MÜSLÜMAN KANI ÜZERİNE ''MEDENİYETLER İTTİFAKI''

9 Nisan 2009 19:29 tsi
"Dinlerarası Diyalog" tutmadı,"Medeniyetler ittifakı" verelim.Yeni Mesaj yazarı M.Emin Koç'un yazısı.

Haçlı sömürgeciliğinin Afrika, Ortadoğu ve Türk dünyası ayağı, 18. yüzyıldan itibaren önce Oryantalizm olarak kendini gösterdi.1960’li yıllarda “dinler arası diyalog” olarak cilaladılar. Bu modern sömürge yöntemine, son dönem küreselleşme sürecinde “medeniyetler arası ittifak” kamuflajı geçirildi.
Çünkü 15-20 yıllık yoğun uğraşlara rağmen, Vatikan mahsulü, papazlı-hahamlı-hoca efendili “dinler arası diyalog” furyası, Müslüman toplumuz tarafından hazmedilmedi. “Ehl-i kitap ile amentüde ittifak” tezgahına gönlünü kaptırmadı iman ehli vatandaş… Nereden çıktı bu papaz sevdası, haham muhabbeti, diye “Vatikan tezgahını” sorgulamaya başladı. Yıllardan beri “Hak geldi batıl zail oldu” ayet-i kerimesini güya kendilerine şiar edinenler, yeni konjonktüre paralel “Haç-Hilal-Siyon yıldızlı Milli Görüş siteleri”yle Hakkı batıl ile güya sarmaş dolaş yaparak batılı hak olarak sunmaya kalkıştılar. Yutturamadılar.
Müslüman milletimizin en başta hani şu “sarhoş” denilen kafası kıyak kesimi olmak üzere ekserisi, “İslam’dan başka hak din, Bir olan Allah’tan başka tanrı, Hz. Muhammed’den başka da son peygamber tanıyanın…” diye başladı “imanî tepki”sine, kırmızı noktalı cümlelerle devam ettirdi. Bu Vatikan tezgahına, dense dense “dinsizlik” denir; dinler arası diyalog denmez, kanaati yaygınlaştı.
Böylece “dinler arası diyalog” adı altında Vatikan kilisesine adam, papaz ve hahamların değirmenine su taşıyan yerli Müslüman kılıklı, hoca kılıklı kitap yüklü merkeplerin oyunları ve moralleri bozuldu. Agresifleştiler. Saldırganlaştılar.
Papazları-hahamları baş tacı edinen diyalogcular, İslam’ın en temel akaid prensibi olan “İslam yegane hak dindir. Hz. Peygamber’siz iman olmaz. Hz. Peygambere iman etmeden cennete girilmez” esasını kendilerine hatırlatan samimi insanları hedef aldılar, üzerlerine adamlar gönderdiler, ele geçirebildikleri kadarlık kamu güçlerini kullandılar, davalar bile açtılar… Lakin mahkemeler, suratlarına “adalet şamarı”nı indirince, kimi belgelerde ve mahkeme salonlarında “Müslüman kılıklı bazı diyalogcuların gerçekte ecnebiler adına hizmet gören gizli papaz oldukları” ortaya dökülmeye başlayınca, yumuşadılar. Kaçtılar, kaçıştılar.
Yeni bir “mülayim vaziyet” aldılar.
Küresel toplum mühendislerinin yeni vaziyet planına uygun olarak “dinler arası diyalog” teranesinden usulca çark ediverdiler.
Kültürler arası diyalog demeye koyuldular.
Medeniyetler arası ittifak deyiverdiler. Tezgahı papaz-haham sevdalığı ekseninden siyasal eksene taşıdılar.
Gelinen noktada İslam’ın kökünü sökemediler yüreklerden, Hz. Peygamber’in adını ve sevdasını yok edemediler… Batıllarıyla tamamen işgal edemediler gönülleri. Ancak Ortadoğu’yu işgal ettiler. İslam topraklarına kondular. Türk-İslam hinterlandının kalbi ve kalesi olarak nam salan Türkiye’nin topraklarını satın aldılar. İslam coğrafyasında kendilerine Müslüman kılıklı işbirlikçiler edindiler. Son vaziyet budur.
Medeniyetler ittifakı teranesi budur.
Hocalar-hacılar, cüppeliler-şalvarlılar papazlarla-hahamlarla sarmaş dolaş “dinler arası diyalog” yapıyor, milyonlarca masum Müslüman İslam coğrafyasında can veriyor, namuslar kirletiliyor. R. T Erdoğan, önce W. G. Bush ile, ardından halefi Barak. H. Obama ile “medeniyetler ittifakı” yapıyor, Irak’ta milyonlar can veriyor, binlerce Müslüman kadının namusu kirletiliyor… Afganistan’da da aynı, Filistin’de de aynı can ve namus pazarı yaşanıyor.
Hale bakın; bir yandan Müslüman kanı üstünde “medeniyetler ittifakı” cümbüşü kopartılıyor; diğer yandan Merhum Akif’in “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem” mısralarıyla nutuklar çekiliyor!
Bu olan-bitenler karşısında inanın, Deccal bile hayrete düşüyor, “Bu kadarını ben bile başaramam, pesss doğrusu” diyor.
Türk-İslam coğrafyasını kasıp-kavuran bu “büyük fitne”yi görmek için göz gerek, basiret gerek, yürek gerek, iman gerek! Nerdesiniz ey akıl ve iman sahipleri?!

Kaynak: Yeni Mesaj Gazetesi.http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=9003212&tarih=2009-04-09

 

Bu haber 469 defa okundu.