En Sıcak Konular

''ERGENEKON'' DAVASI 5 OCAK PAZARTESİ GÜNÜNE ERTELENDİ

30 Aralık 2008 22:58 tsi
''ERGENEKON'' DAVASI 5 OCAK PAZARTESİ GÜNÜNE ERTELENDİ İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinde görülen davanın bugünkü duruşması sona erdi.

İSTANBUL - ''Ergenekon'' davasına 5 Ocak Pazartesi günü devam edilecek.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinde görülen davanın bugünkü duruşması sona erdi.
     Mahkeme Heyeti, bir sonraki duruşmayı 5 Ocak 2009 Pazartesi gününe bıraktı.

TUTUKLU SANIKLARDAN ÜMİT SAYIN: -''SÖYLENİLEN SÖZLERDE DARBE VURGUSU ÇOKÇA GEÇİYOR OLABİLİR AMA DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ BOYLAMINDA ELE ALINIRSA İNSANLAR FİKİRLERİNİ HÜR OLARAK İFADE EDEBİLMELİDİR'' -''TAPELERİ OKURKEN SARF ETTİĞİM SÖZLERE ŞAŞIRDIM. ÇÜNKÜ BÖYLESİNE DARBE VEYA ASKERİ MÜDAHALE HEVESLİSİ DEĞİLİM'' -''SON YAŞADIKLARIMDAN SONRA İSE KESİNLİKLE ASKERİ DARBEYE KARŞIYIM'' -''OLMAYAN BU ÖRGÜTE ÜYELİĞİM DE YOKTUR''

      ''Ergenekon'' davasında tutuklu olarak yargılanan Doç. Dr. Habip Ümit Sayın, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, tahliyesini ve beraatını istedi.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunma yapan Sayın, iddianamede, ''terör örgütüne üye olmak'' suçlaması hakkında ciddi bir belirsizlik ve mantık hataları olduğunu ileri sürdü.
     İddianamede, bir kişinin cep telefonu numarasını üzerinde bulundurmanın, o kişiyle çok samimi olmak gibi ele alındığını savunan Sayın, kendisinin ilişkide olduğu iddia edilen insanların bazılarıyla hiç görüşmediğini, bazılarıyla da 1-2 defa görüştüğünü söyledi.
     Sayın, ''İddianamede, bu kişilerle görüştüğüm, açık veya gizli toplantılar yaptığım söylenmektedir. Ergenekon terör örgütüne üyeliğim için sunulmuş ana kanıt budur. Halbuki ben insanların büyük çoğunluğuyla görüşmüyorum bile. Ayrıca hepsinin Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu mahkemenizce kanıtlanmamıştır. Şüphelilerle bağlantım olduğu, bu nedenle de örgüte üye olduğum iddia edilmektedir. Bu çarpık mantık, iddianame boyunca sürdürülmektedir'' görüşünü dile getirdi.
     İddianamedeki telefon görüşmelerine ilişkin çıkarımların ön yargılı olduğunu öne süren Sayın, Kuvva-i Milliye Derneği ile hiçbir ilgisinin olmadığını, bu derneğin genel başkanı olan sanıklardan Bekir Öztürk ile de sadece bir kaç kez telefonda görüştüğünü kaydetti.
     Ümit Sayın, ''Kemalist Türkbirlik'' adının iddianamede sık sık geçtiğini ifade ederek, ''KTB, 2000'de Yusuf Ziya Günaydın tarafından kurulmuş bir e-posta dağıtım grubudur. Kurulduktan sonra sadece 6 ay yaşamıştır. Ben de kısa bir süre için moderatörlüğünü yaptım. KTB'yi, sadece iki kişi yönetmiştir, başka yöneticisi veya moderatörü olmamıştır'' diye konuştu.
    
     -''ATOM BOMBASI''-
    
     İddianamenin 1279. sayfasında geçen bomba yapım planlarının gerçek dışı olduğunu ileri sürerek, kendisinde böyle planlar bulunmadığını belirten Sayın, KTB'nin de böyle bir fonksiyonunun olmadığını ve bahsedilen atom bombası için sadece plütonyumun yeterli olmadığını anlattı. Sayın, iddianamenin atom bombasına ilişkin bölümünü kastederek, ''Burada yazılanların tümü fantezidir, hayaldir'' dedi.
     ''KTB'nin, Masonik tören düzenleyeceğiyle ilgili ya da Masonlara benzer örgütlenmesine ilişkin bilgilerin hepsinin o anlık hayal ve fanteziler olduğunu'' savunan Sayın, bunların hiçbir zaman gerçekleşmediğini, KTB'nin de bir kaç ay içinde kapandığını söyledi.
     Sayın, KTB'de masonik derecelendirmeler olduğu yönündeki diyaloğun, o an için söylendiğini ve gerçeği yansıtmadığını savunarak, devamındaki örgütle ilgili fantezilerin de hayal mahsulü olduğunu anlattı.
     Ümit Sayın, KTB'ye giriş ritüelinin de hayal ürünü olduğunu ve hiçbir zaman gerçekleşmediğini belirterek, ''Bu sayfada yer alan her şey bir oyun, bir beyin jimnastiğinden ibarettir'' diye konuştu.
    
     -''TSK'NIN MÜDAHALE ETMESİ ANAYASAL VE KANUNİ BİR HAKTIR''-
    
     Darbeyle ilgili konuşmalarını 4-5 kişiyle yaptığını belirten Sayın, darbeyi savunan söz ve söylemlerin bir miting, bir toplantı veya konferansta söylenmediğini, dolayısıyla halkı tahrikten bahsedilemeyeceğini ileri sürdü.
     Habip Ümit Sayın, benzeri konuşmaların Türkiye'nin her tarafında kahvehanelerde yapıldığını iddia etti.
     Konuşmalarda bahsedilen darbenin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın ilk 4 maddesinin ihlal edilmesi durumunda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin İç Hizmet Kanunu'nun 35. Maddesi gereğince, ''Devleti koruma ve kollama'' kapsamındaki bir müdahale olduğunu iddia eden Sayın, şöyle konuştu:
     ''Bu koşullarda TSK'nın müdahale etmesi Anayasal ve kanuni bir haktır. İki kişinin telefonda bunları konuşması nasıl halkı hükümete karşı isyana tahrik olabilir? Bu konuşmalar, vatanını seven, ülkesi hakkında kaygısı olan kişilerin yaptığı son derece duygusal konuşmalardır. Bir örgüte üye olsam, böyle konuşmaları telefonda yapar mıydım? Bahsedilen, o anki duygusallığa ve depresyona bağlı anlık iki kişi arasındaki fantezisel konuşmalardır.''
     Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile yaptığı konuşmada, geçen ''Hiçbir şey olmuyor hocam, asker satıyor ülkeyi şeklindeki değerlendirmenin, tamamen duygusal ve anlık bir değerlendirme olduğunu ileri süren Sayın, bununla birlikte TSK'nın, İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesine göre ülkeyi koruma ve kollama görevini yapmazsa, ülkeye ihanet etmiş olacağının varsayımsal bir gerçekliğinin bulunduğunu söyledi.
     Bu konuda yapılan konuşmalarındaki yorumlarının tümünde o anki duygusallığa ait abartılar olduğunu ifade eden Sayın, ''Bu tehditler karşısında TSK hiçbir şey yapmıyorsa, görevini yapmıyor demektir. Bu durumda da Türkiye'yi satıyor görünümüne düşmektedir. Tabii ki TSK Güney Doğu'da kahramanca mücadele etmektedir. Fakat ülkenin yönetimine de gerektiğinde müdahale edebilmelidir. Çünkü TSK bu devletin sigortasıdır'' diye konuştu.
    
     -SUÇLAMALARI REDDETTİ-
    
     Sayın, söylenen bazı sözlerinin savcıların belirttiği gibi ''Ergenekon'' örgütünün propagandasını olmadığını ifade ederek, şunları savundu:
     ''Çünkü bu örgütle bir ilişkim yoktur. Mevcut yönetimi devirmek için kaos ortamı oluşturduğum da doğru değildir. Demokrasinin bir gereği olarak yaptığım muhalefettir. Benim mevcut hükümeti devirecek bir gücüm yoktur. Söylenilen sözlerde darbe vurgusu çokça geçiyor olabilir. Ama düşünce özgürlüğü boylamında ele alınırsa insanlar fikirlerini hür olarak ifade edebilmelidir.
     Bazen bu fikirleri gerçekte savunmuyor olabilirler. Örneğin, ben tapeleri okurken sarf ettiğim sözlere şaşırdım. Çünkü böylesine darbe veya askeri müdahale heveslisi değilim. Son yaşadıklarımdan sonra ise kesinlikle askeri darbeye karşıyım.''
    
     -''SORUMLU ÖĞRETİM ÜYESİ OLARAK HABER VERDİM''
    
     İddianameyi okuduktan sonra kendisini bir engizisyon mahkemesinde yakılmak için yargılandığını düşündüğünü söyleyen Sayın, iddianamenin tamamen bir ''cadı avı'' olduğunu savundu.
     İddianame boyunca kendisinin ''Ergenekon'' adı verilen örgütün üyesi olduğuna dair tek bir tutarlı ve mantıklı kanıt sunulmadığını öne süren Sayın, ''Var olduğu iddia edilen bu örgüt, iddia sahiplerince yaratılmıştır. İddia sadece sahiplerine ait olup, gerçekte böyle bir örgüt yoktur. Olmayan bu örgüte üyeliğim de yoktur'' dedi.
     Ümit Sayın, birçok kişinin verilerini kaydetmekle de suçlandığını hatırlatarak, şöyle konuştu:
     ''Öncelikle böyle bir suçu işlemedim. Ben vatanına ve milletine karşı sorumlu bir öğretim üyesi olarak çevremde gördüğüm milletin zararına olabilecek kimi eylem ve uygulamaları, ilgili kurumlara haber verdim. Bunları yaparken hiçbir kimseyle organik bağım olmadı. Özellikle Adli Tıp Enstitüsü ve Adli Tıp Uzmanları Derneği üzerinden ülkemize yönelebilecek tehlike doğurucu sonuçları 1. Ordu Komutanlığı da dahil olmak üzere vatandaş sorumluluğu içinde pek çok kişi ve kuruma bildirdim. Verdiğim bilgiler ve iddianamedeki anlatımla kaydedilen kişisel veriler, devletin istihbarat kurumlarının da ulaşabileceği açık bilgilerdir. İllegal hiçbir özelliği yoktur. Bütün bunlar, vatanına bağlı her öğretim üyesinin yapması gereken işlemlerdir.''
     Sayın, tanıdığı ve sıkı irtibatı olduğu iddia edilen kişilerin çoğunu tanımadığını ileri sürerek, bahsi geçen örgütün hiçbir toplantısına ve aktivitesine de katılmadığını anlattı.
     Evinde ve iş yerindeki aramalarda ''Ergenekon'' örgütü ile ilgili hiçbir belge, yazı ve doküman bulunmadığını kaydeden Ümit Sayın, öncelikle tahliyesine, yargılama sonunda da beraatına karar verilmesini istedi.

TUTUKLU SANIK DOÇ. DR. SAYIN: -''ÜZEYİR GARİH'İ TANIMIYORUM. YENER YERMEZ'İ TANIMIYORUM, GÖRÜŞMEDİM''

''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından Doç. Dr. Habip Ümit Sayın, hakkındaki iddiaları reddederek, iş adamı Üzeyir Garih ve bu kişiyi öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen Yener Yermez'i tanımadığını söyledi.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın bugünkü duruşmasında, bir dönem İstanbul Üniversitesi (İÜ) Adli Tıp Enstitüsünde farmakoloji uzmanı olarak görev yaptığı belirtilen Doç. Dr. Sayın savunma yaptı.
     Savunmanın tamamlanmasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Özese tarafından Sayın'ın hazırlık soruşturmasında alınan ifadeleri okundu.
     Özese'nin, hazırlık soruşturmasında verdiği bir ifadede, ''İÜ Adli Tıp Enstitüsünde ele geçen ve iş adamı Üzeyir Garih'in öldürülmesiyle ilgili olan tahkikat evrakını, ismini hatırlamadığı bir basın mensubunun getirerek yazacağı bir kitapla ilgili kendisinden bilgi istediğini söylediğini'' hatırlatması üzerine Sayın, emniyetteki bu ifadesinin doğru olduğunu söyledi.
     Sayın, Başkan Özese'nin okuduğu söz konusu ifadeleri, salonda oturduğu sandalyede elini başına koyup zaman zaman gözlerini kapatarak dinlerken, zaman zaman da esnedi. Başkan Özese'nin, okuduğu bölümlerle ilgili ''Doğru mu?'' şeklindeki sorularına da Sayın, ''Doğru'' yanıtını verdi.
     Sayın'ın avukatı Mehmet Aytekin, Başkan Özese'nin Sayın'ın emniyetteki ifadesine ilişkin bir bölümü okuduğu sırada söz istedi.
     Söz verilen Aytekin, Başkan Özese'ye yönelik, ''Bundan sonra soracağınız soru çıkan CD'ler içindeki konudur'' deyip, bunun davayla ilgili olmadığını belirterek, sorunun tekrarlanmamasını istedi.
     Aytekin, daha sonra mahkemenin bir ilki gerçekleştirdiğini ve tüm aşamalardaki ifadeleri okumaya başladığını kaydederek, savcılık ifadesinde geçen ve müvekkilinin Adli Tıp Enstitüsünde görevli iken bir başka kişiyle Hurşit Tolon'a gittiği konusunun yeniden okunup kendisine sorulmasını ve davet üzerine mi yoksa kendisinin mi gittiği konusunun açıklığa kavuşturulmasını talep etti.
     Başkan Özese de ifadelerin okunmasının ilk defa gerçekleşen bir konu olmadığını vurgulayarak, emniyet ve savcılık ifadelerinin daha önceden de mahkemede okunduğunu anımsattı.
     Özese, ardından Sayın'a daha önceki ifadesinde Hurşit Tolon ile irtibatına ilişkin, ''(1. Ordu Komutanlığı döneminde kendisi zaman zaman beni çağırır, benden üniversiteyle ilgili bilgi alırdı) demişsiniz. Doğru mu?'' diye sordu. Sayın da '' O bizi çağırmadı, biz kendimiz gittik. Bir kez görüştük'' dedi.
     Daha sonra avukat Aytekin, yeniden söz alarak müvekkilinin çapraz sorgusunun bir sonraki celseye bırakılmasını talep etti. Bu istemi reddeden Mahkeme Heyeti, Sayın'ın çapraz sorgusuna geçti.
    
     -SAYIN'IN ÇAPRAZ SORGUSU-
    
     Çapraz sorgu sırasında Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Sayın'a, ''Adli Tıp Enstitüsündeki odasında yapılan aramada, iş adamı Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili birçok rapor, yazı ve resimler ele geçirildiğini, bunların bir kısmının dosyada dahi olmadığını'' belirterek, bu konuya açıklık getirmesini istedi.
     Sayın da ele geçen rapor, yazı ve resimleri kimin verdiğini net olarak hatırlamadığını söyleyerek, ''Bunların orijinalleri Adli Tıp Kurumunda vardır, getiren kişi Adli Tıp Kurumundan veya dosyadan almıştır. Bunlar otopsi raporlarıydı. Mahkeme dosyasından alınabilir'' dedi.
     Bunları kendisine getiren kişinin ismini tam olarak hatırlamadığını tekrarlayan Sayın, ''2.5 yıl falan oldu, Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili bir kitap yazıyordu. Kitabında kullanacaktı. Benim ne düşündüğümü sormak istedi'' şeklinde konuştu.
     Sayın, farmakoloji uzmanı olduğunu, fakat bunları getiren kişinin kendisini tanıdığı için getirdiğini anlatarak, bu kişinin görüşünü sormak için 1-2 kez telefonla aradığını, ancak kendisinin ilgilenmediğini ve rapor, yazı ve resimlerin iş yerinde kaldığını kaydetti.
    
     -''GARİH VE YERMEZ'İ TANIMIYORUM''-
    
     Bu kişinin daha sonra kitap yazıp yazmadığını bilmediğini ifade eden Sayın, Yener Yermez ve Üzeyir Garih'i tanımadığını da öne sürdü.
     Sayın, 2001 yılının Haziran ayında ABD'den geldiğini belirterek, ''Üzeyir Garih'i tanımıyorum. Yener Yermez'i tanımıyorum, görüşmedim. Bu, basının uydurmasıdır sadece'' diye konuştu.

TUTUKLU SANIKLARDAN DOÇ. DR. SAYIN: -''ERGENEKON DİYE BİR ÖRGÜT OLDUĞUNA İNANMIYORUM. ERGENEKON, 'DERİN DEVLET' DİYE ALGILANMAMALI'' -TUTUKLU SANIKLARDAN ERTEKİN: -''ERGENEKON ÖRGÜTÜ VARDIR. BEN BU ÖRGÜTÜN BİR ÜYESİYİM VE HER DOĞAN ÇOCUK DA BU ÖRGÜTÜN ÜYESİ OLACAKTIR. KİMSE BU ÖRGÜTÜN SONUNA TERÖR KELİMESİNİ YAKIŞTIRAMAZ'' -''BURADAKİ HERKESİ, BEN HARİÇ HERKESİ SERBEST BIRAKIN. BEN KONUŞACAĞIM'' -SANIK GÜLALTAY: -''MAHMUT YILDIRIM'IN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ EYMÜR HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULSUN'' -İP GENEL BAŞKANI PERİNÇEK: -''HİÇ KİMSE BANA MASON OLMAYI ÖNERME CESARETİNİ GÖSTEREMEZ''

''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Habip Ümit Sayın, ''Ergenekon diye bir örgüt olduğuna inanmadığını'' belirterek, ''Ergenekon, 'derin devlet' diye algılanmamalı'' dedi.
     İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın bugünkü duruşmasında çapraz sorgusuna geçilen Sayın'a, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, sanıklardan Behiç Gürcihan ile ilgili verdiği farklı ifadeler olduğunu anımsattı.
     Sayın, bunun üzerine, ''Farklı zamanlarda olduğu için farklı ifadeler vermiş olabilirim. Bunlardan birinde 'kilit adamdır' gibi ifadeler kullandım, o zaman eksik bilgiye dayalı kanaattir. Şu anda aynı kanaatte değilim'' diye konuştu.
     Sayın, sanıklardan Sevgi Erenerol ile görüşmesine ilişkin soru üzerine, Erenerol ile bundan 2-3 yıl kadar önce bir tez öğrencisi için, misyonerlik faaliyetleri konusunda kilisede görüştüklerini söyledi.
     Bir internet sitesinden yazılarının çıkartılmasıyla ilgili olarak 18 Haziran 2007'de bazı kişilere gönderdiği elektronik postada, ''bazı komutanlarla konuştuğunu söylediği'' anımsatılan Sayın, bu komutanların kim olduğunun sorulması üzerine, emekli Albay Aziz Ergen ile görüştüğünü dile getirdi.
     Sayın, bu konunun Ümraniye'de bombaların bulunmasından sonra gerçekleştiği hatırlatılarak, neden tedirgin olduğunun sorulması üzerine de aynı sitede yazı yazan insanlarla takibata uğrayacağını düşündüğünü anlatarak, ''Nitekim de öyle oldu'' dedi.
     Bu sırada söz alan Sayın'ın avukatı Mehmet Aytekin, Cumhuriyet savcılarının daha önce sorulan soruları yeniden sorduğunu ve bunların yorum içerdiğini savunarak, itirazda bulundu.
     Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel de amaçlarının, maddi gerçeği ortaya çıkarmak olduğunu kaydetti.
     Sayın, Pekgüzel'in, ''Doğu Perinçek'in İstanbul Üniversitesinde görev almasıyla ilgili, ABD'den geldikten sonra çalışması olup olmadığı'' sorusuna ''Hayır'' cevabını verdi.
     Pekgüzel'in, ''Tuğrul Derme'yi tanımadığını söylediğini, fakat o kişinin ifadesinde telefonla görüştüklerini aktardığını'' söylemesi üzerine Sayın, ''Tuğrul Derme diye birini hatırlamıyorum'' dedi.
     Sanıklardan Mehmet Zekeriya Öztürk ile bir görüşmelerinde, plütonyum maddesiyle ilgili konuşma geçtiğinin hatırlatılması ve bunun ne amaçla olduğunun sorulması üzerine Sayın, plütonyumun atom bombasının ana maddelerinden biri olduğunu belirterek, ''Zor koşullarda yapılan bir şey, öyle basit bir şey değil. Öylesine gevezelikle söylenmiş laflar onlar'' şeklinde konuştu.
    
     -ELE GEÇEN DOKÜMANLAR-
    
     Sayın, ele geçen birtakım dokümanlarda, YÖK ve Denetleme Kurulu üyelerinin yanlarında notlar yazıldığının belirtilmesi üzerine, şöyle dedi:
     ''İstihbarat toplamadım. Benden böyle bir şeyin çıktığını düşünmüyorum. Ek delil oluşturmak için polislerin yazdığını düşünüyorum açıkçası. Ya dışarıdan gelmiştir ya da polis tarafından oluşturulmuştur. Bende öyle bir belge yoktur.''
     Kıbrıs'taki sivil toplum örgütlerine ilişkin yazdığı e-maille ilgili bir soru üzerine de Sayın, bunun beyin jimnastiği olduğunu, bu e-mailleri Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'a da gönderdiğini, ancak bir cevap gelmediğini anlattı.
     Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile ilgili faaliyeti olup olmadığı da sorulan Sayın, ABD'deyken derneğin temsilciliğini yapmasının istendiğini, fakat herhangi bir faaliyeti olmadığını dile getirdi.
    
     -''DERİN DEVLET''-
    
     Sayın, savcı Nihat Taşkın'ın, ''derin devlet'' üzerine yazdığı ve çeşitli internet sitelerinde yer alan yazısını anımsatması üzerine de o yazıda, Türkiye içinde derin çetelerin olduğundan, derin devletin olmadığından bahsettiğini anlattı. Sayın, ''Ergenekon diye bir örgüt olduğuna inanmıyorum. Ergenekon, 'derin devlet' diye algılanmamalı'' dedi.
     Derin devletin, devlet bağlantılı, kurumlarını da içeren bir yapı olduğunu ifade eden Sayın, savcı Taşkın'ın, söz konusu yazısında Ergenekon, TİT, İBDA/C gibi örgütlerin kurulduğundan bahsettiğini hatırlatması üzerine, ''Ergenekon diye bir hayalet vardı, ondan bahsettim'' diyerek, yazıda bahsettiği Ergenekon ile dava konusu Ergenekon'un aynı olmadığını savundu.
     Sayın, savcı Taşkın'ın, İhsan Güven'i tanıyıp tanımadığını sorması üzerine, bu kişiyle herhangi bir ilişkisi olmadığını savundu.
     Zihin kontrolü ve psikolojik savaş konusundaki sunumunu kime hazırladığının sorulması üzerine Sayın, bunu birçok yerde gösterdiğini, askeri yerlerde de sunum yaptığını söyledi.
    
     -''ALPARSLAN ARSLAN'I TANIYOR MUSUN?''-
    
     Savcı Taşkın'ın, ''Alparslan Arslan'ı tanıyor musunuz?'' sorusuna Sayın'ın avukatı Mehmet Aytekin tepki göstererek, yönlendirici soru sorulamayacağını ifade etti.
     Aytekin, ''Alparslan Arslan ile ilişkisi olmadığını zaten müvekkilim ifade etmişti'' dedi. Sayın da Arslan ile hiç görüşmediğini dile getirdi.
     Taşkın'ın, ajandasındaki bazı notlara ilişkin sorusuna karşılık Sayın, bunları niye not aldığını bilmediğini, fakat kitap ya da makale okurken aldığı notlar olabileceğini söyledi.
     Bir görüşmesinde ''Habmit''ten kastedilen kişinin Hablemitoğlu olduğunun zannedildiğini belirten Sayın, Hablemitoğlu'nu kimin sıkıştırdığının sorulmasını üzerine de bunun 2001'de yapılmış bir konuşma olduğunu ve kimden bahsettiğini hatırlamadığını savundu.
    
     -SANIKLAR ARASINDA TARTIŞMA-
    
     Savcı Nihat Taşkın'ın, cezaevinde tehdit edilip kendisine dilekçe yazdırıldığı yönündeki beyanını hatırlatması üzerine Sayın, ''Hayrettin Ertekin'in bana dikte ettiğine dair mahkemede beyan vermiştim daha önce'' dedi.
     Bunun üzerine tutuklu sanıklardan Ertekin söze girerek, Sayın'ın, ''Hasta, ne yaptığını bilmeyen, her gün cezaevi yönetimine dilekçe veren, pis, bakımsız, uyuşuk bir insan'' olduğunu ileri sürdü. Ertekin, ''Benim alakam yok. Ben koğuş ağası falan değilim. 3 kişinin olduğu yerde koğuş ağası mı olur?'' dedi.
     Sayın'ın avukatı Aytekin bunun üzerine, ''İstenen gerçekleşmiştir. Sanıkların birbirine düşürülmesi hareketidir bu'' şeklinde konuştu.
     Bu arada Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, hakaret edilmemesi konusunda uyarıda bulundu.
    
     -MASONLUK DERECELERİ-
    
     Taşkın'ın, ''Masonluk mavi locasının 3. derecesinde olduğunuzu söylüyorsunuz, bu 33. derece masonluktan daha üst bir derece midir?'' diye sorması üzerine Sayın, ''Mavi localar 3. dereceye kadardır. 4. dereceden 33. dereceye kadar kırmızı localar vardır. Mavi localar ön gruptur'' dedi.
     Habip Ümit Sayın ayrıca, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in mason olmadığını ifade ederek, bunu net olarak bildiğini söyledi.
     Bir başka soru üzerine Sayın, emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a karşı hazırlanmış bir siteye ilişkin 'IP' numaralarını saptamaya çalıştığını, bunun ABD'nin Boston şehri merkezli bir site olduğunu söyledi.
     ''Davanın sanıkları arasında o sitede yazı yazan var mı?'' diye sorulması üzerine Sayın, ''Fethullahçıların yaptığı, büyük ihtimalle Fethullahçılar diyorum, çünkü bilgisayar işlerinden iyi anlıyorlar. Burada olanlardan hiçbirinin o sitede yazdığını sanmıyorum'' dedi.
     Taşkın'ın, ''Necip Hablemitoğlu ile arasının neden açıldığı'' sorusuna Sayın, ''2 binli yılların başındaydı. Aramızın neden açıldığını hatırlamıyorum. Kısa bir süre sonra düzeldi'' cevabını verdi.
     Sayın, bir başka soru üzerine Osman Yıldırım ve Osman Gürbüz'ü tanımadığını söyledi.
     Bomba yapımı planlarına ilişkin konuşmalarının sorulması üzerine Sayın, ''Hepsi hayalı, fantezi, öyle bir plan olmadı. Geyik muhabbeti. Anlamam ben patlayıcıdan, benim konum değil'' dedi.
    
     -EMEKLİ ORGENERAL TOLON İLE GÖRÜŞMESİ-
    
     Emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile görüşme yaptığına ilişkin beyanlarının hatırlatılması üzerine Sayın, ''Evet, 2005 yılı Haziran ya da Temmuz ayı idi'' dedi.
     Sayın, Tolon ile ne konuştuklarının sorulması üzerine, İstanbul Üniversitesindeki son gelişmeleri konuştuklarını, o sırada Adli Tıp Enstitüsü müdürünün değişmesi ile ilgili Tolon'un bilgi aldığını söyledi.
     Habip Ümit Sayın ayrıca, Tolon ile emekli olduktan sonra da bir kez görüştüğünü anlattı.
     Bir başka soru üzerine Sayın, askeri müdahaleyi savunmadığını, bu konudaki dünya görüşünün çok değiştiğini dile getirdi.
     Saatin geç olması nedeniyle Sayın'ın çapraz sorgusuna sonraki celse devam edilmek üzere ara verildi.
    
     -TALEPLER-
    
     Mahkeme Heyeti, daha sonra bazı sanıklar ile sanık avukatlarının taleplerini aldı.
     Söz alan sanıklardan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, ''Savcının benim hakkımda masonluk dedikodusu çıkarma girişimini gördük. Hiç kimse bana mason olmayı önerme cesaretini gösteremez'' diye konuştu.
     Savcıların dünkü celsede hakkında suç duyurusunda bulunduklarını hatırlatan Perinçek, ''Dünkü konuşmamda Gladyo'ya alet olduklarından söz ederken, bunu kasıtlı olarak yaptıkları konusunda bir kanaatim olmadığını özellikle vurguladım. Bunun dikkate alınmasını istiyorum'' dedi.
     Amerika ve AB Parlamentosunun Ergenekon'un üzerine gidilmesi yönündeki açıklamasının ardından savcıların konunun üzerine gittiklerini söyleyen Perinçek, savcıların bu şekilde talimat aldıklarını öne sürdü. Perinçek, hakkında suç duyurusunda bulunulmamasını istedi.
    
     -SEMİH TUFAN GÜLALTAY-
    
     Başka suçtan tutuklu sanık Semih Tufan Gülaltay, Ertuğrul Yılmaz'ın 1998'de Düzce Cezaevinden kaçırılması olayına ilişkin Mehmet Eymür'ün oğlunun sorgulandığını ifade ederek, Yılmaz'ın cezaevinden kaçırılması ve daha sonra öldürülmesine ilişkin Eymür hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını talep etti.
     Gülaltay ayrıca, Mahmut Yıldırım'ın da 1998'den bu yana kayıp olduğunu, ağabeyinin bu konuda Eymür'ü sorumlu tuttuğunu anlatarak, ''Mehmet Eymür bir televizyon programında Mahmut Yıldırım'ın öldürüldüğünü ikrar etmiştir. Vurgulamak istiyorum, öldüğünü değil öldürüldüğünü. Mahmut Yıldırım'ın ölümüyle ilgili Eymür hakkında suç duyurusunda bulunulsun'' dedi.
    
     -''BEN HARİÇ HERKESİ SERBEST BIRAKIN''-
    
     Tutuklu sanık Hayrettin Ertekin, ''Ergenekon örgütünün'' terör örgütü olmadığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
     ''Bu adın arasına terör kelimesi sokulmamalıdır. Ergenekon örgütü vardır. Ben bu örgütün bir üyesiyim ve her doğan çocuk da bu örgütün üyesi olacaktır. Türk milletinin hepsi bu örgütün üyesidir. Siz mahkeme başkanım, siz de bu örgütün mensubusunuz. Savcılar da bu örgütün üyesi. Kimse bu örgütün sonuna terör kelimesini yakıştıramaz. Buradaki herkesi, ben hariç herkesi serbest bırakın. Ben konuşacağım.''
     Ertekin, iddianamenin tam karşılığı olan 2 bin 455 sayfa savunma hazırladığını ve sırası geldiğinde ayrıntılı açıklamalarda bulunacağını bildirdi.
     Tutuklu sanık Ergün Poyraz da daha önce sözlü bildirdiği bazı talepleri mahkemeye yazılı olarak verdi.
     Diğer bazı tutuklu sanıklar ile avukatları da tahliye talebinde bulundu.
     Talepler konusundaki görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel, Semih Tufan Gülaltay'ın duruşmalardan vareste tutulması talebinin kabul edilmesini ve tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

İDDİANAMENİN DÜZENLENMESİNE KADAR İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA GÖNDERİLEN ''ERGENEKON'' ÖRGÜTÜ HAKKINDAKİ TÜM YAZI VE EKLERİNİN ONAYLI SURETLERİNİN BAŞBAKANLIK VE MİT'TEN İSTENMESİNE KARAR VERİLDİ

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianamenin düzenlenmesine kadar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen ''Ergenekon'' örgütü hakkındaki tüm yazı ve eklerinin onaylı suretlerinin Başbakanlık ve MİT'ten istenmesine karar verdi.
     Mahkeme Heyeti, bugünkü duruşmadaki ara kararlarında, başka suçtan tutuklu sanık Semih Tufan Gülaltay'ın, Mahmut Yıldırım ve Ertuğrul Yılmaz ile ilgili iddialarına ilişkin istemini, dava dosyasıyla ilgisinin olmaması ve bu konuda herhangi bir somut delil sunulmamasını dikkate alarak reddetti.
     Gülaltay'ın bu konuda ilgili mercilere suç duyurusunda bulunabileceğine hükmeden Heyet, sanığın duruşmalardan bağışık tutulma talebini de kabul etmedi.
     Sanık Fikret Emek'in, askeri mühimmatla ilgili Genelkurmay Askeri Mahkemesinde görülen davasının dosyasının tüm ekleriyle istenmesine karar veren Heyet, Emek'in bu askeri mühimmata ilişkin talebinin daha sonra değerlendirilmesini kararlaştırdı.
     Heyet, sanık Ergün Poyraz'ın bugün mahkemeye sunduğu dilekçede bahsettiği konuların ayrı bir soruşturmaya veya devam eden soruşturmaya konu olabileceğinin anlaşıldığını belirterek, bu konudaki dilekçenin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine hükmetti.
     İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılarak, tutuklu sanık Mehmet Adnan Akfırat'ın talebi doğrultusunda, Tuncay Güney ile 2001'de yapılan mülakata ilişkin kayıt kasetinin olup olmadığının tüm birimlerden ayrıntılı sorulmasına, varsa mülakat kasetlerinin istenmesine karar veren Heyet, tutuklu sanık Nusret Senem'in istemi doğrultusunda da Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasının incelenmek üzere istenmesini kararlaştırdı.
     Heyet, sanık Kemal Kerinçsiz ve avukatının talepleri doğrultusunda Başbakanlık ve MİT Müsteşarlığına yazı yazılarak, iddianameye konu örgüt hakkında, iddianamenin tanzimine kadar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen tüm yazı ve eklerinin onaylı suretlerinin istenmesini karara bağladı.
     Mahkeme Heyeti, Doğu Perinçek'in dünkü duruşmada savcılara yönelik sarf ettiği sözler nedeniyle, duruşma tutanağının Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine de karar verdi.
     Celse arasında mahkemeye gelen, 2007 yılı Aralık ayı ile 2008 yılı Şubat ayı sonuna kadar Tuncay Güney'in değişik isimlerle Türkiye'ye giriş çıkış yapıp yapmadığı konusundaki Emniyet Genel Müdürlüğünün cevabi yazısının tam olarak okunamadığını belirten Heyet, yazının okunacak haliyle yeniden istenmesine ve Adalet Bakanlığı Hukuk Genel Müdürlüğü genelgesine istinaden aynı konunun İstanbul Emniyet Müdürlüğünden de sorulmasına hükmetti.
     Heyet, doktora çıkmak istediği için duruşmaya getirilmeyen sanıkların mahkemece mazeretli kabul edilmediğini belirterek, Silivri Cezaevi Müdürlüğünden, bu kişilerin sağlık kuruluşuna veya doktora sevk edilmedikleri takdirde o günkü duruşmaya getirilmelerini istedi.
     Tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmeden Mahkeme Heyeti, duruşmayı 5 Ocak 2009 Pazartesi günü saat 09.30'a bıraktı.
     Bu arada, ara kararların açıklanması beklenirken tutuklu sanıklardan Mehmet Demirtaş salonda fenalık geçirdi.
     Dışarıda bekleyen ambulanstaki sağlık ekiplerince müdahale edilen ve tansiyonunun düştüğü öğrenilen Demirtaş, bir süre sonra salona döndü.


 

 

 



Bu haber 412 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,758 µs