En Sıcak Konular

''ENCÜMEN-İ DANİŞ''E YILMAZ ÖZTUNA YORUMU

19 Ocak 2009 12:52 tsi
''ENCÜMEN-İ DANİŞ''E YILMAZ ÖZTUNA YORUMU Ünlü tarihçilerimizden Yılmaz Öztuna,son günlerde basının diline doladığı "Encümen-i Dâniş"i Türkiye Gazetesi'ndeki ''Durum'' köşesine taşıdı.

Encümen-i Dâniş

Encümen-i Dâniş, Fransızca akademi kelime ve kavramına, Tanzimat’ın ilk döneminde (1839-1871) verdiğimiz isimdir. Farsça bir terkip olarak üretilmiştir.
Dâniş Farsça asıllıdır. İlim, kültür, bilgi demektir. Encümen gene Farsça asıllıdır. Kurul, komisyon, kurum manasındadır.
Encümen-i Dâniş, Sadrâzam (imparatorluk başbakanı) Büyük Mustafa Reşid Paşa’nın, Fransa’nın belli başlı kurumlarının benzerlerinin Türkiye’de kurulduğu dönemde, çok ünlü Fransız akademisi (Academie Française= Akademi Fransız) karşılığı kurduğu kurumdur. Fransa’daki modeli gibi 40 üyesi vardır. Yabancılara da 30 şeref üyeliği ayrılmıştır. 18 Temmuz 1851’de Sultan Abdülmecîd tarafından açıldı. İlga edilmediği halde, 1863’te kendiliğinden faaliyeti sona erdi. Maalesef sürekli yaşatamamamız Türk Yenileşme Hareketi Tarihi’nde yaptığımız en büyük hatalardan biridir.
Dâniş kelimesini Türkçe danışma karşılığı sanıp Encümen-i Dâniş’i Danışma Kurulu diye sunmamız, Türkçe’mizin hangi derekelere düştüğünü gösterir. Bir akademiyi (başbakanın danışma kurulu) diye tarifimiz de, tarih bilgisine yabancılaşmamızdandır.
İstanbul’da ve pek azı Ankara’da, eskiden beri, kültür sever seçkinler, belirli günlerde veya gecelerde toplanıp konuşurlar. Muhabbet ederler. Fikir üretirler. Batı’da da eski ve pek saygın bir teâmüldür. Güzel girişimlerdir. Bunlara (meclis) denmiş, toplayan kişinin adıyla anılmışlardır: S. Arel’in meclisi, Y. Kemâl’in meclisi, İbnülemîn’in meclisi, en ünlüleri arasında idi.
Bugünki İstanbul encümen-i dâniş toplantılarına katılanlar içinde otoriter, hattâ göstermelik demokrasiye inananlar bulunduğu görülüyor. Büyük kültür adamları, mütefekkirler yok. Asker ve diplomat yüksek bürokratlar grubuna benziyor. Daha çok Türkiye’yi nasıl kurtarabiliriz? konusuna odaklandıkları söyleniyor. Bu çeşit fikir üreten toplantıları teşvik etmek gerekir. Her zaman vardı, bugün de, gelecekte de olacaktır. Devlete ne yaparız da el koyarız? gizli toplantıları ile karıştırıp kuşkulanarak fikir hareketlerini engellemeye kalkışmıyalım...

Not: Bu yazı Türkiye Gazetesi'nden İktibas Edilmiştir.



Bu haber 301 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,984 µs