En Sıcak Konular

''ERGENEKON'' DAVASI'NIN 27. DURUŞMASI TAMAMLANDI

16 Aralık 2008 20:50 tsi
''ERGENEKON'' DAVASI'NIN 27. DURUŞMASI TAMAMLANDI İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda görülen davanın bugün yapılan 27'nci duruşması sona erdi.

İSTANBUL - ''Ergenekon'' davasının bir sonraki duruşması 18 Aralık Perşembe günü yapılacak.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda görülen davanın bugün yapılan 27'nci duruşması sona erdi.
     Mahkeme Heyeti, 28'inci duruşmanın, 18 Aralık Perşembe günü saat 09.30'da yapılmasını kararlaştırdı.

MAHKEME, MİT'TEN TUNCAY GÜNEY HAKKINDA TAHKİKAT YAPILIP YAPILMADIĞININ SORACAK

     ''Ergenekon'' davasına bakan Mahkeme Heyeti, Milli İstihbarat Teşkilatından (MİT) Tuncay Güney hakkında herhangi bir tahkikat yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar verdi.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın bugün yapılan 27'nci duruşmasında söz alan tutuklu sanıklardan Kuvayı Milliye Derneği Başkanı Emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, ''Basının yalan, yanlış yazdığı haberlerle ilgili bilgi vermek istiyorum'' dedi.
     ''Ergenekon ismini hiç duymadığım halde bu örgütü kurmak veya yönetmek iddiasıyla karşı karşıya kalmış durumdayım zaten'' şeklinde konuşan Karadağ, bu yetmezmiş gibi bazı haberlerle de yıpratılmaya devam edildiğini savundu.
     Dünkü bir gazetede, ''Üzeyir Garih'in katilinin kendisinin askeri olduğu'' yönünde haber yer aldığını söyleyen Karadağ, Sakarya Kışlası'nda tugay komutan yardımcısıyken 1998 yılının Mayıs ayında Harp Akademilerine geçtiğini söyleyerek, 2001'de Harp Akademilerinde görev yapmakta olduğunu anlattı.
     İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek ve diğer İP'li yöneticilerin avukatı, öldürülen gazeteci Uğur Mumcu'nun ağabeyi ve İP Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ceyhan Mumcu da duruşmada söz aldı.
     ''Umut Operasyonu'' davasına ait bazı belgeleri mahkemeye sunan Mumcu, o davada silahların elde edildiği sanıkların hazırlık soruşturması ile emniyette bu suçlarını kabul ettiklerini ve işkenceye uğramadıklarını söyledi.
     Söz konusu sanıkların cezaevinden dilekçe yazıp pişmanlık yasasından yararlanmak istediklerini söylediklerini anlatan Mumcu, yakalanmalarından 5 ay kadar sonra baskı gördüklerine dair beyanlarının Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'ya götürüldüğünü ifade ederek, ''5 ay sonra avukat elinde bir raporla çıkageldi'' şeklinde konuştu.
     Prof. Dr. Fincancı'nın bu raporu sanıkları görmeden, muayene etmeden ve kendisine gelen bilgilere göre düzenlediğini ileri süren avukat Mumcu, daha sonra sanıkların pişmanlık yasasından yararlanma taleplerinden vazgeçip bir daha da konuşmadıklarını anlatarak, ''Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerini kimin işlediği konusunda toplum elde ettiği bir fırsatı kaçırdı'' dedi.
     Ceyhan Mumcu, Fincancı'nın ''Ergenekon'' davasının müdahili olduğunu da hatırlattı.
     Mumcu ayrıca, Fincancı'nın, Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) Kongresine davet edildiğini belirterek, bu kongrenin sonuç bildirgesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine ifadeler yer aldığını anlattı. Mumcu, Fincancı hakkında bu konuya ilişkin bir soruşturma açılıp açılmadığını sordu.
     Avukat Mumcu, ''Umut Operasyonu'' davasında kardeşi Uğur Mumcu'nun ölüm kararını veren örgüt liderini kendisinin sorgulayamadığını söyledi.
     İddianamenin duruşmada okunması konusuna da değinen Mumcu, ''Umut Operasyonu'', ''Neşter Operasyonu'' ve ''Vurgun Operasyonu'' davalarında da iddianamelerin duruşmada okunmadığını kaydetti.
     ''Umut Operasyonu'' davasında Cumhuriyet Gazetesinin yanlarında yer alması ve manevi destek için müdahil olmasını dilediklerini anlatan avukat Mumcu, fakat bu gazetenin ''Umut Operasyonu'' davasına müdahil olmadığını anlattı.
     ''Ergenekon'' davasının bir numaralı ''Galip'' kod adlı gizli tanığının, ''Uğur Mumcu'nun, Kesire Öcalan ve Pilot Necati'nin MİT'te çalıştığı haberini aldığı için öldürüldüğü'' yönünde beyanı bulunduğunu dile getiren avukat Mumcu, gizli tanıklara çok güvenilemeyeceğini de anlattı.
     Mehmet Eymür'ün, aleyhine yazdığı yazıda kendisine hakaret ettiğini de söyleyen avukat Mumcu, ''ABD'den sırf Doğu Perinçek aleyhine tanıklık yapmak için geliyor'' dedi.
     Mumcu, Eymür'ün tanıklığının sadece Cumhuriyet savcılarını sıkıntıya sokacağını söyledi.
     Cumhuriyet Gazetesinin bu davaya müdahil olmasının sorun oluşturduğunu söyleyen avukat Mumcu, Cumhuriyet Gazetesinin avukatlarına bir soru sormak istediğini belirterek, ''Benim kardeşimi İlhan Selçuk mu öldürdü? Cevap istiyorum. Eğer öyleyse hemen yerimizi değiştirelim'' diye konuştu.
     Avukat Ceyhan Mumcu, Cumhuriyet savcılarına hitaben de Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili sanıklardan hangisinden kanıt elde edildiğini sordu.
     Avukat Mumcu, Uğur Mumcu'nun yaşaması halinde Doğu Perinçek'in yanında yer alıp tutuklu olarak yargılanacağına inandığını ifade ederek, ''Tabutunun arkasından ağlayan İlhan Selçuk mudur katili?'' dedi.
     Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in avukatı Tolga Akalın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin eşine ortam dinlemesi yapıldığına ilişkin basında da haberlerin yer aldığını belirterek, Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, hali hazırdaki sanıklarla ilgili ortam dinlemesi yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar verilmesini istedi. Akalın, müvekkilinin tahliyesini de istedi.
     Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

TUTUKLU SANIKLARDAN EMEKLİ TUĞGENERAL VELİ KÜÇÜK'ÜN ÇAPRAZ SORGUSU TAMAMLANDI -KÜÇÜK: -''TUNCAY GÜNEY 'VELİ PAŞA İLE KONUŞUYORUM' HAVASINI YARATMAK İÇİN 3-5 AY ARA İLE BENİ ARAR. BU KONUŞMALARDA GÜNEY'İ TERSLERDİM, AZARLARDIM'' -''GÜNEY, BANA YARDIMCI OLMAK İÇİN İSTİHBARAT BİLGİSİ VERİR, ANCAK BİLGİLERİN HİÇBİR ŞEYE BENZEMEDİĞİNİ SÖYLEDİM''

     ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün çapraz sorgusu tamamlandı.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada yapılan sorgu sırasında, tutuksuz sanıklardan Ali Yasak'ın avukatı Şevket Küçük, Susurluk kazasındaki çanta konusunda müvekkili hakkında dava açıldığını belirterek, Veli Küçük'e, ''Yasak'ı kazadan önce mi, sonra mı tanıyorsunuz?'' diye sordu.
     Veli Küçük de kazanın 1996 yılında olduğunu belirterek, Yasak'ı da 1998 ya da 1999 yıllarında bir lokantada tanıdığını söyledi.
     Avukat Küçük'ün, çantadan haberi olup olmadığını sorduğu sanık Küçük, ''Çantadan baştan beri haberim yok. Ali Yasak'ı bu çantayı almak üzere kaza yerine gönderdiğim iddiası var. Ali Yasak'ı tanımıyorum ki çantayı almaya göndereyim'' dedi.
     Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de Küçük'e, eski Esenyurt Belde Belediye Başkanı Gürbüz Çapan'ı tanıyıp tanımadığını sordu.
     Küçük, Çapan ile Kemal Özden'in davet ettiği bir yemekte tanıştıklarını, daha sonra görüşmediklerini ve telefonunu da bilmediğini söyledi.
     Pekgüzel'in, ''Vecdi Çapan'ı tanıyor musunuz?'' şeklindeki sorusu üzerine de Küçük, bu kişinin soyadı ''Çapa'' dedi.
     Aynı savcının İzmir'de öldürülen İbrahim Çiftçi'yi tanıyıp tanımadığını sorduğu Küçük, Çiftçi'yi tanıdığını söylemediğini belirterek, bu kişinin ismini Yalçın Tanfer'in oğlu Osman Tanfer'den duyduğunu kaydetti.
    
     -''TUNCAY GÜNEY İLE ARANIZDA HUSUMET VAR MI?''-
    
     Savcı Pekgüzel'in ''Tuncay Güney ile aralarında bir husumet bulunup bulunmadığını'' sorması üzerine de Küçük, bunu savunmasında açıkladığını belirtti.
     Küçük, aynı savcının, ''Tuncay Güney ile sizi tanıştıran Necmettin Ergenekon mu?'' şeklindeki sorusunu ise ''Açıkladım'' diye yanıtladı.
     Pekgüzel'in, ''ABD'ye gittiğinizde Güney'i telefonla aradınız mı, telefonun numarasını nereden buldunuz?'' şeklindeki sorusuna da Küçük, ''Savunmamda söyledim'' karşılığını verdi.
     Küçük, Savcı Pekgüzel'in ''Tuncay Güney, Bilecik'te sizi ziyaret etti mi?'' sorusu üzerine, Güney'in kendisini ziyaret ettiğini hatırlamadığını ifade ederek, bunu savunmasında belirttiğini anlattı.
     Küçük, Pekgüzel'in, Hüseyin Tepekal'ı tanıyıp tanımadığı yönündeki sorusuna da tepki göstererek ''Bu sorular yönlendirme sorusu mu öğrenmek istiyorum. Ona göre cevap vereceğim'' dedi.
     Pekgüzel de sorularının yönlendirmeyi amaçlamadığını anlatarak, isterse Küçük'ün bu sorulara cevap vermeyebileceğini belirtti. Küçük, bunun üzerine soruyu yanıtlamadı.
     Savcı Pekgüzel'in, ''Sanıklardan Muzaffer Tekin, Batı Trakya Dergisi'nde hangi sıfatla bulunuyordu?'' sorusu üzerine de Küçük, mahkeme başkanlığına verdiği dilekçede bu konuyu açıkladığını, savcının buradan alıp okuyabileceğini söyledi.
     Küçük, Savcı Pekgüzel'in ''Ahmet Cinali'yi tanıyor musunuz?'' sorusu üzerine de bu kişiyi bilmediğini anlattı.
    
     -''SAÇAN İLE ARANIZDA HUSUMET VAR MI?''
    
     ''Eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan ile aralarında herhangi bir husumet olup olmadığı''da sorulan Küçük, savcı Pekgüzel'e yönelik olarak ''Savunmamı dinlememiş herhalde. Açıklama yaptım'' diye konuştu.
     Pekgüzel'in, ajandasındaki notlar arasında avukat Behiç Aşçı'nın ölüm orucu eylemi nedeniyle 45 kiloya kadar düştüğü şeklindeki yazılar bulunduğunu söylediği Veli Küçük, ''Sayın savcının sorusunu geri almasını teklif ediyorum. Ajandalarımın yayımlanmaması konusunda Genelkurmay Başkanlığı'nın yasağı olmasına rağmen açıklama yapıyor'' dedi.
     Pekgüzel de kendisinin sorduğu ajandayla ilgili herhangi bir yasak olmadığını belirterek, Genelkurmay Başkanlığı'nın, Veli Küçük'ün görevde olduğu dönemdeki ajandalarıyla ilgili bir yasağı bulunduğunu söyledi. Küçük de bunun üzerine ''Cevap vermiyorum'' dedi.
    
     -KÜÇÜK'ÜN AVUKATININ BEYANLARI-
    
     Cumhuriyet savcılarının soruları sırasında söz alan Veli Küçük'ün avukatı Tayfun Ilıca, iddia makamının müvekkiline dün sorularını yönettiğini belirterek, ''Dün akşam ne oldu? Yeniden mi dosyasına çalıştı da soru soruyor? Her duruşmada yeniden başa dönülüp soru mu sorulacak?'' diye konuştu.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de bunun üzerine, bu konudaki yasa maddesinin açık olduğunu belirterek, sanığa tekrar soru sorulabileceğini dile getirdi.
     Savcılardan Mehmet Ali Pekgüzel de Küçük'ün savunmasının dün bitmeyeceğini düşündüklerini, bu nedenle kendisine bugün de soru sormaya devam ettiklerini anlattı.
     Küçük de savcıların sorularının bittiğini söylediğini ifade ederek, bu durumu kabul etmediğini söyledi.
    
     -''JİTEM'İ SİZ Mİ KURDUNUZ?''-
    
     Küçük, Pekgüzel'in, ''JİTEM'in kuruluşunu siz mi yaptınız?'' sorusu üzerine de jandarma komutanlığında görev yaptığını belirterek, bunun bu kurumdan sorulabileceğini kaydetti.
     Veli Küçük'ün avukatı Tayfun Ilıca da kurulan teşkilatın JİTEM olmadığını, jandarma istihbaratıyla ilgili bir teşkilat olduğunu ve yasaya uygun olarak kurulduğunu söyledi.
     Ilıca, bu teşkilatın meclis kararıyla kurulduğunu, dolayısıyla müvekkilinin böyle bir teşkilat kuramayacağını ifade ederek ''Siz mi kurdunuz?'' şeklindeki sorunun yanlış anlamalara yol açacağını kaydetti.
    
     -CEM ERSEVER'İN ÖLÜMÜ-
    
     Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, daha sonra Veli Küçük'e ''Cem Ersever'i tanıyor musunuz, ölümü ile ilgili bilginiz var mı?'' diye sordu. Küçük de ''Buna daha önce cevap verdim ve tanıdığımı söylemiştim'' dedi.
     Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın da Hanefi Avcı'nın, Sami Hoştan, Ali Fevzi Bir, Abdullah Çatlı, Hadi Özcan gibi kişilerin Veli Küçük ile irtibatlı olduğunu söylediğini belirtti.
     Bunun üzerine Veli Küçük, Susurluk konusunda bununla ilgili açıklama yaptığını ifade ederek, ''hiçbir hileye yer vermeyecek olan şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu konuyu incelediğini'' söylediğini anlattı. Küçük, ''Hanefi Avcı'nın bu düzmece, sahte ifadeleri verdiği açık açık ortadadır'' dedi.
     Savcı Taşkın, Nuri Ergin'in ''Bu devlet bana Mustafa Duyar'ı öldürttü'', kardeşi Vedat Ergin'in de ''Bizi Veli Küçük'e sorun'' dediğini hatırlatarak, Küçük'e bu kişileri tanıyıp tanımadığını sordu.
     Küçük de ''Kendilerinden sorsunlar, savcıların onları nasıl yönlendirdiklerine ilişkin dilekçeleri dosyalarda mevcuttur'' şeklinde konuştu.
    
     -VELİ GÜNEY KONUSU-
    
     Mahkeme Heyeti üyelerinden Hasan Hüseyin Özese'nin ''Tuncay Güney ile ne zaman tanıştınız?'' şeklinde sorusuna Küçük, ''1990-1991 olabilir'' yanıtını verdi.
     Küçük'ün, ''Tuncay'ın benim personelimmiş gibi devamlı yanımda kaldığı zannediliyor'' demesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, ''Siz de buna açıklık getirin'' dedi.
     Küçük de bunun üzerine şunları anlattı:
     ''Tuncay Güney, 'Veli Paşa ile konuşuyorum' havasını yaratmak için 3-5 ay ara ile beni arar. Bu konuşmalarda Güney'i terslerdim, azarlardım. Güney ile 5-10 kere yan yana gelmişizdir, samimi arkadaşım gibi değil.
     Güney bana yardımcı olmak için istihbarat bilgisi verir, ancak verdikleri bilgilerin hiçbir şeye benzemediğini söyledim. Hele cip meselesi olduktan sonra da görüşmeyi koparttım. En son emekli olduktan sonra 2000 yılında gördüm.''
    
     -''PATRİKHANEYE GİTMEYE DEVAM EDECEĞİM''-
    
     Küçük, iddiaların aksine sinagoga değil, Türk Ortodoks Patrikhanesi'ne gittiğini ve gitmeye devam edeceğini belirterek, üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin ''Takma adınız var mı?'' şeklindeki sorusuna ''Hayır'' yanıtını verdi.
     Hakim Özese'nin isteği üzerine emekli olduktan sonra yaptığı işleri anlatan Küçük, önce güvenlik şirketi kurduğunu, bir süre Endi Mağazaları'nın yönetim kurulu üyeliğini üstlendiğini, bir ara da emlak işinde danışmanlık yaptığını, ancak bunu ''beceremediğini'' söyledi.
    
     -BİLECİK'TEKİ FABRİKA-
    
     Azeri bir firmaya da çimento fabrikası kurulması için danışmanlık yaptığını anlatan Küçük, bu fabrika ile ilgili kendisine yöneltilen soruları da yanıtladı.
     Küçük, Bilecik'teki köyünü kalkındırmak için ve ham maddenin bu bölgede bulunduğunun tespit edilmesi üzerine çimento fabrikasının burada kurulmasına karar verildiğini kaydetti.
     Savcılığın, aleyhindeki propagandaların etkisinde kalarak bu konuyu araştırdığını savunan Küçük, ''Ben yabancılara arazi vermem. Toprağımı satmadım. Sermayesini dışarıdan getirerek 250 bin dolarlık iş sahası açmaya çalıştım. Burası stratejik bir yer değil. Fabrikayı ben kurmadım, devlet kurdurdu. Stratejik yer konusunda ben daha hassasım, askeri bölgeye 18 kilometre daha uzakta bu fabrika'' dedi.
     Savcı Pekgüzel'in, ''fabrikanın orman arazisinde kurulup kurulmadığı'' yolundaki sorusuna cevap vermeyen Küçük, üye hakim Özese'nin ''Süleyman Esen'i tanıyor musunuz?'' sorusunu da ''Hayır'' yanıtını verdi.
     Tutuklu sanık Veli Küçük, gazeteci Can Ataklı'nın çalıştığı Business Chanel'dan çıkartılmasına ilişkin de ''dostu ve arkadaşı olan Emin Şirin'in, Ataklı'nın işten çıkartıldığını söylemesi üzerine, tekrar işe alınması konusunda Şirin'le konuştuklarını, Ataklı'nın çalıştığı iş yerinin sahibi olan Hayrettin Ertekin'i tanımadığını'' söyledi.
    
     -HANEFİ AVCI'NIN MAHKEMEYE GETİRİLMESİ İSTEĞİ-
    
     Duruşmada söz alan Sami Hoştan da Hanefi Avcı'ya, Ataköy'de Abdullah Çatlı ile bir araya gelip gelmediğinin sorulmasını istedi.
     Kendisinin de bu görüşmede bulunduğunu belirten Hoştan, Avcı'nın duruşma salonuna getirilmesini talep etti.
     Mahkeme Heyeti Köksal Şengün de ''Gelince sorarsın'' diye konuştu.
     Başkan Şengün, tutuklu sanıklardan Abdulmuttalip Tonçer'i duruşma salonundan çıkardı.
     Duruşmada, daha sonra çapraz sorgusu biten Veli Küçük'ün avukatları savunma yaptı.

TUTUKLU SANIKLARDAN EMEKLİ TUĞGENERAL VELİ KÜÇÜK'ÜN AVUKATLARI SAVUNMA YAPTI

     ''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında, tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün avukatları savunma yapıyor.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın bugün yapılan 27'nci duruşmasında, Küçük'ün çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından aralarında kızı Zeynep Küçük'ün de bulunduğu avukatlarının savunmasına geçildi.
     Avukat Zeynep Küçük, Veli Küçük'ün ajandasında, müvekkilinin istihbarat faaliyetleri sırasındaki bazı kişilerin açık kimliklerinin de bulunduğunu ve bunların gizli tutulması gerektiğini söyledi.
     ''Davanın iddianamesine göre ortada muazzam bir terör örgütü olduğunu'' ifade eden avukat Küçük, iddianamede bu örgütün ne zaman kurulduğuna ilişkin bir yanıt olmadığını, ancak sanık Küçük'ün kuruluş aşamasından itibaren faaliyetlerde yer aldığının aktarıldığını dile getirdi.
     ''Kuruluş tarihinin söylenemediği bir örgütte bir kişi için (kuruluşundan beri içinde yer alıyor) diyebilir misiniz?'' şeklinde konuşan Zeynep Küçük, iddianamede söz konusu terör örgütünde kimlerin olduğuna ilişkin de bilgi bulunmadığını ifade ederek, ''Ortada bir şema dolaşıyor. Bu şema nedir? Örgütün kimler tarafından kurulduğunu neden öğrenemiyoruz?'' diye sordu.
     Şemanın, soruşturma devam ettiği ve gizli olduğu gerekçesiyle kendilerine üzeri kapatılarak verildiğini söyleyen Zeynep Küçük, ayrıca iddianamede bu örgütün nasıl yönetildiğine ve hiyerarşik yapısının nasıl olduğuna ilişkin soruların da yanıtının verilmediğini kaydetti.
    
     -ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ-
    
     İddianamedeki en önemli şemanın Danıştay saldırısına ilişkin olduğunu vurgulayan avukat Küçük, Danıştay saldırısının talimatını kimin verdiğinin, bu eylemi kimin kararlaştırdığının da iddianamede yer almadığını söyledi.
     Tüm delillere ulaşamadıklarını, Osman Yıldırım ve Tuncay Güney'in beyanları ile şemanın kendilerine tam olarak verilmediğini ifade eden Zeynep Küçük, ''Tamamını incelemeden, görmeden savunma yapıyoruz şu anda'' dedi.
     Zeynep Küçük, örgütün ideolojisinin de ortada olmadığını ileri sürerek, ''Dünyada ideolojisi olmayan bir terör örgütü yok. Sürekli darbe yapmak diye bir ideoloji olabilir mi?'' ifadesini kullandı.
     Var olduğu iddia edilen terör örgütünün finansmanının nasıl sağlandığını da soran avukat Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü:
     ''Bir ordu kadar silahı olması lazım bu örgütün iddianamedeki hedeflerine göre... Hükümeti düşürecek, halkı isyana tahrik edecek bir örgüt bunu 3 tane, 10 tane bomba ile mi yapacak? Hükümeti ıskata teşebbüs için kalpak yaptırmak istemiş bu örgüt. 10 bin tane kalpak yaptıracaklar para bulamıyorlar, darbe yarım kalıyor. Bu kadar komik bir iddia olabilir mi? Gizli tanık ileri sürebilir, söyler, onun amaçları olabilir. Savcı olarak ciddiye alıp nasıl iddianameye koyabilirsiniz? Siz hukukçusunuz.''
     Küçük, var olduğu ileri sürülen örgütün siyasi ve askeri eğitimi nasıl verdiği sorusuna da cevap aradığını dile getirerek, ''Hükümeti devirecekler 10 tane el bombası ile... Şimdi tüm Türkiye'de el bombası arama faaliyeti var. Ergenekon'a bağlanacak el bombası aranıyor'' dedi.
     Çok büyük bir örgütten bahsedildiğini dile getiren avukat Küçük, ''Nasıl deşifre edilmemiş şu ana kadar. Buna inanmak mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bu kadar acz içinde göstermek kimsenin haddi değil'' şeklinde konuştu.
     Küçük, iddianamede Muzaffer Tekin'in, Veli Küçük ile köprü vazifesi yaptığının ileri sürüldüğünü anlatarak, müvekkilinin Tekin'den 7 ay sonra gözaltına alındığını anımsattı.
     Zeynep Küçük, müvekkili Veli Küçük'ün, rafın en üstündeki kullanmadığı klasördeki belgeye ilişkin olarak ise ''Böyle bir örgüt olsa Veli Küçük o örgütün içinde olsa bunları 7 ay tutar mı? Veli Küçük açısından hiçbir ehemmiyeti olmayan belge'' dedi.
     Veli Küçük'ün bahse konu belgeyi okumadığını söyleyen avukat Zeynep Küçük, ''Okunmuş mu, o belgede çalışılmış mı bir bakın. İddianamede, 'Ergenekon belgesinin aslıdır' diyor. Belge suret, fotokopi. Ortalama bir insanın zekasıyla bu iddianame dalga geçiyor'' diye konuştu.
    
     -''YARGILAMA TUNCAY GÜNEY'İN ETRAFINDA DÖNÜYOR'' İDDİASI-
    
     'İnsanların özgürlüğünün elinden alınması bu kadar kolay olmamalı'' diyen avukat Küçük, savunmasında Tuncay Güney'e de değinerek, ''Yargılama, başladığından beri Tuncay Güney'in etrafında dönüyor. Güney'in kim olduğu mutlaka tespit edilmelidir'' ifadesini kullandı.
     Güney'in sanık, tanık, müşteki ya da mağdur olarak hangi sıfatla bu beyanlarda bulunduğunu soran avukat Küçük, Güney'in beyanının hükümsüz olduğunu savundu.
     Evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından Güney hakkında iddianame olduğunu söyleyen Küçük, ''Sanal bir Tuncay Güney var. Çıkıyor birine bir çamur atıyor, aynen ertesi gün gazetelerde okuyoruz. Ben Güney'i sanal bir karakter olarak görüyorum. Yaratılmış biri'' dedi.
    
     -''DAVA GÜNEY'İN SEZGİLERİYLE AÇILDI''-
    
     Avukat Zeynep Küçük, ''Onun hissettikleri, çalışmalarıyla burada bu kadar sanık oturuyor. Tuncay Güney'in sezgileri ile koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde böyle bir dava açılabiliyor'' şeklinde konuştu.
     Müvekkilinin 24 saat devlet gözetiminde olan, korumaları bulunan bir kişi olduğunu, ayrıca sivil polislerce izlendiğini, telefonlarının dinlendiğini anlatan Küçük, sözde örgüt dokümanlarının en önemli deliller olarak kabul edildiğini ancak bu belgelerin hiçbir değeri olmadığını savundu.
    
     -VELİ KÜÇÜK'ÜN DİĞER AVUKATININ SAVUNMASI-
    
     Tutuklu sanık Veli Küçük'ün diğer avukatlarından Taciser Ülkü Ilıca da iddia makamının, örgütün kaos çıkarmak amacını güttüğünü ileri sürdüğünü belirtti. Diğer taraftan da ''örgütün anayasası'' olarak nitelenen ''Ergenekon Belgesi''nde böyle bir durumun istenmeyen durum olduğunun ifade edildiğini kaydeden Ilıca, bunda bir çelişki olduğunu kaydetti. Ilıca, bu belgelerin örgüt dokümanı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını savundu.
     ''Çok gizli örgütün çok gizli dokümanı'' olarak tanımlanan bazı belgelerin 2001'den beri basında ve internet sitelerinde kamuoyunun bilgisine sunulduğunu anlatan Ilıca, ''Neden 2000 yılından sonra sözde örgüt tarafından hazırlanmış doküman yoktur. Sözde örgütün 2000'den sonra kendini yenileme çabası kalmamış mıdır?'' dedi.
     Avukat Ilıca, Tuncay Güney'in 2001 yılı Ocak ayında bir dolandırıcılık olayında gözaltına alındığını, sonra da ülkeyi terk ettiğini veya apar topar yollandığını savunarak, ''Bu kişiye ABD gibi sıkı bir ülkenin bu kadar uzun süre vize veriyor olması da düşündürücüdür'' dedi.
     Ilıca, sözde örgüt dokümanlarının 1999-2000 yıllarına ait ''saptırılmış, hayal mahsulü bilgiler'' içerdiğini de ileri sürdü.
    
     -''LOBİ BELGESİ VELİ KÜÇÜK'ÜN EVİNDE ELE GEÇİRİLMEDİ''-
    
     Müvekkilinin evinde ''lobi'' isimli belgenin bulunmadığını belirten Ilıca, buna ilişkin televizyon ve gazetelerde gerçek dışı haberler yer aldığını aktardı. Bu sırada tutuklu sanıklardan Doğu Perinçek, ''Bu da uydurmadır. Savcıların samimi uydurmaları'' dedi.
     Avukat Taciser Ülkü Ilıca, arşivleme özelliği nedeniyle bu belgelerin müvekkili aleyhine döndürülüp suç isnadı yapıldığını savundu.
     Müvekkilinin diğer sanıklarla tanışıklığının beşeri ilişkilerinden kaynaklandığını belirterek, telefon tapelerinde ise hiçbir suç unsuru bulunmadığını öne sürdü. Ilıca, telefon tapelerinde olmayan ifadelere ''varmış'' gibi iddianamede yer verildiğini söyledi.
     İddianamede yer alan bazı telefon görüşmelerine ilişkin örnekler veren Ilıca, basın mensuplarının iddianamede kolay bulabilmeleri için okuduğu bölümlerin yerlerini de söyledi.
     Bu arada, tutuklu sanıklardan Sevgi Erenerol ile tutuksuz yargılanan iki sanık daha duruşmaya geldi.

TUTUKLU SANIKLARDAN EMEKLİ TUĞGENERAL VELİ KÜÇÜK'ÜN AVUKATLARININ SAVUNMASI TAMAMLANDI -BAZI SANIK VE SANIK AVUKATLARININ TALEPLERİNİ DİNLEYEN MAHKEME HEYETİ, DURUŞMAYA ARA VERDİ

     ''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında, emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün avukatlarının savunması tamamlandı.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunma yapan Veli Küçük'ün avukatı Taciser Ülkü Ilıca, ''Hrant Dink'in ölümünden sonra DTP ile PKK ve DHKPC'li gruplarca topluca şikayetler yapılarak, müvekkili ile diğer sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in hedef haline getirildiğini'' öne sürdü.
     Küçük'ün 15 yıldır avukatlığını yaptığını belirten Ilıca, ''amca'' olarak hitap ettiği müvekkilini küçüklüğünden beri tanıdığını ifade etti.
     Sanık Küçük'ün diğer avukatı Tayfun Ilıca da asker çocuğu olduğunu belirterek, kendilerindeki bayrak, millet ve vatan sevgisini hiç kimsenin yok edemeyeceğini söyledi.
     Müvekkilinin katıldığı bazı toplantılarla ilgili iddianamede çeşitli açıklamaların yer aldığını ifade eden Ilıca, Küçük'ün sivil toplum kuruluşlarının ve derneklerin toplantılarına katılmadığını savundu.
     Ilıca, duruşmada ''gizli tanık'' olarak ifade verdiği belirtilen Osman Yıldırım'ı ''hasta bir kişilik'' olarak niteleyerek, her türlü yalanı söyleyebileceğini ve illegal yola başvurabileceğini ileri sürdü.
     Yıldırım'ın kız kardeşini öldürdüğü için 24 yıl cezaevinde yattığını belirten Ilıca, şunları söyledi:
     ''Yıldırım kahvehane işletir, ancak 5 milyon ABD doları vardır. ATV'nin de hissedarıdır. Hapis hayatını ve yaşını yan yana koyduğumuz zaman Veli amca ile 12 yaşında falan tanışması lazım. Bu adamın ifadeleri, güvenilir kişi olarak alınıp dosyaya konuldu. Yıldırım'a bir sağlık kuruluşuna gitmesi durumunda, kendisini hiç dinlemeden sadece beyanları doğrultusunda hasta raporu verilebilir.''
     Dosyadaki ''gizli tanık'' uygulamasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu iddia eden Ilıca, başkalarından, müvekkili hakkında yalan ifade verilmesinin istendiğini, bununla ilgili de delillerini ileriki aşamalarda dosyaya sunacaklarını ifade etti. Ilıca, daha sonra Küçük'ün tahliyesini istedi.
     Tutuklu sanıklardan Veli Küçük'ün avukatı olan kızı Zeynep Küçük de gizli tanık ''Dilovası''na ait fotoğraf teşhis ve ek ifade tutanağının altındaki imza ile savcılığın kendisine talebi doğrultusunda verdiği ifade tutanağının altındaki imzanın farklı olduğunu ileri sürdü.
     Bu nedenle Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında suç duyurusunda bulunmak istediğini dile getiren Küçük, ''Böyle usulsüzlüklerle alınan gizli tanık beyanlarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin generali rüşvetçi olarak suçlanamaz'' dedi.
    
     -''DELİLLERİ MAHKEMEYE SUNMADIM''-
    
     Devam eden soruşturma nedeniyle kendi delillerini dosyaya sunmadığını belirten Zeynep Küçük, ''Bunlara göre kumpas kurarlar diye delillerimi dosyaya sunmuyorum'' diye konuştu.
     Zeynep Küçük, ''Gizli tanık'' beyanına göre, ''rüşvetçi'' olduğu ileri sürülen babası Veli Küçük'ün sözü edilen dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerince albaylıktan generalliğe yükseltildiğini anlattı. Küçük, gizli tanıkların beyanlarına göre kişilerin itibarlarının ayaklar altına alınmasına tahammül edemediğini vurguladı.
    
     -DİĞER TALEPLER-
    
     Veli Küçük'ün avukatlarının savunmalarının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, diğer avukat ve sanıkların taleplerine geçti.
     Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan avukat Kemal Kerinçsiz, Yargıtay'ın Danıştay davası ile ilgili kararı bozduğunu ve bu davayla birleştirilmesi yönünde talepte bulunduğunu hatırlatarak, bu davaların birleştirilmesi durumunda 10 yıllarca devam eden bir yargılamayla karşılaşacağını belirtti.
     Dosyada Rahip Santoro, Hrant Dink ve Malatya'daki Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili kendisi hakkında iddialar ortaya atıldığını belirten Kerinçsiz, hiçbir cinayetin faili olmadığını söyledi.
     Kerinçsiz, Cumhuriyet savcılarının, ''eğer ellerinde yeterli delil yoksa bu suçlamaları iddianameden çekmelerini ya da mahkemenin bunları dosyadan çıkarmasını'' istedi.
     Duruşmada, daha sonra diğer bazı sanıklar ve sanık avukatlarının talepleri ile Cumhuriyet savcısının bu istemlere ilişkin görüşünü dinleyen mahkeme heyeti, ardından taleplerle ilgili değerlendirme yapmak için duruşmaya ara verdi.

MAHKEME HEYETİ, MİT'TEN TUNCAY GÜNEY HAKKINDA BİR TAHKİKAT YAPILIP YAPILMADIĞININ SORULMASINA KARAR VERDİ -İKİ SANIĞIN TELEFON GÖRÜŞMELERİNDE BAZI ÖLDÜRME PLANLARINDAN BAHSEDİLDİĞİNİN ANLAŞILDIĞINI BELİRTEN HEYET, BU KONUDA HERHANGİ BİR İDARİ VE KOLLUK ÖNLEMİ ALINIP ALINMADIĞININ VE BİR SORUŞTURMA YAPILIP YAPILMADIĞININ İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNDEN SORULMASINI KARARLAŞTIRDI -ÖLDÜRÜLEN GAZETECİ UĞUR MUMCU'NUN AĞABEYİ VE İP GENEL BAŞKANI PERİNÇEK İLE DİĞER İP'Lİ YÖNETİCİLERİN AVUKATI CEYHAN MUMCU, ''UMUT OPERASYONU'' DAVASINA İLİŞKİN BELGELERİ MAHKEMEYE SUNDU

     ''Ergenekon'' davasına bakan Mahkeme Heyeti, Milli İstihbarat Teşkilatından (MİT) Tuncay Güney hakkında herhangi bir tahkikat yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar verdi.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın bugün yapılan 27'nci duruşmasında söz alan tutuklu sanıklardan Kuvayı Milliye Derneği Başkanı Emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, ''Basının yalan, yanlış yazdığı haberlerle ilgili bilgi vermek istiyorum'' dedi.
     ''Ergenekon ismini hiç duymadığım halde bu örgütü kurmak veya yönetmek iddiasıyla karşı karşıya kalmış durumdayım zaten'' şeklinde konuşan Karadağ, bu yetmezmiş gibi bazı haberlerle de yıpratılmaya devam edildiğini savundu.
     Dünkü bir gazetede, ''Üzeyir Garih'in katilinin kendisinin askeri olduğu'' yönünde haber yer aldığını söyleyen Karadağ, Sakarya Kışlası'nda tugay komutan yardımcısıyken 1998 yılının Mayıs ayında Harp Akademilerine geçtiğini söyleyerek, 2001'de Harp Akademilerinde görev yapmakta olduğunu anlattı.
    
     -MUMCU, ''UMUT OPERASYONU'' DAVASI BELGELERİNİ MAHKEMEYE SUNDU-
    
     İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek ve diğer İP'li yöneticilerin avukatı, öldürülen gazeteci Uğur Mumcu'nun ağabeyi ve İP Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ceyhan Mumcu da duruşmada söz aldı.
     ''Umut Operasyonu'' davasına ait bazı belgeleri mahkemeye sunan Mumcu, o davada silahların elde edildiği sanıkların hazırlık soruşturması ile emniyette bu suçlarını kabul ettiklerini ve işkenceye uğramadıklarını söyledi.
     Söz konusu sanıkların cezaevinden dilekçe yazıp pişmanlık yasasından yararlanmak istediklerini söylediklerini anlatan Mumcu, yakalanmalarından 5 ay kadar sonra baskı gördüklerine dair beyanlarının Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'ya götürüldüğünü ifade ederek, ''5 ay sonra avukat elinde bir raporla çıkageldi'' şeklinde konuştu.
    
     -MUMCU, AKSOY, ÜÇOK VE KIŞLALI CİNAYETLERİ-
    
     Prof. Dr. Fincancı'nın bu raporu sanıkları görmeden, muayene etmeden ve kendisine gelen bilgilere göre düzenlediğini ileri süren avukat Mumcu, daha sonra sanıkların pişmanlık yasasından yararlanma taleplerinden vazgeçip bir daha da konuşmadıklarını anlatarak, ''Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerini kimin işlediği konusunda toplum elde ettiği bir fırsatı kaçırdı'' dedi.
     Ceyhan Mumcu, Fincancı'nın ''Ergenekon'' davasının müdahili olduğunu da hatırlattı.
     Mumcu ayrıca, Fincancı'nın, Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) Kongresine davet edildiğini belirterek, bu kongrenin sonuç bildirgesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine ifadeler yer aldığını anlattı. Mumcu, Fincancı hakkında bu konuya ilişkin bir soruşturma açılıp açılmadığını sordu.
     Avukat Mumcu, ''Umut Operasyonu'' davasında kardeşi Uğur Mumcu'nun ölüm kararını veren örgüt liderini kendisinin sorgulayamadığını söyledi.
     İddianamenin duruşmada okunması konusuna da değinen Mumcu, ''Umut Operasyonu'', ''Neşter Operasyonu'' ve ''Vurgun Operasyonu'' davalarında da iddianamelerin duruşmada okunmadığını kaydetti.
    
     -''CUMHURİYET GAZETESİ UMUT OPERASYONU DAVASINA MÜDAHİL OLMADI''-
    
     ''Umut Operasyonu'' davasında Cumhuriyet Gazetesinin yanlarında yer alması ve manevi destek için müdahil olmasını dilediklerini anlatan avukat Mumcu, fakat bu gazetenin ''Umut Operasyonu'' davasına müdahil olmadığını anlattı.
     Mumcu, Cumhuriyet Gazetesinin ''Ergenekon'' davasına müdahil olduğunu hatırlatarak, ''Bugün bu davaya müdahil olmaları ile bazı sanıkları örseleyip incitiyorlar. Cumhuriyet Gazetesinin avukatları müdahilliği çok sevdi'' dedi
     Basında, ''Uğur Mumcu'nun katilinin Ergenekoncular olduğu, ağabeyinin katillerinin avukatlığını yaptığı'' yönünde haberler yer aldığını söyleyen Mumcu, oysa bu iddianamede maktuller arasında Uğur Mumcu'nun bulunmadığını vurguladı.
    
     -GİZLİ TANIKLARA ÇOK GÜVENİLMEZ-
    
     ''Ergenekon'' davasının bir numaralı ''Galip'' kod adlı gizli tanığının, ''Uğur Mumcu'nun, Kesire Öcalan ve Pilot Necati'nin MİT'te çalıştığı haberini aldığı için öldürüldüğü'' yönünde beyanı bulunduğunu dile getiren avukat Mumcu, gizli tanıklara çok güvenilemeyeceğini de anlattı.
     Mehmet Eymür'ün, aleyhine yazdığı yazıda kendisine hakaret ettiğini de söyleyen avukat Mumcu, ''ABD'den sırf Doğu Perinçek aleyhine tanıklık yapmak için geliyor'' dedi.
     Mumcu, Eymür'ün tanıklığının sadece Cumhuriyet savcılarını sıkıntıya sokacağını söyledi.
     Ceyhan Mumcu, Perinçek'in, lisede kardeşinin sıra ve sınıf arkadaşı olduğunu söyleyerek, ''Ülkede hukuk doktoru, yılda 6-7 kitap yazan Doğu Perinçek kadar haksızlık edilen başka vatandaş yok. Ben Perinçek'in hayatını bilirim. Her kitabını okudum'' dedi.
    
     -''BENİM KARDEŞİMİ İLHAN SELÇUK MU ÖLDÜRDÜ?''-
    
     Cumhuriyet Gazetesinin bu davaya müdahil olmasının sorun oluşturduğunu söyleyen avukat Mumcu, Cumhuriyet Gazetesinin avukatlarına bir soru sormak istediğini belirterek, ''Benim kardeşimi İlhan Selçuk mu öldürdü? Cevap istiyorum. Eğer öyleyse hemen yerimizi değiştirelim'' diye konuştu.
     Avukat Ceyhan Mumcu, Cumhuriyet savcılarına hitaben de Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili sanıklardan hangisinden kanıt elde edildiğini sordu.
     Avukat Mumcu, Uğur Mumcu'nun yaşaması halinde Doğu Perinçek'in yanında yer alıp tutuklu olarak yargılanacağına inandığını ifade ederek, ''Tabutunun arkasından ağlayan İlhan Selçuk mudur katili?'' dedi.
     Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in avukatı Tolga Akalın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin eşine ortam dinlemesi yapıldığına ilişkin basında da haberlerin yer aldığını belirterek, Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, hali hazırdaki sanıklarla ilgili ortam dinlemesi yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar verilmesini istedi. Akalın, müvekkilinin tahliyesini de istedi.
     Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
    
     -ARA KARARLAR-
    
     Bu talepler ile Cumhuriyet savcısının beyanlarının alınmasının ardından verilen aradan sonra Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, mahkemece alınan ara kararları açıkladı.
     Mahkeme Heyeti, tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in avukatının taleplerine ilişkin, dosyanın sanıklarıyla ilgili herhangi bir ortam dinlemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa bununla ilgili belge ve konuşma dökümlerinin gönderilmesi için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasına karar verdi.
     Yine Kerinçsiz'in avukatının istemleri doğrultusunda, Ümraniye'de ele geçirilen bombalar üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yapılması yönündeki talebi değerlendiren Heyet, bu konudaki resmi bilirkişi listesinin, İstanbul Adli Yargı İlkderece Adalet Komisyonu Başkanlığından istenmesini, bu liste geldiğinde de bilirkişi incelemesi konusunun düşünülmesini hükme bağladı.
     Heyet, aynı avukatın talepleri üzerine Başbakanlık MİT Müsteşarlığına yazı yazılmasını kararlaştırarak, Tuncay Güney hakkında bu kurumca herhangi bir tahkikat yapılıp yapılmadığının sorulmasına ve söz konusu yazıya 7 Aralık 2008 tarihli internet çıktısının da eklenmesine karar verdi.
    
     -''ÖLDÜRME PLANLARI KONUSUNDA ÖNLEM ALINDI MI?''-
    
     Kemal Kerinçsiz'in istemlerini de değerlendiren Heyet, sanıklardan Muhammet Yüce ve Selim Akkurt'un dinlenen telefon görüşmelerinde bazı öldürme planlarından bahsedildiği anlaşıldığından, bu konuda herhangi bir idari ve kolluk önlemi alınıp alınmadığının ve bir soruşturma yapılıp yapılmadığının İstanbul Emniyet Müdürlüğünden sorulmasını kararlaştırdı.
     Kerinçsiz'in talebi doğrultusunda iddianamede bahsedilen ancak bunlarla ilgili sevk maddesi düzenlenmeyen olayların hükümle birlikte değerlendirilmesini de kararlaştıran Heyet, İP'li sanıkların avukatı Ceyhan Mumcu'nun taleplerine ilişkin, mahkemeye sunduğu belgeler incelenerek, gelecek oturumlarda karar verilmesine hükmetti.
     Mahkeme Heyeti, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar vererek, bir sonraki duruşmayı 18 Aralık Perşembe günü saat 09.30'a bıraktı.






Bu haber 379 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,425 µs