MHP ''KÜRESEL FİNANS KİRİZİ İZLEME VE DEĞERLENDİRME KOMİSYONU''NDAN AÇIKLAMA

20 Şubat 2009 18:06 tsi
Milliyetçi Hareket Partisi "Küresel Finans Krizi İzleme ve Değerlendirme Komisyonu" yapmış olduğu basın açıklamasında AKP'nin kriz karşısındaki tavrını eleştirdi.

 ANKARA-Milliyetçi Hareket Partisi "Küresel Finans Krizi İzleme ve Değerlendirme Komisyonu" yapmış olduğu   basın açıklamasında AK PARTİ'nin kriz karşısındaki tavrını eleştirdi.
     Basın açıklamasında şöyle denildi:
     "Türkiye ekonomisinin yıllardır kendini hissettiren sorunlarının köklü çözümü için hiçbir gayret sarfetmeyen, son altı yılda uygun uluslararası ekonomik ortamda ekonomimizde yapısal reformların gerçekleştirilmesi istikametinde en ufak bir gayret göstermeyen AKP iktidarı, küresel krizin derinleşen etkileri karşısında ilgisiz, çaresiz, dağınık ve lakayt bir görüntü sergilemektedir.
Türkiye ekonomisi yakın tarihin en kötü dönemini yaşamakta, bütün göstergeler olumsuz gidişin hızlandığını göstermektedir.
     İşsizlik resmi rakamlarla %12,3'e yükselmiş, GSYH 3. çeyrekte ancak %0,5 büyüyebilmiş, ihracat hızlanarak düşmeye başlamış ve Ocak 2009'da düşüş %27 olmuştur. Kapasite kullanım oranı %64,7'ye gerilemiş, sanayi üretimi Aralık 2008'de %17,6 düşmüş, cari açık 2008 yılında 41,4 milyar dolara yükselmiştir.
     Belli başlılarını zikrettiğimiz bu göstergeler ekonomimizin gittikçe derinleşen bir krizle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Özellikle, işsizliğin çok hızlı artışı toplumumuzun önümüzdeki aylarda ciddi sosyal problemlerle karşılaşma riskini de yükseltmektedir.
     Bu olumsuz tablo karşısında hükümetin tutumu kaygılarımızı artırmaktadır.
     2009 Bütçesi: 2009 Bütçesinin TBMM'de görüşülmesi sırasında Milliyetçi Hareket Partisi olarak bütçenin gerçekçi olmadığını, özellikle gelir rakamlarının krizin ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkilerini dikkate almadığını, IMF ile yapılan müzakereler de dikkate alındığında bu haliyle kabul edilecek bütçenin uygulama imkânının olmadığını açıkça dile getirdik. Nitekim, Ocak ayı vergi gelirleri gerçekleşmeleri de bizim öngörülerimizi teyit etmiş, bütçe uygulama sonuçları haklılığımızı açıkça ortaya koymuştur. Bütçe açığı bir önceki yıla oranla %465,8 artmış, faiz dışı fazla %78,5 düşmüştür.
     Seçim Ekonomisi: Komisyonumuzun daha önceki açıklamalarında ısrarla ifade ettiği, iktidarın seçim ekonomisi uygulaması halinde krizin derinleşeceği, alınacak önlemlerin maliyetinin artacağı, bundan en çok vatandaşlarımızın zarar göreceği endişesi maalesef gerçekleşmektedir. Bütçede yerel yönetimlere aktarılan kaynaklarda ve seçime yönelik harcamalardaki aşırı artışlar hükümetin büyük riske rağmen pervasız şekilde seçim ekonomisi uygulamakta kararlı olduğunu göstermektedir.
     IMF ile Görüşmeler: Hükümet IMF ile bir standby anlaşması için görüşmeleri sürdürmekte iken birkaç noktada anlaşmazlık olduğu gerekçesi ile görüşmeler kesilmiştir. Hükümet ve ilgili Bakanlar anlaşmazlık konularında topluma bilgi vermemektedir. Öyle anlaşılıyor ki, iktidar seçim ekonomisi uygulamaya devam edecektir.
     Bu arada TUSİAD yönetimi Sayın Başbakan'ı ziyaret etmiş, görüşme konuları arasında IMF ile yapılan müzakerelerin de olduğunu, bu konuda kendilerine ayrıntılı bilgi verildiğini, ancak bunları kamuoyu ile paylaşamayacaklarını açıklamışlardır. Zaman zaman siyasi partilere ve topluma demokrasi ve şeffaflık dersi vermekte kendini yetkin gören TÜSİAD yönetiminin görüşmelerdeki anlaşmazlık noktalarını Hükümetle birlikte toplumdan gizlediklerini de kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
     Torba Kanun: Hükümet medyaya krize karşı hazırlanmış bir paket olarak takdim ettiği bir "Torba Kanunu Tasarısını" TBMM'ye sunmuş ve yasalaştırmıştır. Bu kanun incelendiğinde krize karşı bir önlem paketi olma özelliğinin bulunmadığı görülecektir. Sayın Bakan'da bunu Bütçe Plan Komisyonu'nda açıkça ifade etmiştir. Kanunda Maliye Bakanlığının ihtiyacı olan bir takım teknik konulardan, sağlık sektörü, istihdam, teşvikler, iletişim sektörü, hurda araç affı ve avukatlara affa kadar birbiri ile ilgisi olmayan bir dizi düzenleme mevcuttur.
     Komisyonumuzun daha 22 Ekim 2008 tarihinde açıkladığı önlem paketi içinde yer alan "teşviklerin bir yıl uzatılması" önerimizin dört ay geçtikten sonra kabul edilmesi Hükümetin krize ciddiyetsiz yaklaşımının bir örneğini teşkil etmektedir.
     Reel Sektör ve Bankacılık Sektörü: Hükümet, başta Sayın Başbakan olmak üzere reel sektörün sorunlarına etkili biçimde eğilmemektedir. Krizin derinleşmeye başladığı 2008 yılı Ekim ayından bu yana reel sektörün sorunlarını hafifletecek, piyasa beklentilerine olumlu katkı yapacak herhangi bir ciddi önlem alınmamıştır. Sayın Başbakan "Bankacılık sektörünün aldıkları önlemlerle ne kadar güçlü hale geldiğini ve eşeği sağlam kazığa bağladıklarını" söylemektedir. Altı buçuk yıldır iktidarda olan  AKP'nin bankacılık sektörü ile ilgili aldığı tek bir önlem yoktur. Sayın Başbakanın eşeğini bağladığı bankacılık sektörü ile ilgili sağlam kazık 57. Hükümetin çaktığı kazıktır. Ancak, reel sektörü ve ekonomiyi bu hale getiren AKP iktidarının bankacılık sektörünün böyle bir ekonomik ortamda gücünü koruyup koruyamayacağını ciddi olarak düşünmesi gerekir.  
     TUİK'in Yayınladığı Veriler: TUİK toplum için gerekli olan bütün temel verileri derleyen ve üreten bir kurumdur. Bu kurumun güvenilirliği çok önemlidir. TUİK bir süredir hemen hemen her açıkladığı veriyi kısa bir süre sonra revize etmekte, ilk açıklanan veri ile revize veriler arasında zaman zaman büyük farklılıklar olmaktadır. Ayrıca, bu verilerdeki büyük değişikliklerin güvenilir gerekçeleri açıklanmamaktadır. Kısaca değindiğimiz bu hususlar TUİK'in güvenilirliğine içte ve uluslararası kuruluşlar nezdinde gölge düşürmektedir.
     Sonuç: AKP iktidarı geçtiğimiz altı buçuk yılda yapısal ekonomik reformları yaparak ekonomiyi güçlü hale getirmek için eline geçen fırsatı bilgisizce harcamıştır. Küresel krizin derinleşen olumsuz etkilerine karşı bütünlüğü olan, muhtemel gelişmelere göre uyum sağlayabilecek bir önlemler paketini, piyasalarda güven yaratacak şekilde hazırlayıp uygulamaya koyamamıştır. Maalesef hükümet yerel seçimlerde başarılı olabilmek için seçim ekonomisi uygulamaya odaklanmıştır.
Anlaşılıyor ki, ekonomideki bütün kesimlerin ve geniş halk kitlelerinin bu fırsatçı politikalar sonucu uğrayacağı zararlar AKP iktidarı için önem taşımamaktadır." 

Mir Haber  

Bu haber 452 defa okundu.