En Sıcak Konular

GÜZELE GİDEN MİMAR: TURGUT CANSEVER

9 Mart 2009 11:03 tsi
GÜZELE GİDEN MİMAR: TURGUT CANSEVER Mimar Turgut Cansever, eser ve fikirlerinde her zaman daha güzele ulaşabilmek için çaba sarf etti. Geçen hafta hayata gözlerini yuman bilge mimar, gerçekleştiremediği birçok proje geride bıraktı ne yazık ki.

Turgut Cansever’i seksenli yaşlarındayken tanıma ya da herhangi bir programda dinleme şansı bulanların dikkatini ilk çeken şey, onun yorgun bedenine sığmayan enerjisi, heyecanı olurdu. O konuşurken, kelimeler fikirlerini taşımakta âdeta zorlanır, her bir cümle diğerini daha geniş anlamlara sevk ederdi. Yıllar öncesine ait bir hatırayı anlatırken bile hiçbir ayrıntıyı atlamaması, dehasının küçük bir deliliydi. Peygamber Efendimiz’in ‘Ne yaparsanız, yaptığınız her şey inancınızın ta kendisidir.” sözünden yola çıkarak önce bir bilinç tesis etti ve hayatını o bilinçle şekillendirdi Cansever. Güzeli merkeze aldı ve sokakları, mahalleleri, şehirleri iyileştirecek yeni bir dünyanın hayalini kurdu. Cansever’in bütün ömrü daha ‘güzel’ bir dünyada yaşayabilmek adına mücadeleyle geçti.

Geçen hafta mimar, düşünür, ressam, neyzen Turgut Cansever’i kaybettik. Kadıköy Çiftehavuzlar’daki evinde uzun süredir yaşının getirdiği rahatsızlıklarla mücadele ediyordu bilge mimar. Naaşı 23 Şubat Pazartesi günü Edirnekapı Mezarlığı’nda toprağa verildi. Soğuk ve yağışlı havaya rağmen, Fatih Camii’ndeki cenaze merasimine binlerce kişi katıldı. Bu kalabalık, Cansever’in ne kadar çok sevildiğinin de bir göstergesiydi. Babasının vefatının ardından kızı Emine Öğün’ün söyledikleri ise manidardı: "Umarım babamın ölümü bu çirkinleşen dünyanın düzeltilmesine vesile olur. Çok fazla dinlenmediği için kırgınız. Söylediklerinden umarım bir şeyler çıkarırlar"

Turgut Cansever özenli hayatı, fikirleri ve gayretleriyle muhakkak dünyanın güzelleşmesine vesile oldu; fakat onu tanıyanlar çok daha fazlasına gücü yetebileceği hâlde birçok projesinin hayata geçmediğini bilirler. Kim bilir bu veda belki de buzlaşmış kurumsal zihinlerde küçük bir kıvılcıma vesile olur…

RESSAM YA DA MİMAR OLMAK…

Turgut Cansever, 1920’de Antalya’da dünyaya gelir. Babası Doktor Hasan Ferid Cansever, Türk Ocakları’nın uzun süre Genel Sekreterliği’ni yapmış, 1949’da ikinci kuruluşta kurucular arasında yer almıştır. Turgut Cansever sadece fiziksel özelliklerini değil, inandığı yolda ısrarla ilerleyen karakterini de babasından almıştır. Çocukluğu Bursa’da geçer. Cansever, 10 yaşında sokaklarda oynayan bir çocuktur. O günleri ‘Çok hoş bir çocukluk.” sözleriyle anar. Belediye civarında bir evde otururlar ve bu güvenli ortamda nereye gittiğini sormaya ihtiyaç duymaz ailesi. Yeşil Türbe’yi keşfedişi de böyle bir oyun esnasındadır. Bir müddet sonra çocuklarının eğitimi için İstanbul’a taşınır aile. Turgut Cansever Galatasaray Lisesi’nde parlak bir öğrencidir artık. Özellikle resim sanatındaki başarısı dikkat çeker. Annesinin hocası Halide Edip’in bir akrabası, ressam Sami Boyar ile de aynı dönemde tanışır. Boyar ile resim üzerine çalışmaya başlar, hocasından izler taşıyan eserleri alaka görünce arka arkaya sergiler açar. Turgut Cansever okuldaki hocası Halil Dikmen’in de özel ilgisine mazhar olur. Galatasaray’da resim atölyesinde o dönem Cihat Burak ve daha genç bir isim, Avni Arbaş da vardır. Halil Dikmen, Cansever’i ara sıra kenara çekerek resim hakkındaki tenkitlerini dile getirir. Akademide tanışacağı Mazhar Şevket İpşiroğlu da resim sanatına bakışını değiştiren önemli isimlerden biridir.

Lise bittiğinde ressam olmaya kararlıdır Cansever. Fakat babası bu isteğinin karşısında duracaktır. Nasihatlerle geçen bir dönemin ardından mimarlık okumayı tercih eder. İmtihana girer, kazanır. Başlarda pek de ciddiye almaz okulunu. Bir sene boyunca eve çizilecek bir tek çizgi bile götürmez. Teneffüslerde bir şeyler karalamakla yetinir. Fakat Sedad Hakkı Eldem’in girdiği Yapı dersi dikkatini çekmeye başlar. Dersin projelerini çizmekten de keyif alır; fakat hâlâ mimar olma niyetinde değildir. Okulun ikinci yılında güneş ışığının dersliğe sızdığı bir günde Sedad Hakkı Eldem’in ders anlatışındaki şiirsellikten etkilenir ve nihayet mimar olmaya karar verir. Mimarlık Bölümü’nden mezuniyetinin ardından Sedad Bey, ‘Siz benim yardımcım olacaksınız.” der. Cansever’e göre bu derece kıymetli bir hocanın yakınında bulunmak müthiş bir şanstır. Onun önemli hocalarından bir diğeri de Mazhar Şevket İpşiroğlu’dur. Cansever’i doktora yapmaya sevk edecek ve danışman hocası Ernst Diez’e sevk edecek kişi de yine İpşiroğlu olacaktır.

DÜNYAYA GELMEMİŞ NESİLLER İÇİN

Turgut Cansever doktora yapan ilk mimar sıfatını bu şekilde alır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde doktoranın ardından doçentlik unvanına da hak kazanır. Turgut Cansever teorik alanda sarf ettiği çabaları pratiğe de dönüştürmeye çalışır ömrü boyunca. Onun bütün çabası; bilinci, biçimler dünyasına yansıtabilmektir. Bunu bir röportajında şöyle dile getirir: “Yapmak istediğim şeylerden bir diğeri, maddi varlık tabakasının; yani bütün inşaat malzemesi, teknoloji vs.nin gereklerini dikkatle yerine getirerek, ancak bütün malzemeyi fikir ve inanç dünyamızın transandantal çerçevesi içerisine yerleştirerek sosyal, iktisadi ve biyolojik varlık alanının ihtiyaçlarını da karşılayarak, psişik dünyamızın gerektirdiği sükûnet ve huzuru sağlayarak, yavaş hareket çerçevesi içinde, bağımsız tektonikleri, üzerlerine ilave alabilecek kitle kolektivitelerini tezyini bir niteliğe ulaştırmak.” Turgut Cansever’e göre sanat ahlak alanına ilişkin bir hadisedir. Çevre bilinci olmadan başka hiçbir kültürel gelişmeye imkân yoktur. Onun bu yaklaşımı her ne kadar çevresindekiler tarafından baş sallanarak onaylansa da görünen o ki yeterince anlaşılamaz. Bu sebeple bütünsel bir yaklaşımla ortaya koymaya çalıştığı projelerde hep sorunlarla karşılaşır. Beyazıt Meydanı Projesi’nden tutun da ODTÜ Kampüsü Projesi’ne kadar her girişiminde sıkıntılar yaşar. Son günlerine kadar gerçekleşmesi için büyük umut beslediği ‘Yeni Şehirler Projesi’ ise bürokratik engellere takılır.

Tevhid esasını merkeze alan, sürekli güzele temayül eden bir anlayışı şehrin biçimine yansıtmak ister Cansever. Osmanlı’daki gibi dünyaya gelmemiş nesillere de hizmet edecek bir çevrenin kaygısını taşır hep. Cansever, üzerine düşen vazifeyi ömrü vefa ettiğince yerine getirdi. Geride kalanlara büyük işler düşüyor.

BOL ÖDÜLLÜ BİR HAYAT

Turgut Cansever’in kitapları: Şehir ve Mimari, Ev ve Şehir, Kubbeyi Yere Koymamak, Şehir ve Mimari Üzerine Düşünceler ve İstanbul'u Anlamak. (Uğur Tanyeli ve Atilla Yücel de usta mimarı Turgut Cansever: Düşünce Adamı ve Mimar adlı bir kitapla anlatmıştı.)

Eserleri: Türk Tarih Kurumu Binası (1980 Ağa Han Mimarlık Ödülü), Ahmet Ertegün Evi Yenilemesi (1980 Ağa Han Mimarlık Ödülü), Demir Tatil Köyü Projesi (1992 Ağa Han Mimarlık Ödülü), Sadullah Paşa Yalısı Restorasyonu, Anadolu Kulübü Oteli, Karatepe Açık Hava Müzesi, Beyazıt Meydanı Projesi, Antalya Karakaş Camii, Muharrem Nuri Birgi Evi, Rafet Ataç Evi, Akın Yalısı, Sualtı Arkeoloji Enstitüsü.

Ödülleri: 2008 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri kapsamında mimari dalında büyük ödüle, 2007 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü'ne ve 2005'te Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünce mimarlık dalında Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık görülen Cansever, 1999 Marmara depreminin ardından ‘İstanbul Deprem Çalışma Grubu’nu oluşturmuş ve ‘Depreme Karşı Yeni Şehir Üretimi Projesi’ni hayata geçirmişti. Cansever, dünyada Ağa Han Mimarlık Ödülü'nü 3 kez alan tek mimar.

Kaynak: Aksiyon Dergisi

http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=32508



Bu haber 1,898 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,987 µs