En Sıcak Konular

DOĞRULARI ARTIK KİM SÖYLEYECEK?

28 Mart 2009 19:14 tsi
DOĞRULARI ARTIK KİM SÖYLEYECEK? 12 eylül tipisinden sağ çıkmıştı. Yaratan onu huzuruna bir Maraş tipisinde çağırdı; artık tipilerin olmadığı sonsuzluğa çekip aldı. O artık fani âlemin bütün soğuklarını geride bıraktı.

Memleketin yiğit evladı, Sivas’ın karayağız delikanlısı “ardında güneş doğmayan o büyük kapı”dan karlı bir dağ başında girdi… Dünyada bir şeyler eksildi; dünya doluluğundan bir şeyler kaybetti. Bir yiğit karlı dağdan uçmağa vardı…

12 eylül tipisinden sağ çıkmıştı. Yaratan onu huzuruna bir Maraş tipisinde çağırdı; artık tipilerin olmadığı sonsuzluğa çekip aldı. O artık fani âlemin bütün soğuklarını geride bıraktı.

Mamak koğuşları onu üşütmüştü, Maraş dağları ise üşütemedi. Yazıcıoğlu artık üşümeyecek! Leyle-i Kadir’de düştüğü karlar soğuk değil, Rabbinin sonsuz merhametinin sıcaklığına giden yoldu. O, ölümlülüğün hükmüne uydu, üşüten mekânlardan ebedi sıcaklığa göç etti. Üşümeyi bekleyen ölümlüler düşünsün! Çünkü o, artık beklemeyecek…

* * *

Milyonlarca yürek onun tipiye tutulmasına, soğuk dağ başlarında yapayalnız kalmasına razı olmadı, herkes üzüldü…. Elim kaza duyulduktan sonra yüz binlerce kişi gece yarısına kadar “acaba bulundu mu” diye ekranların karşısından ayrılmadı.

Ne yapmıştı da milletinin gönlünde taht kurmuştu?

Yetkili makamlarından hiçbirini işgal etmeden milletin iltifatına mazhar olmak her faniye nasip olmazdı, o buna nail oldu. Belki oya dönüşmedi; ama onun tek başına idealistçe yolculuğu hep saygı uyandırdı. Sayısız insan ona sevgi ve hürmet besledi. Oy vermedi, ama ilgisini de esirgemedi.

O, “devletlü” olmamıştı. Karar alıcılar arasında değildi. Siyaset sahnesinde tek başına varlığını sürdürdü. Millet ona bu yetkiyi millet verdi; partisine değil sadece ona! O da hep doğruları söyledi, hep hakikatin yanında oldu… Kimsenin lütfuna sığınmadığından, kimseye borçlanmadı. Sadece halkına, milletine borcu vardı, onu da ödedi. İlkeli siyasetin nadide örneklerini sergileyerek!

Şimdi doğruları kim söyleyecek? Şimdi tüm çıkarlardan uzak, dimdik duruşu kim sergileyecek?

Hiçbir kanıtım yok; hiçbir teorim de yok. Ama sormadan edemiyorum; bu acı olay gerçekkten bir kaza mıydı?

* * *

Merhum Yazıcıoğlu her şeyiyle 78 kuşağının temsil etti. Onun tüm hayat çizgisi, 78 kuşağının kavgasını ve trajedisini yansıttı.

Bir dağ başında kayboldu… Bu çağda, bu teknik imkânlar bolluğunda saatlerce kayıp kaldı. Tıpkı 78 kuşağı gibi… Bu kuşak kayıp kuşaktı.

Yazıcıoğlu siyaset sahnesindeki hızlı tempoya katılamamıştı. Parası yoktu ki uçak kiralasın… Sevenleri derme çatma bir bütçeyle hızlandırmak istedi; o da siyaset koşusunda ilk defa helikoptere binmişti. Geç kalmıştı ve daha fazla geç kalmamalıydı… 78 kuşağı da hayata geç kalmış bir kuşaktı. Onlar hep yoksulluk sınırında yaşadılar.

O, kendi gücüne bakmadan milletin kaderini omuzlamaya soyundu ve inancının gücünü tüm fani güçlerden üstün gördü. İdealistçe, dünya nimetlerine sırt çevirerek… 78 kuşağı da kendi gücüne bakmadan ülkeyi omuzlamak istemişti. Hiçbir beklentisi olmadan, idealistçe…

O hep dik durdu. Dosdoğru ve doğrunun yanında oldu. Doğru da bu aziz milletin yanıydı. 78 kuşağı da dik duran bir kuşaktı… Yeri toplumun yanıydı.

O, faşist diktatörlerin işkencelerinden geçmiş bir mazlumdu. Son nefesini soğuklara karışarak verdi. 78 kuşağının kaderi darbelerin mazlumu olmaktı; onlar hep soğukta çaresiz kaldılar.

O, bir kuşağı mahveden darbecilerin bugünkü uzantılarının yargıya hesap verdiklerini gördü… Bu yüzden derin bir huzur duydu; tıpkı 78 kuşağı gibi. Bu kuşak şimdi, darbecilerin yakalanmasına tanıklık ettiği için daha bir huzurlu!

Bu kuşağın anneleri hep feryat etti. Onlar çok acı çekti. Merhum Yazıcıoğlu’nun eli öpülesi annesi de şimdi derin bir acı içinde…. “Yavrumu bulun” feryadından daha yürek yakıcı bir feryat var mı?

* * *

O, beka âlemine son yolculuğunda da milletine hizmet etti. Nasıl mı? Anlamsızlaşan seçim kavgalarına son vererek….

Mekânı cennet olsun. Rabbim geride kalanlarına sabır versin.

Yazıcıoğlu ilk cihanda azizdi, Allah öbür cihanda da aziz eylesin.

Milay KÖKTÜRK

Kaynak: Türk Ocakları.http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=Yorumlar&pa=showpage&pid=240



Bu haber 438 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,226 µs