En Sıcak Konular

PAŞA TAMBAY DUALARLA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

4 Ağustos 2009 08:27 tsi
PAŞA TAMBAY  DUALARLA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI Türk Dünyası Kurultayı’nda yaptığı konuşmanın ardından kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırılırken yolda hayatını kaybeden ülkücü camianın sevilen isimlerinden Paşa Tambay, Kayseri’de son yolculuğuna dualarla uğurlandı.

PAŞA TAMBAY dualarla uğurlandı

Erciyes’in Tekir Yaylası’nda Turan Ülküsünü Araştırma ve Yaşatma Derneği’nin önceki gün düzenlediği Türk Dünyası Kurultayı’nda yaptığı konuşmanın ardından kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırılırken yolda hayatını kaybeden ülkücü camianın sevilen isimlerinden Paşa Tambay, Kayseri’de son yolculuğuna dualarla uğurlandı. Türk milliyetçiliği fikrinin yılmaz savunucusu Tambay için Hunat Camii’nde düzenlenen cenaze törenine ailesi, yakınları, partililer ve çok sayıda vatandaş katıldı. Cenazeye katılanlar gözyaşı dökerken, Tambay’ın yakınları sinir krizi geçirdi. Tambay, öğleyin kılınan cenaze namazının ardından, Kayseri Şehir Mezarlığı’nda toprağa verildi.[1]

Hakkında Yazılanlar:

Paşa Beyim
 
Her nefsin ölümü tadacağını bile bile sevdiklerimiz ve yakınlarımıza ölümü yakıştıramamak gibi bir alışkanlığımız vardır. Nitekim Paşa Tambay’a ölümü yakıştıramamıştım ancak Necip Dinçer’in tarihi tespitleriyle Paşa Bey’e gıpta ettim.
“Bir Ülkücünün 40 yıllı ömrünü başkaları bin yılda yaşayamazlar. Mücadele hayatında ihaneti ve mutluluğu aynı anda yaşayabilen kaç insan vardır ki. Ülkücü için en mutlu an inandığı ve uğrunda ölümü göze aldığı fikri mücadelesidir. Paşa Tambay da mücadelesi sırasında öldü. Trafik kazasında ya da yatağında uyurken değil. Ben gıpta ettim. Keşke bana da nasip olsa”  diyen Necip Dinçer’i tereddütsüz onaylayan Ozan Arif ile uzun uzun bakıştık. Birkaç dakika önce yan yana oturduğumuz ağabeyimizin kaybına inanamayan biz, ona gıpta etmeye başlamıştık bile.
Paşa Beyim, özge ilde güneş artık sensiz doğacak.. Bir müddet sonra çoğumuz unutacağız seni.  “Erciyes’te gerekirse ölürüz” sözünün çınladığı kulaklarımız senden sonraki kahırları da işitecek. Omuzlarımız senden sonra da dostlarımızın tabutlarını taşıyacak. Ellerimiz senden sonra da dua için açılacak. Lakin senin yerin dolmayacak.
Her ülkücü gibi duygusaldı Paşa. Ülkücülüğünün sorgulanmasına asla tahammül edemezdi. Nitekim Erciyes’i yasaklayan hastalıklı zihniyetin çapsız sataşmalarına isyan ederek  “Bizim ülkücülüğümüzden, bizim Milliyeti Hareket Parti’liliğimizden şüpheye düşenler önce analarının nikahından şüpheye düşsün”  diye parlayıvermişti. Ahde Vefa Derneği de onun bu cümlelerini fotoğrafıyla beraber cenazeye katılanların yakalarına taktı.
Dedim ya hepimiz gibi duygusaldı. Hatta hepimizden fazla duygusaldı. Erciyes’in yasaklanmasını içine sindirememiş, “Bir kişi bile olsak Tekir’e çıkıp bir taşın üzerine oturup kurultay yapacağız” diye kararlılık sergilemişti.
Kayseri’de Ülkü Ocakları Başkanlığı yaptığı dönemde yetiştirdiği gençlerin bugünkü duyarsızlığına nasıl da üzülürdü. Çoğu zaman kabahati kendinde arardı.  “Eksik anlatmışız. Bu eksiklik bizim” diye hayıflanırdı.
Onun için gece gündüz kavramı yoktu. Gecenin ikisinde, üçünde arar  “Senin de benim gibi uyumadığını biliyorum”  sözleriyle başladığı girizgah endişelerinin destanına dönüşürdü. Herkes uyurken Türk düşmanlarının uyumadığına dikkat çeker, uykusuzluktan şikayet etmezdi.
Hunat Camii’nde uğurladığımız Paşa beyimizin cenazesine Erciyes’e gelemeyenler bile geldi. Dargını, kırgını bile helalleşti onunla ama Balgat’tan gelen emir üzerine onun namazında saf tutamayanları gözler zaten aramadı.
Paşa Tambay’ı kaybettik. Cezaevi arkadaşlarının “Bizim koğuş eksiliyor”  sözleri içime akıttığım yaşları göz kapaklarımdan süzüverdi.

Yavuz Selim Demirağ-Yeniçağ [2]

Artık Paşa'sızız!..
 
Olmadı be Paşa’m!
Oldu mu yoksa?!
 “Gerekirse bu uğurda ölürüz”  deyip sözüne sadık çıkan, söyleyip hemen peşine ruhunu teslim eden kaç kişi vardır dünde, bugünde, yarında?
Özü ile sözü bir nasıl olunurmuş göstermek için mi yıktın Erciyes’i başımıza?
Gönlün paşaydı. Duruşun paşacaydı. Adın Paşa’ydı ve şimdiden sonra hatıran da paşalaştı be Paşa’m...
2 Ağustos’ta Erciyes’te buluşmaya kavilleşmiştik.
Ülkücülerden başka kimseye gücü yetmeyen güçsüz güçlü Kurultay yapılmasını engelletince erteledim gitmeyi! Gitmedim. Gi-de-me-dim!...
Gözüm televizyonda, kulağım telefonlarımın sesinde alarmda bekliyordum. Erciyes’ten bir haber bekliyordum. Buluşanlar, buluşmak için kavilleşip kavilleşilen adrese koşanlar, hasret giderenler, öfkelerini vuslat heves ve heyecanıyla tâtile çıkaran yürekler, ne yapıyorlar diye meraktan çatlıyordum!
Çaldı çalmayası telefonum ve duydum Erciyes’ten haberi!
Sevgili Yavuz Selim Demirağ;  “Abi! Paşa Abi’yi kaybettik!”  dedi! Zaman durdu! Nâtıkam durdu.  “İnna lillâhi ve inna ileyhi râciûn”  diyebildim yılların verdiği alışılması zor alışkanlığımla!
Aklıma lânet trafik kazası geldi nedense! Nasıl olduğunu sordum. Sevgili Yavuz, aynı tonlamayla;  “Kürsü aldı. Gerekirse bu uğurda ölürüz dedi ve yığıldı!”  dedi. Kalbi, Erciyes’in, Erciyes’te öksüz bırakılan Türk Dünyası heyecanının öksüzlüğüne isyân ederek dayanamadı Paşam’ın!...
Ve artık bu gün itibâriyle Paşa’sızız. Paşa Tambay’sızız.
İnanmış, iman etmişiz. O’ndan geldik, O’na gideceğiz biliriz. Ve kesinlikle bu ilâhî hükme teslimiz! Bütün inancımla, bütün teslimiyetimle ve  “Küfrün karşısında susan dilsiz şeytandır.”  Peygamber öğretisinden aldığım dersle, sadece bir yere, bir kişiye buğz ediyorum!
Allah (c.c.), bütün ölümlere bir sebep halk eder ki kimse Azrail’den bilmesin... Paşamız’ın sebebi, buğz ettiğim kişidir! Allah sorsun!
Seçim zamanı Balgat’tan pek çıkmayan ama Genel Başkanlık koltuğu hırsıyla, kongre için Türkiye’yi harmanlayan Balgat seracısı, sevinsin bir daha ister gizli, ister açık! Bir Ülkü Devi daha eksildi!
Paşamız da yok artık! Haksızlık karşısında direnen, baş kaldıran bir Yiğit daha düştü künyeden! Çetele tutuluyor mudur acaba Balgat’ta?
Cenâze merâsiminde olamadım Paşam’ın! Tabutunun altına da giremedim! Hikmetine suâl olmaz elbette. İçime, içime, içime ağladım gene!
Ağladığımızı görüp sevinmesinler, şeytan da fazla mesai yapamasın diye tevekkülle içime ağladım...
Türk Milliyetçilerinin, Türk Milliyetçiliği Dâvâsı’nın gerçek sâhipleri Ülküdaşlarımın, Tambay Ailesi’nin başımız sağ olsun.
Şimdi her kes, iki kişilik mücâdele edecek! Paşamız’ı tanıyan bütün Ülküdaşlarımız, verilecek mücâdelede Paşamız’ın yerine de yapacak uğraşlarını...
“Deyirler elâcım mehribandadır
Meni oddan oda atan candadır.
Günah, okta değil ok atandadır
Atandan küsmeyim de kimden küsüm?”
Allah(c.c.) rahmet eylesin.

Mustafa Arslan-Yeniçağ [3]

Kaynak:

[1].http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haberdetay.php?hit=20954

[2].http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=9538

[3].http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=9534 

 



Bu haber 1,496 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,198 µs