En Sıcak Konular

KÜRTÇÜ MİLLİYETÇİLER ''AÇILIMA'' AÇIK MI?

15 Ağustos 2009 17:40 tsi
KÜRTÇÜ MİLLİYETÇİLER ''AÇILIMA'' AÇIK MI? Hükümet “açılım”a hazırlanıyor ama PKK ve DTP’de şekillenen Kürt milliyetçiliği bu “açılım”a açık mı?!Milliyet yazarı Taha Akyol'un yorumu...

Kürtçü milliyetçiler ‘açılım’a açık mı?

MHP lideri Bahçeli ve CHP lideri Baykal’ın tavrını ayrıca ele alacağım. Bugün PKK ve DTP tarafını yazmak istiyorum.
Hayati soru şudur: Hükümet “açılım”a hazırlanıyor ama PKK ve DTP’de şekillenen Kürt milliyetçiliği bu “açılım”a açık mı?! Yoksa bunu bir “diplomasi” oyunu olarak mı görüyorlar?!
Mesele Kürt milliyetçiliğinin ne ölçüde esnek olduğuyla ilgilidir. “Ortak zemin” oluşturacak kadar Türkiye’nin üniter devlet, resmi dil, bayrak gibi temel değerlerine ne ölçüde saygılı olduğuyla ilgilidir.
Dünkü Milliyet‘te Öcalan’ın avukatı “İki kırmızı çizgimiz var: Kürtlerin aşağılanmaması ve üniter yapı!” diyordu.
Böyle ise mesele yok. 
Ahmet Türk’ün benzer sözleri olduğu gibi, Karayılan da “PKK’nın değiştiğini” söylemişti.
Acaba bu açıklamalar Kürt milliyetçilerinin de demokratik bir “açılım” sürecinden geçmekte olduğunu mu gösteriyor? Yoksa ayrılıkçı amaçları için “diplomasi” mi yapıyorlar!

Söylem ve içerik
Bu sorunun cevabını DTP kongresinin 31 Ekim 2007 tarihli sonuç bildirgesinde bulmak mümkündür. Bildirge “demokratik özerklik” adı altında, devlete sadece dışişleri, savunma ve maliyeyi bırakıyor; kalan bütün devlet faaliyetlerini yerel yönetimlere veriyor!
Dünyada tek bir siyaset bilimci yoktur ki buna “federasyon” demesin!
Ama bildirge, “Bu yapı, federalizmi ya da etnisiteye dayalı özerkliği ifade etmez” diyor!
Etnik federasyon istemediklerini söyleyerek “diplomasi” yapıyor, ama içerik olarak etnik milliyetçiliğin federasyon tezini dayatıyor.
Zaten DTP’liler seçim sonuçlarını “Kürdistan haritası çizildi” diye yorumladılar; bölgede oyların dörtte birini aldıkları halde!
PKK ve DTP’nin bütün asli dokümanlarına hâkim olan ideoloji, bir ayrılıkçı etnik milliyetçilikten öteye, militan bir “Pan Kürdizm”dir.
“Barış” sözünü de çok kullanıyorlar ama lafını tartarak konuşan Ahmet Türk bile diyor ki:
“PKK susarsa çözüm olmuş mu olur? Hayır, teslim almış olursunuz sadece!..” (Vatan, 14 Haziran)
Emine Ayna, Iğdır mitinginde “barıştan yanayız, savaşa da hazırız!” pankartları altında yaptığı konuşmada diyor ki:
“Başbakan’la sakin bir diplomatik görüşme yaptık... DTP ile görüşüp PKK’yı ve Sayın Öcalan’ı bunun dışında bırakmak gibi bir oyun varsa bu oyuna gelmeyiz!” (Milliyet, 11 Ağustos)

Açılım yanlış değil mi?
Emine Ayna herhangi bir DTP’li değil, önemli bir isim, Stalinci partilerdeki “siyasi komiserler” gibi bir işleve sahip.
PKK’nın partilerinde oturup konuşulabilecek isimlerin hep tasfiye edilmesi, yönetime getirilen herkesin bir süre sonra harcanması ve mesela Mayıs 2008’de olduğu gibi Ahmet Türk’ün bile düşürülüp yerine Emine Ayna’nın ‘seçilmesi’, sonra ‘diplomasi‘ ihtiyacı öne çıkınca Ahmet Türk’ün tekrar getirilmesi ve yanına Ayna’nın “komiser” olarak “eşbaşkan” yapılması sıradan parti içi olaylar değildir.
Bu, totaliter bir yapılanmadır!
Pan Kürdist bir militan milliyetçiliktir!
Kürt aydınlarına bile “infaz”lar yapan silahlı bir politikadır!
Demokratik bir özgürlük hareketi değildir.
Bazı liberaller bu totaliter etnik milliyetçi ideolojiyi ve yapıyı yeterince eleştirmemekle yanlış yapıyorlar.
Madem PKK ve partisi DTP böyledir, öyleyse “açılım” yanlış değil mi?[1]

‘Açılım’ ihanet mi?

ESKİDEN az sayıda Kürt okumuşunun savunduğu Kürt kimliğine bugün milyonlarca Kürt vatandaşımız sahip çıkıyor. Çünkü gelişen ekonomi ve eğitim sayesinde eski dar aşiret kalıpları dağıldı, aşiret kimliklerinin yerini Kürt kimliği alıyor.
PKK ve DTP bu sosyolojik olgunun ürünüdür.
Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’un “Dağa çıkmalar otuz yıldır durdurulamadı” diye ifade ettiği ‘eylemli’ sorun da temeldeki bu olgunun türevidir.
CHP ve MHP dahil herkesin kafa yorması gereken hayati soru şudur: Kürt kimliğini sahiplenen milyonlarca vatandaşımızda Türkiye’ye bağlılık duygusu nasıl gelişebilir?
Cevabı ararken bugünkü yazımda iki referansım var: Bu işi Milli Mücadele’de nasıl başarmıştık? Bugün modern demokrasilerde nasıl yapılıyor bu iş?

22 Ekim 1919...
Amasya’da Kuvay-ı Milliye adına Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey ve Bekir Sami Bey... İstanbul adına vatansever Bahriye Nazırı Salih Paşa ve Sultan’ın Yaveri Alb. Naci Bey “Amasya Protokolleri”ni kaleme alıyorlar.
2 numaralı protokolde, Kürtlerin “camia-i Osmaniye’den ayrılmalarının imkânsızlığı” vurgulanıyor, yabancıların, “görünüşte istiklal” vaadiyle Kürtleri çekmek için propaganda yaptığı belirtiliyor ve deniliyor ki:
“Kürtlerin serbestçe gelişmesini temin edecek vech ve surette ırki ve içtimai hukuk bakımından müsaadelere mazhar olmaları da benimsenmiştir...”
Metnin devamında, yabancı propagandaların önüne geçmek için, “bu hususun şimdiden Kürtlerce bilinmesi”nin uygun olduğu belirtiliyor.
Mustafa Kemal Paşa’nın Meclis konuşmalarında, Kürt şeyh ve beylerine yazdığı mektuplarda da benzer ifadeler vardır. Milli Mücadele’de Kürtlerin desteğinin sağlanmasındaki faktörlerden biri bu yaklaşımdır.
Gerçekten, etnik bir halkın yaşamakta olduğu ülkeden memnun olması, bağlılık duygusunu geliştiriyor.
Modern demokrasiler de bu tür açılımlarla etnik milliyetçi hareketleri sakinleştiriyorlar, terörün tabanını daraltıyorlar.
Dahası, bu alandaki hak ve özgürlükler çağımızda hem evrensel hukuk kuralı, hem devletlerin en önemli politikalarından biri haline gelmiştir.

Neden açılım?
Böyle bir çağda, etnik kimlikleri şiddetle bastırmak, çağın vicdanının kabul edemeyeceği derecede yasaklar koymak iki sonuç doğuruyor:
-  Tepkisel olarak etnik milliyetçilik güçleniyor, radikalleşiyor. Celal Bayar daha 1934’teki raporunda bunun uyarısını yapmıştı! PKK’yı semirten 12 Eylül işkenceleri değil miydi?!
-  Çağın vicdanının kabul edemeyeceği yasaklar etnik milliyetçi terör hareketlerinin uluslararası camiada ‘özgürlük savaşı’ gibi görülmesine de yol açıyor. Demokratikleşme ise devletin terörle ve etnik aşırılıkla mücadelesinin meşruluğunu güçlendiriyor.
Avrupa Franco döneminde ETA’yı destekliyordu, bugün ETA’nın partisinin kapatılmasını bile destekliyor!
1980’lerde “PKK’ya karşı kullanamazsınız” diye Türkiye’ye zırhlı araç ambargosu konulmuştu! On yıldan beri ise Türkiye’nin terörle mücadelesi destek görüyor.
Onun için “açılım” ihanet değildir; iyi yürütülebilirse Kürt kimliği konusunda duyarlı olan vatandaşlarımızı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından duygusal olarak da memnun hale getirebilir. Türkiye’nin bu asırlık, derin ve zor sorununu çözüm yoluna koyabilir.
Peki ama nasıl bir açılım?[2]

Hangi açılım?

AÇILIM fikrini iktidar partisiyle özdeşleştirmek yanlış. Bu, Türkiye’nin seksen yıllık sorunudur. Daha önce de Özal’ın, Çiller’in olduğu gibi, SHP ve CHP’nin de bu yöndeki programlarını desteklemiştim.
Partilerüstü bir meseledir bu.
Evvela neredeyse bilimsel gerçek haline gelmiş iki temel olguyu tespit edelim:
-  Etnik kimliklerin bastırılması, dillerin yasaklanması bütünleşme sağlamıyor, aksine, sert, radikal bir etnik milliyetçiliği kışkırtıyor. (Michael O’Neil, Democracy and Cultural Diversity, sf. 14-19)
Uzun bir kaynakçaya gerek yok, bu gerçeği bizde Org. Aytaç Yalman da ifade etmişti. (Milliyet, 3 Kasım 2007)
Açılım, birikmiş bu basıncı zaman içinde düşürerek terörsüz birlikte yaşamaya katkıda bulunur, bulunmalıdır.
-  Çözüm diye ‘federasyon’ veya ‘kanton’ türü modeller, yani kamu kurumlarının ve kamu hizmetlerinin mesela eğitimin etnik kimliğe göre ayrı ayrı yapılandırılması çözüm olmuyor, aksine, çatışmayı körüklüyor. Etnik grubun belli bir bölgede izolasyonuna yol açarak gelişmesine de zarar veriyor. Çözüm sanılan bu formüller aslında “etnik tuzak”tır. (John McGarry, The Politics of Ethnic Conflict Regulation, sf. 30-35)

Üniter devlet
Bu iki tespit ışığında:
-  Demek ki, açılım lazımdır. Bu gereği Türk milliyetçileri de görmelidir.
-  Açılım Türklerle Kürtleri zaman içinde ayrı kamusal kurumlara ve ayrı bölgelere yöneltecek şekilde olmamalıdır. “Üniter devlet yurttaşı” sıfatıyla liberal özgürlüklere sahip olarak iç içe yaşamalarını sağlayacak şekilde olmalıdır.
Bu özellikle Türkiye için önemli... Çünkü son 30 yılda bölgedeki her üç kişiden biri Batı illerimize yerleşti. Bölgede hali vakti yerinde olan herkesin Batı illerimizde malı, mülkü var.
Böyle bir toplumda ‘ayrışma’ya yol açacak uygulamalar, DTP Sonuç Bildirgesi’ndeki deyimle “halkların birbirini boğazlamasına” yol açar.
Beraber yaşayacaksak bunun gereklerini de Kürt milliyetçileri içine sindirmelidir: Resmi dil ve ortak iletişim dili Türkçe... Üniter devlet vatandaşlığının bayrak, milli marş gibi simgeleri... Bu çatı altında Kürtçenin öğrenilmesi, öğretilmesi, kültür kuruluşlarının oluşması, devletin Kürt kimlik ve kültürüne saygı göstermesi... Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın bunu yansıtan konuşmalarını olumlu buluyorum.

Ilımlı, aşırı?
Bunları yazmak, söylemek kolay, hayata geçirmek hayli zordur. Bunlar zaman içinde olacak işlerdir. Kimse ‘sihirli paket’ beklemesin.
Bu tür süreçlerin bir özelliği de zamanla ılımlılarla aşırıların ayrışması, izole olmaya başlayan aşırıların daha azgın terör hareketlerine başvurmasıdır. (Akın Özçer, Çoğul İspanya, sf. 193 vd.)
PKK-DTP hareketinde benzer bir gelişme muhtemeldir. Zaten oradan hem ılımlı, yapıcı sesler geliyor, hem başta Emine Ayna gibi “siyasi komiser”lerin kışkırtmaları...
Kürt işadamlarının görüşleriyle Kürt militanlarının görüşleri elbette farklıdır.
Dağ kadrosunun ‘kariyer’i silaha bağlıdır, Öcalan’ın ‘kariyer’i siyasete...
Öcalan, 35 yıl akan kandan sonra, dengeli açıklamalar yaparsa hakkındaki kamuoyu kanaatini yumuşatabilir, süreç kolaylaşır.
Terör herhangi bir şekilde süreci sabote ederse hem çözümün ılımlı yaklaşımlarla yapılmasını isteyen Kürt vatandaşlarımızın tepkisini çeker, hem devletin terörle mücadele azmini elbette daha da bilemiş olur.
Akıl ve itidal zamanı... Uzun ince bir yoldur bu, yürümeliyiz.[3]

Taha Akyol

Kaynak: Milliyet Gazetesi

[1].http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&Date=15.08.2009&ArticleID=1127790&AuthorID=62&b=Kurtcu%20milliyetciler%20acilima%20acik%20mi&a=Taha%20Akyol&ver=23

[2].http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&Date=15.08.2009&ArticleID=1128242&AuthorID=62&b=Acilim%20ihanet%20mi&a=Taha%20Akyol&ver=29

[3].http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&Date=15.08.2009&ArticleID=1128474&AuthorID=62&b=Hangi%20acilim&a=Taha%20Akyol&ver=75



Bu haber 561 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,189 µs