En Sıcak Konular

NARKOZ ETKİSİ

14 Nisan 2009 13:56 tsi
NARKOZ ETKİSİ Obama'nın mesajlarında zarf öne çıkarılıp,mazruf saklandı mı?Bir tür narkoz etkisine mi tabi tutulduk? Araştımacı yazar Hasan Ünal açıklıyor.

17 Aralık 2004 günü Brüksel'de bulunan Türk heyeti ertesi gün Ankara'ya büyük bir zafer edası ile gelmişti. Başbakan Erdoğan, o zamanki Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve diğer önde gelenlere göre, büyük bir diplomatik zafer kazanılmıştı. Hatta o zaman kullanılan ifadelere bakılırsa, altmış yılın en büyük diplomatik zaferi elde edilmişti.

O yıllarda Kanala televizyonunda rahmetli Gündüz Aktan beyefendi ile bir program yaptığımız için, 17 Aralık tarihine giden günlerde AB'nin nasıl bir belge hazırlamakta olduğunu yakından takip ediyorduk. Yayınlanan taslaklar Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin geleceği açısından fevkalade tehlikeli unsurlarla doluydu. Çok sayıda tuzaklar vardı.

17 Aralık gecesi nihai şekli ortaya çıkan belgeyi ancak 18 Aralık günü Ankara Kızılay'da yapılan kutlamalardan sonra inceleme fırsatım olduğunda neyin kutlandığını anlamakta güçlük çektim. Çünkü belge Türkiye'nin nasıl ne ve zaman AB'ye üye yapılmasını anlatmaktan ziyade neden ve niçin üye yapılamayacağını anlatır gibiydi. 2004 yılında AB'ye üye yapılan eski komünist ülkelerin belgeleriyle mukayese ettikten sonra bu kanaatim iyice kesinleşmişti.

Nitekim 17 Aralık tarihinde Ankara'ya bir zafer gibi getirilen belge hakkında hükümet Brüksel'deki büyükelçimize talimat vererek belgede yer alan pek çok hususun kabul edilemez nitelikte olduğunu ifade etmek mecburiyetinde kalmıştı. Belgeyi bir zafer havasında Ankara'ya getiren hükümet, muhtemelen Ankara'daki profesyonellerin tuzaklara dikkat çekmesinin ardından bu girişimi yapma mecburiyeti hissetmişti.

Obama'nın ziyareti vesilesiyle o günlerdeki havayı ve olan biteni bir kez daha hatırladım. Çünkü Obama'nın TBMM'de milletvekillerimize o meşhur konuşmasını yaptığı sırada dinleme fırsatım olmadı. Ama bir veya iki saat içerisinde metni internetten indirerek okuduğum zaman gerek milletvekillerinin gerek hükümetin gerekse basın ve televizyonların neyi alkışladığını anlayamadım.

Haklı olduğum, son birkaç gün içerisinde yapılan açıklamalardan anlaşılıyor. Obama Türkiye'den dört somut talepte bulunmuş ve Kıbrıs konusunda da beklentilerini anlatmıştı. Buna göre, derhal Ermenistan sınır kapısını açmak ve Ermenistan devleti ile ilişkilerimizi 'normalleştirmek' zorundaydık. Ayrıca tarihimizle yüzleşecektik. Bu ifadenin Türkçe'ye tercümesi ise Ermeni soykırımı iftiralarını tanımak demekti. Ayrıca Fener Rum Patrikhanesi'ne ait ruhban okulunu açacak ve Türkiye'yi milli devlet yapısından çıkararak, çok uluslu bir ortaklık devletine dönüştürecek tedbirler alacaktık.

Açık söylemek gerekirse, bugüne kadar hiçbir Amerikan Başkanı Türkiye'nin iç işlerine kamuoyu önünde yaptığı konuşmalarda bu derece karışmamış ve bu kadar felaket talepler öne sürememişti. Obama yüzümüze gülerek ama aynı zamanda emredici bir eda ile bunları hem de TBMM'de milletvekillerimize söylemiş ve onlar da kendisini alkışlamışlardı.

Burada gerçekten garip bir durum var. Hem hükümetin hem de medyanın yürüttüğü psikolojik harekat sonucu Obama'nın mesajlarının içeriği değil, o mesajları nasıl verdiği ve nasıl temiz yüzlü birisine benzediği gibi makyajlamalar yapıldı. Zarf öne çıkarıldı ve mazruf adeta saklandı. Sanki narkozlu gibiydik.

Sonuçta Azerbaycan feryat etmeye başladı. Ermenistan, Azerbaycan ile aramıza sokulan bu hançeri zevkle izledi. Özellikle Sarkisyan'ın, 'bir millet, iki devlet' felsefesini yıktıklarını söyleyen açıklamaları milletimizin bütün fertlerini incitti. Hangi AKP milletvekili veya seçmeni Azerbaycan'ın bu şekilde rencide edilmesini ve Ermenistan'ın şımartılmasını arzu eder?

Toplumumuzun sessiz sağduyusunun bunları kabul etmediğini görünce Başbakan Erdoğan açıklamalar yapmak zorunda kaldı. Ermenistan sınır kapısının Karabağ sorunu çözümlenmeden açılamayacağını ifade etti. Ama yeterince tahribat yapıldıktan ve Türkiye kardeş Azerbaycan'ın gözünde güvenilmez bir kardeşi haline sokulduktan sonra... Bütün bunlara değer miydi? Böyle dış politika olmaz. Güven duygusuna dayanmayan ilişkiler kalıcı olmaz. Güvenilmez damgası yiyen ülkelerin itibarı olmaz. Ne diyelim?

Hasan Ünal

Kaynak: Milli Gazete,http://www.milligazete.com.tr/makale/narkoz-etkisi-122303.htm



Bu haber 451 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,670 µs