DENİZ FENERİ VE AKP'NIN KAPATILMASININ AYAK SESLER

7 Haziran 2009 11:36 tsi
Ankara birkaç haftadır bir fısıltıyla yatıp kalkıyor.Deniz Feneri davası ile bağlantısı tespit edilirse AKP'nin kapatılabileceği konuşuluyor.Yeniçağ yazarı,Sabahattin Önkibar'in yorumu....

Deniz Feneri ile AKP'nin kapatılmasının ayak sesleri!
 
İngilizlerin ünlü Reuters Ajansı Ankara’da bir süredir var olan fısıltıyı dünyaya duyurdu.
Buna göre Deniz Feneri soruşturması bağlamında AKP için ikinci bir kapatma davasının açılması muhtemel imiş!
Kuşkusuz Reuters’in geçtiği haber somut bir veriye dayanmıyor ancak yukarıda da altını çizdiğimiz gibi başkent Ankara birkaç haftadır bu fısıltıyla yatıp kalkıyor.

Başsavcı
teyakkuzda

Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın Deniz Feneri   konusunu yakın incelemeye aldığı  bizim de bilgilerimiz arasında.
Buradan hareketle bu konu ile alakalı olarak açılacak bir kapatılma davasından AKP’nin kurtulabilmesi neredeyse imkansız!
Öyle, çünkü ortada bir yargı kararı var!
Alman yargıçlar dolaylı olarak olsa da Deniz Feneri ile AKP’nin finanse edildiğini verdikleri hükümle ortaya koymuş durumda.
Teknik olarak Alman yargısının kararı belki bir anlam ifade etmez de içerik eder.
Onlarca milyon Euro neticede Almanya sınırlarında toplanmış ve bu para  Türkiye’ye gönderilmiştir.
Türkiye’de bu parayı aldıkları yazılıp söyleyenler ortadadır.
Mesela Zahit Akman’ın bunlardan biri olduğu iddia ediliyor.
Keza Zekeriya Karaman’ın da bunların arasında ismi geçiyor.
Akman RTÜK Başkanıdır ve Deniz Feneri soruşturması  Türkiye’ye yansıyınca Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından apar topar korumaya alınmış yani hakkında soruşturmanın açılabilmesi kendi iznine bağlanmıştır.

İşte
belge!

Bırakın diğer delil ve bulguları sadece Tayyip Bey’in takındığı  bu manasız koruma teşebbüsü bile işaret anlamındadır.
Evet Akman’ı zırha sokmada adeta bir telaş hali görüntüsü vardır!
Daha önce bu sütunda iki kere yazıldı:
Zahit Akman’ı bendeniz 1993’de ilk kez Tayyip Erdoğan’ın yanında tanımıştım.
O yazılarımı okumayanlar için üçüncü kez yazayım:
1993 yılıydı.
RP milletvekili olan Melih Gökçek arar:
- Sebo bizim partinin İstanbul il başkanı Tayyip bey var tanır mısın?
- Tanırım. Hemşehrimdir.
- Onun bir televizyon kurma projesi var. Sen TGRT’nin kuruluşunda bulundun. Seninle konuşmak ve teknik bilgi almak istiyor. Beraber bir yemek yiyebilir miyiz?
- Elbette... Ama Tayyip bey misafir, o benim  davetlim olsun ve yarın öğle Büyük Ankara Oteli’nin restoranında buluşalım.
Buluşuyoruz...
Tayyip bey yemeğe biraz geç geliyor ve şunları  söylüyor:
- Erbakan Hocamızı bu  televizyon  konusu için iknadan geliyorum.

Hazırolda
iki isim!

Tayyip Erdoğan’ın yanındaki asistanı ya da özel kalemi görüntüsünde olan yani Erdoğan’ın karşısında hazırolda ve iki büklüm olan iki isimle tanıştırılıyorum.
Biri  Zahit Akman diğeri Zekeriya Karaman.
Aktardığım bu yemekli buluşmamız kısa bir süre önce Zaman Gazetesi’nde Nuriye Akman tarafından Zekeriya Karaman’a sorulmuş ve o da bu yemeği aynen doğrulamıştır.
Devam edelim:
O yemekte el pençe divan duran Zahit Akman nerede şimdi?
RTÜK Başkanlığı görevinde.
Başka?
Deniz Feneri soruşturmasında baş aktör.
Öyle ki, Türk yargısı da bu soruşturma çerçevesinde önceki gün mal  varlığına tedbir koymuştur.
Tablo bu iken Başbakan Erdoğan’ın zırhı yani koruması sürüyor ve Akman hala istifa etmiyor ya da ettirilmiyor!
Zahit bey bu direncini, “Başbakan arkamda olmasa, orada oturabilir miydim”  açıklamasıyla izah ediyor.
Şimdi 1993’deki o yemekte var olan Zahit Akman profili ile bugünkü tabloyu bir araya getirip mukayese edin ve hüküm verin!

Karaman
mutemet mi?

Gelelim Zekeriya Karaman’a...
Onu da malum o yemekte tanımıştım.
O zaman sıradan biriydi. Oysa şimdi yüzlerce milyon dolar edecek Kanal 7’nin sahibi görünü-yor.
İyi de Karaman bu parayı nereden bulmuş ve TV sahibi olmuştur?
Karaman’ın böyle bir servete kavuşacak yani televizyon kuracak kadar getirisi olan bir işi hiç olmamıştır. Çalıştığı yerler ve verdiği vergiler ortada.
Ortaya çıkan soru: Kanal 7’nin Karaman’ın şahsi servetiyle değil başka başka paralarlamı kurulduğudur. Başka bir ifade ile Karaman orada birilerinin mutemedimidir?
Bir başka ayrıntı:
Zekeriya Bey’le Tayyip Bey’in çocukları bacanak.. Yani ortada gönül birliğinin yanı sıra akrabalık bağı da var.
Görüldüğü gibi Deniz Feneri’nin kafa karıştıracak birden çok boyutu var ki bendeniz sadece şahit olduğum mini bir cepheyi yansıttım.
Buradan hareketle Yargıtay Başsavcısı da yasal sorumluluğu yani  görevi gereği konuyu yakından izlemeye aldı.
Öyle, çünkü Deniz Feneri ile AKP bağı ispatlandığı an AKP’yi kapatmamak Anayasal suç.

Hayat
öpücüğü!

Sonuç mu dediniz?
Bazılarına göre kapatılma davası açılmasının eli kulağında.
Ben çok emin değilim, ihtimal yüzde 50 yüzde 50 diyorum.
Peki böyle bir dava açılmalı mıdır?
Bana göre açılmamalıdır.
Tamam Deniz Feneri ile AKP arasında ilişki olduğuna dair ciddi veri ve deliller var ama böyle bir dava artık dibe vurmaya başlayan AKP’ye hayat öpücüğü olur.
Tamam bu konu elbette muhtıra benzeri bir şey değil, sonuçta zekat için toplanan paraların siyasi çıkar için harcanmasıdır ve halkın tepkisi o doğrultuda olur ama ben yine de faturayı millet kessin görüşündeyim...

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi,http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=8775
 

Bu haber 528 defa okundu.