluğum elbette ki ispat olunacaktır. O gün hep birlikte görmeyi umduğum şey, ülkemdeki hukuk anlayışının yerini, yeri geldiğinde, nasıl da hukuksuzluğun aldığının görülmesidir. Ancak o zaman burada ödediğimiz diyetin bir anlamı olacaktır.”

* * *

“Terörist elebaşısından yol haritasının beklendiği şu günler bizlere gösteriyor ki, dağlarda ödediğimiz bedeller, siyasetçiler tarafından yok sayılmıştır.

Anlaşılıyor ki, sevgi, barış, kardeşlik gibi kelimeler kullanılarak terörist taleplerinin sözcülüğünü yapan ve gazetelerde yer alan yazılar hedefine ulaşmıştır.

Bu noktada yazımı yayınlamış olmanız benim için ayrı bir anlam taşımaktadır.

Sizden istirhamım, adımın önüne yazdığınız ‘Güneydoğu Gazisi' sıfatını kaldırmanızdır.

Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.”

Oktay YILDIRIM-Silivri 4 No'lu Tutukevi-Ergenekon Esiri

Oktay Yıldırım'ın gazeteci-yazar Rahmi Turan'a gönderdiği ilk mektubu ise şöyle:

Kanla yazılmış mektup!

BUGÜN, bir Güneydoğu gazisinin mektubunu (özetleyerek) yayınlıyorum. Düşündüren, duygulandıran ve üzen bir mektup! Gazi Astsubay Oktay Yıldırım yazıyor:

“Bu mektup, vatan üzerine, bayrak üzerine, namus üzerine, vicdan üzerine, akıl üzerine, kelimeleri çirkinleştiren kalemler ve kalemleri tutan kan kokulu riyakâr eller üzerine... Kalemlerini sapladıkları şehitlerin ve analarının yürekleri üzerine... Mayın, bomba, pusu, baskın, yazar, çizer ve ihanete alet olan her şey üzerine yazılmıştır. İstemeyen okumasın, kanla yazılmış bir mektuptur bu!

* * *

Kardeş kardeşi öldürmez, öldüren kardeş filan değildir, kalleştir. Kalleşlerin en kalleşi ise kardeşim diyerek kalleşlik yapan kalleşlerdir.

...Ve en kahpesi mayın değil, onu Adil Binbaşıların, Davut Çavuşların yoluna döşeyen eldir, o eli alkışlayan ve ululayıp aklayan kalemdir. En az o el kadar suçludur o kalem! O mayınlara basıp parçalanan bedenler, Edirnekapı'dadır ve bizim yüreklerimizde ve hafızalarımızda yaşarlar.

Kemerburgaz'daki Kemer Country villalarından görünmez Edirnekapı Şehitliği, çok uzaktır, hem de çok!

* * *

Ellerimizde can verdi o parçalanan bedenlerin sahipleri, bayrakları dalgalansın diye...

Vücudunda sigara söndürülerek, tüm kemikleri kırılarak, kafa derileri yüzülerek işkence edilen, sonra da kazıklarla öldürülen ve çığlıkları telsizlerden dinletilen vatan evlatlarının yeri bizim yüreklerimizdedir. O çığlıkları duymayanlar bunu bilemez!

Yazıklar olsun, can veren o yiğitleri, hainlerle bir tutanlara...

‘Ağabey' diyordu bana telefonda Astsubay Zülfikâr ‘Geçen gün kız arkadaşımla gezdim biraz ve kimse bacağımın takma olduğunu anlamadı.'

 Daha 19 yaşındaydı Zülfikâr... Mezun olalı tan 20 gün olmuştu. O kahpe ellerin döşediği mayınla bacağı koparken... Küskün ve kızgın değildi sesi. Gururlu ve biraz pusluydu sadece... Koşmayı, atlamayı, denize girmeyi feda etmişti vatanı için...

* * *

Kavganın sebebini unutmadık, çünkü bu kavga hiç bitmedi. Kavganın sebebi vatandır, bayraktır, onur ve namustur!

Meğer ölüm varmış! Sevememek, çiçek koklayamamak varmış! Ne gam?

Şerefsizlerin dağlara döşediği mayından daha tehlikeli ve daha kahpecedir dimağlara ve bilinçlere döşenen mayınlar!

En pahalı kalemler pazarlar barışı, salyaları akan bölücülerin sofrasına... Bazen bir villanın çalışma odasında ve bazen bir gazete köşesinde dokunaklı kelimelerle süsleyip öylece pazarlanır barış!

* * *

Adil Binbaşı'nın bastığı mayının üzerinde ‘Made in Italy' yazıyordu İngilizce... Ama döşeyenler Kürtçe konuşuyordu.

Bu mektup, Türk bağımsızlığını koruyanların kanı ile yazılmıştır ve Edirnekapı'daki şehit mezarlarının üzerinde yazılmaya devam edecektir.

Vatan, bayrak ve onur üzerine yazılan bu mektup vatansızlar, hainler, bölücüler gibi aczi ve acınmayı anlatmaz, vatan ve bayrak aşkını anlatır. Onurlu ve egemen olabilmenin, onursuzca ve esir yaşamaktan daha önemli olduğunu anlatır. Asla diz çökmeyeceğimizi anlatır. Yüreği olan varsa gelsin çöktürsün diye, yüreği olan varsa okusun diye yazılmıştır.” (Güneydoğu Gazisi Astsubay Oktay Yıldırım)

Kaynak: Hürriyet

[1].http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=12331072&yazarid=228

[2].http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=12420464&yazarid=228



Bu haber 528 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,481 µs