En Sıcak Konular

''ERGENEKON'' DAVASINA PERŞEMBE GÜNÜ DEVAM EDİLECEK

25 Kasım 2008 21:07 tsi
''ERGENEKON'' DAVASINA PERŞEMBE GÜNÜ DEVAM EDİLECEK İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugün yapılan 19'uncu duruşması tamamlandı.

İSTANBUL - ''Ergenekon'' davasının bir sonraki duruşması, 27 Kasım Perşembe günü yapılacak.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugün yapılan 19'uncu duruşması tamamlandı.
     Mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmanın, 27 Kasım Perşembe günü saat 09.30'da yapılmasını karara bağladı.

TUTUKLU SANIKLARDAN YAZAR ERGÜN POYRAZ'IN AVUKATI HÜSEYİN BUZOĞLU, MÜVEKKİLİNİN TAHLİYESİNİ İSTEDİ

''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında, tutuklu sanıklarından yazar Ergün Poyraz'ın avukatı Hüseyin Buzoğlu, müvekkilinin tahliyesini talep etti.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın bugünkü duruşmasında yazılı olarak hazırladığı savunmasını okuyan Ergün Poyraz, davanın iddianamesini ''iftiraname'' olarak niteleyerek, ''Okuyunca nedense aklıma rövanş gibi şeyler geliyor. Adeta Ankara DGM'de Fethullah Gülen aleyhine açılan davanın intikamı gibi'' görüşünü savundu.
     Poyraz, ''dinci ve Fethullahçı yapılanmaların, kendi eylemlerini Atatürkçülerin üstünü yıkmak için çırpındığını'' ileri sürerek, iddianamenin 661'inci sayfasında, İhsan Güven'e ait belge ve bilgilerin olduğunun belirtildiğini, ancak içeriğin gizlendiğini savundu.
     Bu belgelerin, Güven'in sağlığında cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar ve diğer devlet görevlilerine yazdığı mektuplar olduğunu öne süren Poyraz, bu belgelerin Türkiye'deki irticai faaliyetlerle ilgili olduğunu ve Güven'in ölümünden sonra yakınında bulunan kişilerce kendisine getirildiğini anlattı.
     Sevgi Erenerol'dan aldığı talimat ile kitap yazdığı yönündeki iddiaya değinen Poyraz, ''16 kitabı olan bir yazarım. 2007'de Türkiye'de Orhan Pamuk ve Turgut Özakman'ın ardından en çok kazanan 3'üncü yazarım. İftiranamenin 124'üncü sayfasında bazı asker kişilerden gizli belge aldığım yalanı ve iftirası atılmış, hiçbir belge ve bilgi gösterilmemiştir. Zira yalan, iftira bu soruşturmanın özü olmuştur'' dedi.
     Poyraz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı olan herkesin ya bir cinayete ya bir trafik kazasına uğradığını ya da hapishaneye gönderildiğini ileri sürdü.
     Savunmasını tamamlamasının ardından Poyraz'ın daha önceki ifadeleri Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün tarafından okundu.
    
     -AVUKATIN BEYANLARI-
    
     Söz verilen Ergün Poyraz'ın avukatı Hüseyin Buzoğlu da, soruşturma savcısı Zekeriya Öz ile ilgili Hakim ve Savcılar Yüksek Kuruluna suç duyurusunda bulunduğunu, yapılan tüm suç duyurularının birleştirilerek Öz hakkında soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini hatırlattı.
     Buzoğlu, Savcı Öz hakkında soruşturma izni verilmezken Zihni Çakır'la ilgili karar veren Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Hakkı Yalçınkaya hakkında soruşturma başlatıldığını söyledi.
     Müvekkilinin tahliyesini talep eden Buzoğlu, mahkemeye hitaben, ''(Eğer tutuklamaya son verirsek bizim hakkımızda da soruşturma başlatılır) diye düşündüğünüze inanmak istemiyorum'' dedi.
     Mahkeme Başkanı Şengün de ''Bu ifadenizi zul kabul ederim. Açıklamanız en doğal hakkınız. Ancak bu mahkemede o fikirlerinizi doğrulayacak hiçbir şey göremeyeceksiniz'' diye konuştu.
     Bu sözler üzerine, ''Ancak tutukluluğun devamı bunu gösteriyor'' yanıtını veren Buzoğlu, ''Tutukluluğun devamına karar vererek, siz Türk toplumu üzerindeki korku tünelinin ucunun açık bırakılmasına devam ediyorsunuz'' dedi.
     Müvekkilinin konutunun, jandarma bölgesinde olduğu için jandarma tarafından korunduğunu anlatan Buzoğlu, ''Ankara'da konut koruması yapılan 3 kişi var. Melih Gökçek, Sinan Aygün ve Ergün Poyraz'' dedi.
    
     -LOBİ BELGESİ-
    
     İddianamede yer alan ''Lobi Belgesi''nin 12 Temmuz 2006'da ''aloihbar.org'' adlı internet sitesinde yayımlandığını ifade eden Buzoğlu, internetten aldığı bu belgeyi Sevgi Erenerol'a kendisinin verdiğini söyledi.
     Erenerol'un internetten alınan bu belge nedeniyle yargılandığını ileri süren Buzoğlu, bu durumu eleştirdi.

DURUŞMADA, TUTUKLU SANIKLARDAN ERGÜN POYRAZ'IN ÇAPRAZ SORGUSU YAPILDI -SORGU SIRASINDA, SORULARA İTİRAZLAR ÜZERİNE CUMHURİYET SAVCILARI POYRAZ'A SORU YÖNELTMEYİ BIRAKTI

''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında, tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz'ın çapraz sorgusu yapıldı.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü duruşmasında savunmasını yapan Poyraz'ın avukatı Hüseyin Buzoğlu, ''Sayın Poyraz'a sorulan sorular içinde örgüt bağlantısı konusunda hiçbir soru yöneltilmemiştir. Dosyada araç suçlar olarak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin Yargıtay'da olan dosyası dışında başka suç yoktur'' dedi.
     Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün hukuk normlarını çok iyi bildiğini, fakat yerine getirmediğini ileri süren Buzoğlu, ''Hukuka aykırı olarak elde edilen tüm delillerin derhal dosyadan çıkarılması gerekir'' diye konuştu.
     ''Türk toplumunun korku tünelinden geçirildiğini'' iddia eden Buzoğlu, yaratılan korku imparatorluğunun devamı için soruşturmanın açık bırakıldığını öne sürdü.
     MİT Müsteşarlığına 3 Temmuz 2002'de gönderilen isimsiz mektup ve ekindeki CD'lerle ilgili işlem yapılmadığını ileri süren Buzoğlu, ''fakat bunlara ilişkin bilgilerin önce Genelkurmay Başkanı'na, ardından Başbakan'a intikal ettirildiğini'' ifade etti.
     Savunmasında bazı CD ve belgelerden söz eden Buzoğlu, bunların, 2001'de hakkındaki dolandırıcılık iddiasından dolayı evinde arama yapılan Tuncay Güney'den çıkan belgeler olduğunu söyledi.
     Avukat Buzoğlu, iddianamedeki ''terör örgütü'' tanımına ilişkin olarak ise ''Bir terör örgütü sadece mevcut hükümete karşı eylemler gerçekleştirmez. Bir terör örgütünün ideolojisinin olması gerekir. Bir terör örgütünün öncelikle anayasal düzeni değiştirmeye çalışması gerekir'' diyerek, buna ilişkin eylemler söz konusu değilse, terörizm olgusunun olamayacağını savundu.
     Buzoğlu, savunmasında ayrıca, aynı kafile numarasıyla binlerce el bombasının imal edildiğini dile getirdi.
     ''Atatürk tarafından kurulan Türk Ortodoks Patrikhanesi'nin Türk polisine arattırıldığı tarihin, Yunanistan Başbakanı'nın ziyaretinden bir gün öncesi olduğunu'' söyleyen Buzoğlu, ''(Rum Ortodoks Patrikhanesi'nde bir kişi boğazlanıyor) deseniz, Türk polisi girebilir mi?'' diye sordu.
    
     -ŞEMDİNLİ İDDİANAMESİ-
    
     ''İddianamenin 179. sayfasında, Şemdinli iddianamesine sahip çıkıldığını ve karşıt gösteriye katılınmasının örgüt faaliyeti olarak ileri sürüldüğünü'' savunan Buzoğlu, 2006 yılı Mart ayında Galatasaray Meydanı'nda Şemdinli iddianamesini protesto için yapılan bir gösteriyi örnek verdi.
     Şemdinli iddianamesine ilişkin Ceza Genel Kurulu kararında ciddi eleştiriler getirildiğini söyleyen Buzoğlu, ''Bu davaya konu iddianameye göre ise bu denli siyasallaştırılmış bir iddianameye karşı, bir birey olarak tepki gösterilmesi örgüt fiili olarak kabul edilmiş ve Ceza Genel Kurulu kararına yansıyan hukukilikten uzak, Şemdinli iddianamesi bizzat bu iddianameyle kabul edilmiştir'' dedi.
     Dünyada uyuşturucu ticaretinin bir yıllık cirosunun 2 trilyon dolar civarında olduğunu söyleyen Buzoğlu, Anadolu'nun eroin için ciddi bir geçiş noktası olduğunu, anlattı.
     İddianamede, Türkiye'deki mafyanın ''Ergenekon'' tarafından kontrol edildiğinin ileri sürüldüğünü söyleyen Buzoğlu, buna karşılık, ''elde edilen gelirin nerede olduğu'' sorusuna yanıt aranmadığını dile getirdi.
     İddianamede kanıt olarak, bir gizli tanık ifadesi ve iki telefon görüşmesi olduğunu savunan Buzoğlu, müvekkili hakkında, ''seçilmiş yöneticileri asılsız isnatlarla yıpratıp, halkın gözünde hedef ve düşman haline getirmeye çalışmak'' iddiasıyla ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik'' suçlamasıyla dava açıldığını söyledi.
     Buzoğlu, ''Bir insanın, silahlı isyana tahrik iddiasıyla tutuklanıp karşınıza gelebilmesi için başka delillerin olması gereklidir'' dedi.
     Suçun oluşması bakımından önemli hususun, halkı silahlı olarak maddi bir fiile kışkırtmak olduğunu ifade eden Buzoğlu, Poyraz'ın kitaplarında böyle bir şeyin söz konusu olmadığını savundu.
     Avukat Buzoğlu, müvekkilinin ''silahlı örgüt üyesi olduğu'' iddiasına ilişkin olarak ise ''Ergun Poyraz'ın tek bir silahı vardır, kalemi. Ergun Poyraz bu silahından mahrum bırakılmıştır'' diyerek, ''yargılanan sanıkların kalemleri ile darbeyi nasıl gerçekleştireceklerini'' sordu.
     Kişisel verilerin kaydedilmesi suçlamasına ilişkin olarak ise müvekkilinin açık kaynaklardan elde ettiği verileri okurlarıyla paylaştığını söyleyen Buzoğlu, yargılamanın, Türkiye'deki bundan sonraki süreçle ilgili olarak mahkemeye ciddi sorumluluk yüklediğini anlattı.
     Buzoğlu, ''Gerek ülkede yapılacak yeni operasyonlar, gerekse yeni kurguları, senaryoları önleyecek tek makam mahkemenizdir'' diye konuştu.
     Buzoğlu, müvekkilinin tahliyesini talep etti.
    
     -ERGÜN POYRAZ-
    
     Avukat Buzoğlu'nun savunmasının ardından tutuklu sanık yazar Ergun Poyraz'ın çapraz sorgusuna geçildi.
     Sorguda, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Poyraz'a, Kemal Aydın, Neriman Aydın, Ercüment Ovalı ve Durmuş Ali Özoğlu'nu tanıyıp tanımadığını sordu.
     Poyraz da Kemal Aydın'ı bir defa gördüğünü, Neriman Aydın'ı hatırlamadığını, diğer iki kişiyi ise tanımadığını söyledi.
     Savcı Pekgüzel'in, ''Neriman Aydın'dan el yazısıyla yazdığı bazı notlar ele geçirildi. Bunlarda, '3 Mart 2006'da Sevgi Erenerol, Ergün Poyraz ve Ercüment Ovalı ile sohbet yapıldı' deniliyor'' deyip, bu konudaki beyanını sorması üzerine araya giren Poyraz'ın avukatları, söz konusu belgeleri görmediklerini belirterek, soruya itiraz etti.
     Pekgüzel'in, konuyu, iddianameyle bağlantılı olduğu için sorduğunu ifade etmesi üzerine, avukatlar bu belgelerin dosyada ve iddianamede yer almadığını belirtti.
     Savcı Pekgüzel'in, bu belgelerin mahkemeye geleceğini söylemesinin ardından, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, bu soruların sorulmamasını istedi. Bunun üzerine savcı Pekgüzel de Poyraz'a soru sormayı bıraktı.
     Daha sonra diğer Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'ın, eğitim düzeyini sorduğu Poyraz, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesini ikinci sınıftan, Açıköğretim Fakültesi İktisat Bölümünü de üçüncü sınıftan terk ettiğini söyledi.
     Poyraz, Taşkın'ın sorusu üzerine, askerliğini Girne'de depo çavuşu olarak yaptığını anlattı.
     Savcı Taşkın'ın, ''Hikmet Çiçek'i tanıyor musunuz?'' şeklindeki sorusuna da Ergün Poyraz, ''Cüneyt Zapsu ile ilgili kitap yazacağından söz eden Çiçek'e bildiklerini anlattığını, konuyla ilgili yazdığı kitabı verdiğini, ancak Çiçek'in ne yazdığını bilmediğini'' söyledi.
    
     -SAVCI TAŞKIN: ''İSTİHBARAT ELEMANI OLMAK SUÇ DEĞİL''-
    
     Savcı Nihat Taşkın, Poyraz'a, ''istihbarat elemanı olmanın bir suç olmadığını'' hatırlatarak, ''Jandarma İstihbaratı'ndan para aldığınıza dair tutanaklar imzasız. Bu tutanaklar imzalı olsaydı içeriklerini kabul eder miydiniz?'' sorusunu yöneltti.
     Bu sırada Poyraz'ın avukatı Hüseyin Buzoğlu'nun bu soruya itiraz etmesi nedeniyle Mahkeme Başkanı Şengün, savcıya ''Soru olarak sorun'' dedi.
     Savcı Taşkın'nun, sorusunun bu olduğunu belirtmesi üzerine Başkan Şengün de bunun yorum olduğunu dile getirdi.
     Bunun ardından Nihat Taşkın, Ergün Poyraz'a, Levent Ersöz'ü tanıyıp tanımadığını sordu. Poyraz'ın, bu konuda defalarca ifade verdiğini ve bunları tekrar ettiğini belirtmesi üzerine savcı Taşkın, ''Bir subay olarak tanıdığınızı, ilişkilerinizin bu çerçevede olduğunu söylediniz'' dedi.
     Poyraz da Ersöz'le korumayla ilgili görüştüğünü belirterek, ''Bunların hepsinin TSK'nın şerefli, onurlu subayları olduğunu söyledim'' dedi.
     Taşkın'ın, ''Görüştüğünüz bu kişilerden gizli askeri belge aldınız mı?'' sorusuna Poyraz, ''Hiç kimseden gizli askeri belge almadığı'' cevabını verdi.
     Poyraz, savcı Taşkın'ın, ''Oktay Yıldırım ve Hikmet Çiçek, kitap yazmak için sizinle görüşmüşler. Kitap yazmayı gerektirecek bir arşiviniz mi bulunmaktadır?'' şeklindeki sorusunu, ''Ben AK Parti veya nane-limon konusunda da kitap yazacak olsam, bu konuda herkesle görüşürüm. Bilgi ve belgelerinden yararlanırım. Bunda garip olan ne var, anlayamadım. Siz hukuk fakültesi mezunusunuz. Lütfen sorularınıza dikkat edin. Terör örgütüyle ilgili soru istiyorum'' diyerek cevaplandırdı.
     Taşkın'ın, Muammer Karabulut ile nerede tanıştığını sorduğu ve Ayasofya Derneği ile ilgili çalışmalarını anlatmasını istediği Poyraz, Ayasofya Derneğine, buranın cami olmasını istediği için girdiğini, hayatında ilk defa da bir derneğe üye olduğunu dile getirdi.
    
     -''ALLAH RIZASI İÇİN TERÖR ÖRGÜTÜ İLE İLGİLİ SORU SORUN''-
    
     Ergün Poyraz, ''Allah rızası için terör örgütü ile ilgili bir soru sorun. İnsanlara nasıl örgüt üyesi olduğumu anlatayım'' şeklinde konuştu.
     Bunun üzerine Savcı Taşkın, Poyraz'a, ''Mahkemeye hitaben konuşuyorsunuz'' şeklinde uyarıda bulundu.
     Taşkın'ın, Poyraz'a, tutuklu sanıklardan Halil Behiç Gürcihan ile yaptıkları görüşmeler olduğunu ve bunların dedikodu olarak belirtildiğini ifade etmesi üzerine, araya giren Poyraz'ın avukatı Hüseyin Buzoğlu, bu soruların delillerin değerlendirilmesi olduğunu söyledi.
     Mahkeme Başkanı Şengün'ün de bunu kabul etmesi üzerine Savcı Taşkın da Poyraz'a soru yöneltmeyi bıraktı.
    
     -AVUKATTAN MÜVEKKİLİNE SORULAR-
    
     Savcıların ardından Poyraz'a, avukatlarından Hasan Gündüz, ''Gözaltındayken 'sen şuranın adamı mısın?' şeklinde soru yönelttiler mi?'' dedi.
     Poyraz da rütbeli olduğunu tahmin ettiği bir şahsın kendisine, ''Genelkurmay'dan mı yoksa Jandarma istihbaratından mı olduğunu açıklar mısın? Eğer öyleysen, buradan davul zurnayla yollayalım'' dediğini öne sürdü. Poyraz, ''Ben de 'İkisi de değilim. Atatürk'ün askeriyim' dedim'' diye konuştu.
     Poyraz, tutuklu sanık avukat Kemal Kerinçsiz'in soruları üzerine de avukatlığını yapan Kerinçsiz'e bu nedenle bin YTL ödediğini ve yeni çıkacak kitabının tanıtımı amacıyla da cezaevindeyken ziyaretine gelen Kerinçsiz ile görüştüklerini anlattı.
    
     -MAHKEMEYE ''ERGENEKON'' İLE İLGİLİ BRİFİNG VERİLDİ Mİ?-
    
     Ergün Poyraz'ın çapraz sorgusunun ardından duruşmada söz alan Kemal Kerinçsiz, Beşiktaş'taki Ağır Ceza Mahkemesi başkanları ve üyeleri ile emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu kişilere, ''Ergenekon'' soruşturması başlamadan önce, ''Ergenekon Terör Örgütü'' ile ilgili olarak herhangi bir brifing verilip verilmediği, verildiyse kim tarafından verildiği ve bu konudan Adalet Bakanlığının bilgisi olup olmadığının, Adalet Bakanlığı, MİT ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından sorulmasını istedi.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, bunun üzerine, diğer mahkeme üyelerini bilmediğini, ama kendi mahkemeleri açısından bu soruyu cevaplamak istediğini belirterek, böyle bir brifing almalarının mümkün olmadığını, buna ihtiyaçları da bulunmadığını ve brifing almadıklarını söyledi.

 TUNCAY GÜNEY İLE İLGİLİ GÖRÜŞME KASETİNİN FATİH CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDAN İSTENMESİNE KARAR VERİLDİ

     ''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında, Tuncay Güney ile ilgili görüşme kasetinin Fatih Cumhuriyet Başsavcılığından istenmesine karar verildi.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki duruşma salonunda görülen davanın bugün 19'uncusu yapılan duruşmasında, verilen aranın ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, ara kararları açıkladı.
     Buna göre, sanık Erol Ölmez'in talebini kabul ederek, dilekçesinde belirttiği telefon numaraları arasında, 2007 ile 2008'in Ocak ayları arasında yapılan telefon görüşme dökümlerinin ilgili yerden istenmesini, dosyada beyanı bulunan gazeteci Şamil Tayyar'a ait ifade örneğinin de sanık Mehmet Zekeriya Öztürk'e verilmesini kararlaştırılan Mahkeme Heyeti, sanık Ali Kutlu'ya avukat tayini için de yeniden baroya yazı yazılmasına hükmetti.
     Heyet, sanıklardan Halil Behiç Gürcihan'ın talebini de kabul ederek, bu kişinin herhangi bir resmi kurumda çalışıp çalışmadığının, MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığından sorulmasına karar verdi.
     Gürcihan'ın savunması da eklenerek, Genelkurmay Başkanlığına yazı yazılmasına hükmeden Heyet, sanık tarafından bu kuruma herhangi bir konuda rapor sunulup sunulmadığının sorulmasını da karara bağladı.
     Heyet, sanık Erkut Ersoy'un dilekçesinde belirttiği, kendisine ait cep telefonu ile 1 Ocak-30 Aralık 2007 tarihleri arasındaki tüm görüşme dökümlerinin baz istasyonlarını da gösterir şekilde ilgili kurumdan istenilmesine ve verilecek cevabın excel ortamında hazırlanmasına karar vererek, bu dökümler geldikten sonra sanığın 25 Kasım 2008 tarihli dilekçesinde belirttiği diğer telefon numaralarıyla karşılaştırma yapılmasını da kararlaştırdı.
     Sanık Kemal Kerinçsiz'in taleplerini de kabul eden Mahkeme Heyeti, beyanlarda ismi geçen Tuncay Güney ile ilgili yapılan soruşturmanın hangi suç veya suçlardan yürütüldüğü ve hakkında ne gibi yasal işlemlerin uygulandığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından sorulmasına karar verdi.
     Heyet, sanık Hayati Özcan'ın avukatının yazılı talebini de kısmen kabul ederek, 21 Haziran 2007'de MİT tarafından gönderilen 2 adet CD ile ilgili olarak İşçi Partisi hakkında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı, bu CD'lerle ilgili başka bir soruşturma ya da araştırma olup olmadığının Genelkurmay Başkanlığından sorulmasına, ayrıca Genelkurmay Başkanlığına gönderilen 2 adet CD'nin de başka bir kuruma gönderilip gönderilmediği ve bu CD'lerle ilgili herhangi bir araştırma yapılıp yapılmadığının MİT Müsteşarlığından sorulmasına hükmetti.
    
     -TUNCAY GÜNEY İLE İLGİLİ EVRAKIN TESPİTİ İSTENDİ-
    
     Fatih Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılarak, ifade ve beyanlarda ismi geçen Tuncay Güney ile ilgili evrakın tespitini isteyen Heyet, bu kişiye ait olduğu bildirilen ve başsavcılık emanetinde olduğu anlaşılan görüşme VHS kasetinin bir örneğinin dijital ortamda çıkartılarak, mühürlü zarf içinde mahkemeye gönderilmesinin istenmesine karar verdi.
     Mahkeme Heyeti, sanıklardan başka suçtan tutuklu Semih Tufan Gülaltay ile ayrı suçtan hükümlü Sedat Peker'in duruşmada hazır bulundurulması konusunda ilgili birime yazı yazılmasını da karara bağladı.
     Dosya kapsamı, sevk maddeleri, sanıkların atılı suçu işledikleri hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam etmekte oluşu ve atılı suçun ''Tutuklama nedenleri'' başlığını taşıyan CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olmasını dikkate alarak, bu aşamada tutuklu sanıkların mevcut hallerinin sürdürülmesine karar veren Heyet, duruşmayı oy birliğiyle 27 Kasım Perşembe günü saat 09.30 bıraktı.


 



Bu haber 427 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,670 µs