NEVRUZ’DA OCAKBAŞI’NA ''YILDIZLAR'' YAĞDI

22 Mart 2009 01:02 tsi
Türk Ocakları'nın bu haftaki "Ocakbaşı Sohbeti"ne,"4. Cemre: Nevruz" damgasını vurdu, Türk Ocaklarına “Nevruz Yıldızları” yağdı.Başkan Nuri Gürgür:''Gelecek, geçmişten daha görkemli olacak'' dedi.

Türk Ocakları'nın bu haftaki "Ocakbaşı Sohbeti"ne,"4. Cemre: Nevruz" damgasını vurdu, Türk Ocaklarına “Nevruz Yıldızları” yağdı. Sadece Türkiye değil,bütün  Türk dünyası Ocakbaşı'nda toplandı ve Nevruz Bayramı, şiirler, şarkılar, türküler, ilahilerle adeta bir ziyafet tadında kutlandı.

Türk Ocakları Başkanı Nuri Gürgür: “Gelecek, geçmişten daha görkemli olacak”

Türk Ocakları Başkanı Nuri Gürgür, 1960’lı yıllarda Türk Dünyasının bütünleşmesinden söz edenlere, “hayalperest” dendiğini, ama bugün bir bütün olduğumuzu vurgulayarak, “Ümit ediyorum ki, gelecek, geçmişten daha görkemli olacak” temennisinde bulundu.

Türk Ocakları Genel Sekreteri Prof. Dr. Orhan Kavuncu’nun hazırladığı, “Dördüncü Cemre: Nevruz” konulu Ocakbaşı Sohbeti’nin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Orhan Arslan, “Kuran-ı Kerim’de iki şey geçmez; emeklilik ve tatil… Her toplantıda yeni bir şey öğreniyorum” dedikten sonra Nevruz’un da bir bayram, bayramların ise mübarek günler olduğunu hatırlatıp, Türk Dünyası ve İslam alemi için dua edilmesini istedi.

Yoğun ilgi sebebiyle “ayakta sohbete” dönüşen toplantının başında katılımcılara ikram edilen “Nevruziye” hakkında bilgi veren Prof. Kavuncu, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Azerbaycan’da yapılan sümelek veya Fatma ana pekmezi denen bu tatlının bolluk ve bereketin bir simgesi olduğunu, bizdeki Mesir Macunu’nun da Nevruziye’den kaldığını söyledi. Katılımcılar, Nevruziye’yi büyük bir afiyetle yerken, Türk Ocakları Denetleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Celal Er, Nevruz’a neden, “4. Cemre” denildiğini anlattı. Nevruz’un menşeinin değil, “sevgi, barış, kardeşlik” anlamının önemli olduğunu ifade eden Prof. Er, birinci cemrenin havaya, ikincisinin suya, üçüncüsünün toprağa düştüğünü hatırlattı. 4. cemre, yeni Nevruz’da ise hava-su-toprağın hep birlikte ısındığını kaydeden Prof. Er, “Isınmaya, uyanmaya başlayan sadece tabiat değil, tüm canlıların kanı kaynıyor… O yüzden Nevruz aynı zamanda kana düşen ateştir” benzetmesini yaptı.

Prof. Orhan Kavuncu’nun, “Nevruz, Aslı’nın gönlünün Kerem’e, Leyla’nın gönlünün Mecnun’a ya da Ferhat’ın gönlünün Şirin’e düşmesidir…” demesinin ardından, “Nevruz Yıldızları”nın geçidi başladı. “Tabiat ve toprak sevgisi”nin işlendiği ilk bölümde, Türkocağı Ankara Şube Sekreteri Uğurcan Küçükağaoğlu sazı ve sözüyle Aşık Veysel’den, “Benim Sadık Yarim Kara Toprak’tır…Çiğdem Der ki Ben Alayım”ı seslendirdi. Nevruz kutlamalarının ikinci bölümünde, “bahar neşesi ve yaşam sevinci”, Gökçen Yıldırım’ın, Cahit Sıtkı Tarancı’dan Hava Berrak, Ali Öner’in, Abdürrahim Karakoç’dan Güney İlleri, Prof. Orhan Kavuncu’nun anonim Nevruz Geldi, Biz Geldik ve Çomçalı Gelin şiirlerini okuması, Sevda Alsaç’ın kemanı eşliğinde Selma Adar’ın Emin Ongan’a ait Nihavent makamındaki Bahar Meltemidir şarkısını, Sebla Alsaç’ın da Hicaz Köçekçe Baharın Zamanı Geldi şarkılarını seslendirmesi ile anlatıldı.

Üçüncü bölüm, “Kardeşlerin Nevruz’u”na ayrılmıştı. Bu bölümde de, Azerbaycanlı Humar İsmailova ve Ahir Çarşamba tekerlemeler ve koşmalardan örnekler sundu. “Gurbetten Sılaya Özlem”in işlendiği dördüncü bölümde, Abdurrahim Karakoç’un Asker Mektuplarını Gamze Şimşek, Musa Eroğlu’nun Telli Turnam’ını Prof. Kavuncu, yazarı bilinmeyen Anneye Özlem’i Zeynep Sezer ve Yusuf Polatoğlu’nun Ren Kıyılarında şiirini Hatice Doğan seslendirdi. Ocakbaşı’ndaki Nevruz kutlamasında “Sevgiliye Özlem” de dile getirildi. Uğurcan Küçükağaoğlu’nun “Esen Yeller” isimli Azeri türküyü söylemesinin ardından, Prof. Kavuncu, “dünyanın en güzel aşk şiiri” diye nitelendirilen Abdürrahim Karakoç’un “Mihbiran”ını okudu, Küçükağaoğlu da söyledi. Yasemin Adar yine Karakoç’tan Hayal ve Gerçek adlı şiiri, Amanullah Erkin ise Ali Şir Nevai’nin Gazeli ile bu bölümü renklendirdi.

Nevruz, “Turan’a Özlem”siz kutlanabilir mi?..Bu bölümde de Dinmuhammed, Domrasıyla Kardeşlerden Şarkılar, Ercan Kazak Köroğlu ve Burak Sönmez, Kırım “Aluşta’dan Esen Yeller” ile, katılımcıları hem coşturdu, hem hüzünlendirdi. Rana Nuri ise Uygurların Hasret Çektim şarkısıyla, Uygur Türklerini de Ocakbaşı’na getirdi.    

Nevruz: 4. Cemre’nin son bölümü “İlahi Aşk”a ayrılmıştı ve Almıla Akgül Yunus Emre’nin Leylâ ve Mecnun Benem, Amanullah Erkin de Hoca Ahmet Yesevi’nin Altmış Üçde Nida Keldi hikmetini seslendirdi.                                 

Ocakbaşı Sobheti’nin sonunda Doç. Dr. Hanım Halilova, Türk Ocakları’nın sadece Türkiye’nin değil, tüm Türk Dünyası’nın Ocağı olduğunu hatırlatarak, Azerbaycan Nevruz’u için “en değerli hediye” diye nitelenen, çimlendirilmiş yeşillik ve çeşitli yemişlerden oluşan, “Honça” adı verilen tepsiyi, Türk Ocakları Başkanı Nuri Gürgür’e takdim etti. Türk Dünyası’na 2 saatlik Nevruz ziyareti gibi geçen kutlamalar, tüm katılımcıların “Ölürüm Türkiyem” türküsünü hep bir ağızdan ve coşkuyla söylemesi ile sona erdi.  

REN KIYILARINDA

Of of!
Şu ırmak Fırat değil mayındır
Öbürü Dicle değil ne kar
Bir yanda Kızılırmak
Ceyhan’a benzemeden elde akar
Öbür yanda dalgın gözlerle Mehmetler
Ren ırmağına bakar
Kimbilir bu bakışlardan bir yol
Gurbetten sılaya çıkar

Ren kıyılarında Mehmetler gezer
Gözler ufuklarda; dalgın, derbeder
Sanki sular getirecek bir haber
Ren kıyılarında Mehmetler gezer

Vatana hasret, ezana hasret, canana hasret
Ben sana hasret, sen bana hasret, can cana hasret

Ren kıyılarında Mehmetler durur
Hasret, dalga dalga yüreğe vurur
Çileler yeşerir, umutlar kurur
Ren kıyılarında Mehmetler durur

Vatana hasret, ezana hasret, canana hasret
Ben sana hasret, sen bana hasret, can cana hasret

Kaynak: Türk Ocağı.http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=News&file=article&sid=1425

 

Bu haber 1,242 defa okundu.