En Sıcak Konular

İSTANBUL MİTİNGLERİ KAZASIZ BELASIZ ATLATTI

22 Mart 2009 22:48 tsi
İSTANBUL MİTİNGLERİ KAZASIZ BELASIZ ATLATTI İstanbul'da düzenlenen 5 ayrı miting sebebiyle pek çok yol trafiğe kapatıldı.AKP Kazlıçeşme'de, CHP, BBP ve Saadet Partisi Çağlayan'da, DP de Gaziosmanpaşa'da miting düzenledi.

İstanbul'da bugün AKP Kazlıçeşme'de, CHP, BBP ve Saadet Partisi Çağlayan'da, DP de Gaziosmanpaşa'da miting düzenledi.

CHP ve Saadet Partisi'nin Çağlayan meydanında yapılan mitingleri olaysız tamamlandı. CHP'liler miting alanını Piyalepaşa yönünden boşaltırken aynı meydana SP'liler Kağıthane tarafından girdi.

Kısa süreli gerginlik

Bu arada CHP alanı vaktinden geç boşaltınca, Saadet Partililer CHP'ye tepki gösterdi. Kısa süreli gerginliğin ardından, ortam yumuşadı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kazlıçeşme'deki, Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu'nun Gaziosmanpaşa'daki mitingleri de olaysız sona erdi. [1]

ERDOĞAN: ''HALEP ÇAĞLAYANSA  ARŞIN ZEYTİNBURNU''

AKP’nin Kazlıçeşme’deki mitinginden Baykal’a seslenen Erdoğan ‘Halep Çağlayan ise arşın Zeytinburnu’ dedi.

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biliyorum ki İstanbul yine büyüklüğünü konuşturacak, yine Türkiye'nin numunesi olma özelliğini sergileyecek ve AKP ile yola devam diyecektir" dedi.

Erdoğan, partisince Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlenen mitingdeki konuşmasına, İstanbul'un 39 ilçesindeki bütün vatandaşlarını selamladığını ifade ederek başladı.

Kendi yaşadığı kazayı anlattı

CHP'nin "kenarından köşesinden" ortak olduğu koalisyon dönemlerinde hastanelerde ölülerin bile rehin alındığını, sosyal güvencesi olmayanların hastaneye bile yaklaştırılmadığını ifade eden Erdoğan, bir anısını şöyle dile getirdi:

"Bunu kendim yaşadım. Trafik kazası geçirdim, hastaneye götürdüler, komadayız, sordukları soru şu: SSK'lı mısın, emekli sandığı mensubu musun? Kan, revan içindeyiz, hala bunu soruyorlar. Bizi 3 arkadaş bir minibüsle Bolu'ya kadar gönderdiler. Önce bir hastaneye gittik.' SSK'lı olduğu için biz bakamayız' dediler. Yaralı arkadaşımızın elinde 3 tane serum şişesi oradan oraya... 1,5 saat böyle geçti. Bu mudur insan öncelikli bir dünya?"

Alanda toplananlara "En gür seda ile seslenmeye hazır mıyız?" diye soran Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Az önce birileri Çağlayan'daydı. Aman yarabbi, ne palavralar. Nasrettin Hoca'ya bir palavracı gelmiş. Palavracı demiş ki 'Ben 40 arşın, 60 arşın atlarım'. Tabii böyle deyince Nasrettin Hoca da 'Atla oğlum' demiş. Bunun üzerine palavracı cevap vermiş. 'Halep'deyken atlardım' demiş. Hemen Nasrettin Hoca 'Halep oradaysa arşın buradır' demiş. Şimdi ben de diyorum ki sayın Baykal, senin Halep'in Çağlayan ise arşın burası, Zeytinburnu. Eğer metrekare ölçüp biçmesini bilmiyorsan burada öğreniver. Çağlayan Meydanı ne kadar, Zeytinburnu Kazlıçeşme ne kadar? Bunu da sana kılavuzların söylesinler."

İstanbullu'ya küçük düşünmenin yakışmayacağını, İstanbul'un tarih boyunca hep büyük düşündüğünü anlatan Erdoğan, 29 Martta da İstanbul'un tüm ilçelerinin büyük düşüneceğini ve "yola devam" diyeceğini, buna inandığını kaydetti.

‘Baykal’ın görevi ebedi muhalefet’

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın idealinde hiçbir zaman bu ülkede iktidar olmak bulunmadığını ifade ederek, "Çünkü halk onu ebedi muhalefet ilan etti" dedi.

Baykal'ın devletin valilerine, yargıya, maliyeye, bürokratlarına, teknokratlarına sataştığını, "Devletin bürokrasisinin hepsi AKP'li" dediğini belirten Başbakan Erdoğan, Baykal'ın "AKP ile gelen APS ile gider" sözünü eleştirdi.

Erdoğan, "Ayıptır ayıp. Bu ülkede APS ile ancak gitse gitse mektup gider. Devletin resmi kademelerindeki atamaların nasıl yapıldığı bellidir. Ama unuttun galiba, kimya bozuldu çünkü" diye konuştu.

"Deniz Baykal'ın idealinde hiçbir zaman bu ülkede iktidar olmak bulunmadı. Çünkü halk onu ebedi muhalefet ilan etti" diyen Erdoğan, "Şimdi yalvarıyor 'Anneciğim ne olur bir gün bana bir iktidar'. Bu millet vermeyecek sana iktidar. Çünkü dürüst davranmıyorsun" dedi.

‘Borç yiğidin kamçısıdır’

CHP Lideri Baykal'ın 220 milyar dolar borçla ecdadın neler yaptığını anlattığını söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sadece borçla değil. Bunun için de borç da vardır, sabit gelir de vardır. Bu işi öğren. Ekonomiyi öğren. Bak 'Borç yiğidin kamçısıdır'. Şu anda Türkiye'nin devlet olarak kamu net borç stoğu 142 milyar dolardır. Dürüst ol, dürüst. Özel sektörün borcunu niçin gelip de devlete yıkıyorsun? 142 milyar dolar, çıkıyor diyor ki 500 milyar dolar. Ayıptır, ayıp. Bunları öğren, dürüst ol. Ama dürüst değil. Hep yanlış. Çünkü kılavuzu farklı. Biliyorsunuz, kılavuzu karga olanın durumu bu. Değiştir bu kılavuzu değiştir. Sana da yazık oluyor. Üzülüyorum. Yaşın 70 olmuş. Yazıktır, bu hep böyle mi gidecek?"

Deniz Baykal'dan kendi eserlerini anlatmasını isteyen Erdoğan, kendisinin bu ülkeye kazandırdıklarıyla konuştuğunu kaydetti.

Türkiye'nin 230 milyar dolar olan gayrısafi yurtiçi hasılasını 750 milyar dolara çıkaran bir başbakan olarak konuştuğunu belirten Erdoğan, Baykal'a yönelik "Sen neyle konuşuyorsun onu söyle" diye seslendi.

Baykal'ın gerçekleri saptırdığını ifade eden Başbakan Erdoğan, devlet olarak fabrika yaptırmayı bıraktıklarını, artık fabrikaları girişimcilerin yaptığını söyledi.

Devletin fabrikalarının iflas ettiğini, zararlarını da vatandaşın ödediğini anlatan Erdoğan, "Bunların mantığı bu. CHP zihniyetinin mantığı bu. O devletçi mantık maalesef hep zarar, zarar, zarar... Zararın bedeli de millete" diye konuştu.

Geçmiş iktidarların karşılıksız para bastığını, bunun vatandaşın cebindeki parayı çalma anlamına geldiğini dile getiren Erdoğan, Türkiye'de 6,5 yıldır karşılıksız para basılmadığını ifade etti.

Erdoğan, konuşmasında "CHP'nin tapusu Baykal'ın elindedir. MHP'nin tapusu Bahçeli'nin elindedir. AKP'nin tapusu milletin elindedir. Farkımız bu" dedi.

Çanakkale Destanı'nın hep birlikte yazıldığını, İstiklal Savaşı'nın omuz omuza, yürek yüreğe kazanıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz bu Cumhuriyeti hep birlikte kurduk, 'Bayrakları bayrak yapan üstendeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır' diyerek yola devam ettik. Yıllarca birlikte güldük, birlikte sevindik. O zaman ayrı gayrı niye? O zaman ayrımcı siyaset niye? İnsanları bölen, ırklarına, mezheplerine, dinlerine, dillerine ayıran bu dil, bu üslup niye? Bu çatışmacı, bu tahrik edici üslup niye? Ne diyor Aşık Veysel; 'Kürt'ü, Türk'ü ve Çerkez'i/Hep Adem'in oğlu kızı/Beraberce şehit gazi/Yanlış var mı ve neresi/Yezit nedir ne Kızılbaş/Değil miyiz hep kardaş/Bizi yakar bizim ataş/Söndürmektir tek çaresi...' İşte biz bu anlayışla 'demokrasi' dedik. İşte biz Necip Fazıl'dan, Nazım Hikmet'ten, aldığımız ilhamla 'özgürlük' dedik. Mehmet Akif'ten, Namık Kemal'den, Kemal Tahir'den Peyami Safa'dan aldığımız üslupla 'hürriyet' dedik. Baki'den, Nedim'den, Fuzuli'den kalan incelikle, zarafetle 'hoşgörü' dedik. Şeyh Edebali'den, Yunus Emre'den, Mevlana'dan, Şeyh Ahmet Yesevi'den, Hacı Bektaş'tan aldığımız dersle 'kardeşlik' dedik. Fatih'ten, Kanuni'den, Yavuz Selim'den aldığımız aşkla 'büyük Türkiye' dedik. Biz, Gazi Mustafa Kemal'den yüklendiğimiz mesuliyetle, 'muasır medeniyetler seviyesi' dedik. Birlik içinde bütünlük, kardeşlik içinde geleceğe emin adımlarla bu yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Bin yıllardır bozulmayan, yıpranmayan kardeşliğimizi ebediyen muhafaza edeceğiz. Aramıza nifak sokma gayreti içinde olanlara asla prim vermeyeceğiz. Nifak tohumlarının bu ülkede yeşermesine izin vermeyeceğiz."

‘Bunlar bakar kör’

Türkiye'nin bu türbülanstan daha güçlü çıkacağını, bu krizi fırsata dönüştüreceklerini, bundan kimsenin endişesi olmaması gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Şu meydan bunu gösteriyor. Biz şu anda yerel seçim yapıyoruz. Peki sayın Baykal ne konuşuyor? Yereli konuşuyor mu? Gittiği illerde yerelde neler yapılacağı ile ilgili bir planını, projesini duydunuz mu? Yok ki planları, projeleri... Ve 'Ne yaptınız' diyor? Ayıp, bunlar bakar kör... Afedersiniz açtığımız yolların üzerinden gidiyorlar. Şimdi Eskişehir'de bu hızlı trene hangi yüzle bineceksiniz? 9 bin 468 kilometre duble yol yaptık, bu yollardan geçiyorsunuz hangi yüzle? 330 bin derslik yaptık 6,5 senede... İnsan kalkar bir teşekkür eder."

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, "İsterse bir vatandaş telefonda hükümete küfretmeli, hakaret etmeli. Telefonda konuşurken ağız tadıyla birbirimize küfredemiyoruz" dediğini ifade eden Erdoğan, konuşmasında AKP iktidarını eleştiren Mehmet Ali Erbil'i de unutmadı. 

Baykal'a Erbil göndermesi

Erdoğan, "Ayıptır ayıp... Sen bir lidersin. Sayın Baykal, bu ifadeleri gece 12.00'den sonra kullan. Bak, çocuklarımızın ahlakını bozacaksın ya da şifreli kanallarda konuş bunları. Tutturmuş bir televizyon, televizyon... Buyur çarkıfelek, televole var. Orada şovmenlerle beraber şovunu yap. Ben de sen çıkarsan seyrederim" dedi.[2]

BAYKAL: "AMPULU GEÇ YANIYOR"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, söylediği 7 maddeden 2'sini hükümetin uygulamaya koyduğunu belirterek, "Biz bu önerileri eylül ayında yaptık. Bunun ampulü niye böyle geç yanıyor?" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İstanbul'da miting yapılacak yeterince meydan olmadığını ifade ederek, "Kazlıçeşme'ye başvurduk, dediler ki '2 miting yapılmaz'. Peki şimdi Çağlayan'da 2 miting yapılmayacak mı? Çağlayan'da 2 miting de yapılıyor, 3 miting de yapılıyor da Kazlıçeşme'de niye yapılmıyor?" dedi.

Baykal, partisince Çağlayan Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmaya, "Bu miting, alıştığımız mitinglerden değil. Arkamızda bir miting, sağımızda bir miting kalabalığı, solumuzda bir miting kalabalığı var. 360 derece miting yapıyoruz" diye başladı.

Türkiye’nin dış borcu

Hükümetin iş başına geldiğinde ülkeyi 220 milyar dolar borçla devraldığını, bu borcun içinde Atatürk, İnönü, Celal Bayar, Menderes, Demirel, Özal ve Erbakan dönemlerinin de bulunduğunu belirten Baykal, "Bütün o dönemlerin kullandığı ortak borç 220 milyar dolar iken, üzerine 280 milyar dolar ek borç yaptılar. Bunlar sadece 7 yılda 280 milyar dolar harcadılar" dedi.

Baykal, hükümetin aldığı borçlara, kaynaklara ve imkana rağmen bunu işçiye, esnafa, emekliye tek kuruş olarak yansıtmadığını öne sürdü.

'İsmet Paşa'yı ağzına alma'

Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın meydanlarda kendisine saldırdığını ancak içindeki ateşi söndüremediği için İsmet Paşa'ya saldırdığını öne sürerek, "Neymiş, 'İsmet Paşa 80 yıl önce nüfus cüzdanına 'ekmek karnesi verilmiştir' diye damga bastırmış. İnsaf et insaf. İsmet Paşa'yı ağzına bile alma bir defa" diye konuştu.

Baykal, Türkiye'ye daha kriz gelmeden geçen eylülde iktidarı uyardığını ve gerekli önlemleri almasını istediğini ancak Başbakan'ın aldırmadığını, krizi anlamayı, görmeyi bile başaramadığını savunarak, şunları söyledi:

"Başbakan diyor ki 'İşsizliğe, ekonomik sıkıntıya çare biliyorsan söyle, uygulayalım. Uygulamazsan siyasi hayatını bitiririm'. Ben de ertesi gün çıktım 7 tane çare söyledim. Bir gün sustu, ertesi gün kızgın bir şekilde çıktı, bana hakaret etmeye başladı. 'Öğren de gel, birilerine sor. Sen iktidar değilsin, 40 fırın ekmek yemen lazım' dedi. Bir Başbakan'a yakışıyor mu bu sözler? Sen çare sormuşsun, ben de söylemişim. İster uygularsın, ister uygulamazsın, o sana kalmış. Ne bağırıp çağırıyorsun. Bu üsluba sessiz kalamazdım. Ben de çıktım, ağzının payını verdim. Bu üslubun Başbakan üslubu olmadığını, maganda üslubu olduğunu söyledim ve kendisine bir hatırlatma yaptım. İktidar olmak ayrı, adam olmak ayrı."

‘Ampulü geç yanıyor’

Baykal, söylediği önerilerinin ardından hükümetin 7 maddeden 2'sini uygulamaya koyduğunu belirterek, "Biz bu önerileri eylül ayında yaptık. 7 ay sonra mı aklın başına geldi? Bunun ampulü niye böyle geç yanıyor. Bunun ampulü yanıncaya kadar, Türkiye'de milyonlarca insan işini kaybediyor" diye konuştu.

Uygulamaya konulan bu önerilerin piyasayı rahatlattığını ancak halen diğer önerilerinin uygulanmadığını dile getiren Baykal, "Onları da uygulayacak da etrafında dolaşmaya başladı. Kompleksi var, 'CHP önerdi, doğrusu budur uygulayalım' diyemiyor, etrafında dolanıyor" dedi.

İkinci önerisinin işinden atıldığı için kredi kartı borcunu ödeyemeyen insanlara kolaylık getirilmesi konusunda olduğunu ifade eden Baykal, "Bu insanları temerrüt faizine teslim edemezsiniz. Yüzde 66 kredi kartı faizi ödeyeceksin. Olur mu? Bankaya yatırılan paraya verilen faiz yüzde 12-13. Bu faizleri durdurmak, sabitlemek lazım. 2 yıllık vadeye yayarak, eşit faizle almak lazım. Yüzde 20 faizle al, bankalar yüzde 500 kar etmesin, yüzde 40 kazansın" dedi.

‘Soygun yapanlar devletin baş köşesinde’

"Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş yolsuzluklar bulunduğunu" iddia eden Baykal, şöyle devam etti: "Türkiye'de soygunu yapanlar da sanki en muteber insan gibi, devletin baş köşesinde. Yüzünde utanma yok, o nedenle soygun çağ atladı diyorum."

‘Bunlara haddini bildirmek lazım’

CHP Baykal, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in Uğur Dündar ve Mehmet Ali Birand hakkında bugüne kadar demokratik, siyasi tartışmada duyulmamış sözler söylediğini ileri sürerek, "Türkiye ne hale geldi. Hukuk devleti, demokrasi nerede? Önüne geleni tehdit edeceksin. Bu böyle gitmez. Bunlara haddini mutlaka bildirmek lazım" dedi.

‘Biz tartışalım, Erbil yönetsin’

"Kiminle istersen onunla gel. Uğur Dündar'ı çağıralım, onunla gel. Uğur Dündar bir kere Melih Gökçek ile Kemal Kılıçdaroğlu'nu çıkardı. Orada perişan oldun zaten. Bu nedenle 'Uğur Dündar'ın ayağı uğurlu değil' diye niteliyorsan, o zaman Ali Kırca gelsin. Kırca'nın yönetiminde yapalım. Ali Kırca'yı da beğenmiyorsan, Mehmet Ali Birand var. Birand gelsin. 'Canım bunlar olmasın' diyorsan, halkın çok sevdiği bir şovmen var. Mehmet Ali Erbil gelsin yönetsin. Erbil de hediye dağıtmasını biliyor. Sen de bir şeyler dağıtmaya meraklısın. Erbil çamaşır makinesini, dolapları dağıtsın. Olur mu? İstersen bu tartışmayı oğlunun başında bulunduğu ATV'de yapalım. İstersen Almanya'daki Deniz Feneri paralarıyla kurulmuş olan o kanalda yapalım. Daha ne yapayım."

Dündar'a sahip çıktı

Baykal, dün çok önemli bir olay yaşandığına da işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ankara mitingi öncesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Uğur Dündar ve Mehmet Ali Birand hakkında bugüne kadar demokratik, siyasi tartışmada hiç duyulmamış sözler söyledi. (Bu iki kişiye eğer ben dünyayı dar etmezsem, ben de Melih Gökçek değilim) dedi. Bu insanlar görevini yapan, Türkiye'nin saygın televizyon yorumcuları, habercileri. Hepimizin bunlardan zaman zaman şikayeti olur. Televizyoncunun işi ayrı, siyasetçinin işi ayrı. Bazen bize de haksızlık yaparlar, yanlış yaparlar, olabilir. Demokrasinin gereği budur. Ama dünyayı dar etmekten bir siyasetçinin bir medya mensubuna yönelik olarak söz etmesi ne demektir. Türkiye ne hale geldi. Hukuk devleti, demokrasi nerede? Önüne geleni tehdit edeceksin. Vatandaşı tehdit edeceksin, şantaj yapacaksın. Gazeteleri tehdit edeceksin, onları kuşatma altına alacaksın. Gazetecileri tehdit edeceksin, şantaj yapacaksın. Bu böyle gitmez. Bunlara haddini mutlaka bildirmek lazım. Milletin üstünlüğünü önümüzdeki seçimde bunlara mutlaka göstermek lazım."

‘İki kişinin dokunulmazlığını kaldıralım’

CHP Genel Başkanı Baykal, 550 milletvekilinden sadece Başbakan Erdoğan ile kendi dokunulmazlığının kaldırılması önerisinde bulundu.

"Birbirimiz hakkında ne söyleyeceksek söyleyelim, yargı gereğini yapsın" diyen Baykal, "Var mısın dokunulmazlığını kaldırmaya? Bir Başbakana dokunulmazlık zırhının arkasına saklanmak yakışıyor mu?" dedi.

‘Ananızı mutlaka alın’

Deniz Baykal, 29 Mart Pazar sabahı herkesin oy kullanmaya gitmesini isteyerek, "Babanızı, bilhassa ananızı da yanınıza alıp, sandığa gidip oy kullanın. Ananıza da deyin ki; 'Anacağım, seni merak edenler varmış?' Ananızı mutlaka alın. Bu seçim anaların seçimi. Tüm anaları sandığa davet ediyorum" dedi.

Konuşmasının ardından Baykal, İstanbul'daki ilçe belediye başkan adayları ile Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu da anons ederek, toplu bir şekilde alandakileri selamladı.[3]

KURTULMUŞ: "YUHU SANDIKTA ÇEKİN "

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, 3 partiye miting alanı olarak Çağlayan Alanı'nın tahsis edilmesini protesto eden partililere, "Bu meydanlardan yuh çektirmeyiz. Yuh çekecekseniz sandıkta çekeceksiniz" dedi.

Numan Kurtulmuş, CHP'nin Çağlayan Alanı'ndaki mitinginin ardından, aynı alanda partisince düzenlenen mitingde, bu alanda çok miting yaptıklarını, bugünkü mitingin İstanbul'da 29 Mart yerel seçimlerine yönelik güzel bir işaret fişeğinin atılacağının göstergesi olduğunu, bu fişeğin yalnızca Ankara'dan değil, tüm dünyadan görüleceğini söyledi.

Haftalardır İstanbul'da bir alan tartışması yaşandığına dikkati çeken Kurtulmuş, Anadolu uygarlığında kentlerin merkezlerinin alanlar olduğunu hatırlatırken, şöyle konuştu:

"İstanbul'da 3 partiye verilecek meydan kalmadı. Kazlıçeşme'ye meydan diyorlar, orası sahil parkı. Çağlayan'a meydan diyorlar, burası Çağlayan kavşağı. İstanbul'da meydan bırakmadılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayımız Mehmet Bekaroğlu yönetime gelirse, ilk işi İstanbul'a adam gibi meydan yapmak. İstanbul'u meydanlar şehri yapacağız."

Kazlıçeşme'nin iktidar partisine verilmesi için Çağlayan'da 3 partiye aynı gün miting yaptırıldığını savunan Kurtulmuş, bu sırada alandan "Yuh" sesleri gelmesi üzerine, "Bu meydanlardan yuh çektirmeyiz. Yuh çekecekseniz sandıkta çekeceksiniz" diye konuştu.

Kurtulmuş, "Kazlıçeşme'yi iktidar partisine, Çağlayan'daki meydanı da 3 partiye vermek, tarafgir bir siyasetin uygulanmasının açık bir göstergesidir" dedi.

Bu kentin Sultanahmet ve Taksim gibi güzel alanları bulunduğunu, ancak buralarda siyasal miting yapılmasına izin verilmediğini ifade eden Kurtulmuş, 1977'de yaşanan olay nedeniyle, kirli ve hain bir el yüzünden Taksim'in cezalandırıldığını anlattı.

İstanbul’un her yerindeyiz

Anadolu'nun değişik kentlerinde mitingler yaptıklarını, alanlarda büyük bir coşkunun yaşandığını gördüklerini belirten Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Meydanlarda AKP ve ana muhalefet partisi arasında anlamsız, gerilimli bir polemik var. Kutuplaşma siyaseti üzerinden siyaset yapıyorlar. Biz bu filmi çok gördük. Miting meydanları, Karagöz-Hacivat gibi. Erdoğan birşey diyor, Baykal birşey diyor. İnanın incir çekirdeğini bile doldurmuyor. Bu üslup, soğuk savaş döneminin siyasetidir. Bunlar, 7 yıldır birbirlerinden besleniyor. Millet artık 'Karagöz oyununa son' diyor. Başbakan Erdoğan, 'Böyle muhalefete can kurban' diyor. Baykal da 'Böyle iktidara can kurban' diyor. Ama artık oyun bitti. Her seçim bir oyundur. Ver oyunu, boz oyunu."

İşsizliğin arttığını, vatandaşların sefalet içine düştüğünü, çiftçilerin arazilerini ekemediğini, esnafın siftah yapamadığını savunan Kurtulmuş, bunun nedeninin dışa bağımlı bir ekonomiyi zorunlu kılan IMF politikaları olduğunu öne sürdü.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Mehmet Bekaroğlu

Saadet Partisi'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Mehmet Bekaroğlu da bu seçimlerin bir yerel seçimden çok Türkiye'nin geleceğini belirleyecek bir seçim olduğunu vurguladı.

Öncelikli olarak bu seçimin, muhalefetin adresini belirleyeceğini dile getiren Bekaroğlu, "Kanaat önderleri, 'Saadet'e oy verirsen CHP başa gelir' gibi sözler söylüyor. Halk, CHP'yi iktidara getirmedi ki bu zamana kadar şimdi getirsin. Bu millet, CHP'ye hiçbir zaman oy vermedi. CHP'nin yapısı ortadadır. CHP gelemiyor. Öyle birşey yok. O zaman gelmiyorsa ne diye bu milleti korkutuyorsunuz? Çünkü, AKP'nin alternatifi Saadet Partisi'dir. Erdoğan'ın da alternatifi Numan Kurtulmuş'tur" diye konuştu.

Eski başbakanlardan Necmettin Erbakan da 29 Mart yerel seçimlerinin önemine değinerek, vatandaşların dikkatli bir biçimde oy kullanmaları gerektiğini söyledi.

Erbakan, "AKP yöneticileri ve kadroları, Milli Görüş kadrolarından gelmiştir. Şahıs olarak değil, seçtikleri yolu tenkit ediyorum. Bu yoldan bir yere ulaşamazsınız. Türkiye'nin sorunlarını çözemezsiniz. Geliniz, Milli Görüş'e geri dönünüz. Türkiye'de 19 parti içinde sadece Milli Görüş'ü temsil eden Saadet Partisi vardır. AK Parti işbirlikçidir" dedi.

Erbakan konuşmasını, platformda kendisine ayrılan sandalyeden yaptı.

Mitingde sık sık "Başbakan Numan, mücahit Erbakan" sloganları atıldı.[4]

SOYLU: "TÜRKİYE'NİN KİTABINI YENİDEN YAZACAĞIM"

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, "Bana destek verin ki Türkiye'nin kitabını yeniden yazayım" dedi.

Soylu, partisince Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, lobilerin, locaların ve medyanın adamı değil, sokakların adamı olduğunu belirterek, "Bugün İstanbul'un diğer yerlerinde de mitingler var. Toplama insanlarla toplama tiyatrolar oynanıyor yıllardır. Burada halk var, hizmet var, yarını arayan Türkiye var" diye konuştu.

İktidar ve muhalefet partilerinin yıllardır kavga siyasetiyle halkı yorduklarını ifade eden Soylu, kendisinin kavga ve milletin farklılıkları üzerinden istismar siyaseti hiç yapmadığını, arkasında tek bir kara leke olmadığını dile getirdi.

Soylu, "Bize destek verin ki işsizliğin, yoksulluğun defterini düreyim. Yolsuzluğun üzerine karabasan gibi çökeyim. Banan destek verin ki şu Türkiye'nin kitabını yeniden yazayım" dedi.

"Kırat"ın yönetim, demokrasi, millet, fabrika, hastane, baraj ve okul anlamına geldiğini ifade eden Soylu, "Yoruldunuz değil mi kavgadan? Biri pişekar, biri kavuklu, orta oyunu oynuyorlar. 29 Martta bu millet onlara öyle bir oyun oynayacak ki sandığın dibine gömülecekler" diye konuştu.

Hükümete sarı kart

"Yolsuzluğu bitireceğiz dediler ama yolsuzluğun ağababasını bunlar yapıyor" diyen Soylu, "hükümete göstermek" amacıyla elindeki sarı kartı salladı.

Soylu, "Peki bunlara bir cevap vermemiz gerekir mi? 29 Martta bunların kavga, faiz, işsizlik, yolsuzluk siyasetine alet olunmamalıdır. 29 Martta hükümete sarı kart göstermeye hazır mısınız?" diye sordu.

Kalabalıktan bazı kişilerin "kırmızı kart" demesi üzerine Soylu, "Siz 29 Martta sarı kartı gösterin. Siz, bu temiz, yiğit ve cesur evladınıza (evet) deyin, eğer anlamazlarsa ben 6 ayda bunların ipliğini pazara çıkarıp, kırmızı kart göstereceğim" dedi.

CHP'yi de eleştiren Soylu "Birisi bir meydanda, diğeri bir meydanda aylardan beri kavga yapıyor. 'İstanbul'da yolsuzluk var' diyor. 'E Günaydın' derler. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde CHP grubu da var mı, var. Binlerce imar dosyası geçti mi, geçti. O zaman hiçbir hesap sormadılar" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Aydın'da kendisini Adnan Menderes, Kayseri'de Alpaslan Türkeş'e benzettiğini ileri süren Süleyman Soylu, "Civciv yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmemiş. Sayın Başbakan 6 yıldan beri dizinin dibinde yetiştiğin Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı niye örnek almazsın, kompleks mi yaparsın?" dedi.[4]

Kaynak: Tempo24.com.tr

[1].http://www.tempo24.com.tr/content/newsdetail.aspx?cat=80&newscode=35926

[2].http://www.tempo24.com.tr/content/newsdetail.aspx?cat=24&newscode=35987

[3].http://www.tempo24.com.tr/content/newsdetail.aspx?cat=24&newscode=35969

[4].http://www.tempo24.com.tr/content/newsdetail.aspx?cat=24&newscode=36033

[5].http://www.tempo24.com.tr/content/newsdetail.aspx?cat=24&newscode=36012



Bu haber 445 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,801 µs