En Sıcak Konular

O ''BELGEYİ'' NASIL BENİMSEYEBİLDİLER?

29 Haziran 2009 13:21 tsi
O ''BELGEYİ'' NASIL BENİMSEYEBİLDİLER? "Belgenin orijinalini bir türlü bulamadılar? Tuhaf bir şeydi bu belge işi. Orijinalini ortaya çıkaramayacaklarını biliyorlardı, peki neden çok sağlammış gibi ona sarıldılar? Sarılmadan önce o kadar gürültü kopardılar?"

"Belgenin orijinalini bir türlü bulamadılar? Tuhaf bir şeydi bu belge işi. Orijinalini ortaya çıkaramayacaklarını biliyorlardı, peki neden çok sağlammış gibi ona sarıldılar? Sarılmadan önce o kadar gürültü kopardılar?"

Mili Gazete yazarı Afet Ilgaz son üç yazısında,mâlum "belge" ya da "kağıt parçası" etrafında kopartılan fırtına ile,hedeflenen amaca,üstü kapanan gerçeklere ve katledilen hukuk'a  değindi.

İşte o yazılar:

O “Belgeyi” nasıl benimseyebildiler?

Belgenin orijinalini bir türlü bulamadılar? Tuhaf bir şeydi bu belge işi. Orijinalini ortaya çıkaramayacaklarını biliyorlardı, peki neden çok sağlammış gibi ona sarıldılar? Sarılmadan önce o kadar gürültü kopardılar? O kadar polis veya başka bir şey, orijinali olmadan belgede imza çalışması yapılamayacağını bildikleri halde neden bu kumpası kurdular?

İktidar kanadına gelince: Neden kendi partilerinin adını, son yıllarda çok şüphe çeken bir başka adla birlikte görünce bunu kabul edip benimsediler? Bir de üstelik suç duyurusu yaptılar?

Neden, "Hayır bizim bu cemaatle bir işimiz yok, o halde bu belge bizi ilgilendirmiyor" deme cesaretini ve ferasetini gösteremediler? BurhanKuzu "Bakalım doğru mu" deyip duruyor hâlâ.

"Bakalım doğru mu" demek doğru bir sorgulama yöntemi değil, bunu anlamış olmalılardı. Doğru yöntem "bunu kim, neden, nasıl yaptı"dır. Genelkurmay da bunu inceleyecek herhalde.

Türkmen katliamı

Bu hukukun çiğnenme sahnelerinin örttüğü facialardan biri de bu arada 70 Türkmenin öldürüldüğü Kuzey Irak patlamasıydı.

Bunun Türkiye nezdinde yeteri kadar önem atfedilerek ciddiye alındığını zannetmiyorum.

Kuzey Irak'ı Türkmensizleştirmek! Bu hareket üstelik yeni de başlamadı. Telafer'in bombalanması, tapu kayıtlarının yok edilmesi, yağmalanması manzaralarını unutmuş olamayız. O sırada çok ilginç de bir şey olmuştu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün "Telafer"in ismini tam bilmediği ortaya çıkmıştı. Mesela Felluce için yaptığımız mitingleri, gösterdiğimiz samimi feveranı nedense Türkmenlerin bombalanmasında, katledilmesinde göstermiyoruz.

Yaralılardan küçük bir kısmını Türkiye'ye getirmenin ne anlama geldiğini düşündüm de, bu iyi bir şey tabii; keşke hepsini Türkiye'ye getirsek. Ama bundan daha da iyi bir şey, herhalde Kuzey Irak Türkmenlerini koruyucu, akıllı ve etkili politikalar geliştirmek olurdu.[1]

Dreyfüs Dâvâsı

Bu dâvâdan herkes bahsediyordu Ümraniye soruşturması başlıyalı ama en son bahseden Sami Selçuk oldu. Biliyorsunuz Selçuk, AKP'nin kendine yakın gördüğü bir hukukçudur ve yargıtay eski başkanlarındandır. Dreyfüs davasını da bilirsiniz. Fransa'da casuslukla suçlanan bir subayın haksız yere mahkumiyeti üzerine, yazar Emile Zola'nın makaleleriyle bu duruma müdahil olmasından sonra tarihîlik vasfı kazanmış bir hukuk olayıdır.

Kuddisi Özkır'ın ölümü, Prof. Manisalı'nın ameliyata Jandarmalar eşliğinde gidişi ve Prof. Mustafa Yurtkuran'ın kanser tedavisinin tahliye isteklerine rağmen iki aydır geciktirilmesi üzerine, aydınları iyice isyan ettiren bir hukuk skandalı, vicdanlı hukukçular tarafından dile getirilmeye başlandı.

Bunlar işin en acı ve ibretlik yanları. Sahte belgelerle içeri tıkılanlar, aramalardaki hukuksuzluklar, eroin yerleştirir gibi ofislere belge yerleştirmeler.

Kocası dağda olan bir kadın milletvekili, kayınbiraderi eroin işine bulaşmış başka bir kadın milletvekili... Yargının ifade için çağırdığı DTP'li milletvekilleri, Meclis başkanının kanatları altında, Türk yargısının çağrısına posta koymuşlardı. İlker Başbuğ haksız mı? Yarbay Dönmez'in de savunmasında söyledikleri incelenmeli. Yazım polis tarafından taklit edildi ve silahları oraya polis gömdü diyor!

"Elinizi Ordunun  üstünden çekin!"

Genelkurmay Başkanı'nın söylediği en dikkate değer şeylerden biri buydu: "Ordudan elinizi çekin!"

İkinci dikkate değer cümle de şuydu: "Orduya asimetrik psikolojik harekât yapılıyor."

Harekat'ın ne demek olduğunu biliriz. Bu, "savaş" demektir. Peki bu savaşı kimlerin yaptığına dair ipuçları veren Başbuğ, buna karşı ne yaptı? Şu ihtarları çekti:

"Bunu bulun" belgenin kim tarafından hazırlandığını bulun anlamında.

"Buna seyirci kalamayız!"

"Buna katlanamayız!"

Üstelik bunların gerekçelerini de söylüyor:

"Hukuk dışı davranışlarla yıpratılmak isteniyoruz, buna katlanamayız."

"Bütünlüğümüze karşı tehdit oluşturan dış etkilere maruz bırakılmaya katlanamayız." ve ilave ediyor:

"Bu durum Türkiye'nin "beka"sıyla ilgilidir."

Bu uyarılar, bana İran'da yapılmak istenen "dış güçler" müdahalesini hatırlatıyor. Yarın devam edeceğim inşaallah.[2]

T.S.K.'dan Elinizi Çekin!

İran'ın bekası, Türkiye'nin bekası...

İşin özeti bu galiba. Demokrasi kılıflı operasyonların örtmek istediği gerçek bu. Bir de utanmadan göğsünde haç olan kızı bizzat kendileri öldürerek "demokrasi şehidi" ilan ediyorlar. Onlar devrim şehidi diyorlar ama bakmayın siz, devrime düşmanlar.

İran Dinî Lideri, korkmadan "Yabancı güçler" diyebildi. Bizde bir tek kişinin böyle söylediğini son on yıldır hatırlıyor musunuz? Hatta belki daha eskiden beri. Yalnız, geçende Abdullah Gül'ün Refah Milletvekiliyken Meclis kürsüsünden yaptığı bir konuşmayı dinledim bir kanalda. Esip savuruyor ve işte benim sözünü ettiğim  lâfları söylüyordu. Hatta "oraları Yahudilere verecekler" bile diyordu. İranlılar da, galiba bizzat Ahmedinejat, Erbakan'a, İran'a yaptığı ziyaret sırasında verdiği hediyeye teşekkür ederken, "siz bizim için en büyük, değerli hediyesiniz" demişti.

Komisyondan geçmeden, sabaha karşı Anayasaya aykırı olarak

Türkçe bilmiyor veya anlamıyorlar galiba AKP'liler. İlker Başbuğ  "Artık soruşturmaya mahal kalmamıştır, albay hakkında tasarruf yapılamaz" diyor. İki saat sonra adli savcılık onu ve beş dakika sonra da sekiz muvazzaf subayı daha ifadeye davet ediyor. Başbuğ:

"Bunları bulun." diye ısrarla vurguluyor. Bunlar dediği, belgeyi hazırlayıp servis edenler.

Yetinmiyorlar. Sabaha karşı Meclis'te yangından mal kaçırır gibi, komisyona gönderilmeden yasa değiştiriyorlar. Askerler adlî mahkemelerde yargılanabilirmiş. Bir gün size de lazım olur bu değiştirdiğiniz yasa. Bu, yasa masa işi değil, adalet işidir. Baştan aşağıya bozduğunuz bir adalet düzeninden nasıl bir "imparatorluk" çıkaracağınızı zannediyorsunuz? Bütün bu "hamle"lerinizin "suçluluk" belirtileri olduğunu anlamıyor musunuz? İlker Başbuğ'un haklılığı bundan daha iyi nasıl gösterilebilirdi?

İran bir İslâm cumhuriyetidir. Batılıların yıkmak istedikleri de bu cumhuriyettir. Size "İslâm devleti" kurduracaklarını vadedenler de bunlardır. Bunların, İslâm veya başka bir şekilde yönetim umurlarında değildir. Irak'a demokrasi getirmeye girdiler ama Suudi Arabistan'da hanedan var. Pakistan ve İran'ın nükleeriyle uğraşırlar ama İsrail'e dokunulmaz. Onların düşmanı oldukları şey, antiemperyalist, anti sionist rejimlerdir. Bunlar cumhuriyet olmuş, krallık olmuş, İslam cumhuriyeti olmuş, laik cumhuriyet olmuş, umurlarında değildir. İşte Başbuğ'un dikkat çektiği "beka" sorunu budur. Nato paşası olmaktan uzaklaşmış paşalar, subaylar, kısaca TSK da bu yüzden hedefleri olmuştur. Ordumuz millî bir ordudur. ABD ve AB onun kendi hakimiyetlerinden uzaklaşmasından korkmaktadırlar. Onu kriz bölgelerinde kullanmak istemekte, ayrıca dünyayı ve ülkemizi sarmış sionist kurumların hakimiyetinin devamını sağlamaya çalışmaktadırlar.

Geçende bir okuyucum telefon ederek ilginç bir bilgi verdi. Erbakan Hoca'nın "ümitlerin bittiği anda kurtuluş mümkün olacaktır." dediğini söyledi. Müslüman'a korku yok. Ümitlerin bitişi bile bir müjdeyse neden korkalım?[3]

Afet Ilgaz

Kaynak: Milli Gazete,

[1].http://www.milligazete.com.tr/makale/tsk-dan-elinizi-cekin-130886.htm

[2].http://www.milligazete.com.tr/makale/dreyfus-dâvâsi-130800.htm

[3].http://www.milligazete.com.tr/makale/tsk-dan-elinizi-cekin-130886.htm

 



Bu haber 540 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,927 µs