En Sıcak Konular

''ERGENEKON'' DAVASI YARIN SAAT 09.30'A ERTELENDİ

24 Kasım 2008 19:00 tsi
 ''ERGENEKON'' DAVASI YARIN SAAT 09.30'A ERTELENDİ ''Ergenekon'' davasına yarın saat 09.30'da devam edilecek.

İSTANBUL - ''Ergenekon'' davasına yarın saat 09.30'da devam edilecek.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, yazar Ergün Poyraz'ın savunmasına yarın devam edilmesi kararlaştırıldı.
     Sanık ve sanık avukatlarının talepleri ile Cumhuriyet Savcısı'nın taleplere ilişkin görüşünü açıklamasının ardından duruşmaya kısa bir süre ara veren mahkeme heyeti, daha sonra duruşmayı yarın saat 09.30'a erteledi.

TUTUKLU SANIK İSMAİL YILDIZ: -''HİÇBİR ZAMAN HAKARET KASTIYLA İKTİDARA YÜKLENMEDİM''

     ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi (SESAR) Başkanı İsmail Yıldız, ''Hiçbir zaman hakaret kastıyla iktidara yüklenmedim'' dedi.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada çapraz sorgusuna geçilmek istenen Yıldız, Aydın Doğan ile ilgili söylediklerinin yanlış anlaşıldığını ifade ederek, ''Doğan ile iş görüşmesi yaptığını ancak şirketlerine danışmanlık hizmeti vermediğini'' belirtti.
     ''Ulusal Birlik Platformu'' dokümanı ile Özel Kuvvetler Komutanlığına ait sunumun kendisinde olmadığını ifade eden Yıldız, ''Zaten askeri belgeler dışarıya çıkmaz ve dışarıda tartışılmaz'' diye konuştu.
     Yıldız'ın avukatı Dursun Yassıkaya da ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Bu davanın savcısıyım' şeklinde beyanda bulunduğunu'' anlatarak, ''Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar bu söyleme karşılık vermeli. Başbakan'ın bu sözünü sineye çekmeme erdemliliğini gösteriyorsa bizim için savcıdır'' ifadesini kullandı.
     Genelkurmay Başkanlığının müvekkilinin stratejilerini uyguladığı yönünde iddiaların bulunduğunu ifade eden Yassıkaya, ''Kusura bakmasın. Şimdiki Genelkurmay Başkanı eğer İsmail Yıldız'ın aklına ihtiyaç duyarak stratejilerini yapıyorsa orada oturmasın. Bu iddianame şerefli Türk ordusuna hakarettir'' dedi.
     Avukat Yassıkaya, dosyada ''gizli belge'' olarak tanımlanan belgelerin kendilerine gösterilmesini isteyerek, savunmalarını neye karşı yapacaklarını görmek istediklerini dile getirdi.
     İsmail Yıldız'ın cezaevindeyken bir çocuğu olduğunu, ailesinin 17 ay boyunca bakıma muhtaç kaldıklarını belirten Yassıkaya, müvekkili için tahliye talebinde bulundu.
     Yıldız'ın diğer avukatı Hicran Danışman, ''iddianamede yorum yoluyla iddiaların oluşturulduğunu'' savundu.
    
     -ÇAPRAZ SORGU-
    
     Cumhuriyet Savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın'ın sorularını yanıtlayan Yıldız, ''(Bülent), (Kıvanç Değirmenci) gibi herhangi bir takma ad kullanıp kullanmadığının'' sorulması üzerine, ''Böyle isimleri hiç kullanmadığını'' söyledi.
     Yıldız, ''Kıvanç'' adında bir çalışanı olduğunu, 2005 yılında askere gitmek için şirketten ayrıldığını ancak bu kişinin soyadının ''Değirmenci'' olup olmadığını hatırlamadığını ifade etti.
     Cumhuriyet Savcısının, ''Bu davanın sanıklarından Kemal Şahin, Ferudun Refik Nuhoğlu ve Mehmet Murat Yücel ile aranızda husumet var mı?'' sorusuna Yıldız, SESAR'a personel aradıkları sırada bu kişilerin görüşmeye geldiklerini, emekli polis olduklarını öğrenince de kendi niteliklerine uymadıkları için işe alınmadıklarını, kimseyle husumeti olmadığını anlattı.
     Yıldız, ''Kendinizi vali olarak tanıttınız mı?'' şeklindeki soruya, yapılan görüşmede kendisinin yanında eski mülkiye başmüfettişi ile eski olağanüstü hal bölge vali yardımcısının bulunduğunu belirtti.
     İsmail Yıldız, basından da zaten tanınan bir insan olduğunu ve kartvizitlerinin bulunduğunu dile getirdi.
     Bunun üzerine Yıldız'ın avukatı Dursun Yassıkaya, iddia makamının yönlendirme yaptığını ileri sürerek, sorulan sorulara tepki gösterdi.
     Cumhuriyet Savcısının, ''Ergenekon ile ilgili Kemal Şahin'den ele geçirilen bir şema sizden de çıktı. Bu size nereden geldi?'' şeklindeki sorusuna Yıldız, polislerin ofisinde arama yaptıkları sırada uzun süredir kullanılmayan bir klasörün içinden bu şemanın çıktığının iddia edildiğini, oysa bundan haberi olmadığını söyledi.
     ''Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur'u tanıyor musunuz?'' şeklindeki soruya da Yıldız, ''Mardin'de PKK eylemleriyle ilgili yazdığı bir yazıdan dolayı Levent Ersöz'ün SESAR'ı merak ederek kendisini çağırması üzerine makamına gittiğini, burada SESAR'ı anlattığını, görüşmelerin devletin işleyişine ilişkin sorulardan ibaret olduğunu'' dile getirdi.
     Yıldız, savcı tarafından, ofisinde çok gizli belgeler bulunduğunun belirtilmesi üzerine, bu belgelerden haberi olmadığını, bunları tutuklandığında öğrendiğini savundu.
     Cumhuriyet Savcısının, John Kunstader ile yaptığı ifade edilen görüşmeye ilişkin sorusu üzerine Yıldız, ''Kunstader ile İdris Naim Şahin'i kahvaltıda bir araya getirdiklerini'' söyledi. Bu toplantıda Türkiye-ABD ilişkilerinin konuşulduğunu anlatan Yıldız, zaten devletin de bu tür görüşmeleri bildiğini ve takibe aldığını kaydetti.
     Yıldız, Cumhuriyet Savcısının, ''Ele geçirilen belgeler, iki devlet arasında savaş sebebi olacak belgeler. Sizde ne arıyorlar?'' şeklindeki bir başka sorusunu yanıtlarken, bu belgelerin ''Akbil'' davası ile ilgili soruşturmanın belgeleri olduğunu ifade etti.
     İsmail Yıldız, ''Ofisinde büyükelçiliğin üst düzey mensuplarınca tehdit edildiğini ve laikliği savunduğu için bu dava kapsamında yargılandığını'' öne sürdü.
    
     -SORUYU HEYET BAŞKANI SORDU-
    
     Cumhuriyet Savcısının, ''Aynı soruyu Behiç Gürcihan'a da sorduk. Bu belge onun bilgisayarından da çıkmış. AK Parti milletvekilleriyle ilgili bir fişleme yapılmış'' şeklindeki ifadesi üzerine avukat Yassıkaya tepki göstererek, bunun bir isnat olduğunu, fişleme olarak tanımlanamayacağını savundu.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de ''Ben soruyorum'' diyerek, ''Fişlemeden haberin var mı?'' diye aynı soruyu Yıldız'a yöneltti.
     Yıldız, ''bu belgenin AK Parti tarafından kendisine verildiğini, partinin milletvekilleriyle ilgili yaptıkları bir çalışma olduğunu, değerlendirme yapması için kendisine iletildiğini'' söyledi. Yıldız, ''söz konusu bilgileri de milletvekillerinin sicil amirlerinin bilebileceğini, SESAR'ın böyle bir çalışma yapmasının mümkün olmadığını'' dile getirdi.
     Cumhuriyet Savcısı, bunun üzerine ''AK Parti'nin aleyhine ifadeler var. Bir partinin kendisi için tanımlayamayacağı sözler kullanılmaktadır. Bu sizin için önemli bir savunma. Kimden aldığınızı söyleyin'' dedi.
     İsmail Yıldız, ''AK Parti'nin 4 genel başkan yardımcısı ile görüştüğünü ve bu belgeyi kimden aldığını hatırlamadığını'' ifade ederek, ''O dosya, AK Parti tarafından milletvekillerini analiz ettiği bir çalışmadır. Çok geniş bir çalışmadır. SESAR'a ait değildir'' şeklinde konuştu.
     ''Ben savunmamı yapmak için buradayım'' diyen Yıldız, şunları söyledi:
     ''O bilgiler bir partinin başkanının ihtiyaç duyduğu bilgilerdir. Bu belge, partinin kendi içinde yaptığı bir çalışmadır. AK Parti'nin bütünlüğünü korumakla ilgili analiz yazdım. Benden yorum yazmamı istediler, ben de yazdım. Faturasını da kesip partiye gönderdim. Bu benim mesleğim. Bu belgeyi internette yayınlamadım. Bu bir ticari ilişkidir. Bu işten para kazanıyorum. Bu belge AK Parti'nin kendi içerisindeki siyasal rekabetini gösterir. Hiçbir zaman hakaret kastıyla iktidara yüklenmedim. İktidara yönelik her türlü tenkit, eleştiri 'halkı iktidara karşı isyana tahrik' olarak değerlendirilemez.''
     Yıldız, Cumhuriyet Savcısının, iş yerine ait güvenlik kayıtları bulunup bulunmadığını sorması ve ''Varsa neden ibraz etmediniz?'' demesi üzerine, ''Soruşturmayı siz yürütüyorsunuz'' diyerek, kayıtlarla ilgili bir şey bilmediğini, eğer böyle bir kayıt varsa gözaltına alındığı gün polisin alması gerektiğini söyledi.

SORGUSU SIRASINDA RAHATSIZLANAN TUTUKSUZ SANIK AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR, HASTANEYE KALDIRILDI

     ''Ergenekon'' davasında sorgusu sırasında rahatsızlanan tutuksuz sanık Ayşe Asuman Özdemir, hastaneye kaldırıldı.
     Davanın 18'inci duruşmasının öğleden sonraki bölümünde çapraz sorgusu süren tutuksuz sanıklardan Ayşe Asuman Özdemir, Cumhuriyet savcısının kendisine yönelttiği bazı soruları cevaplandırırken, bazılarında ise konuşmakta zorluk çekti.
     Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, ''Ayşe Hanım, durumunuz iyi mi, doktor getireyim mi, yoruldunuz mu, tansiyonunuz mu düştü?'' diye sordu.
     Özdemir de zorlanarak, çok yorgun olduğunu söyledi.
     Bu sırada Ayşe Asuman Özdemir, sorulara cevap veremeyecek kadar kötüleştiği için duruşma salonundan çıkartılarak, dışarıda bekleyen ambulansa alındı.
     Özdemir, burada yapılan müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı.
     Duruşmada, yazar Ergün Poyraz'ın savunmasına geçildi.

TUTUKLU SANIK ERGÜN POYRAZ: -''HAKKIMDAKİ İFTİRALARI SABAHA KADAR ANLATSAM BİTMEZ'' -POYRAZ, DOSYADA YER ALAN VE DELİL OLARAK GÖSTERİLEN BİR BELGENİN SAHTE OLDUĞUNU İLERİ SÜRDÜ

 ''Ergenekon'' Davası'nda yargılanan tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, dosyada yer alan ve delil olarak gösterilen bir belgenin sahte olduğunu ileri sürerek, ''Hakkımdaki iftiraları sabaha kadar anlatsam bitmez'' dedi.
     Duruşmada savunmasını yapan yazar Ergün Poyraz, davanın iddianamesinden ''2 bin 500 sayfa karşı devrim iftiranamesi'' olarak bahsetti.
     Terör örgütü üyeliği ile suçlandığını hatırlatan Poyraz, 2002 yılından bu yana Ankara Emniyet Müdürlüğü ve jandarma tarafından korunduğunu, korumalarından habersiz hiçbir şey yapamadığını bu şartlar altında bu suçu nasıl işlediğini anlayamadığını söyledi.
     Poyraz, 2008 yılı Ocak ayında cezaevinde olmasına rağmen, korunması yönündeki kararın 2009 yılı Ocak ayına kadar uzatıldığını kaydetti.
     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı sözlerinden alıntılar yapan Poyraz, bu sözlere ilişkin eleştirilerde bulundu. Poyraz, ''Yazdığım kitaplardan çok, hapse girmeme neden olduğunu düşündüğüm, Recep Tayyip Erdoğan'ın önünü açan olaylara ilişkin yeni araştırmalarımdır'' diye konuştu.
     ''Hasan Yeşildağ'ın Başbakan'ın gizli kasası olduğundan'' bahsedildiğini söyleyen Poyraz, Yeşildağ'ın Başbakan Erdoğan Pınarhisar Cezaevine gitmeden önce basit bir çek suçundan aynı cezaevine girdiğini ve Erdoğan gelmeden önce çeşitli hazırlıklarda bulunduğunu öne sürdü.
     Yeşildağ'ın daha önce de kısa bir süre Abdullah Çatlı'nın grubunda yer aldığını, uyuşturucu sattığı için kovulduğunu, Mehmet Ali Ağca ile adının geçtiğini ileri süren Poyraz, aynı kişinin kardeşine de Engin Civan'ın kız kardeşinin istenmesi konusunda Recep Tayyip Erdoğan'ın aracılık yaptığını iddia etti.
     İsmail Yıldız ile yaptığı bir telefon görüşmesinin terör örgütü üyesi olduğu iddiasına dayanak yapıldığını kaydeden Poyraz, Yıldız'ı Başbakan Erdoğan ile ilgili bir yazısına ilişkin aradığını, bu yazı konusunda dava açılıp açılmadığını öğrenmeye çalıştığını anlattı.
     Aynı yazıyı kitabında kullanmayı düşündüğü için böyle bir araştırma yaptığını kaydeden Poyraz, ''Yargıtay'ın bir dava açıldığında aradığı gerçeklik kriterlerine uyduğum için terör örgütü üyesi oldum'' dedi.
     Oktay Yıldırım ile de yazacağı bir kitap nedeniyle bir kez görüştüğünü ifade eden Poyraz, ''(Hiçbir şey karanlık bir odada siyah bir kediyi aramak kadar zor değildir. Hele de odada siyah bir kedi yoksa) şeklindeki Konfüçyus'un sözü, bu iddianamede, daha doğrusu iddiasıznamede ortaya çıkmaktadır'' diye konuştu.
     Bir kitaptan çeşitli bölümler okuyan ve bu okuduğu bölümlerdeki Ergenekon soruşturmasıyla benzerlik taşıyan noktalara dikkati çeken Poyraz, bu kitabın 2004 yılında yayınlanan ''Mafya İmparatorluğu'' adındaki kitap olduğunu kaydetti.
     Kitabın 141. sayfasında, ''Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme 1999'' adlı belgenin yer aldığını söyleyen Poyraz, ''2004 yılında 1 milyon basılan bu kitapta o ünlü 'Ergenekon' belgesi çok açık şekilde görülüyor'' dedi.
    
     -TÜRKİYE'DEN YURT DIŞINA KAÇIRILAN PARALAR-
    
     Poyraz, bu kitaptan anlaşıldığı kadarıyla, bu çalışmanın, Türkiye'den yurt dışına kaçırılan paraların geri getirilmesi konusunda yapılan bir çalışma olduğunu savunarak, yine aynı kitaba göre bu çalışmada Sadettin Tantan ile dönemin Organize Suçlar ve Kaçakçılık Dairesi Başkanı Emin Aslan'ın da yer aldığını ifade etti.
     Türkiye'den para kaçıran kişilerden birinin Sudi Özkan olduğunu öne süren Poyraz, ''Bugün Özkan'ın yanında, onu 'Ergenekon' denilen sanal örgütten korumak için Mehmet Eymür'ün bulunduğu düşünüldüğünde, olayın çetrefili biraz olsun aydınlanır'' dedi.
     Kitapta yer alan bu çalışmayı savcıların örgüt manifestosuna dönüştürmek için bazı değişiklikler yaptığını öne süren Poyraz, bu belgenin bir rapor olduğunun ve ekip çalışması sonucu hazırlandığının, Sadettin Tantan ile yapılan bir röportajda da ortaya çıktığını öne sürdü.
     Bu röportajda Tantan'a ''yurt dışındaki paraların bilgisayar korsanları kullanılarak getirtilmesinin söz konusu olup olmadığının'' sorulduğunu söyleyen Poyraz, Tantan'ın da ''bu işin bilgisayar korsanlarıyla yapılacak iş olmadığını, çok çaba sarf edildiğini, çok değişik şeylerin araştırıldığını, ancak ekiplerin harekete geçmeden dağıtıldığını'' söylediğini anlattı.
     Abdülkadir Aksu'nun İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemlerde meydana gelen suikastlar ve bazı olaylardan bahseden Poyraz, Aksu'yu suçlayıcı ifadelerde bulundu.
    
     -CİNAYETLERLE İLGİLİ BAĞLANTI-
    
     İddianamede 2003 yılında yaptığı görüşmelerden ya da yargı mensuplarıyla yaptığı görüşmelerden bahsedilerek, bunların 2007 yılında işlenecek cinayetlerle bağlantılarının kurulduğunu öne süren Poyraz, ''Ben size gelsem ve 5 yıl sonra işlenecek bir cinayetle ilgili görüşmek istesem ne yaparsınız? Herhalde beni Mazhar Osman'a gönderirsiniz'' dedi.
     Çeşitli konularda araştırmalar yaptığını bu çerçevede aralarında Necmettin Erbakan ve Bülent Arınç'ın da bulunduğu pek çok kişiyle görüştüğünü anlatan Poyraz, bunlardan sadece asker ya da hukukçularla yaptığı görüşmelerin incelenmesini eleştirdi. Poyraz, şunları söyledi:
     ''Eskiden polisler hayatlarını söndürmek istedikleri kişilerin cebine, arabasına uyuşturucu, silah gibi suç unsurları bırakıp sonra ihbar ettirirlerdi. Bu şekilde yakalatıp insanların hayatlarını söndürürlerdi. Bu müfterilerin mercimek kadar da olsa beyinleri vardı. Kolay kolay hata yapmazlardı. Benim evimden ele geçirilen CD'lerin arasına bir tane 1 no'lu CD koymuşlar. Ancak, bana ait olan 1 no'lu CD'yi yok etmeyi akıl edememişler. Sonra da bana ait olan 1 no'lu CD'yi toplam 63 CD ile birlikte içinde suç unsuru tespit edilemediğinden avukatıma teslim etmişler. Ben aylardan beri CD'lerimin arasına konulan 1 no'lu CD'de çıkan fişleme gibi belgelerle besleme basın tarafından linç edildim.''
    
     -TSK'YA AİT BELGELER-
    
     Kendisinde ele geçirilen TSK'ya ait belgelere ilişkin, TSK tarafından bu belgelerin güncelliğinin kalmadığının bildirilmesine rağmen, suç unsuru olarak algılandığını savunan Poyraz, ''Hakkımdaki iftiraları sabaha kadar anlatsam bitmez. Ruhsatsız silah taşıdığım iddiası vardır. Hatta bu nedenle örgütün silahlı elemanı olarak bizden bahsediliyor. Bunu savcılar bile bile yapmışlardır. Yalan ve iftiradır. Yakalandığım zaman üst arama tutanağında da yer aldığı gibi, üzerimden 1 adet silah ruhsatı çıkmıştır'' dedi.
     Poyraz, silah ruhsatının örneğini ve üst arama tutanağını mahkemeye sundu.
     Dosyada yer alan ve JİTEM'den para aldığına ilişkin delil olarak gösterilen belgenin Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ve emniyet görevlilerince sahte olarak düzenlendiğini öne süren Poyraz, aynı zamanda bu sahte belgenin bir gazetede de yayınlatıldığını savundu.
     Söz konusu belgedeki ismin bile yanlış olduğunu, ne kendisinin ne de parayı verdiği iddia edilen kişilerin imzasının bulunduğunu söyleyen Poyraz, avukatının yazışmasında Jandarma Genel Komutanlığının, iddia edilen belgelere rastlanmadığını bildirdiğini anlattı.
     Poyraz, buna rağmen bu belgenin iddianamede yer almasını eleştirdi.
     Başbakan Erdoğan'dan zaman zaman ''çakma savcı'' diye bahseden Poyraz, savunmasında ''iddianame'' yerine, ''karşı devrim iftiranamesi, karşı devrim iddianamesi, iftiraname ve iddiasızname'' sözlerini kullandı.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Poyraz'a ifadesinin daha uzun sürüp sürmeyeceğini sordu. Poyraz'ın ''devam edeceğini'' belirtmesi üzerine, ifadesinin alınmasına ara verildi.
    
     -TALEPLER-
    
     Duruşmada söz alan tutuklu sanık Muzaffer Tekin de şunları kaydetti:
     ''Cumhuriyet Gazetesi avukatı Bülent Utku'nun Danıştay saldırısı davasında şüpheli olmam gerektiği yönünde dilekçe verdiğini yeni öğrenmiş bulunuyorum. Avukat Bülent Utku'nun duruşmada Cumhuriyeti değil irticacıları aklama konusundaki gayretinden anlamalıydım. İçi boşaltılmış 2 süs eşyasına sarılmasının başka bir anlamı olamaz. Dinci basın da kendisini alkışlıyor.''
     Kendisinde ele geçirildiği öne sürülen el bombalarının 1971 ve 1977 yıllarında imal edildiğini, eğitimde kullanılan tipte olduklarını ve bunların birlikten dışarıya çıkarılmasının imkansız olduğunu söyleyen Tekin, bu bombaların Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla uzaktan yakından alakasının olamayacağını söyledi.
     Tutuklu sanık Hikmet Çiçek, ''karargah evleri'' adlı belgede adı geçen kişilerin TSK üyesi olup olmadıklarının, haklarında soruşturma yapılıp yapılmadığının ve İşçi Partisi ile bir ilişkileri olup olmadığının Genelkurmay Başkanlığından sorulmasını istedi.
     Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde kendisi ve diğer sanıklarla ilgili yapılan mülakatların kayda alınıp alınmadığının, savcılığa iletilip iletilmediğinin ve delil olarak kullanılıp kullanılmadığının sorulmasını istedi.
     Kerinçsiz ayrıca, Emniyet Genel Müdürlüğünden, Ergenekon terör örgütünün bir suç kaydı olup olmadığının sorulmasını istedi.
     Bu arada, duruşmada ifade verdiği sırada fenalaşarak salondan ayrılan Ayşe Asuman Özdemir'in, Silivri Devlet Hastanesine kaldırıldığı öğrenildi. Burada bir süre tedavi gören Özdemir'in tedavisinin evinde sürdürüleceği belirtildi.

SİLİVRİ CEZA İNFAZ KURUMU'NDA TUTUKLU BULUNAN EMEKLİ ORGENERAL HURŞİT TOLON, ADLİ TIP KURUMU'NDA SAĞLIK KONTROLÜNDEN GEÇİRİLDİ

    ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında Silivri Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Adli Tıp Kurumu'nda sağlık kontrolünden geçirildi.
     Tolon'un avukatı İlkay Sezer, basın mensuplarının soruları üzerine, müvekkili ile ilgili geçen hafta nöbetçi İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'ne, tahliye talebini içeren bir dilekçe verdiklerini anlattı.
     Bu dilekçede sağlık sebebiyle bir tahliye istemediklerini kaydeden Avukat Sezer, ancak Tolon'un geçmişten gelen sağlık sorunlarını, 15 kiloya yakın kilo kaybını da dilekçede belirttiklerini ifade etti.
     Sezer, nöbetçi mahkemenin de tahliye istemine ilişkin karar vermeden önce Tolon'u Adli Tıp Kurumu'na sevk ettiğini açıkladı.
     Bunun üzerine Tolon'un bugün sabah saatlerinde Adli Tıp Kurumu'na götürüldüğünü belirten Sezer, kendisinin de eşlik ettiği müvekkilinin tahlillerin bir kısmının yapıldığını söyledi.
     Avukat Sezer, Tolon'un işlemlerinin tamamlanmadığını dile getirerek, Adli Tıp Kurumu'nca genel bir sağlık taramasından geçirilmesine başlanan müvekkilinin önümüzdeki günlerde de sağlık kontrolüne götürülebileceğini bildirdi.

TUTUKLU SANIK İSMAİL YILDIZ'IN ÇAPRAZ SORGUSUNUN ARDINDAN, TUTUKSUZ YARGILANAN AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR, YAZILI SAVUNMASINI MAHKEMEYE SUNDU

     ''Ergenekon'' Davası'nda tutuklu sanık İsmail Yıldız'ın çapraz sorgusunun ardından, tutuksuz yargılanan Ayşe Asuman Özdemir yazılı savunmasını mahkemeye sundu.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada çapraz sorgusu yapılan İsmail Yıldız, kendi şirketi Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi (SESAR) ve dünyadaki benzeri kuruluşların çalışma sistemleri hakkında bilgi verdi.
     ''Dünyanın her gelişmiş demokrasisinde iktidarların takip edildiğini, partilerin partizanlık yapmaması için müdahalede bulunulduğunu'' anlatan Yıldız, ''Anayasa Mahkemesi'nde AK Parti için açılan kapatma davası da böyle bir davadır. Bu dava AK Parti'nin kapatılması ya da siyaset dışına atılması amacıyla açılmış bir dava değildir. AK Parti'nin partizanlık yapmasını engellemek amacıyla açılmış bir davadır. Türkiye'deki siyaseti tanzim etme davasıdır'' diye konuştu.
     Sanık avukatlarından Hicran Danışman'ın, ''kiliseye gidip gitmediğine'' ilişkin bir sorusu üzerine Yıldız, ''İddianamede buna ilişkin bazı anlatımlar var. Cumaları aksatmamaya çalışırım ama ben hayatımda hiç kiliseye gitmedim'' dedi.
     Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz'in soruları üzerine Yıldız, Kerinçsiz'i hiç tanımadığını, telefon numarasının da fihristine nasıl girdiğini bilmediğini anlattı.
     Söz alan tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin de ''İsmail Yıldız'ın 'AK Parti'ye çalışmalar yaptığını' söylediğini'' hatırlatarak, ''Memleketin bu hale gelmesinde, devletin, milletin böyle yıkıntıya, çöküntüye uğramasında katkıları olmasından dolayı vicdan azabı çekiyorlar mı?'' şeklinde bir soru yöneltti.
     Araya giren Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, sorunun kabul edilmediğini bildirdi.
     Ancak cevap vermek istediğini belirten Yıldız, ''Benim bu hale gelmesinde bir katkım yok. Aksine bu hale gelmemesi için AK Parti'ye önerilerde bulunduk'' dedi.
    
     -BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ-
    
     ''Safını kaybedenler'' başlıklı yazısından paragraflar okuyan Yıldız, ''Türkiye'deki başörtüsü meselesinin bir manipülasyon olduğunu, devlet ile milleti ayrıştırmak amacıyla yabancılar tarafından empoze edildiğini'' savundu. Yıldız, ''Başörtüsü kullanan kardeşlerim, bacılarım arkalarını dönüp baktıklarında, onları devletin ve milletin üzerine süren elin bir Müslüman eli olmadığını, yabancı menşeli bir el olduğunu göreceklerdir'' diye konuştu.
     Bazı basın kuruluşları tarafından yapılan yayınları eleştiren Yıldız, ''Türk ordusunu 'peygamber ocağı' diye anıp sonra da ona saldıranları anlayamıyorum'' diye konuştu.
     Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasını, Türk ordusunu her zaman savunduğunu ve savunacağını belirten Yıldız, bunları savunmanın bir suç unsuru gibi ortaya konulamayacağını söyledi. Yıldız, ''İddia makamı iddianameye benimle ilgili hangi maddeyi koyarsa koysun, ben neden yargılandığımı biliyorum'' dedi.
     Ankara Emniyetine gittiğinde hakkında tutulan notta, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin önüne çıkacak her türlü tuzağa karşı harekete geçecek adam İsmail Yıldız ve kuruluş SESAR'' yazdığını öne süren Yıldız, bazı aksamaları ortaya koyan kişilerin iktidara karşı isyana teşvik ile suçlanmasının iyi niyetli olmadığını söyledi.
    
     -TUTUKSUZ SANIK ÖZDEMİR-
    
     Bu arada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, duruşmaya başlandıktan sonra tutuksuz sanıklar Murat Özkan, Mahmut Öztürk ve Ayşe Asuman Özdemir'in de geldiğini belirtti.
     Şengün, Ayşe Asuman Özdemir'in avukatının mahkemeye sunduğu dilekçesinde, karaciğerinden rahatsız olan müvekkilinin uzun süre duruşmada kalamayacağını kaydettiğini söyledi.
     Özdemir'in daha önce rahatsızlığı nedeniyle duruşmalara katılamadığını kaydeden Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, Özdemir'in kimlik tespitine geçti.
     Bu sırada söz alan Özdemir'in avukatı Zeki Hacıibrahimoğlu, ''müvekkilinin rahatsız olduğunu, doktorundan izin almadan duruşmaya getirdiklerini'' ifade ederek, Özdemir'in evine haftada 2-3 kez polislerin giderek ya da telefonla arayarak rahatsız ettiklerini ve duruşmaya gitmesi konusunda uyarılarda bulunduklarını öne sürdü. Avukat Hacıibrahimoğlu, müvekkilini bu nedenle duruşmada hazır ettiğini, ancak sağlık durumu nedeniyle sağlıklı bir sorgulama yapılamayacağı kanaatinde olduğunu anlattı.
     Sesi kısık olan Ayşe Asuman Özdemir'in oturtulmasını sağlayan heyet Başkanı Şengün, kimlik tespitini yaptı.
     Başkan Şengün'ün, iddianameyi okuyup okumadığını sorması üzerine Özdemir, iddianamenin eve geldiğini, okuyamadığını, ilk defa dün avukatlarının gelerek hakkındaki suçlamaları anlattıklarını söyledi.
     Özdemir, doktorunun duruşmaya gelmesine izin vermediğini, çok fazla ilaç kullandığını bu ilaçların da algılamasında sıkıntı yarattığını kaydetti.
     Başkan Şengün'ün hakkındaki suçlamaları ve haklarını hatırlattığı Özdemir, hazırladığı 2 sayfadan oluşan savunmasını mahkemeye verdi.
     Başkan Şengün tarafından okunan savunmasında Özdemir, sağlık sorunlarından ve bunların etkilerinden bahsettikten sonra ''suçlamaları kabul etmediğini, terörist olmadığını, terörü lanetlediğini, her türlüsüne de karşı olduğunu'' ifade etti.
     İddianamede kendisinin bir kod ismi olduğundan bahsedildiğini hatırlatan Özdemir, hiçbir zaman kod isminin bulunmadığını, sözü geçen kelimenin de iddianamede yanlış yazıldığını savundu.
     Özdemir, Çerkez olduğunu ve Gazi Güder ile bir konuşmaları sırasında sözü geçen kelimenin aslının Çerkezce'de ''yol gösteren'' anlamına geldiğinden bahsettiklerini anlattı. Ancak bu kelimenin hiçbir zaman kod ismi olarak kullanılmadığını ifade eden Özdemir, savunmasının bu kadar olduğunu bildirdi.
     Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadesi okunarak doğru olup olmadığı sorulan Özdemir, ''Öyle dediysem öyledir. Ben o zaman çok sağlıklı, çok güçlü bir kadındım, şimdiki gibi değil'' dedi.
     Bu sırada söz alan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Özdemir'in sesinin çok kısık olduğunu belirterek, sesli ve görüntülü kayda alınıp alınamadığının kontrol edilmesi gerektiğini, kayıt yapılamıyorsa zabıt tutulması taleplerinin olacağını bildirdi.

 BAZI SANIK VE AVUKATLAR, RAHATSIZLANARAK HASTANEYE KALDIRILAN AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR'İN SORGUSUNUN YOK SAYILMASINI TALEP ETTİ

     ''Ergenekon'' davası kapsamında yargılanan bazı sanıklar ile avukatları, rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan tutuksuz sanık Ayşe Asuman Özdemir'in sorgusunun yok sayılmasını istedi.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Köksal Şengün tarafından daha önceki ifadeleri okunan Ayşe Asuman Özdemir, altında imzası olan her şeyi kabul ettiğini söyledi.
     İddia edilen suçları işlemediğini ve terörist olmadığını öne süren Özdemir, yazılarında anlattığı olayların Halil Behiç Gürcihan'ın anlattığı dedikodular olduğunu dile getirdi.
     Duruşmada çapraz sorgusu yapılan Özdemir, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, ''Söylenenleri anlıyorsunuz 'evet', 'hayır' şeklinde cevap vermeniz yeterli'' demesi üzerine ''Anlıyorum ama cümle kuramıyorum. Ben bunak olmadım. Karaciğer hastasıyım'' şeklinde konuştu.
     Savcı Pekgüzel'in, ''e-mail yoluyla gönderdiği bazı yazılar bulunduğunu, bunlarda Danıştay olayı ile ilgili değerlendirmelerin yer aldığını'' belirtmesi üzerine Özdemir, bu yazıların Halil Behiç Gürcihan ile yaptıkları dedikodular, kendi aralarındaki fikir tartışmalarından ibaret olduğunu söyledi.
     Savcı Pekgüzel'in ''Atabeyler'' operasyonuyla ilgili sorularına da Özdemir, ''Bu konuyla ilgili bilgilerinin de kişisel değerlendirmeler olduğunu'' belirti.
     Özdemir, Pekgüzel'in ''Murat Yüzbaşı'nın avukatlığını yapması için Kemal Kerinçsiz'e müracaat ettiğinizde '50 avukat toplanıp avukatlığını yapacağız' dedi mi?'' şeklindeki sorusunu Kerinçsiz ile çok şey konuşulduğunu ifade ederek, ''Demiştir'' diye yanıtladı.
    
     -''DAĞLICA DEĞİL ÇUKURCA''-
    
     Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in ''Bilgisayarınızda Dağlıca ile ilgili askerlerle kritik fotoğraflar var'' sözleri üzerine de Özdemir biraz şaşırdı ve bunu hatırlayamadığını söyledi.
     Başkan Köksal Şengün'ün Dağlıca'nın Hakkari'de bir karakol olduğunu belirtmesi üzerine Özdemir, söz konusu fotoğraflardaki yerin Dağlıca değil, Çukurca olduğunu belirtti.
     Özdemir, Yarbay Onur Dirik'in dostu olduğunu, çok eskiden Çukurca'da görevli iken bu resimleri kendisine gönderdiğini, bunun 3-5 resim değil, 15-16 resimden oluşan büyük bir slayt dosyası olduğunu ifade ederek, ''(İstanbul'da saltanat sürerken biz burada çile çekiyoruz) anlamındadır bu resimler. Ancak basın bunu çarpıttı'' şeklinde konuştu.
     Özdemir, Cumhuriyet Savcısının yönelttiği bazı sorulara cevaben de kendisini ziyaret eden ''Muzaffer'' adlı kişiyle Onur Dirik'in, resmi elbise giymeyip sivil olarak ziyarette bulunduklarını söyledi.
     Özdemir, başka bir soru üzerine de o dönemde internette eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt aleyhine yazılar olduğunu belirterek, o konuyla ilgili Halil Behiç Gürcihan ile tam olarak ne konuştuğunu hatırlamadığını, Gürcihan'ın da kendisine bununla ilgili bir belge vermediğini dile getirdi.
     Savcı Pekgüzel'in ''B. Hanım kimdir hatırlıyor musunuz?'' diye sorduğu Özdemir, annesi olduğunu söyledi.
     Savcı Pekgüzel'in ''Bu görüşmeye kontrollü gittim diyorsunuz'' şeklindeki ifadesi üzerine Özdemir, Çerkez olduğunu, annesine de ''Büyük hanım'' diye hitap ettiklerini belirtti.
     Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in ''Derin devlet hakkında ne biliyorsunuz?'' şeklindeki sorusuna da Öztürk ''Zekeriya, arkadaşım olan Nadide'ye (ben derin devletim) demiş. Ben de (derin devlet öyle olmaz, herkese derin devletim, MİT'çiyim demez) dedim. Babam önceden siyasi polis olarak çalıştığı için bana verdiği bilgilerden biliyorum'' yanıtını verdi.
    
     -SORGUSUNUN YOK SAYILMASI TALEBİ-
    
     Ayşe Asuman Özdemir'in rahatsızlanarak ambulansla hastaneye gönderilmesinin ardından, tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz söz aldı.
     Özdemir'in kendisini töhmet altında bıraktığını söyleyen Kerinçsiz, bu sorgunun yok sayılmasını, sağlığına kavuşunca yeniden sorgu yapılmasını istedi.
     Zekeriya Öztürk ve avukatı Yaşar Ağsu da bu sorgunun yok sayılmasını talep etti.

MAHKEME HEYETİ AYŞE ASUMAN ÖZDEMİR'İN DURUŞMALARDAN VARESTE TUTULMASINA KARAR VERDİ

    ''Ergenekon'' Davasında mahkeme heyeti, Ayşe Hatun Özdemir'in duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki duruşma salonunda görülen davanın bugünkü duruşmasında, sanık ve sanık avukatlarının taleplerini aldıktan sonra verilen aranın ardından ara kararları açıkladı.
     Mahkeme heyeti, sanıklardan Hikmet Çiçek'in verdiği dilekçedeki bazı isimlerin asker olup olmadığını, haklarında soruşturma yürütülüp yürütülmediğini, o soruşturmanın ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında olup olmadığını, aynı dilekçedeki isimler ve Hikmet Çiçek'ten elde edilen ve dosyada bulunan 'Karargah evleri' dokümanında geçen isimlerle ilgili Genelkurmay Başkanlığına yazı yazılmasına karar verdi.
     Halil Behiç Gürcihan'a ait olan 'acıkistihbarat.org' internet sitesi hakkında herhangi bir inceleme yapılıp yapılmadığının MASAK'tan sorulmasını hükme bağlayan mahkeme heyeti, Veli Küçük'ün avukatının talebini kabul ederek, ''Ergenekon'' isimli dokümanın aslının emanetten alınarak incelemesi amacıyla kendisine iletilmesi kararı aldı.
     Mahkeme heyeti, Ergün Poyraz'ın bu oturumda verdiği belge örneklerini ekleyerek Jandarma Genel Komutanlığına yazı yazılmasını, bu belgelerin gerçek olup olmadığının, belgelerde belirtilen tarihlerdeki ödemelerin yapılıp yapılmadığının sorulmasını kararlaştırdı.
     Bunun dışında Poyraz'a Jandarma Genel Komutanlığının tüm açık ve örtülü bütçesinden herhangi bir biçimde ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını hükme bağlayan mahkeme heyeti, iddia makamı ile ilgili Adalet Bakanlığına suç duyurusunda bulunulması taleplerini ise bizzat talep sahipleri tarafından ilgili yerlere yapılabileceğini gerekçesiyle reddetti.
     Sanık Kemal Kerinçsiz'in talebini kabul eden mahkeme heyeti, sanıkların emniyetteki ifadelerinin kayda alınıp alınmadığının İstanbul Emniyet Müdürlüğünden öğrenilmesini hükme bağlayarak, ''Ergenekon'' örgütü ve bu örgütle bağlantılı diğer örgütler hakkında 12 Haziran 2007 tarihinden önce kendilerine herhangi bir suçun intikal edip etmediğinin, bu örgüt tarafından söz konusu tarihten önce işlenmiş herhangi bir suç olup olmadığının Emniyet Genel Müdürlüğünden ve Jandarma Genel Komutanlığından sorulmasına karar verdi.
     Mahkeme heyeti, sanıklardan Ayşe Asuman Özdemir'in rahatsızlığı nedeniyle savunmasının yarıda kaldığını, kalan bölümün tamamlanabilmesinin sağlığının düzelmesiyle mümkün olacağından savunmasının ileri bir tarihte tamamlanmasına, o tarihe kadar da duruşmalardan vareste tutulmasını kararlaştırdı.
     Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti duruşmayı yarın saat 09.30'a erteledi.







 



Bu haber 406 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,203 µs