En Sıcak Konular

''ERGENEKON''DA 24. DURUŞMA TAMAMLANDI

4 Aralık 2008 19:50 tsi
''ERGENEKON''DA 24. DURUŞMA TAMAMLANDI ''Ergenekon'' davasının 24. duruşması tamamlandı. Mahkeme heyeti, davanın bir sonraki duruşmasının yarın saat 09.30'da yapılmasını kararlaştırdı.

İSTANBUL - ''Ergenekon'' davasının 24. duruşması tamamlandı.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, Hüseyin Görüm, Selim Akkurt, Muhammet Yüce ve Mete   Yalazangil dışındaki 41 tutuklu sanık getirildi. Duruşmada, tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk, İsmail Eksik, İbrahim Benli, Emin Caner Yiğit, Murat Özkan ve Zeki Yurdakul Çağman da hazır bulundu.
     Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, eski Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk'ün savunması alındı.
     Mahkeme heyeti, davanın bir sonraki duruşmasının yarın saat 09.30'da yapılmasını kararlaştırırken bazı sanıklar ve avukatların taleplerinin de yarınki duruşmada değerlendirilerek karara bağlanmasına hükmetti.

ESKİ YÜZBAŞI MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK: -''MAFYA TİPİ ÖRGÜTLENMELERLE HAYATIMDA HİÇBİR ŞEKİLDE İRTİBATIM OLMADI'' -''KUVAYI MİLLİYE DERNEĞİ İLE BİR İRTİBATIM OLMADI, BU DERNEKLERLE İLGİLİ YAZILARIMIN OLMASI, ONLARLA İLİŞKİM OLDUĞUNU GÖSTERMEZ'' -''TÜRK GLADYOSUNUN VAR OLDUĞU SÖYLENSE DE BUNUNLA İLGİLİ KİTAPLAR YAZILMIŞ İSE DE İÇİ BOŞ BİR KAP OLARAK KALMIŞTIR'' -''ŞİMDİ BU KABIN İÇİ PKK, DHKP/C VE HİZBULLAH İLE DOLDURULMAKTADIR''

     Kendisinden ele geçirilen notlardan birinde, İstanbul genelinde yeni bir örgütün varlığından ve toplantı yerlerinden bahsedildiğine de değinen Öztürk, ''Savcı Zekeriya Öz, bu notu kastederek, 'Polise gelmeyen istihbarat sana nasıl geliyor?' diye sordu. Ona katılıyorum, ama bunun cevabını ben veremem'' dedi.
     ''Devletin yeniden yapılanması'' belgesinin de siyasi bir partinin çalışması içerisinde yapıldığını ve bu belgenin kendisinden çıkmadığını ileri süren Öztürk, ''Kuddusi Okkır bu not yüzünden öldü. Bir insanın böyle bir not yüzünden ölümüne sebebiyet vermek son derece üzücü'' diye konuştu.
    
     -''VELİ KÜÇÜK İLE 3-4 KEZ GÖRÜŞTÜM''-
    
     Tutuklu sanıklardan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ile 2006'dan sonra görüşmediğini, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile de bugüne kadar, biri şimdiki eşi olan sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk ile evine yaptıkları ziyaret olmak üzere toplam 3 ya da 4 defa görüştüğünü dile getiren Öztürk, Küçük'ü bir konferansta tanıdığını söyledi.
     ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında firari şüpheli olan Tuncay Güney'i sadece basından tanıdığını kaydeden Öztürk, Kuvayı Milliye Derneği Başkanı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ'ı ise hayatında iki defa gördüğünü bildirdi.
     ''DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna'nın bazı söylemleriyle ülkeyi kışkırttığını'' ifade eden Öztürk, savunmasına şöyle devam etti:
     ''Provokatif eylem yaptığım söyleniyor. Hangi provokatif eylemim var? Mafya tipi örgütlenmelerle hayatımda hiçbir şekilde irtibatım olmadı. Bende örgütlere ait onlarca doküman var. Bu konuda akademik kariyer bile yapmayı düşünüyordum. Kuvayı Milliye Derneği ile bir irtibatım olmadı. Mehmet Fikri Karadağ ile bu dernek kurulmadan önce tanışmıştım. Bekir Öztürk'ü hiç tanımıyorum. Bu derneklerle ilgili yazılarımın olması, onlarla ilişkim olduğunu göstermez.''
    
     -''DIŞARIDAKİ BİR NUMARA, EYLEMİ KİMİNLE YAPACAK?''-
    
     Eski Yüzbaşı Öztürk, ''Sözde ben örgütün üst düzeyi ile görüşeceğim... Bir numara nerede, iddianameye göre neredeyse onu da tanıyorum. Bir numaranın operasyon gücüne sahip olduğu belirtiliyor. Ben, 22 numaralı sanık buradayım, bir numara dışarıda. Dışarıdaki bir numara eylemi kiminle yapacak?'' diye sordu.
     2001'de TSK'dan kendi isteğiyle istifa ettiğini belirten Öztürk, daha sonra da yazılar yazdığını söyledi.
     Bir askerinin, bir internet sitesinde, ''Bizim komutan derindi'' diye yazdığını anımsatan Öztürk, Terörle Mücadele Kanunu'ndan da alıntılar yaparak, terörle mücadele edenlerin bu şekilde deşifre edilmesini eleştirdi.
     Öztürk, ''Bu salonda daha fazla kimler teşhir edilecek... Tabii ki askerlerle görüşeceğim, Tapu Kadastro'yu bitirmedim, Harp Okulu'nu bitirdim. Askerlerle irtibatlı olmamam doğal değildir. 'Askerlerden uzak durun. Onlarla görüşürseniz size darbe yapalım teklifinde bulunur', bunu anlamış değilim'' şeklinde konuştu.
    
     -''MAFİA'' İSİMLİ DOKÜMAN-
    
     İddianamede yer verilen ''Mafia'' isimli dokümanın kendisinde olduğunu ve bu dokümandan faydalandığını anlatan Öztürk, ''Köşe yazılarımda kullandım. Bunları örgütsel doküman olarak elde etmedim. Diğer terör örgütlerine ilişkin de doküman var bende. Çünkü terör suçlarını, terörü yazıyorum ben. Ben de bu dokümanların olması son derece doğal. Bu 'Mafia' isimli dokümanın bende olması, beni mafya ile ilişkili kılmıyor'' ifadesini kullandı.
     Öztürk, terör konusunda eğitim aldığını ve pratik olarak da görev yaptığını anlatarak, ''Emniyet her şeyi biliyor da benim bir mafya grubu ile görüşmediğimi tespit edemiyor mu?'' diye sordu.
     Mehmet Zekeriya Öztürk, savunmasında şu görüşlere yer verdi:
     ''Gençlik yıllarımda 'Gırgır' diye bir dergi vardı. Zihni Sinir Projesi vardı. Yazıları çevirerek okumak zorunda kalırdınız. Yemin ediyorum, aynen bu şekilde bu iddianame. Mafya, çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişki içinde olduğumu iddia eden delilleri ben ne zaman göreceğim? Hangi amaçla ben çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişki kurmuşum? Hangi fiziki, teknik takip var? Hangi çıkarı elde etmişiz? Çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişki içinde olursan mantıken gelir durumunun yüksek olması lazım. Benim limitlerde bir ekonomik durumum var. İnsanın sabrını taşıran, psikolojik ve fizyolojik tüm hastalıkları verebilecek bir iddianamedir.''
     Yaklaşık 2 bin 500 sayfalık iddianame ve 400 klasörün üzerinde ekleri bulunduğunu hatırlatan Öztürk, savunmasını yaptığı kürsünün dahi ideal bir savunma yapmak için hazırlanmış olmadığını ve buraya sığamadığını ifade etti.
     ''Irak'taki direnişçilere 'terörist' denildiğini' söyleyen Öztürk, buna tepkisini dile getirdi. O kişilerin Irak'ta ABD'nin başına bela olduğunu belirten Öztürk, onları ''Heyecanlı vatanseverler'' ve ''Duygusal milliyetçiler'' olarak tanımladı.
     Öztürk, kendilerinin de ''Çete'' ve ''Mafya'' denilerek cezalandırılmak istendiğini söyledi.
    
     -''BENİ TAKİP EDEN POLİSİN EŞKALİNİ VEREBİLİRİM''-
    
     Kendisine fiziki takip de yapıldığını anlatan Öztürk, ''2,5 yıldan beri fiziki takip yapan polisin eşkalini verebilirim'' dedi.
     Cumhuriyet Savcılığının, Genelkurmay Başkanlığından, daha önce nerelerde görev yaptıklarını sorduğunu anımsatan Öztürk, ''1999-2001 yılları arasında İstanbul'da görev yapmam ile 2006'da Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması olayı arasında nasıl bir bağ var?'' sorusunu yöneltti.
     11 aydır tutuklu olduğunu hatırlatan Öztürk, ''11 aydır basın yazmadığı şeyi bırakmıyor. Burada kaldığım sürece yazmaya devam edecek'' şeklinde konuştu.
     Öztürk, mahkeme heyetine, bu aşamada savunmasına ara verilebileceğini söyledi.
     Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün, ''Yorulduysa savunmasına ara verebileceğini'' söylemesi üzerine sanık eski Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk, yorulduğunu dile getirdi.
     Duruşmada daha sonra, tutuklu sanıklardan eski polis memuru Aydın Yüksek'in çapraz sorgusuna geçildi.

 DURUŞMADA, TUTUKLU SANIKLARDAN ESKİ POLİS MEMURU AYDIN YÜKSEK'İN ÇAPRAZ SORGUSU YAPILDI

''Ergenekon'' davasının 24. duruşmasında, tutuklu sanıklardan eski polis memuru Aydın Yüksek'in çapraz sorgusu yapıldı.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Yüksek'e, üzerinde kendi fotoğrafı olan, ''Mehmet Çetin'' adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi bulunduğunu hatırlatarak, bu belgeleri kendisinin düzenleyip düzenlemediğini sordu.
     Yüksek de söz konusu nüfus cüzdanı ile sürücü belgesinin, husumetli olduğu Muzaffer Şenocak ile arasındaki davada, kendi lehine delillerden olduğunu söyleyerek, bu konuda daha fazla açıklama yapmadı.
     Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in, soruşturma sürecinde, tutuklanabileceğini söyleyerek bir kişiye çanta bırakıp bırakmadığını sorduğu Yüksek, tutuklandıktan 2 ay sonra ev sahibinin evi tahliye ettiğini anlattı.
     Pekgüzel'in, çantada silah ele geçirildiğini hatırlatarak, bunu kendisinin bırakıp bırakmadığını sorması üzerine Yüksek, ''Ablamın evine o çantayı bir vatandaş bırakmış'' dedi.
     Savcı Pekgüzel'in, ele geçirilen ve bazı askeri bilgilerin yer aldığı CD'nin içeriğini görüp görmediğini sorduğu Yüksek, Muzaffer Şenocak'tan kalan eşyayı çöpe atarken bazı disketlerin eline geçtiğini, daha sonra bu disketleri CD'ye yüklettiğini, içindeki bilgileri de gördüğünü, ancak bununla pek ilgilenmediğini dile getirdi.
     Savcının ''Bunu ne zaman Mete Yalazangil'e verdiniz?' sorusuna karşılık da Yüksek, Yalazangil'in ofisinde CD'yi bir dizüstü bilgisayara taktıklarını, oradan çıkarken de bilgisayarda unuttuğunu kaydetti.
     CD'nin kendisi için bir anlamı ya da değeri olmadığını söyleyen Aydın Yüksek, savcının ''(Bunu Muzaffer Tekin'e ver) demediniz mi?'' diye sorması üzerine, ''Kimseye böyle bir talimatım yok. Verildiğinden de bilgim yok'' dedi.
     Yüksek, bir başka soru üzerine, CD'yi Kemal Kerinçsiz'in bürosunda da bir bilgisayara taktığını dile getirdi.
     Tekin'in bu CD yüzünden tutuklanmasından rahatsız olduğunu anlatan Yüksek'e savcı Pekgüzel, Kerinçsiz'in CD'nin içeriğinin gizli olmadığı yönünde kendisine bir şey söyleyip söylemediğini de sordu.
     Yüksek, ''Genelkurmay mı, MGK mı tam olarak bilemiyorum. Bir açıklama yapıldı. Gizli belge değil, suç unsuru olmadığı söylendi'' şeklinde konuştu.
     Pekgüzel'in, bu CD'leri disketlerden hazırladığını söylediğini hatırlatarak, bu disketlerin nerede olduğunu sorması üzerine de Yüksek, ''Sanırım çöpe atmış olmam gerekir. Muzaffer Şenocak ile aramızda tartışma geçti, çöpe atmış olabilirim'' diye konuştu.
     Diğer savcı Nihat Taşkın'ın, üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ve başka isme düzenlenmiş nüfus cüzdanı ve sürücü belgesine ilişkin sorusunu da yanıtlayan Yüksek, ''İyi niyetli olarak bir iş yapmaya çalıştım. Hayatımın hatalarını yaptım üst üste. 18 aydır tutukluyum. Bu, benim ve ailem için işkence'' dedi.
     Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, sanık Yüksek'e ''Sorulara cevap vermek zorunda değilsiniz. Ama cevap verecekseniz, sorulan soruya karşılık verin'' diye uyarıda bulundu.
    
     -KERİNÇSİZ'İN SORULARI-
    
     Tutuklu sanıklardan avukat Kemal Kerinçsiz de Aydın Yüksek'e, ''Söz konusu CD'yi bilgisayarda baktıktan sonra aldın mı?'' diye sordu. Yüksek, ''Aldım, yanımda götürdüm'' dedi.
     Kerinçsiz'in, ''Ben 'CD'yi gidin savcılığa teslim edin' dedim mi?'' diye sorması üzerine Yüksek, ''Dediniz'' şeklinde yanıt verdi.
     Yüksek, Kerinçsiz'in, ''Dışarıda sivil polislerin gezdiğini söyledim mi size?'' şeklindeki sorusu üzerine de ''Evet, öyle bir konuşma geçti'' dedi.
     Kerinçsiz'in, ''kendisini televizyondan tanıdığı için mi yanına geldiğini'' sorması üzerine Yüksek, ''Doğrudur'' yanıtını verdi.
     CD'nin içeriğindeki askeri bilgilerin aslında gizli belge olmadığını savunan Kerinçsiz, Yüksek'e bunların üzerinde imza ve kaşe bulunup bulunmadığını sordu. Yüksek de yazının üzerinde imza ve kaşe olmadığını söyledi.
    
     -TEKİN'İN SORULARI-
    
     Tutuklu sanıklardan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin de Aydın Yüksek'e, kendi yanına geldiğinde, Muzaffer Şenocak'ın asker olup olmadığını öğrenmek amacını taşıyıp taşımadığını sordu. Yüksek de ''Evet'' yanıtını verdi.
     Bunun üzerine söz alan Muzaffer Şenocak, Yüksek'e ''Beni mermer ocakları olan emekli bir albayla tanıştırdınız mı?'' diye sordu. Yüksek de ''Yanımda bulunurken gayri ihtiyarı tanıştı'' dedi.
     Şenocak'ın, ''Bu oluşturduğunuz CD'yi Mete Yalazangil aracılığıyla Muzaffer Tekin'e götürme amacınız neydi?'' sorusuna Yüksek, ''Ben kimseye CD götürmedim'' yanıtını verdi.
     Şenocak, Yüksek'e, tanıdığı emekli bir albay varken neden Muzaffer Tekin'e gittiğini, kendisiyle arasındaki husumeti neden mahkemeye taşımadığını ve tutuklanmasının ardından kendisine ait delilleri yok edip etmediğini sordu. Yüksek de böyle bir şey olmadığını savundu.
     Müdahil Şebnem Korur Fincancı'nın avukatı Özkan Yücel'in başkasının adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı ve ehliyete ilişkin sorusu üzerine Aydın Yüksek, bunun aynısının Muzaffer Şenocak'ta da ele geçirildiğini söyledi.
     Şenocak da belgenin fotokopisini Cumhuriyet savcısına sorgu sırasında kendisinin verdiğini kaydetti.
     Bunun üzerine Yüksek, bu ifadenin doğru olmadığını, çünkü savcı huzuruna gitmeden önce polis tarafından arama yapıldığını anlattı.

 İSTANBUL CUMHURİYET SAVCILIĞI, TUNCAY GÜNEY HAKKINDA ''TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ OLMAK'' SUÇUNDAN SORUŞTURMANIN DEVAM ETTİĞİNİ BİLDİRDİ -9 NO'LU GİZLİ TANIK İLE İLGİLİ OLARAK TÜM GÖRÜŞMELERİ İÇEREN CD MAHKEMEYE GÖNDERİLDİ

     ''Ergenekon'' davasına bakan Mahkeme Heyeti, İstanbul Cumhuriyet Savcılığının, Tuncay Güney hakkında ''terör örgütü üyesi olmak'' suçundan yapılan soruşturmanın devam ettiğini bildirdiğini kaydetti.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Tuncay Güney ile ilgili yapılan röportajlara ilişkin bazı televizyon kanallarına yazılan yazıya cevap verildiğinin görüldüğünü bildirdi.
     Başkan Şengün, silahlı ve silahsız terör örgütleri listesine ilişkin mahkemenin yazısına verilen bir cevapta da böyle bir liste bulunmadığının, fakat herhangi bir terör örgütüne ilişkin sorulması halinde, cevap verilebileceğinin bildirildiğini kaydetti.
     İstanbul Cumhuriyet Savcılığının da mahkemeye cevaben yazı yazdığını belirten Başkan Şengün, söz konusu yazıda, savcılığın, Tuncay Güney hakkında ''terör örgütü üyesi olmak'' suçundan soruşturmayı sürdürdüğünün bildirildiğini dile getirdi.
     Başkan Şengün, MİT'ten gönderilen başka bir yazıda da ilgili Cumhuriyet Savcılığınca bir kısım kişiler hakkında soruşturmanın gizli olarak yürütülmekte olduğunun bildirildiğini anlatarak, ayrıca 9 No'lu gizli tanık ile ilgili olarak tüm görüşmeleri içeren CD'nin de mahkemeye gönderildiğini kaydetti. 
     Bu arada, avukat Hasan Basri Özbay da mahkeme heyetine, MİT tarafından hazırlandığı belirtilen, Ergenekon örgütünde adı geçen kişilere ilişkin şema konusunda ilgili savcılığa yazılan yazıya cevap gelip gelmediğini sordu.
     Başkan Şengün de savcılığın, bazı kişiler hakkında tahkikatın devam ettiğini bildirdiğini, ancak isim belirtilmediğini söyledi.

TUTUKLU SANIKLARDAN ESKİ YÜZBAŞI MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ÜN SAVUNMASI TAMAMLANDI

     ''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında, tutuklu sanıklardan eski Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk'ün savunması tamamlandı.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasına devam eden Öztürk, iddianamede, ''Danıştay saldırısının ardından Muzaffer Tekin'in yargıyı yanıltmak için kendisini bıçakladığı ve bu olayı kamuoyu yaratmak için kendisinin basına verdiği'' şeklinde bir ifade olduğunu söyledi.
     Bunun çok acımasız bir ifade olduğunu savunan Öztürk, Harp Okulunda ast-üst ilişkisi değil, ağabey-kardeş ilişkisi bulunduğunu kaydetti.
     Öztürk, mesleki hayatta da rütbece kendisinden yüksek de olsa eğer emir almıyorsa, bu ilişkinin ast-üst değil, ağabey-kardeş ilişkisi olduğunu anlattı.
    
     -TEKİN'İN İNTİHAR GİRİŞİMİ-
    
     Kendisi için ağabey olan ve aralarında 10 yaş bulunan Tekin ile de ilişkisinin böyle olduğunu söyleyen Öztürk, Danıştay saldırısından sonra Tekin'in kendisini bıçaklamasını kast ederek, şunları söyledi:
     ''Olaylar bu hale gelince, tabii ki ar damarımız çatlamamış, bu işlere çok alışık olmadığımız için, bu koşuşturma içinde kendisini ifade etmek isteyen bir Muzaffer Tekin vardı. Ailesine ve bir tane de basına verilmek üzere hazırladığı not vardı. Bu notları ben aldım. Bir tek örgüt dokümanı, bu kişileri örgüt elemanı yapıyorsa, aynı amaç doğrultusunda bir araya getirmeye yetiyorsa, gerçekten polis teşkilatının ve savcılığın işi çok kolay.
     Aynı amaç doğrultusunda olmak için bu doküman yeterli ise bu dokümanın bulunmadığı üst düzey ile nasıl irtibat kuruyoruz. Geriye bir tek yol kalıyor. Zihinsel, telepati yolu ile irtibat kurmak lazım. Kabul edilebilir bir iddia değil.''
     Öztürk, Muzaffer Tekin'in ofisinde gizli toplantı yapılacak bir bölüm olmadığını belirterek, ofiste çok kalabalık gruplar olmadığını, dost ve arkadaş toplantıları yapıldığını söyledi.
     Gizli tanığın Cumhuriyet'e el bombası atılmasına ilişkin beyanlarına da katılmadığını belirten Öztürk, Muzaffer Tekin'in bıçakla yaralandığı günle ilgili, ''Muzaffer Tekin ile o gün sabaha kadar beraberdim. O süre içinde 'Danıştay'a sıkılan kurşunun arkasında kim var' başlıklı yazımı yazıyordum. Basın, Tekin hakkında olumsuz ve tek yanlı yayın yapıyordu'' dedi.
     Bunun üzerine, babasının asker olması ve kendisine sempati duymasından dolayı Halil Behiç Gürcihan'dan, Tekin'i ifade edecek bir röportaj yapmasını istediğini dile getiren Öztürk, Gürcihan'ın kabul etmemesi üzerine yazılarını sahibi olduğu internet sitesinden çıkarttığını anlattı.
    
     -TERÖRLE MÜCADELE İÇİN 3 MİLYON KİŞİ-
    
     Mehmet Zekeriya Öztürk, şeref ve onurla hizmet ettiği TSK'ya zarar verilmeye çalışıldığını, kendisi üzerinden TSK'ya karşı bir yönelim olduğunu ileri sürerek, 1984'ten bu yana TSK'nın, dünyanın hiçbir ordusunun elde edemediği başarıyı elde ettiğini ve bu kurumun terörle mücadeledeki standardının dünya ülkelerinden çok yüksek olduğunu söyledi.
     Öztürk, 24 yıldan beri, her yıl 100 bin kişiye terörle mücadele konusunda en ağır koşullarda eğitim verildiğini ve bu alanda dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı kadar 20-45 yaş arasında yetişmiş 2,5-3 milyon insan bulunduğunu kaydetti.
     Türkiye'nin AB'ye girmek için uğraş verdiğini anlatan Öztürk, Türkiye'nin konumu itibariyle çok kritik bir yerde olduğunu ve derin sorunları bulunduğunu anlattı.
     Soruşturma savcısını da eleştiren Öztürk, savunmasını burada bitirmek istediğini belirterek, ''Bu iddianameye cevap vermek tahammül edilmeyecek bir seviyeye gelmiştir'' dedi.
    
     -EMNİYET VE SAVCILIK İFADESİNİ REDDETTİ-
    
     Öztürk, emniyet ifadesini kabul etmediğini belirtince, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün bunun nedenini sordu. Öztürk de ''4 gün boyunca hiç uyumadım. İfadem genelde doğru. Avukatım okudu, ben imzaladım. Küçük ayrıntılarını kabul etmiyorum'' dedi.
     Başkan Şengün tarafından okunan savcılık ifadesini de kabul etmeyen Öztürk'e Şengün, ''Bunca yazıyı yazan kişisin. Nasıl kelime oyunu yapıldığını anlarsın. Bu ifadenizi avukatınız okudu mu? Bu ifadenin dışında başka bir ifadeye mi imza attınız?'' dedi.
     Öztürk de ''İfadem bu. Altında da imzam var. Önce avukatım okudu. O imzalayınca ben de imzaladım'' dedi.
     Dosyada bulunan iki ayrı sorgu hakimliği ifadesini kabul eden Öztürk, Ocak 2008'de alınan ifadesi sonucunda tutuklandığını, ancak bunun yeterli bir ifade olmadığını söyledi.
     Avukatların taleplerinin alınmasının ardından duruşmaya ara verildi.

TUTUKLU SANIKLARDAN DOÇ. DR. HABİP ÜMİT SAYIN, SAVCILARA HAKARET İÇEREN DİLEKÇEYİ, SANIKLARDAN HAYRETTİN ERTEKİN'İN ZORLAMASIYLA YAZDIĞINI İLERİ SÜRDÜ

     ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Habip Ümit Sayın, savcılara hakaret içeren dilekçeyi, sanıklardan Hayrettin Ertekin'in zorlamasıyla yazdığını ileri sürdü.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince bugün yapılan 24'üncü duruşmada, tutuklu sanıklardan eski Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk'ün avukatı Yaşar Ağsu savunmasına başladı.
     Türkiye'nin bir demokratik cumhuriyet olduğunu söyleyen Ağsu, bunu unutmuş olanlara mahkemenin, bu gerçeği hatırlatacağını ifade etti.
     Bu beyanlar sırasında Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, saati hatırlatarak Ağsu'ya, uzun sürecekse savunmasına daha sonra devam edebileceğini belirtti. Ağsu da daha sonra devam etmek üzere savunmasına ara verdi.
     Duruşmada talepte bulunmak için söz alan tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz, 5 adet belgeden bahsederek, bu belgelerin Genelkurmay'a gönderilip, gizlilik derecesi olup olmadığının sorulmasını istedi. Kerinçsiz ayrıca, iddianamenin yanı sıra ekleri ile delillerin de sanıklara tebliğ edilmesi gerektiğini söyledi.
     Kerinçsiz'in avukatı Tolga Akalın da Tuncay Güney'in bir başka istihbarat kuruluşuyla bağlantılı olduğu şüphesiyle bir soruşturma kapsamında olup olmadığının MİT'ten sorulmasını talep etti. Akalın ayrıca, müvekkilinin tahliyesini istedi.
    
     -SAYIN, ERTEKİN'İN KENDİSİNE BASKI YAPTIĞINI İDDİA ETTİ-
    
     Tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Habip Ümit Sayın da savcılara hakaret içeren dilekçeyi kendi özgür iradesiyle yazmadığını belirterek, bu dilekçenin, koğuş arkadaşı Hayrettin Ertekin tarafından kendisine dikte ettirildiğini savundu.
     Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Sayın'a doçent olduğunu hatırlatarak, buna rağmen nasıl kendisine zorla dilekçe yazdırılabildiğini sordu.
     Kendisine psikolojik zorlama ve bazı tehditlerde bulunulduğunu ileri süren Sayın, söz konusu dilekçeyi cezaevi yetkililerine kendisinin değil, Ertekin'in verdiğini de söyledi. Sayın, ayrıca bu dilekçenin kendisine verilmesini istedi.
    
     -''EYMÜR, SAVCIYA DEĞİL POLİSE İFADE VERDİ'' İDDİASI-
    
     Tutuklu sanıklardan Vedat Yenerer'in avukatı Vural Ergül, soruşturmaya ilişkin savcılık kaleminde ''kalan'' adlı bir klasör olduğunu belirterek, bu klasörün de bütün olarak dava dosyasına sunulmasını talep etti.
     Ergül, eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün internet sitesinden bir açıklama yaptığını belirterek, Eymür'ün, önceden tanımadığı Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ü, ''tanık'' olarak ifade verirken tanıdığını belirttiğini anlattı.
     Ancak, 391. klasörün 21. sayfasında yer alan 17 Haziran 2008 tarihli, Eymür'e ilişkin bilgi alma tutanağından anlaşılacağı üzere, Eymür'ün ifadesini savcıya değil polise verdiğini söyleyen avukat Ergül, Eymür'ün savcılık makamına verdiği ve dosyaya konulmamış tanık beyanı bulunup bulunmadığının sorulmasını istedi.
    
     -CEP TELEFONU GÖRÜŞMELERİ ARAŞTIRILSIN-
    
     Savcı Öz, Eymür ve Öz'ün korumalarına ait olduğunu söylediği bazı cep telefonu numaralarını veren Ergül, bu telefonların arama, aranma ve mesaj trafiğinin nasıl gerçekleştiğinin ilgili GSM operatöründen sorulmasını talep etti.
     Ergül ayrıca, bu numaralar ile Adalet Bakanı'nın yakın korumaları arasında telefon konuşması olup olmadığının, olduysa görüşmelerin ''devre arkadaşım ile görüştüm'' izahı ile açıklanıp açıklanamayacağı hususunun da araştırılmasını talep ettiğini söyledi.
    
     -ERTEKİN SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ-
    
     Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin, Habip Ümit Sayın'ın beyanlarının gerçek dışı olduğunu savunarak, Sayın ile cezaevinde sadece 7 gün birlikte kaldıklarını söyledi.
     Ertekin, Sayın'ın 30 sayfalık söz konusu metni kendisine okuduğunu ve metinde Cumhuriyet savcısına yönelik hakaret ve küfür olduğunu belirterek, Sayın'a, ''Bunların hepsini çıkar'' dediğini söyledi.
     Sanık avukatlarından Hasan Basri Özbay, savcılıkça mahkemeye gönderilen şemaya ilişkin yazıda isim listesi bulunup bulunmadığını, ''sadece bir kısım kişiler hakkında soruşturma yürütüyoruz'' yanıtının verilip verilmediğini sordu.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de ''İsim listesi yok'' dedi. Bunun üzerine avukat Özbay, mahkemenin otoritesinin sınandığını ileri sürdü ve şemanın sanıklara verilmesini istedi.
     Başkan Şengün de burada bulunan savcılarla bunun bir alakası olmadığını söyledi.
     Halil Behiç Gürcihan'ın avukatı Ercan Birol, müvekkiline yönelik suçlamaların temel dayanağının ''sanıklardan Habip Ümit Sayın'ın 23 Mayıs 2008 tarihli yalan ve iftiralarla dolu ek ifadesi'' olduğunu savunarak, Sayın'ın bulunduğu cezaevi savcılığı aracılıyla mahkemeye yazdığı 7 Ekim 2008 tarihli dilekçede, bu beyanların kendisinden baskı altında alındığını belirttiğini kaydetti.
     Birol, Sayın'ın son olarak 30 Ekim 2008 tarihli bir internet sitesinde yayımlanan ''Derin Gündem'' başlıklı yazısının da son verdiği dilekçeyle örtüştüğünü vurguladı.
     Sayın'ın yazdığı ve Birol tarafından okunan dilekçede de soruşturma savcılarına yönelik bazı ağır ithamlar bulunduğu görüldü.
     Avukat Ercan Birol, 7 Ekim 2008 tarihli dilekçe ile 30 Ekim 2008 tarihli yazının Sayın tarafından yazılıp yazılmadığının, bu yazıları baskı altında yazdığını belirten Sayın'ın neden bugüne kadar bir müracaatta bulunmadığının ve hangi gerekçelerle beyanlarına itibar edileceğinin mahkemece araştırılmasını istedi.
     Yine 7 Ekim 2008 tarihli dilekçenin yaklaşık 2 aydır dosyaya intikal etmemesinin nedeninin ve bunun kimler tarafından, ne maksatla dosyaya girmesinin engellendiğinin de mahkemece araştırılmasını talep eden Birol, müvekkilinin tahliyesini istedi.
     Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, bazı sanıkların cep telefonlarının iadesine ilişkin talepleriyle ilgili olarak, içinde suç unsuru bulunmayanların iadesini, Kemal Kerinçsiz'in talebinin kabul edilip, bahse konu belgelerin Genelkurmay Başkanlığına gönderilerek, gizli kalması gereken belgelerden olup olmadığının sorulmasını ve tutuklu sanıkların bu hallerinin devamını talep etti.
     Emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün kızı ve avukatı Zeynep Küçük de müdahil Şebnem Korur Fincancı'nın avukatlarının, sadece kendi konularıyla ilgili kişisel verilerin kaydedilmesi hususunda sorular sormasını istedi.
     Duruşmaya bir süre ara verilmesinin ardından Mahkeme Heyeti, bir sonraki duruşmanın yarın saat 09.30'da yapılmasını kararlaştırdı.
    
     -KARABULUT'UN BASIN AÇIKLAMASI-
    
     Tutuklu sanıklardan ''Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi'' Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Karabulut'un, basın mensuplarına dağıtılan yazılı açıklamasında, Antalya'da 16 yıldır 1-7 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilen ''Noel Baba ile Dünya Barışına Çağrı'' etkinliklerinin ''Ergenekon'' soruşturması dolayısıyla yapılamadığı ileri sürüldü.
     Dünyada insanlar arası barışı gözeterek her yıl bir konu başlığıyla yapılan etkinliklerin 2008 yılı konusunun ''Barış Yolunda Siyaset'' olduğu kaydedilen açıklamada, ''Etkinliklere farklı düşüncedeki siyasiler davet edilecek ve onlardan barış yolunda konuşma yapmaları istenecekti. Yine etkinlik kapsamında barışı, erdemliliği ve iyi ahlakı yaşatmak isteyen kişi veya kurumlara verilen 'Noel Baba Barış Ödülü' Fildişi Sahilleri Cumhurbaşkanı'na verilecekti'' bilgisi yer aldı.
     Bu arada, bugünkü duruşmaya, tutuksuz sanıklardan Aydın Gergin de katıldı.







Bu haber 383 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,491 µs