En Sıcak Konular

''ERGENEKON'' DAVASININ 15. DURUŞMASINDA BİR TAHLİYE KARARI

18 Kasım 2008 20:45 tsi
''ERGENEKON'' DAVASININ 15. DURUŞMASINDA BİR TAHLİYE KARARI Bugün gerçekleşen "Ergenekon" davasının 15.duruşmasında,tutuklu sanıklarından Mahmut Öztürk'ün tahliyesi kararlaştırıldı.

İSTANBUL-''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında Mahmut Öztürk'ün tahliyesine karar verildi.
     Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'nde görülen davanın 15'inci duruşmasında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, bazı sanık ve tanık avukatlarının talepleri ile Cumhuriyet Savcısının istemlere ilişkin görüşünü aldı.
     Mahkeme Heyeti, tutuklu sanıklardan Mahmut Öztürk'ün tahliyesine karar verirken duruşmayı, 20 Kasım Perşembe günü saat 09.30'a erteledi.

TUTUKLU SANIKLARDAN EMEKLİ YÜZBAŞI MUZAFFER TEKİN'İN AVUKATI ENGİN ÇELİK KADIGİL, İDDİANAMEYİ HAZIRLAYAN SAVCILAR HAKKINDA, İNTERNET ORTAMINDA YAYIMLANAN DOSYADAKİ GİZLİ BELGELERDEN DOLAYI SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINI İSTEDİ

 ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in avukatı Engin Çelik Kadıgil, iddianameyi hazırlayan savcılar hakkında, internet ortamında yayımlanan dosyadaki gizli belgelerden dolayı mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını istedi.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada savunma yapan Tekin'in avukatı Kadıgil, iddianame başlangıcının, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ndeki olaya dayandığını savunarak, burada güçlerini test edip başarılı olanların Şemdinli'de bunu devam ettirdiğini öne sürdü.
     Şemdinli olaylarında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) hedef alındığını ve burada geri adım atılarak iddianameyi hazırlayan savcının meslekten ihraç edildiğini öne süren Kadıgil, ''Danıştay olayında da emekli olan subaylar üzerinden TSK'nın vurulmasına karar verildi'' dedi.
     Danıştay saldırısından sonra Tekin'in kaçtığı yönünde söylentiler çıktığını belirten Avukat Kadıgil, bu saldırının ardından müvekkilinin tüm yaşantısının didik didik edildiğini ve hiçbir şey bulunamadığını öne sürerek, Tekin'in hiçbir şeyin tarafı olmadığı ve cinayetle ilgisinin bulunmadığının Ankara'daki savcılarca da belirlendiğini ileri sürdü.
     Kadıgil, Ümraniye'de ele geçirilen el bombalarının ardından Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Danıştay dosyası ile Ergenekon dosyası arasında bir bağlantı olmadığına karar verdiğini anlatarak, Ergenekon iddianamesini de iddianameyi hazırlayan savcıların düzenlediğini düşünmediğini söyledi.
    
     -DİNK CİNAYETİNİN ARKASINDAKİ İSİMLER-
    
     Avukat Kadıgil, gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından Ogün Samast ve Yasin Hayal gibi insanların arkasında kimlerin olduğunun da araştırılmadığını savundu.
     ''Ergenekon Lobi Belgesi''nin Tekin'de olmadığını, bu belgeyi 18 aydan beri müvekkilinin bilgisayarlarına el koyan kişilerin koyduğunu iddia eden Kadıgil, MİT'in de bu belgenin 2006 yılından beri internet sitesinde yayımlandığını bildirdiğini söyledi.
     Kadıgil, Yargıtay'ın da ''internette yayımlanan belgelerden dolayı gizlilik nedeniyle ceza verilemeyeceğine dair bir kararı olduğunu'' ifade ederek, iddianameden ve dosya eklerinden aldıkları bu tür belgeleri değerlendirerek ''iddianamenin yokluğunu'' kanıtladıklarını öne sürdü.
    
     -OKKIR'IN CEZAEVİNDE ÖLDÜRÜLDÜĞÜ İDDİASI-
    
     ''Ergenekon örgütünün kasası'' denilen Kuddusi Okkır'ın da cezaevinde öldürüldüğünü iddia eden Kadıgil, Okkır'ın cenazesinin parası olmadığı için toplanan parayla kaldırıldığını belirtti.
     Avukat Kadıgil, müvekkiliyle ilgili olduğu ve dosyada yer aldığı belirtilen bir CD'den de söz edildiğini anlatarak, Tekin'in internette yayımlanan belge ve CD'den dolayı gizlilik nedeniyle cezalandırılmasının istendiğini söyledi.
     Kadıgil, savunmasına şöyle devam etti:
     ''Sayın savcılar müvekkilden özür dileyip iddialarını geri çekmelidirler. Aksi taktirde savcılar hakkında devletin gizli belgesinin internette yayımlanmasından dolayı mahkemenin huzurunda suç duyurusunda bulunuyoruz. Benim sicilim savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in sicilinden daha eski. Ben de savcı idim. Pekgüzel kadar ben de bu belgeleri biliyorum. Bunları internette yayımlamak suçtur. Mahkemenin soruşturma savcıları hakkında suç duyurusunda bulunmasını istiyorum.''
    
     -9 NO'LU GİZLİ TANIK-
    
     Danıştay saldırısı davasının sanıklarından Osman Yıldırım'ın, 4 kez ''açık'', bir kez de ''gizli'' olmak üzere ''9 No'lu gizli tanık'' olarak dosyada ifadesinin bulunduğunu ileri süren Kadıgil, iddianamenin, devşirilmiş tanıklar, deliller ve iftiralardan oluşturulduğunu ileri sürdü.
     Yaptıkları hesaplara göre, iddianamede 21 tabanca ve 21 tüfek olduğunu ifade eden Kadıgil, ''21 tabanca ve 21 tüfekle AK Parti hükümetini yıkacaklar. Kendi hükümetlerini kuracaklar'' şeklinde konuştu.
     Dosyada, eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün de beyanlarına başvurulduğunu, bunun dosyada ifade olarak değil de ''bilgi alınma'' şeklinde yer aldığını dile getiren Kadıgil, ''Eymür, ABD'de yaşıyor, CIA bağlantısı olduğu yazılıyor. CIA bağlantısı olanlara dokunulmuyor. Diğer CIA bağlantısı olan Tuncay Güney'den bilgi bile alınmıyor. Savcılar, CIA bağlantılı hiç kimseden bilgi almıyorlar'' dedi.
    
     -TEKİN'İN KOD ADI-
    
     Soruşturma savcılarının, devletin gizli belgelerini internet üzerinde yayımlattırdıklarını ileri süren avukat Engin Çelik Kadıgil, müvekkilinin kullandığı ''Zafer'' adının da kod isim olmayıp, ailesinin kendisine söylediği ad olduğunu öne sürdü.
     Kadıgil, bu konuyla ilgili 4 Aralık 1975 tarihine ait üzerinde eşi ve kendisinin ismi olan ''Müge ve Zafer'' yazılı düğün davetiyesini de daha önceden mahkemeye sunduklarını anımsattı.
     Muzaffer Tekin'in 2008 yılında yurt dışına çıktığına dair dosyada belgelerin bulunduğunu da anlatan Kadıgil, müvekkilinin Haziran 2007'den itibaren cezaevinde olduğunu hatırlattı.
     Kadıgil, Tekin'in 18 aydan beri uydurma gerekçelerle tutuklu olduğunu ifade ederek, şunları savundu:
     ''Din taciri olmak, kutsal değerleri kullanmak suç değil; vatansever, kahraman olmak bu ülkede suç haline geldi. Yanlış anlamayın Hüseyin Üzmez'in tahliyesinde anormallik görmüyorum. İnsanların tutuklanmaları benim ülkemde ceza olarak uygulanıyor. Bu, insan haklarına, doğal hukuka, Anayasa'ya, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ne zıt bir olaydır.
     İddianame, kamuoyunun yanıltılması ve mahkemenin anlamasının önlenmesi için bu kadar sayfa yazıldı. Biz asla mahkemeden merhamet istemiyoruz. Mahkeme adalet makamıdır. Müvekkilim masumdur. Sunduğumuz deliller iddia makamının sunduklarıdır. Muzaffer Tekin'in tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesini istiyoruz.''
    
     -HABLEMİTOĞLU CİNAYETİ-
    
     Tekin'in avukatı Kadıgil, ''Necip Hablemitoğlu'nun da yazdığı kitaplar nedeniyle katledildiğini'' ileri sürerek, ''Yaşasaydı şimdi huzurda sanık olurdu, çünkü ulusalcıydı'' dedi.
     Kadıgil'in konuşması sırasında, davanın tutuksuz sanığı olan eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Yalçın Alemdaroğlu da duruşmaya geldi.

TUTUKLU SANIK MAHMUT ÖZTÜRK'ÜN TAHLİYESİNE KARAR VERİLDİ

''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından Mahmut Öztürk'ün tahliyesi kararlaştırıldı.
     Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesindeki duruşmada, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bazı sanık ve tanık avukatlarının talepleri ile Cumhuriyet savcısının bu taleplere ilişkin görüşünü aldıktan sonra ara kararlarını açıkladı.
     Mahkeme Heyeti, tutuklu sanıklardan Mahmut Öztürk'ün tahliyesine karar verdi.

TUTUKLU SANIKLARDAN EMEKLİ YÜZBAŞI MUZAFFER TEKİN: -''HİÇBİR ŞEY YOKTAN VAR EDİLEMEZ. NE KADAR GAYRET EDERLERSE ETSİNLER, 'YOK' OLAN BU ÖRGÜTÜ VAR EDEMEYECEKLER'' -''BU İDDİANAME PSİKOLOJİK SAVAŞ. BEYNİNİZ ZAYIF OLSA 'ACABA BEN SUÇLU MUYUM?' PSİKOZUNA GİRERSİNİZ'' -''SUSTALI BIÇAĞIMI KELİME-İ ŞEHADET GETİREREK İKİ KEZ KALBİME SOKUP ÇIKARDIM''

''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, ''Hiçbir şey yoktan var edilemez. Ne kadar gayret ederlerse etsinler, 'yok' olan bu örgütü var edemeyecekler'' dedi.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, 2 saat süreyle çapraz sorguya alınan Tekin, savunmasını dikkatle ve sabırla dinleyen mahkeme heyetine şükranlarını sunduğunu belirterek, ''Sığınacağım liman Türk adaletidir, burada olmaktan büyük huzur duydum'' şeklinde konuştu.
     İddia makamının taraflı davrandığını ileri süren Tekin, ''Hiçbir şey yoktan var edilemez. Ne kadar gayret ederlerse etsinler, 'yok' olan bu örgütü var edemeyecekler'' görüşünü dile getirdi.
     Daha önce ifadesi alınan sanıklardan Ali Yiğit'e kırgın olmadığını anlatarak, Fransızların ''Aslanın sırtından geçinen aslana yem olur'' şeklinde bir sözleri bulunduğunu anımsatan Tekin, Yiğit'e hitaben ''Yol yakınken doğruyu bulsun'' dedi.
     Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün, 21 Ocak 2008'de Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde komiser olarak çalışan bir polisin tanık olarak ifadesini aldığını belirten Tekin, söz konusu tanığın, bombaların bulunduğu gün Ümraniye'ye gittiğini ve ifadesinde Ali Yiğit'in bazı anlatımlarına yer verdiğini söyledi.
     Tekin, ''Muzaffer Tekin'in aklanmaması için emniyet ve savcılık kol kola o kadar güzel çalışıyorlar ki'' dedi.
    
     -ALPARSLAN ARSLAN İLE İLİŞKİSİ-
    
     Tekin, savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, ''Danıştay saldırısı davası sanıklarından Alparslan Arslan ile ilişkilerini'' sorması üzerine Arslan ile 3-4 kez görüştüğünü, ancak olay tarihinden 1,5 yıl öncesine kadar hiç görüşmesi olmadığını söyledi.
     Pekgüzel'in, ''Yanlış anlamadıysam 3-4 kere yüz yüze görüştünüz, ayrıca telefon görüşmeleriniz var'' sözlerine Tekin, ''Doğrudur, görüşmüşümdür. Kandil ve bayramlarda mesaj atmışızdır'' yanıtını verdi.
     Savcı Pekgüzel'in, kayıtlara göre 31 adet telefon görüşmeleri bulunduğunu, son görüşmeyi 16 Kasım 2005'te, olaylardan 6 ay kadar önce yaptıklarını belirtmesi üzerine de Tekin, ''Kesinlikle irtibatım yok, niye gizleyeyim'' dedi.
     Engin Bağbars'ı da kesinlikle tanımadığını ifade eden Tekin, bu kişinin tanık ifadesini ''yalan söylediği'' gerekçesiyle kabul etmediğini söyledi.
     Tekin, Kuddusi Okkır ile ilişkisinin boyutuna ilişkin bir soruyu yanıtlarken, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'ni Mayıs 2005 sonlarına kadar izleyip ayrıldığını, Okkır ve diğer bazı kişileri o hareketten tanıdığını söyledi.
     Okkır'ın bir gün kendisini ziyaret ederek, ''Devletin yeniden yapılanması için öneriler'' dokümanını verdiğini anlatan Tekin, Okkır ile o tarihten sonra görüşmediğini ve dokümanın bürosunda olduğunun bile farkında olmadığını kaydetti.
     Savcı Pekgüzel, ''Beyanlarınızda, hiçbir sivil toplum örgütü içinde yer almadığınızı söylediniz, ama Kemal Kerinçsiz'in iş yerinde yapılan aramada bulunan Büyük Hukukçular Birliği'nin basın açıklamasında imzanız var. Bu ne anlama geliyor?'' sorusuna Tekin, ''Hatırlamıyorum, ama imzam varsa benimdir. Hiçbir sivil toplum örgütünde yoktum. Tek başıma inandığım doğruların peşinden gittim'' cevabını verdi.
    
     -''(MECZUPTUR) DEDİK''-
    
     Muzaffer Tekin, savcı Pekgüzel'in, Danıştay saldırısının gerçekleştiği 17 Mayıs 2006'da ve sonrasında ne yaptığını sorması üzerine de Danıştay olayına ilişkin alınan ifadesinin dosyaya konulmadığını ileri sürdü.
     Olayın olduğu gün, Zekeriya Öztürk ve diğer bazı kişilerle bürosunda olduğunu anlatan Tekin, aralarında söz konusu saldırgan için ''meczuptur'' diye konuştuklarını söyledi.
    
     -TEKİN'İN İNTİHAR GİRİŞİMİ-
    
     Akşam saatlerinde ise eşinin aradığını ve polislerin evi bastığını söylediğini belirten Tekin, o zaman da çevresindekilere ''Beni bu olayın içine, Türkiye Cumhuriyeti'nde kimse sokamaz. Bir cümle basında ismim çıksın, bunu taşımam canıma kıyarım'' dediğini aktardı.
     Ertesi gün bir televizyon kanalında, olayda adının geçtiğini gördüğünü ifade eden Tekin, ''(Bu çok büyük bir çuval hadisesi. Ben bu çuvalı başıma geçirmeyeceğim) dedim. Bu intihar olayı öyle gerçekleşti. Sustalı bıçağımı Kelime-i Şehadet getirerek iki kez kalbime sokup çıkardım'' dedi.
     Bir soru üzerine Tekin, kendisine kimsenin ''Albay'' diye hitap etmediğini, bazı arkadaşlarının ''Paşam'' dediğini, ancak bunun bir emir-komuta ilişkisi olmadığını anlattı.
     Tekin, bir başka soruyu yanıtlarken de Sedat Peker ile ilişkilerinin sosyal bir ilişki olduğunu ve Peker ile Fikri Karadağ'ı kendisinin tanıştırmadığını belirterek, 2002'de düzenlenen ''Öztürkler Gecesi''ne eşi ile katıldığını dile getirdi.
     Şile'de yapıldığı söylenen toplantıya ilişkin soru üzerine Tekin, o köyün ismini, dayısının ismi ile aynı olduğu için hatırladığını, dayısının da şu anda izleyici olarak duruşma salonunda olduğunu ifade etti.
     Tekin, Karadağ'ı en son 2005'in Haziran ya da Temmuz ayında orduevinde gördüğünü kaydetti.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, bu sırada, bir başka sanığın söz istemesi üzerine, ahengin bozulmaması için kendisine sıra gelinceye kadar beklemesi gerektiğini söyledi.
     Tekin, diğer savcı Nihat Taşkın'ın sorusu üzerine de Hüseyin Görüm'ün yanında Alparslan Arslan'ı hiç görmediğini, Görüm'ün yanında devamlı dolaşan kişinin İbrahim Özcan olduğunu anlattı.
     Tekin, Semih Tufan Gülaltay ile ilişki derecesini soran Taşkın'a, ''Gülaltay, Metin Yalazangil'e ulaşamayınca, ben Yalazangil'den Gülaltay'ın yanına gitmesini istedim. Nasıl bir örgüt ki güya ben örgüt yöneticisiyim, (git) diyorum, ama gitmiyor'' diye konuştu.
     İddianameyi 4 kez okuduğunu söyleyen Tekin, ''Bu iddianame psikolojik savaş. Beyniniz zayıf olsa 'Acaba ben suçlu muyum?' psikozuna girersiniz'' dedi.
    
     -''HATIRA OLARAK MI VERDİLER?''-
    
     Bu arada söz alan Cumhuriyet Gazetesi avukatı Bülent Utku, Ankara'daki davada Alpaslan Arslan'ın bombaları kimden aldığı yönünde netleşme olmadığını ifade ederek, bu davaya 1 Mart 2007'de soruşturmanın genişletilmesi için dilekçe verdiklerini anımsattı.
     Utku, Muzaffer Tekin'in tutuklu iken 21 Temmuz 2008'de Cumhuriyet Gazetesi'ne bir açıklama gönderdiğini ve iş yerinde bulunan bombalara ilişkin, ''Tuzla Piyade Okulu'nda eğitime yardımcı malzeme olarak verilen, patlayıcı özelliği olmayan'' ifadesini kullandığını belirtti. Bunun üzerine Tekin, bombanın, öğretilmesi riskli bir patlayıcı madde olduğunu ve eğitim alanında her zaman gerçek bomba kullanılmadığını söyledi.
     Utku da internetten edindiği bilgilere göre, eğitim bombalarının renk ve tapa numaralarının farklı olduğunu dile getirerek, Tekin'den iş yerinde elde edilen bombaların renklerini sordu. Tekin de bu iki bombanın renklerinin yeşil veya siyah olduğunu söyledi. Avukat Utku bunun üzerine, ''Bunu size hatıra olarak mı verdiler, siz mi aldınız?'' diye sordu. Tekin de bunları kendisinden sonra bölüğünde görev yapan bir üsteğmenin bürosuna getirdiğini anlattı.
     Avukat Utku'nun, ''Daha sonra üzerinde fünye bulunmadığı ifade edilen bu bombalara fünye yerleştirilmesi ne kadar zaman alır?'' sorusu üzerine Tekin, ''Fünye konulsa dahi bunlar etkin olmaz. Tahrip maddesi bulunması gerekir'' dedi.
     Tekin, elde hazır malzeme olması halinde bunun fünye ve tahrip maddesinin 10 dakikada bombaya yerleştirilebileceğini anlattı.
    
     -''23 SENEDİR SİVİL OLAMADIM''-
    
     Tutuklu sanıklardan Veli Küçük'ün kızı ve avukatı Zeynep Küçük, Tekin'e, Veli Küçük ile tanışıklığının boyutunu sordu. Tekin, ''23 senedir ben sivil olamadım, kopamadım o ortamdan'' diyerek, Küçük'ün elini öptüğünü anlattı.
     Tekin, Danıştay olayından sonra bir Paskalya Günü, Patrikhane'de de Küçük'ü gördüğünü, fakat ayrı yerlerde oturduklarını ve 5 dakika dahi konuşmadıklarını söyledi.
     Bu arada, tutuklu sanıklardan Hüseyin Görüm'ün söz alarak ''Yalnız soru soracağım ve bütün olayların hepsini çözeceğim'' demesi üzerine, Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün, ''Ne soracaksan bana sor'' dedi.
     Bu olaylarda Muzaffer Tekin ve Görüm ailesinin mağdur olduğunu savunan Görüm'ün sorusu üzerine Tekin, Görüm'ü Alpaslan Arslan ile bir arada görmediğini bildirdi.
     Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz de Tekin'e bazı sorular yöneltti. Bu sırada söz alan müdahil Şebnem Korur Fincancı'nın avukatı, bu soruların muhatabının Tekin değil, Ali Yiğit olduğu gerekçesiyle itiraz etti.
     Mahkeme Heyeti'nin, sanığa direkt bilebileceği sorular sorulması yönündeki kararı üzerine Kerinçsiz, ''Kendisine avukatlığını yaptığım müddetçe yasa dışı bir usul, yöntem önermiş miyim?'' diye sordu. Tekin de gayri yasal hiçbir çalışma içinde olmadığını dile getirdi.
     Bazı sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği miting ve etkinliklere katılma nedeninin sorulması üzerine Tekin, milli mücadele kahramanı emekli Piyade Albay Mustafa Şekip Birgöl'ün birkaç gün önce devlet töreniyle defnedildiğini, ama daha önce bazı gazilerin ayakkabı boyayıp, simit sattıklarını ifade ederek, bu itibarların zamanında verilmesi gerektiğini söyledi.
     Tekin, ''Bizde geline kocasına, koça Allah'a, vatan hizmetine giden yiğide de vatana kurban olsun diye kına yakılır'' diyerek, orduyu dinsiz göstermek isteyenler olduğunu ileri sürdü. Başkan Şengün de Tekin'den konunun dışına çıkmamasını istedi.
     Bu arada söz alan tutuklu sanıklardan Oktay Yıldırım'ın, ''Hayatınızda hiç yeşil renkli küçük soda şişesi gördünüz mü, bu soda şişesinin üzerine fünye takılıp, içine patlayıcı koyduğunuzda el bombası gibi patlar mı?'' sorusu üzerine Tekin, ''Patlar'' dedi.
     Tutuklu sanık Muzaffer Tekin, üye Hakim Hasan Hüseyin Özese'nin sorusu üzerine de Beykoz Çayırbaşı'nda evi olmadığını, ancak Mahmut Öztürk'ün olduğunu söyledi.
     Duruşmaya, Muzaffer Tekin'in çapraz sorgusunun ardından bir süre ara verildi.
     Bu arada, tutuksuz sanıklardan İbrahim Benli ve Ali Yasak'ın başladıktan sonra katıldığı duruşmada, tutuklu sanıklardan Aydın Yüksek rahatsızlığı nedeniyle salondan götürüldü.

 BUGÜNKÜ DURUŞMADA TAHLİYE EDİLEN TUTUKLU SANIK ÖZTÜRK: -''MUZAFFER TEKİN, ASKERİ ELBİSE GİYDİĞİM ZAMAN KARŞIMA ÇIKAN KOMUTANIMDIR VE YAŞÇA BÜYÜĞÜMDÜR. BU YÜZDEN KENDİSİNE SAYGIM VARDIR'' -(TEKİN'İN İNTİHAR GİRİŞİMİ OLAYI) ''EŞİM ARAYARAK, TEKİN'İN BENİ ARADIĞINI SÖYLEDİ. BEN DE YİYECEK MALZEMESİ ALIP EVE GİTTİM. KANLAR İÇİNDE YERDE YATIYORDU'' -''İNTİHARA TEŞEBBÜS ETTİĞİ BIÇAĞI DA ZEKERİYA ÖZTÜRK'E VERDİM. HASTANEYE GİTTİLER. BEN HASTANENİN ÖNÜNE GİDİNCE POLİSLER GÖZALTINA ALDI. JANDARMAYA GİTTİK. ANKARA'DA SORGULANDIM. 3 GÜN SONRA BIRAKILDIM. NEYE UĞRADIĞIMI ŞAŞIRMIŞTIM''

''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında tahliye edilen tutuklu sanık emekli Astsubay Mahmut Öztürk, savunmasını yaptı.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada Öztürk, 18 aydır tutuklu olduğunu belirterek, ''Akli dengesinin yerinde olup olmadığı tartışılan Ali Yiğit'in ifadesi, daha doğrusu ona verdirilen ifade ile buradayım. Bir dediği diğerini tutmayan, tamamen hayal ürünü, ezberlettirilen ifadesinin mantığı yoktur'' dedi.
     Tutuklu sanıklardan emekli Astsubay Oktay Yıldırım ile Kilis'te beraber görev yaptıklarını, daha sonra ticari ortaklık kurduklarını, ancak anlaşamamaları üzerine küs bir şekilde ayrıldıklarını anlatan Öztürk, Yıldırım ile 2005'te bir araya gelmediklerini savundu.
     Öztürk, tutuklu sanıklarından Mehmet Demirtaş'ın, geçmişte görev yaptığı taburda asker olduğunu ifade ederek, yıllar sonra Demirtaş taksi şoförlüğü yaparken, kendisiyle İstanbul Acıbadem'de karşılaştığını anlattı.
     Ordudan atılmadığını, emekliye ayrıldığını dile getiren Öztürk, Petrol Ofisi'ne bağlı fuel oil bayisi bulunduğunu, ana okulu sahibi olduğunu söyledi.
     Ali Yiğit'in çalıştığı Ümraniye'deki manavın gizli toplantı yapmaya uygun olmadığını ileri süren Öztürk, aynı bölgede 4 odalı ofisi bulunduğunu kaydetti.
     Öztürk, polislerle, savcılarla ve Ali Yiğit ile bir derdi olmadığını savunarak, ''Benim ismim niye bu iddianameye konuldu anlayamıyorum. Bir zamanlar şeref ve onurumla yaptığım... Asker olmamdan dolayı buraya adım konuldu diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.
     Sanıklardan Muzaffer Tekin'in, askerdeyken komutanı olduğunu dile getiren Öztürk, savunmasında şunları kaydetti:
     ''Tekin ile görüştüğümüzde petrol işi yaptığını söyledi. O zaman araba ile gezmeye bile param yoktu. Emekli maaşımla geçiniyordum. Bir iş yapmam gerekiyordu. Ben de fuel oil bayisini açtım. Muzaffer Tekin işini bırakınca müşterilerini bana yönlendirdi. Biz onunla ortak değiliz. Bu işi de o tavsiye etmedi. Kendim yaptım. Tekin, askeri elbise giydiğim zaman karşıma çıkan komutanımdır ve yaşça büyüğümdür. Bu yüzden kendisine saygım vardır.''
    
     -TEKİN'İN İNTİHAR GİRİŞİMİNİ ANLATTI-
    
     Tekin'in, Danıştay olayından sonra arandığını söylemesi üzerine, orman içinde bulunan kendi evinde kaldığını ifade eden Öztürk, şöyle devam etti:
     ''Eşim arayarak, Tekin'in beni aradığını söyledi. Ben de yiyecek malzemesi alıp eve gittim. Kanlar içinde yerde yatıyordu. Bana, 'Masada not var. Sana bir şey olmayacak' dedi. 'Niye yaptınız?' dedim. Hastaneye gitmek istemedi. İntihara teşebbüs ettiği bıçağı da Zekeriya Öztürk'e verdim. Hastaneye gittiler. Ben hastanenin önüne gidince polisler gözaltına aldı. Jandarmaya gittik. Ankara'da sorgulandım. 3 gün sonra bırakıldım. Neye uğradığımı şaşırmıştım.''
     Mahmut Öztürk, herhangi bir toplantıya ya da yürüyüşe katılmadığını, 14 yıl önce askerliği bıraktığını ve o zamandan beri ticaretle uğraştığını, görüştüğü kişilerle de ticari bağı olduğunu aktardı.
     Cezaevinde birlikte kaldığı Ali Yiğit'e de ifadesini değiştirmesi konusunda hiçbir şey söylemediğini öne süren Öztürk, Oktay Yıldırım ile sosyal bir arkadaşlığı bulunduğunu, Yıldırım'ın kitap okumak ve yazmakla uğraştığını söyledi.
     Öztürk, ifadesinin ardından mahkeme başkanının sormak istediği tüm sorularA cevap vermek istediğini belirtti.
     Duruşmada daha sonra Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından Mahmut Öztürk'e çeşitli sorular soruldu.
     Öztürk, bu sorulara cevap verirken, Danıştay saldırısını olayın gerçekleştiği gün, Tekin'in olayla ilişkisini ise birkaç gün sonra öğrendiğini iddia etti.
    
     -''KAÇAK OLAN TEKİN, NİYE EVİNİZE GELDİ?''-
    
     Aranması üzerine Beykoz Çavuşbaşı'ndaki villasına gittiğini, Tekin'in de villanın bahçesinde kendisini beklediğini anlatan Öztürk, Cumhuriyet savcısının, ''Danıştay olayında kaçak konumdayken, arandığı dönemde Muzaffer Tekin niye sizin evinize geldi?'' sorusu üzerine de bu sorunun Tekin'e yöneltilmesini istedi.
     Öztürk, askerdeyken komutanı olan Muzaffer Tekin'i, Danıştay olayında arandığını bilmesi durumunda da evine kabul edeceğini dile getirdi.
     Tekin'in Kadıköy'deki bürosunun da han içinde, bir odalı bir yer olduğunu, Kadıköy'e gittiğinde çayını içmek için uğradığını anlatan Öztürk, bu büroya ağırlıklı olarak emekli askerlerin gittiğini, memleket meselelerinin konuşulduğunu dile getirdi.
     Öztürk, Cumhuriyet savcısının, ''Danıştay saldırısından sonra gidip gelenlerde bir değişiklik gördünüz mü?'' sorusu üzerine de bir gidişinde Tekin'in masasının üzerinde Türk soluna ait bir dergi gördüğünü söyledi. Mahmut Öztürk, ''Komutanımız milliyetçidir. 'Sizin solla ne işiniz var?' dedim. O da 'O senin bildiğin gibilerden değil' dedi'' şeklinde konuştu.
     Tekin'in intihar girişiminden sonra bıçak dahil olmak üzere tüm malzemeyi bir torba içinde tutuklu sanıklardan Zekeriya Öztürk'e teslim ettiğini, Öztürk'ün de bu torbayı İsmail Eksik'e verdiğini anlatan Öztürk, suçun üzerine kalmaması için, Tekin'in beyanda bulunması amacıyla basından bir kameramanı aradığını iddia etti.
     Cumhuriyet savcısının, ''Danıştay olayından sonra bir telefon konuşmanızda 'Bize kadar aydınlandı' diyorsunuz. Ne demek istiyorsunuz?' sorusuna Öztürk, ''Başımıza bir olay geliyor. Neye uğradığınızı şaşırıyorsunuz. Suçsuz olduğumuzu anladılar diyorum. Daha fazla konuşmaya gerek yok diyorum. Artık hiçbir şey söylemeyin diyorum'' şeklinde konuştu.
    
     -SAVCI: ''ÖZTÜRK'ÜN SAVUNMASI İLE DEĞERLENDİRMEMİZ DOĞRULANDI''-
    
     Bu cevap üzerine Cumhuriyet savcısı da yaptıkları değerlendirmenin, sanığın verdiği cevaplarla doğrulandığını kaydetti.
     Muzaffer Tekin Çavuşbaşı'ndaki evinde kalırken, kendisinin de dışarıda arabanın içinde sabaha kadar beklediğini ifade eden Öztürk, ''Muzaffer Tekin o gece sıkıntılı olduğunu ve sabah gideceğini söyledi. Sabahleyin gazetelerde Tekin'in Danıştay olayında kilit adam olduğunu okudum'' dedi.
     Duruşmada müdahil Şebnem Korur Fincancı'nın avukatı Ali Koç da Mahmut Öztürk'e bazı sorular sordu.
     Koç, ekonomik durumu kötü olmasına rağmen çeşitli iş yerleri açtığını belirttiği Öztürk'e, mal varlığının nereden geldiğini sordu. Bu soruya sanık avukatları tepki gösterdi.
     Sanık avukatları, Koç'un sorularının müdahil olduğu konuyla bağlantılı olmadığını savundu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün de bazı soruları reddederken, bazılarının da sadece değerlendirme olduğunu belirtti.
     Bu konuda görüşü sorulan Cumhuriyet savcısı da davanın bir örgüt davası olduğunu ifade ederek, bu davanın müdahillerinden olan avukatın her türlü soruyu sorabileceğini ve görüş bildirebileceğini söyledi.

DURUŞMADA SÖZ ALAN BAŞKA SUÇTAN HÜKÜMLÜ SANIK SEDAT PEKER: -''YAZAR ORHAN PAMUK'A SUİKAST PLANINA İLİŞKİN 2 KİŞİ ARASINDA YAPILAN BİR TELEFON GÖRÜŞMESİNDE ADIM GEÇTİĞİ İÇİN HAKKIMDA DAVA AÇILDI'' -''BU KONUŞMA CİDDİYE ALINIP BENİM HAKKIMDA DAVA AÇILDI. SÖZDE BENİM KOĞUŞUMA GELECEKLERMİŞ. F TİPİNDE KOĞUŞ YOK, ODA VAR'' -BUGÜNKÜ DURUŞMADA TAHLİYE EDİLEN EMEKLİ ASTSUBAY ÖZTÜRK'ÜN ÇAPRAZ SORGUSU YAPILDI -SANIK SERHAN BOLLUK'UN AVUKATI SAİT TÜREL, EK İDDİANAMENİN BİR AN ÖNCE HAZIRLANMASINI İSTEDİ

 ''Ergenekon'' davasının tutuksuz sanığı Sedat Peker, yazar Orhan Pamuk'a suikast planına ilişkin 2 kişi arasındaki bir telefon görüşmesinde ismi geçtiği için hakkında dava açıldığını belirterek, ''Bu konuşma ciddiye alınıp benim hakkımda dava açıldı. Sözde benim koğuşuma geleceklermiş. F tipinde koğuş yok, oda var'' dedi.
     Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ndeki duruşma salonunda görülen davanın bugün yapılan 15'inci duruşmasında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Köksal Şengün, davanın ''örgüt iddiası'' ile açılmış olması nedeniyle katılanların, sanıklara soru yöneltebileceklerini bildirdi.
     Başkan Şengün, yöneltilen sorulara tarafların itiraz etme hakkının da bulunduğunu hatırlattı.
     Duruşmada söz alan müdahil Şebnem Korur Fincancı'nın avukatı, Mahmut Öztürk'e sorularını yöneltti.
     İntihar girişiminde bulunduğu belirtilen tutuklu sanıklardan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'i yaralı gördükten sonra ''etrafta gördüğü notları cebine koyduğu'' şeklindeki ifadesini anımsatan avukat, ''Etrafta kaç not vardı?'' diye sordu.
     Mahmut Öztürk de biri eşine yazılmış olmak üzere, etrafta dağınık notlar gördüğünü ifade ederek, bunları daha sonra Zekeriya Öztürk'e verdiğini söyledi.
     Öztürk, Tekin'in kanaması olduğunu ve kendi eşinin başörtüsünü kesip pansuman yaptığını anlatarak, Yurdakul Çağman'ı telefonla aradığını belirtti.
     Müdahil avukatı, ''Acil sağlık sorununda aranacak 112 numaralı telefondan haberdar mısınız?'' diye sorunca Öztürk, ''Şimdi söylediniz, öğrendim'' dedi.
     Bu arada söz alan Mahmut Öztürk'ün avukatı, müdahil avukatının sorduğu soruların cevaplarının, müvekkilin ifadesinde zaten bulunduğunu söyledi.
     Duruşmada söz alan Kemal Kerinçsiz de Öztürk'e, ''kendi avukatının da katıldığı balıkçı lokantasındaki randevudan bilgisi olup olmadığını'' sordu. Bu randevudan bilgisi olduğunu söyleyen Öztürk, daveti Ali Yiğit'in yaptığını anlattı.
     Kemal Kerinçsiz'in, ''Beni randevuya kim çağırdı?'' demesi üzerine Öztürk, yeğeni Murat Özkan'ın çağırdığını söyledi.
     Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese'nin de ''Otomobilini Muzaffer Tekin'e verdiğin oluyor muydu?'' diye sorduğu Öztürk, bu soruyu, ''Hiç olmadı'' şeklinde yanıtladı.
     Ümraniye'de oturduğunu ve Çavuşbaşı'ndaki evinin yazlık amaçlı olduğunu söyleyen Öztürk, bu evin bir katının da anaokulu olduğunu dile getirdi.
     Öztürk, ''Olaydan önce Muzaffer Tekin, Çavuşbaşı'ndaki eve gidip geliyor muydu?'' şeklindeki soruya da orayı zaten yeni yaptırdığını, arazisinin de ''2B'' kapsamında bulunduğunu, şu anda sadece muhtar tapusu olduğunu bildirdi.
    
     -TUNCAY GÜNEY'İN DURUMU-
    
     Tutuklu sanıklardan Mehmet Adnan Akfırat, MİT Müsteşarlığından dava dosyasına gelen yazılarda Tuncay Güney'den söz edilirken isminin ''Tuncay Güney İpek'' diye geçtiğini anlatarak, ''Bunlar aynı şahıslar mı? Neden kayıtlarda böyle geçiyor? MİT görevlisi ya da haber elemanı mıdır? Bunların sorulmasını istiyorum'' dedi.
     Akfırat, ayrıca, Emniyet Genel Müdürlüğüne de yazı yazılıp, Tuncay Güney'in kullandığı ifade edilen diğer isimleri de belirtilerek, yurt dışına giriş çıkış yapıp yapmadığının sorulmasını talep etti.
    
     -SEDAT PEKER-
    
     Başka suçtan hükümlü olan bu davanın tutuksuz sanığı Sedat Peker de söz alarak, ''Yazar Orhan Pamuk'a suikast planına ilişkin 2 kişi arasında yapılan bir telefon görüşmesinde adım geçtiği için hakkımda dava açıldı'' dedi.
     Peker, ''Bu telefon kaydında, sözde suikast yapacak kişilerin, İl Emniyet Müdürü ve İl Başsavcısı ile de görüşeceklerini, kendilerini benim koğuşuma aldıracaklarını söyledikleri yer alıyor. İl Emniyet Müdürü ve İl Başsavcısı'nın da huzura çağrılmasını arz ediyorum. 'Böyle saçma sapan bir konuşma yüzünden İl Emniyet Müdürü ile İl Başsavcısı çağrılmaz' denilebilir, ama bu konuşma ciddiye alınıp benim hakkımda dava açıldı. Sözde benim koğuşuma geleceklermiş. F Tipinde koğuş yok, oda var'' şeklinde konuştu.
     Peker ayrıca, bu konuşmada geçen şekilde Kütahya değil Kandıra Cezaevinde yattığını da vurguladı.
    
     -KEMAL KERİNÇSİZ-
    
     Duruşmada tekrar söz alan tutuklu sanıklardan avukat Kemal Kerinçsiz, 9 numaralı gizli tanığın ifade tutanaklarının tamamının mahkemece celbini istedi.
     Tutuklu sanıklardan Erkut Ersoy, Emniyet Genel Müdürlüğünden, İsrail'den elektronik, elektromanyetik ortam dinleme aracı satın alınıp alınmadığının sorulmasını istedi.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün bunun nedenini sorması üzerine Ersoy, ''Ben de dahil bazı sanıklara hassas dinleme yapıldığına ilişkin savunmam olacak'' cevabını verdi.
     Diğer sanıklardan Sami Hoştan, bazı gazetelerde hakkında yer alan haberlere değinerek, ''İki kızım var. Üniversiteye gidiyorlar. Onlar bana soruyor 'Nedir bunlar?' diye'' şeklinde konuştu.
     Gazi Güder'in avukatı Özbay Demirer, 15. duruşmanın yapıldığını hatırlatarak, son 7 duruşmanın zaptını henüz alamadıklarını söyledi.
     Tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün avukatı Zeynep Küçük, 9 numaralı gizli tanığın beyanlarının tamamının kendilerine verilmesini istedi.
     Gazeteci Vedat Yenerer'in avukatı Vural Ergül, Tuncay Güney'in vukuatlı nüfus kayıt örneğinin dosyaya geldiğini, bunda İpek olarak soyadı tashihi belirtilmediğini söyledi.
     Ergül ayrıca, Emekli Sandığı'na da yazı yazılarak varsa Tuncay Güney ile ilgili dosyanın istenmesini talep etti.
     Ayşe Asuman Özdemir'in avukatı Şahin Zenginal, müvekkilinin siroz hastası olduğu, organ nakli için sıra beklediği ve istirahat etmesi gerekçesiyle hastaneden taburcu edildiğine dair doktor raporunu mahkemeye sundu.
     Zenginal, müvekkilini 28 Kasım 2008 tarihli duruşmada, doktorun uygun görmesi halinde hazır etmeye çalışacaklarını da söyledi.
    
     -''EK İDDİANAME BİR AN ÖNCE HAZIRLANSIN'' İSTEMİ-
    
     Sanık Serhan Bolluk'un avukatı Sait Türel, ek iddianamenin bir an önce hazırlanmasına ilişkin taleplerini iletti.
     Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
     Taşkın, sanıklardan Hüseyin Görüm'ün, kendi akıl ve ruh sağlığının tespiti için sağlık kuruluşlarına sevkini talep ettiğini hatırlatarak, bu durumun mahkemenin takdirinde olduğunu belirtti.
     Bu arada, tutuklu sanık Hüseyin Görüm'ün, duruşmaya verilen ara sırasında, duruşmada izleyici olarak bulunan bir yakınına ''Millet hapishaneden kurtulmak için deli raporu ister. Biz sağlam raporu almak istiyoruz ki deli olmadığımızı kanıtlayalım'' dediği duyuldu.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün, tutuklu sanıklardan Mahmut Öztürk'ün tahliye kararını açıkladığı sırada, duruşma salonunda izleyicilerin bulunduğu bölümden alkışlar yükseldi.
     Bunu üzerine Başkan Şengün, görevlilerden bu bölümün boşaltılmasını isteyerek, ''Alkışlamak için maça gidebilirsiniz'' dedi.
     Bugünkü duruşmada tahliye edilen Mahmut Öztürk, avukatıyla cezaevinden ayrıldı.

DURUŞMA, 20 KASIM PERŞEMBE GÜNÜNE ERTELENDİ

 ''Ergenekon'' davasına, 20 Kasım Perşembe günü devam edilecek.
     Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ndeki duruşmada, talepler ile Cumhuriyet savcısının bu taleplere ilişkin görüşünün ardından verilen ara sonrası, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, mahkemece alınan kararları açıkladı.
     Başkan Şengün, bu oturumda gerek sözlü, gerekse yazılı olarak bulunulan talepler konusunda önümüzdeki oturumda karar verilmesine hükmedildiğini belirterek, bir sonraki oturumda, iddianamedeki sıraya göre öncelikle tutuklu sanıkların sorgularının alınmasına, bunların tamamlanması sonrası da tutuksuz sanıkların yine iddianamedeki sıraya göre sorgu ve savunmalarının tespitinin yapılmasına karar verildiğini bildirdi.
     ''Dosya kapsamı, delil durumu, sevk maddeleri, cezaevinde kaldığı süre ve savunmasının tespit edilmiş olması'' dikkate alınarak, tutuklu sanık Mahmut Öztürk'ün bihakkın tahliyesine ve başka suçtan hükümlü veya tutuklu değilse tahliyesi için yazı yazılmasına karar verildiğini belirten Başkan Şengün, diğer tutuklu sanıkların mevcut hallerinin sürdürülmesinin hükme bağlandığını kaydetti.
     Cevapları gelmeyen yazıların yanıtlarının beklenmesini de kararlaştıran mahkeme heyeti, duruşmayı, 20 Kasım Perşembe günü saat 09.30'a erteledi.





Bu haber 510 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,963 µs