BU SÜREÇ BİR PARTİYİ PARLATIR...AMA HANGİSİNİ?

14 Mayıs 2009 18:07 tsi
Cumhurbaşkanı Gül’ün açıklamasına Devlet Bahçeli sert yanıt verdi; “Hangi ihanete katkı yapmamız isteniyor?” dedi.Vatan Gazetesi yazarı Yiğit Bulut o süreci yazdı.

Bu süreç “bir partiyi” patlatır... Ama hangisini?

Cumhurbaşkanı Gül’ün açıklamasına Devlet Bahçeli sert yanıt verdi; “Hangi ihanete katkı yapmamız isteniyor?”

Bu cümle “Cumhurbaşkanı Gül’ün seçilmesine katkı” yapan bir partinin liderine ait! Türkiye’nin nasıl bir sürece girdiğini göstermesi açısından çok önemli bir cümle... Lütfen bu cümleyi not edelim ve “senteze varmak” için birlikte geçmişi hatırlayalım...

Sevgili dostlar, Gül’ün bakanlığı döneminde Sedat Sertoğlu ile Vatan Gazetesi’nde yaptığım röportajdan size defalarca bahsetmiş ve bu konuşmada geçen “9 maddelik gizli plan” vurgusu eşliğinde detayları aktarmıştım... Bir noktayı daha hatırlatmam gerekli; TSK’nın Kandil’i vurmasından hemen sonra CNNTURK’te ve ertesi gün bu köşede, Prof. Dr. Hasan Köni’nin çok önemli iddiasını tartışmaya açmıştım... Hatırlayalım, ne diyordu Köni? Bu operasyon NATO doktrini çerçevesinde gerçekleşen bir “anlaşmaya” dayanıyor, bir yıl kadar devam edecek sonrasında “siyasi çözüm” gündeme gelecek... Şimdi ilk cümleden itibaren üstünden geçelim ve soralım; hangi noktaya geldik?

Sevgili dostlar, “kanayan yara” haline dönüşmüş sorunların, Türkiye’nin “üniter” yapısı içinde “TBMM tarafından” ele alınarak çözülmesi hepimizin ortak isteği... Ama “defalarca üstünde konuşulan” ve Türk kamuoyundan saklanan bir “plan” üzerinde yürütülen çalışmalar, asla kabul edilemez...

Peki “plan zorlanırsa” ve özellikle TBMM’deki diğer partilerin desteği alınmadan “denenirse” ne olur? Her şeyden önce şunu belirtmem gerekli; Cumhurbaşkanı tarafından “böyle bir açılım” seslendirilebilir ama yerel seçim öncesi “IMF anlaşması riskini” dahi almayan bir siyasi otorite, genel seçime 25 ay kalan bir süreçte “böyle riskli bir açılımı” asla denemeyecektir... Diyelim “denedi”, neler olabilir? İki net ve birçok “net olmayan” sonuç ortaya çıkabilir....

Sadece “net” olanları tartışmaya açacağım....

1- Ortaya herkesin “makul” göreceği bir plan konur... Yeni bir açılım Türkiye’nin üniter yapısının üzerine titrenerek hayata geçirilir... Sorun biter, ateş söner... Hükümet tarihe geçer, AKP’nin oyları patlar... Bu, “dinamiğin” bütünü açısından “bu kadar kısa sürece” sonuç alınması neredeyse “imkansız” bir seçenektir... Bu uzun vadeli bir yapıdır, çözüm ortaya çıkabilir ama yaklaşan genel seçim riski artıracaktır... Teoride “mümkün”, gerçekte “mümkün” olmayan bir seçenektir....

2- Üzerinde anlaşılamayan bir “plan” hükümet tarafından TBMM desteği aranmadan hayata geçirilir... Risk alınır, getiri ve götürü “riski alan” açısından çok büyük olur... Bu seçenek “kısa vadede” sonuç vermemesi halinde, “terörist başının” yakalanıp Ecevit Hükümeti’ne “teslim edilmesi” gibi bir “seçim süreci” yaratır... Kamuoyu desteği alınmadan “riskli konulara” girilir ve içinden çıkılamaz ise çok açık söyleyeyim; MHP’nin “oyu patlar” ve aynen DSP’yi “birinci parti” yapan dinamik gibi yeni bir süreç ortaya çıkar... Daha net yazayım; “ortak olmayan dayatma açılım” yaratacağı tepkiyle MHP’yi “ezici” bir şekilde iktidara taşır...

Sonuç: Türkiye’nin bir bölgesinde “kanayan bir sosyal-ekonomik” sorun varsa, bunu “etnisiteye” bulamadan çözmek için “açılımlar” yapılabilir... Risk almak da gerekebilir... Doğrusu bunun kamuoyuna “açık ve şeffaf” bir şekilde, AB’nin “dökme aklıyla” değil, Türkiye’nin “üniter” yapısı üzerine titrenerek, ortak paydalarla aşılmasıdır... Ama her zaman “doğru” hakim olmaz! Birileri “başka denemeler de” yapabilir... İşte bu denemeler Türkiye’de “siyasi dağılım üzerinde” çok büyük değişikliklere yol açacaktır... Bana göre tablo bu! İsteyen istediği yerden alsın!

Yiğit Bulut

Kaynak: Vatan Gazetesi,http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Bu_surec_bir_partiyi_patlatir_Ama_hangisini&tarih=14.05.2009&Newsid=238234

Bu haber 488 defa okundu.