En Sıcak Konular

27 MAYIS'IN SİLİNMEYEN İZLERİ

24 Mayıs 2009 13:33 tsi
27 MAYIS'IN SİLİNMEYEN İZLERİ Kuruluşundan günümüze kadar,Türkiye Cumhuriyeti'nin canlı tanığı olan Altemur Kılıç,27 Mayıs 1960 Darbesi'nden bir gün önce,Eskişehir'de Devletin Basın Yayın Genel Müdürü ve Başbakanın sözcüsü olarak Menderes'in yanındaydı...

Kuruluşundan günümüze kadar,Türkiye Cumhuriyeti'nin canlı tanığı olan Altemur Kılıç,27 Mayıs 1960 Darbesi'nden bir gün önce,Eskişehir'de Devletin Basın Yayın Genel Müdürü ve Başbakanın sözcüsü olarak Menderes'in yanındaydı...

İşte Altemur Kılıç'ın Yeniçağ Gazetesi'ndeki köşesine taşıdığı,

27 Mayıs 1960'ın silinemeyen izleri

Üç gün sonra yani Çarşamba günü, 27 Mayıs Darbesinin 49’uncu yıldönümü... O “darbenin” ve sonrasında olanların, mağdurları tarafında hayatta kalan yakın tanıklarından biriyim... Bu olaylar, ayrıntıları itibariyle hem unutuldu hem de bugün olanlar vesilesiyle doğru yanlış hatırlanıyor, hatırlatılıyor. Gördüklerimi, bildiklerimi, çektiklerimizi çok yazdım, anılarımda da yer aldı.(KILIÇ’TAN KILIÇ’a -Remzi Kitabevi ) Ama her yıl, genç kuşaklara hatırlatmakta fayda görüyorum...

Son gece

26 Mayıs’ı 27 Mayıs’a bağlayan son gece darbenin ilk işaretlerini Eskişehir’de, Başbakan Adnan Menderes’in Özel Kalem Müdürü Ercüment Yavuzalp ile birlikte görmüş ve aynen “Yarın Albaylar darbe yapacak” demiştik. Oysa birşeyler olacağı daha bir kaç ay evvelden belliydi.
Ancak Devletin Basın Yayın Genel Müdürü, Başbakanın sözcüsüydüm. Devlet enformasyonundan sorumlu olarak, bütün dünyaya yayılmış ihtilal şayialarının doğru olmadığını, her şeyin normal gittiğini anlatmak için, aralarında Le Monde’da yazan, sonra Ankara Büyükelçisi olan Eric Rouleau’nun da bulunduğu bir Fransız basın grubunu Türkiye’ye davet etmiştim.
26 Mayıs gecesi ziyaretçiler şerefine Ankara Radyoevi’nde, konserli bir resepsiyon tertip etmiştik. Sıkıyönetim vardı ve görevli bazı subaylar da gelmişlerdi. Kore’den tanıdığım bir binbaşı yanıma yaklaştı, manidar bir şekilde “Bu son geceniz” dedi. Gerçekten de öyle olacaktı. 26 Mayıs sabahı erken, annemle vedalaştım ve bilmeden “İhtilali izlemeye gelmiş” Reuters Ajansı muhabirini de alarak Başbakan’a iltihak etmek üzere, otomobille Eskişehir’e, mukadder akıbete doğru hareket ettim.
26 Mayıs sabahı Eskişehir’e vardığımda, Başbakan’ın, Hasan Polatkan’ın, DP milletvekillerinin, Tahsin Yazıcı ve Zihni Üner paşaların da kaldıkları Şeker Fabrikası lojmanında gergin bir hava vardı. Başbakan şerefine o akşam fabrikanın salonunda ziyafet verilecekti. Başbakanın Özel Kalem Müdürü Ercüment Yavuzalp bana üzüntüyle, Başbakan’ın Eskişehir’de karşılanışında Havacı subayların kendisine “Hoş geldiniz” diyeceklerini zannederken, onların, bir komutla hep birlikte sırtlarını döndüklerini ve elleri kollarıyla nahoş işaretler yaptıklarını söyledi. Sonradan öğreniyoruz ki bu subay grubunun başında sonra Hava Kuvvetleri Komutanı olacak Muhsin Batur varmış ve komutu da o vermiş...
Menderes, o gün Eskişehir meydanında önemli bir konuşma yapacak ve erken seçimlerin yapılacağını ilan edecekti. Nitekim bu konuşmayı yapmış hatta hazırladığı metinden de ayrılarak irticalen daha yumuşak olarak, Tahkikat Komisyonu’nun görevini tamamladığını, yakında seçimlere gidileceğini açıkça söylemiş. Ancak hoparlörlerin kablolarını kesmişler ve bu çok önemli olabilecek, bir ihtimalle belki de darbeyi durdurabilecek konuşmayı halk ve basın mensupları duymamışlar.

Son yemek

Akşam geldi çattı. U şeklindeki masanın baş tarafında Başbakan, üs komutanı General Bedii Kireçtepe ve Bakanlar oturuyordu, İstanbul’dan gelen gazeteciler de oradaydılar... Bando heyecanlı marşlar çalıyor ve uzaktan gördüğümüz kadar Başbakan da içip heyecanlanıyordu. Bunlar hiç de iyi işaretler değildi. Bandoyu susturmaya çalıştık... Ama “Dağ başını duman almış” marşıyla devam etti. Başbakan daha sonra üniversite hocalarını suçlayan meşhur “Kara cüppeliler” konuş\-masını yaptı... Gazeteciler telefonlara koştular. Ben hemen yerimden fırladım; Başbakan’ın yanına gittim ve “Gazeteciler var burada” dedim. İrkildi; “Bana Firüzan’ı (Anadolu Ajansı Genel Müdürü Firüzan Tekil) gönder!” dedi. Ona bu konuşma için basın yasağı koydurmak talimatını vermiş. Ancak ok yaydan çıkmış, iş işten geçmişti, yayın yasağı da bardağı taşıran damlalardan olmuştu.

İhtilalin ilk anonsu

O akşam, ben mi söyledim, yoksa Ercüment mi; “Albaylar bir şeyler yapacaklar” dedik. Ercüment  “Sen bu gece burada yat” diye önerdi. Ben eşyalarım Porsuk Oteli’nde olduğu için oraya döndüm. Ertesi sabah da çok erkenden, biri telefon ediyordu; “Başbakan Vilayette sizi bekliyor” diye. Küçük radyomu ve çantamı alarak hemen, koşarak oraya gittim.
Vilayete vardığımda, Eskişehir Valisi, Bakanlar, bütün heyet oradaydılar. “Radyon var mı?” diye üzerime atıldılar. Radyoyu açtım ve ihtilalin ilk anonsunu hep birlikte dinledik...
Sonra eski dostum Alparslan Türkeş’e ait olduğunu öğreneceğim bu ses, bütün yurttaşlara, Silahlı Kuvvetlerin müşterek işbirliğiyle yapılan “hareketi”, darbeyi ilan ediyordu.
Vilayete vardığımda “Başbakan nerede”diye sordum... O sırada Başbakan’ın koruması otomobille gelmişti. Ben de buna binip, Menderes’e iltihak etmek istiyordum. Ancak otomobilde yer yoktu. Başbakan, İstanbul milletvekili, Kore kahramanı Tahsin Yazıcı’yı ve Muğla milletvekili Zihni Üner’i yanında istemiş. Halk desteğine güvenerek, Kütahya’ya ve Konya’ya gidecekmiş. Sonra öğrendik ki, bir jet uçağı onları Kütahya’ya gitmeye zorlamış ve orada da tutuklanmışlar. Biz üssün bir yerinde tutuklu iken onu Kütahya’dan alıp getiren C47 uçağının alana inip havalandığını görmüştük...
Biz heyecanla sonumuzu bekliyorduk. Bir gece önce bir Havacı subaydan Eskişehir’de oluğunu bildiğim dostum Hava Binbaşısı Agasi Şen’i sormuştum. “Niçin soruyorsunuz” diye şüphelendi. Eski dostum olduğu için sorduğumu söyledim; Agasi ile Washington’dan çok yakın dosttuk. Çevremiz sarıldıktan sonra, tuvalete gittiğimde, Agasi uçuş kıyafeti ile karşıma çıktı. Meğer o da ihtilalcilerdenmiş. Bana sarıldı, “Altemur, kusura bakma, ihtilal yaptık” dedi. Cebimde bir tabanca, elimde de radyo vardı, ikisini de hemen Agasi’ye verdim. Tabancamı ve radyomu da, ben Yassıada’dan çıktıktan sonra, Ankara’da, Cemal Gürsel’in emir subayı iken, bana geri verdi. Bir süre sonra bizi C47 uçaklarına doldurdular. Galiba Güvercinlik veya Mürted Askeri Havaalanına indirdiler. Bizi hangi akıbetin beklediğini bilmiyorduk.
Havacılar bizi biraz “okşadıktan” sonra otobüslere soktular, Harp Okulu’na götürdüler. Kapıda öğrenciler bizi dipçikleriyle karşıladılar. Elimde kendi çantam ve her nasılsa Ercüment’in çantası kalmıştı. Harp Okulu’nda, Yassıada’ya sevk edilene kadar Ercüment’in çantası
elimde kaldı.
Yıllar sonra İstanbul’da Selimiye’de Birinci Ordu Karargâhı’nda, Orgeneral Orhan Çetindoğan, görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a devir teslim töreninde, 27 Mayıs sabahı beni Ankara’daki evimde süngüyle yataklar altında arayan Harp Okulu öğrencisinin kendisi olduğunu söyledi ve özür diledi. Anacığım  “Siz benim oğlumu tanır mısınız? Oralara sığmaz”  dermiş.
Aynı törenden sonra Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman Paşa da iki elimi tuttu, hakkımı helal etmemi istedi, “Seni o zaman tanıyamamışım” deyip özür diledi. Kapıda dipçik vuranlardan biri de o imiş. Tabii hakkımı fazlasıyla helal ettim, hele Yalman Paşa gibi değerli bir komutana!
O darbeden sonra Celal Bayar’a yakınlığından dolayı tutuklanan Bal Mahmut’un (Baler) dediği gibi “Günahlarımız sevaplarımıza denk geldi, yediğimiz dipçikler de yanımıza kâr kaldı.” Memleketime  ve Orduma helal olsun!

Altemur Kılıç

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi,http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=8574


 



Bu haber 652 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,807 µs