En Sıcak Konular

OBEZİTEYE YENİ UMUT

7 Mayıs 2009 19:39 tsi
OBEZİTEYE YENİ UMUT Aç kalmadan kilo vermek,sağlıklı, rahat, mutlu günlere geri dönmek mümkün mü?

Obezler kemer sıkarak zayıflayacak 
 
Doktor Mesut Başak (49) evinin en sessiz köşesinde başka hülyalara dalmıştı. Kutlu Doğum haftasının yaklaşması sebebiyle elinde Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in hayatını anlatan bir eser bulunuyordu. 

Sayfalarda ilerledikçe zihni berraklaşıyor, yepyeni düşüncelere yelken açıyordu. Konu; hem Peygamberimizin hem de yanındakilerin açlıklarını nasıl bastırdıklarıyla alakalıydı. Savaş ortamında yiyecek bulamayan inananlar, midelerine taş bağlıyor, böylece açlıklarını hissetmiyordu. “Allah Resulü yapmışsa vardır bir anlamı.” diyerek düşünmeye başladı: “Acaba bu yöntem kilolu vatandaşların açlık hissetmeden zayıflamalarına vesile olabilir miydi?”

Aksiyon Dergisi'nin haberine göre,aradan tam tamına üç yıl geçti. Dr. Başak’ın geldiği nokta görenleri, duyanları şaşırtacak nitelikte. 53 obez ve aşırı kilolu denek hastası var şimdi. Onlar aç kalmadan kilo veriyor, unuttukları sağlıklı, rahat, mutlu günlere geri dönüyor. Başarılı hekim, yeni buluşunun bilimsel çalışmalarını hâlen Sema Hastanesi’nde devam ettiriyor. “Tokluk kemeri”nin ayrıntılarını, kilolu hastaların nasıl aç kalmadan zayıfladıklarını öğrenmek istiyorsanız ayrıntılar burada…

Obezite çağımızın hastalığı. Dünyanın ve Türkiye’nin en önemli problemlerinden biri. Çünkü kalp-damar hastalıkları, tansiyon, şeker ve kansere kadar birçok hastalığı tetikleyebiliyor. Tabii aynı riskler çocuklar için de geçerli. Ülkemizde obezite erkeklerde yüzde 21, hanımlarda da yüzde 41 dolaylarında. Çocuklarda da ciddi bir artış mevcut. Önceden bir sınıfta şişman sayısı 1-2’yi geçmezken şimdi çocukların üçte biri ya kilolu ya da obez. Doktor Mesut Başak’a göre, dünya şu iki problemi halledebilirse obezite zamanla kalmayacak: “Birincisi, insanların kendilerini tok hissetmeleri. Biz tok hissettiremiyoruz. İkincisi de verdiği kiloları tekrar geri alıyorlar. Sağlıklı beslenme, yeteri kadar yeme yaşam tarzı hâline gelmiyor. Üç yıldır tokluk kemerinin üzerinde çalışmamın sebebi bu iki unsura da cevap veriyor olması.”

Obez hastalara zayıflamaları için uygulanan belli başlı cerrahi yöntemler var. Mide balonu, mide kelepçesi ya da midenin bir kısmının iptal edilmesi gibi. Fakat tüm uygulamaların belli riskleri var. Bundan dolayı da her obez bunu göze alamıyor. Bazıları da yüksek tansiyon, kalp, şeker hastası olsalar da ameliyat masasında kalma riskine bile razı oluyor. Tokluk kemeri ise herhangi bir cerrahi müdahaleye gerek kalmadan rahatlıkla kullanılıyor. Göğüs altından başlayıp tüm karnı da içine alacak şekilde genişçe bir yapısı var. Lastikli, pamuklu kumaştan yapılıyor. Orta kısmında yani tam mide hizasında bir balon inik vaziyette bulunuyor. Hasta, kemeri taktıktan sonra balonu dışarıdan şişirip supabını kapatıyor. İçi hava dolu balon mideye baskı uyguluyor ve hastaya tokluk hissi veriyor. Tokluk kemeri, üst bedenin büyük bir kısmını sardığı için korse vazifesi de görüyor. Sabah kalkınca takılıyor, akşam yatana kadar kullanılıyor. Mideye tüm gün yapılan baskı hastayı rahatsız etmeyecek düzeyde. Eğer kişi kendini iyi hissetmezse balonun havasını azaltabiliyor.

Obezleri obez yapan en büyük sorunlardan biri, öğün aralarında sürekli bir şeyler yemek istemeleri. Yiyeceklerini de genelde çikolata, kola, cips, bisküvi, tatlı, hamburger gibi oldukça sağlıksız ve kilo yapan besinlerden seçmeleri. Tokluk kemeri bu açıdan çok işe yarıyor. Nasıl derseniz; kemer takan hastalar öğün yemeklerini yedikten sonra diğer yemek vaktine kadar kendilerini tok hissediyor. Bundan dolayı da “abur cubur” arayışına asla girmiyorlar. Bu da onların kısa zamanda kilo vermesine vesile oluyor. Üstelik sabah-öğle-akşam yemeklerinde hastaların yediği yiyecek miktarı azalıyor, porsiyonlar yavaş yavaş küçülüyor. Bu da sürekli yüksek miktarlarda besinle doldurulmaya alışmış, büyüyüp genişlemiş midenin süreç içinde küçülmesini, normalleşmesini sağlıyor.

Aynı zamanda Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Klinik Şefliği’ni de sürdüren Yrd. Doç. Dr. Mesut Başak’ın 53 hastasından biri de Ülkü Erdem (26). Onun kilo almasının başlıca sebebi “abur cubur”larmış. Üniversiteden mezun olduktan sonra yaklaşık bir yıl iş aramak zorunda kalmış. Çok sıkılmış, psikolojisi de bu durumdan etkilenmiş. Sonrasında da daha çok yemek yemeye başlamış. Okul döneminde sürekli kilosunu kontrol altında tutsa da evde bulunması, her yiyeceğe istediği anda ulaşması, yeme alışkanlıklarını olumsuz yönde değiştirmiş.

Şu an bir reklam ajansında çalışan Ülkü Hanım, 2,5 ayda tokluk kemeriyle 8 kilo vermiş. Artık üç öğün yemeğin dışında arada herhangi bir şey yemiyor, hem de kendini sürekli tok hissediyor. Erdem, tedaviye anne-babasının ısrarıyla başlamış. Yaklaşık bir yıl daha kemer takması gerektiğini düşünüyor: “İstediğim her şeyi yedim. Baktım yine de kilo veriyorum. Bu harika bir şeydi. Yalnız abur cubur yemeye vakit ve yer kalmıyor. Bir de porsiyonlar küçülüyor. Kemeri takıyorum, bari işe yarasın deyip işe yürüyerek gitmeye, eve yürüyerek dönmeye başladım. Kendimi çok da zorlamak istemiyorum şu an. Eğer kilo vermem bir gün durursa o zaman diyet, spor gibi ekstra şeyler deneyeceğim.”

53 hastası bulunan Yrd. Doç. Dr. Mesut Başak bu sayıyı 100’e çıkarmak istiyor. Çünkü her hastanın istek, sıkıntı ve şikâyetlerinden yola çıkarak “tokluk kemeri” buluşunu daha da kullanılabilir, konforlu, her yaşa, her mesleğe uygun hâle getirmek istiyor. Bunun için de çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Hastalarını 15 günde bir görüyor, ne kadar kilo verdiklerini, sağlık durumlarını yakından takip ediyor, yeni yeni tavsiyelerde bulunuyor. Tüm bunları yaparken de kimseden herhangi bir ücret almıyor. Yalnız Mesut Hoca’nın kapısını çalan her obez ya da aşırı kilolu vatandaş onun hastası olamıyor. Kemeri takarken herhangi bir sağlık problemi yaşanmaması için belli tetkiklerin yapılması ve sonuçların problemsiz çıkması şart.

Diğer adıyla “tokluk balonu” taktırmak isteyenleri bekleyen sürece gelince… Henüz uygulamanın bilimsel çalışmaları devam ettiği için Dr. Başak önce obez ya da aşırı kilolu vatandaşı ayrıntılı şekilde muayene ediyor, obeziteye sebep olacak unsurlar tek tek araştırılıyor. Kan ve idrar tahlilleri yapılıyor. EKO isteniyor. Ultrasonda safra kesesi ve böbreklere bakılıyor. Akciğer filmi isteniyor. Hastada mide fıtığı var mı, inceleniyor. Sağlık taramalarını hastalar herhangi bir sağlık kuruluşunda yaptırabiliyor. Dr. Başak bu süreçte safra kesesinde taşları bulunan, midesinde fıtık çıkan, aşırı kansızlığı bulunan hastaların kendisine geldiğini, ancak bu rahatsızlıkları iyileştikten sonra mide kemeri takabildiklerini söylüyor. Tetkikler sonucunda herhangi bir sağlık problemi çıkmayanların ise hemen bel çevresi ölçülüyor. 5 ayrı bedende bulunan kemerlerden en uygunu veriliyor. Hastalar Tokluk Balonu’nu 250 TL’ye bir medikal ortopedik firmasından satın alıyor.

Uluslararası patenti de alınmış mide kemerinin bilimsel araştırmaları henüz tamamlanmamış, ancak hemen her yaştan, meslek grubundan bir çok kişi bu yöntemden faydalanıyor. Mesut Bey’in hastalarının önemli bir bölümü genç ve orta yaşlardaki kadınlardan oluşuyor. İçlerinde üst düzey yöneticilik yapanlar, doktorlar, önemli bürokratlar, öğrenciler ve ev hanımları da var.

“BİR AYDA YİYEREK 5 KİLO VERDİM”

Tekstilci Murat Kapan (43) iş hayatındaki yoğunluk sebebiyle beslenmesine dikkat edemeyen hastalardan biri. Sosyal hayatı dudak uçuklatacak kadar yoğun. Tekstille alakalı Türkiye’de dört, Rusya’da da bir dernekte yöneticilik yapıyor. İşleri sebebiyle neredeyse haftanın her günü akşam yemeğini dışarıda yiyor. Bazen günde iki kez yemekli toplantıya katıldığı da oluyor. Bu hızlı ve kontrolsüz yemek onu mustarip etse de bu sistemin dışına da bir türlü çıkamıyor. Hayatında bir defa 3 ay düzenli spor yapıp sağlıklı beslenebilmiş Murat Bey, sonuçtan çok da memnun kalmamışa benziyor: “Fabrika ayarlarıma geri döndüm, verdiğim yedi kiloyu hemen aldım.” diyor.

Spor yapmanın hayli zamanını aldığını, akşam yemeklerine, toplantılarına bu sebeple katılamadığını, işlerini hayli aksattığını, bundan dolayı da mecburen normal yaşamına döndüğünü anlatıyor. Mesut Bey’le bir doktor arkadaşının vesilesiyle tanışan Kapan, mide kemerini taktıktan sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Doktor sistemi izah edince bana da çok mantıklı geldi. 30 günde spor, diyet yapmayarak 5 kilo verip 92’ye düştüm. İnsanın çok yemek yemesi gerekmiyor kemerle. Cerrahi müdahale yok. İlaç almıyorsunuz. Ama tokluk hissediyorsunuz. Sabah kahvaltı yapma ihtiyacı hissediyordum sadece. Öğle ve akşam yemesem de midemde bir kazıntı yoktu. Kemerle kendinizi korunaklı hissediyorsunuz, kamburlaşmıyorsunuz. Dışarıdan anlaşılmıyor. Şehir dışına ve yurt dışına çok çıkıyorum. Kemeri takıp şişirmek bazen zor geliyor. Şu sıralar kullanamıyorum ama verdiğim kiloları geri almadım. Sadece dört ay taksam fazlalığım olan 19 kiloyu veririm.”

Mesut Başak Hoca ise hastaların bir ay kadar mide kemerini takıp ardından tembellik yapmalarından şikâyetçi. Bu sayıyı en aza indirebilmek için hastalarını arayıp korselerini takıp takmadıklarını soruyor. Normal şartlar altında obezler kilo verirken diyet, egzersiz ve psikolojik yönden destek almaları gerekirken bu yöntemle sadece takma iradesini göstermeleri yeterli görülüyor. Alışma süreci ise hastadan hastaya değişiyor. Kimi bir ayda alışırken kiminde bu süre birkaç günü geçmiyor. Ülkü Erdem, midesinin hassas bir yapısı olmasına karşın hemen alıştığını, herhangi bir zorluk çekmediğini söylüyor. Murat Kapan da kolaylıkla alışanlar arasında. Hatta mide kemeriyle kendini daha zinde hissettiğini belirtiyor.

Dr. Başak, herkesin memnun kalmasını sağlamak için kendi üzerinde de denemeler yapmış. Mesela, üç hafta kadar aralıksız kullanmış, 4 kilo vermiş. “Acaba şoförler de rahatlıkla kullanabilir mi?” sorusuna cevap bulmak için mide kemeriyle 7 yüz kilometre yol yapmış. Hastalarını da farklı yoğunluk ve hareketlilik düzeyindeki vatandaşlardan seçmeye özen göstermiş.

Tüm araştırma ve çalışmalar tamamlandığında tokluk kemeri; obez, aşırı kilolu, kilolu ve bu yolla formunu korumak isteyen herkese hitap edecek bir buluş olarak dünya tıp tarihine geçecek…

HURMA DİYETİNİ DENEMEK İSTER MİSİNİZ?

Yrd. Doç. Dr. Mesut Başak: “Dinî hayatımızdaki sünnet, farz, vaciplerin sağlıklı yaşamdaki yeri nedir diye hep düşünürüm. Mesela bana ‘hurma diyeti’ fikrini veren de şu hadistir: ‘Bir hurma, bir su size yeter.’ Hurmanın içinde neler var diye araştırdım. Baktım ki insanın bir gün içinde ihtiyacı olacak her şey bu meyvede mevcut. Tüm vitaminler, anti-oksidanlar, şeker, protein ve yağ var. Ama hiç kolesterol yok. Yüzde 40’ı lif. Bu özellik bağırsakların hızlı çalışmasıyla yiyeceklerin emilimini azaltıyor ve kilo verilmesini sağlıyor. Bir de şu var; o yüce insan acaba neden orucunu hurmayla açıyormuş? Hurmanın bir özelliği de tokluk hissi vermesi. Hurma insanın iştahını kapatıyor. Biz de hastalarımızdan bunu istiyoruz zaten. Bu iki sebepten dolayı hurma diyetini öneriyorum. İçeriğine gelince; sabah ve öğlen yemeklerinden bir saat önce 3-4 hurma tavsiye ediyorum. Adet kişinin kilosuna göre değişiyor tabii. Hastalarıma yapabilirseniz akşam yemeklerini kaldırın ve 7-8 hurma yiyin diyorum. Bunu yapamıyorlarsa akşam yemeğinden önce 2-3 hurma öneriyorum. Bunu şeker hastalarında da denedik. Herhangi bir rahatsızlığa, şeker değerlerinin yükselmesine sebep olmadı. Hastalarım bu diyeti uyguluyor. Kabızlıkların gittiğini, bağırsaklarının düzene girdiğini söylüyorlar. Bizim bir çalışma grubumuz daha olacak. Onlarla da sadece ‘hurma diyeti’ni uygulayacağız. Diyetisyenlerden de destek alarak bir de diyet artı tokluk kemeri uygulamasını yapacağız. Şu anda hasta sayısını tamamlamaya çalışıyoruz.”

TÛBA KABACAOĞLU 

Kaynak: Aksiyon Dergisi,Sayı: 752.http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.do?load=detay&link=21147  



Bu haber 1,558 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,560 µs