En Sıcak Konular

ERKAN OCAKLI,MUHTEŞEM BİR MERASİMLE TOPRAĞA VERİLDİ

17 Kasım 2008 17:42 tsi
ERKAN OCAKLI,MUHTEŞEM BİR MERASİMLE TOPRAĞA VERİLDİ Sanatçı Erkan Ocaklı, sevenlerinin yoğun ilgisiyle İstanbul'da toprağa verildi

İSTANBUL - Sanatçı Erkan Ocaklı, sevenlerinin yoğun ilgisiyle İstanbul'da toprağa verildi.
     Kanser rahatsızlığı nedeniyle önceki gece Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde vefat eden Erkan Ocaklı (59) için, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi'nde tören düzenlendi.
     Tören dolayısıyla cami ve avlusunda izdiham yaşanırken, Ocaklı'yı son yolculuğuna uğurlamak için gelen sevenleri, caminin bulunduğu Kısıklı Caddesi'nin de trafiğe kapanmasına neden oldu.
     Törene katılan İstanbul Valisi Muammer Güler, yaptığı konuşmada, ''Kültür hayatımızın çok önemli bir değerini kaybettik. Her insana nasip olmayacak bir törenle uğurluyoruz. Hepimizin başı sağ olsun'' dedi.
     Pendik Müftülüğünden Nevşehir Müftülüğüne atanan Süleyman Aktaş, Ocaklı'nın ölmeden 35 Yasin-i Şerif okuyarak ve Kelime-i Şahadet getirdiğini anlatarak, şunları söyledi:
     ''Türkiye kaybetti. Türk-İslam dünyası kaybetti. Bunun en güzel örneği sizlerin burada olmasıdır. Erkan Ocaklı, sadece Karadeniz Kültürü'ne hizmet etmedi. O, Türkiye, hatta İslam dünyası kültürüne hizmet etti. Mısır, Suriye, Ürdün halkı onu her gittiği zaman saygıyla karşılardı.
     Büyük hizmetlere adım atan bir insandı. Bizleri, düşünce dünyamızın derinliklerinden gelen bu insanlar ayakta tutuyor. Erkan hoca, nasıl müftüye saygı gösteriyorsa, devletin de sanatçıya sahip çıkması lazım.''
     Erkan Ocaklı'nın kardeşi Mehmet Ocaklı da ''Ben ağabeyimi kaybettim ama bu insanlar da sanatçısını kaybetti. Erkan Ocaklı'yı kaybetmenin acısına dayanmak zor tabii. Böyle milyonlarca insana mal olmuş, gönüllerine taht kurmuş bir insanın bana bıraktığı soyadıyla gurur duyuyorum'' diye konuştu.
     Sanatçı Kamil Sönmez, ''Bugünlerde yakın arkadaşlarımızı sırayla kaybetmeye başladık. Erkan Ocaklı, 30 yıllık arkadaşım, dostum idi. Yaş olarak benden küçük, ama benim ustamdı'' dedi.
     Oyuncu Yavuz Karakaş, ''Şöyle bir laf vardır, 'Adam gibi adam'. Erkan Ocaklı, öyle bir insandı'' dedi.
     Tören sırasında, Ocaklı'nın 30 yıllık arkadaşı mahalli sanatçı Necati Selvitop Erkan Ocaklı'nın öz geçmişini okudu.
     Cenaze törenine katılanlar, tabuta sarılarak ağlayan sanatçının eşi Nebahat, oğlu Acarkan ile kızı Büşra Ocaklı'ya taziyelerini iletti.
     Törene, Trabzon Belediye Başkanı Mehmet Volkan Canalioğlu, Trabzon'un Maçka İlçesi Belediye Başkanı Mehmet Genç, Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, Üsküdar Belediye Başkanı Mehmet Çakır, iş adamları İbrahim Cevahir, Mustafa Günaydın, Necmettin Yılmaz, Şadan Kalkavan, Mahmut Ekşi, sanatçılar İsmail Türüt, İbrahim Can, Adnan Yılmaz, Cengiz Kurtoğlu, Sait Uçar, Davut Güloğlu, Volkan Konak, Zeynep Başkan, Yusuf Cemal Keskin'in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.

 

Hapishane İçinde

Hapishane içinde
Volta vuramıyorum
Aç kapıyı gardiyan
Burda duramıyorum

Hapishane içinde
Kara kara günlerim
Ne oldu bana dostlar
Niye böyle inlerim

Görüyorsun gardiyan
Dertlerim bini aştı
Aç kapıyı gardiyan
Ölüm vakti yaklaştı

Bırakın şu dünyada
Seven seveni alsın
Elveda kardeşlerim
Dünya sizlere kalsın 

  

Ezanlar Bizim İçin Okunuyor

Kara kara topraklar seni elimden aldı
Şimdi bana hatıra bir garip resmin kaldı
Bu kadar genç yaşında toprak olmayacaktın
Sen benim tek gülümdün hani solmayacaktın

Ezanlar bizim için okunuyor sevgilim
Yapraklar mezarına dökülüyor sevgilim

Ezanlar bizim için okunuyor sevgilim
Gözyaşım mezarına dökülüyor sevgilim

Bu kara topraklarda ah sen yatacakmıydın
Gönlüme doğan güneşah sen batacakmıydın
Mezarın barınağım ayrılık şansım oldu
Bunca kulun içinde  ecel seni mi buldu 

  

Biri Sevda Biri Barış
 
İki tane yavrum olsun
Biri sevda biri barış
Özgürlüğün yollarında
Yarış ey Ocaklı yarış

Denizlerden karalara
Ulaş sevdam dolaş sevdam
Barış dolu bir dünyada
Dolaş sevdam dolaş sevdam

   

Emine (Ne Annem Var)

Ne annem var ne babam
Gurbet elde yalnızım
Bir Eminem var idi
Ondan ayrı kalmışım

Eminem çok güzeldir
Bir tanedir bir tane
Gözleri mercan gibi
Saçları tane tane

Ben ölürsem uşaklar
Eminem ne edecek
Onun da kimsesi yok
Ne yanlara gidecek

 

Cenaze namazını,Pendik Müftülüğünden Nevşehir Müftülüğüne atanan Süleyman Aktaş kıldırdı. 

  

Aşkı Kim İcat Etti

Bir bilene soralım
Aşkı kim icat etti
Çekilmiyor çilesi
Artık canıma yetti

Gülmeden ağlamaya
Sevilmeden sevmeye
Tahammülüm kalmadı
Seni elde görmeye

Madem ayrılacaktık
Neden sevdik boşuna
İkimizde mahvolduk
Yazık bir aşk uğruna

   

Tara Saçını Tara

Yandım tutuşiyurum oy yarumun saçlarına
Olmadi doyamadum onun bakişlarina

Taradi saçlarını hem taradı hem ördi
Mevlam ona güzelluk oy esirgemedi verdi

Tara saçini tara iki yani bir olsun
İkimizun mezari taştan çamurdan olsun

Gözlerinden aşagı saçlarinun örgisi 
O ne kadar güzelluk odur allah vergisi

Sen saru saçun saru seni kim tarayacak
Bakalum urum kızi oy kim kimi arayacak

Arkasindan aşagi saçlari dügum dügum
Gel otur konuşalum e benim sevdüceğüm

Saçlari uzun uzun ineyi bellerine
Kurban olayim yavrum söyleyen dillerune

Taradi saçlarini omuzundan aşağı
Acap der misun e kız alsam habu uşağı

Tara saçini tara iki yanı bir olsun
Eğer bana gelmezsen yerun mezarluk olsun

  

Hastane Yoluna

Hastane yoluna gide gele yoruldum
Doktorlar verem dedi Yüreğimden vuruldum

Bu dünyanın içinde yapayanlız kalmışım
Ben habu dertlerimi Eminemden almışım

Bırak beni e doktor Teselli etme beni
Üç-dört seneden beri görmedim Eminemi

Ağzımdan kan geliyor diye  Kaçıyor herkes
Ne oldu bana doktor Alamıyorum nefes

Gülmedim hep ağladım Ömrümün her gününde
Ölüm alıp gidecek Beni günün birinde

Bırak beni e doktor Emineme döneyeim
Onu gördükten sonra öleceksem öleyim

Ben öldüm gidiyorum Sen karaları bağla
Gel otur mezarıma  Eminem bena ağla

Bu sevdalık yüzünden Ettin beni perişan
Yarımla görüşmüktük Bizim sözümüz nişan

Veremli günlerimi Benim Eminem saya
Kız benim nişanımla Sakın gitme kocaya

Bırakmadılar bizi Eminem kavuşalım
Helal eyle hakkını Ahrette buluşalım.

  

Eller son kez dokunmak için uzandı...

  

Erkan Ocaklı sevgisi ve sevenlerinin vefası,cami avlusuna sığmayıp caddelere taştı.

   

Güle Güle Koca Çınar 

 

Kurtların Sofrası
 
Ne güzeldi ne güzel
Maçkanın dereleri
Biraz tarif edeyim
Basıma gelenleri

Maçkayi terk eyledum
Sevduğum vardur dedum
Sedanın hançerini
İşte o zaman yedum

Hacavera Livcar
Köyler dereye bakar
Maçkanm dereleri
Erkanım diye akar

Maçkanın deresine
Köpri yaptıracağımı
Şansım açılsın diye
Kitap açtıracağımı

Ormancı babam öldî
(Doksanbabam öldi)
Anam da arkasına
Meze oldum uşaklar
Kurtların sofrasına

Başımı öne eğmem
Görenler mesut sansın
Beni sırtımdan vuran
Şerefsizler utansın

Erkan Ocaklı'yla otuz beşinci sanat yılında Söyleşi:

Yaş Otuz beş, yolun yarısı demek
‘Misiri kuruttun mi, Ula Ula Niyazi’ gibi Karadeniz klasiklerine imza atan Erkan Ocaklı, derin bir inzivadan “Kurtlar Sofrası” adlı albümle uyandı. 1970’li yılların başında, elinde bağlamasıyla Karadeniz’in hiç de alışık olmadığı bir yoldan müzik dünyasına girdi, hit parçalar üretti. Yaptığı plak ve albümlerin sayısını unuttuğunu söylese de, kırka yakın albüm, üç yüz elli civarında besteye imza attı. Taş plaktan, cdli albüme kadar her dönemde söyleyecek bir türküsü mutlaka oldu. Ocaklı bu günlerde, daha da olgunlaşmanın verdiği birikimle, daha çok evrensel mesajlar veriyor ve
“İki tane yavrum olsun, biri Sevda, biri Barış
Özgürlüğün yollarında yarış Ocaklı yarış.
Denizlerden karalara ulaş sevdam, ulaş sevdam
Barış dolu bir dünyada, dolaş sevdam, dolaş sevdam” diyor.
Türk Halk Müziği’ne verdikleri ve vermedikleriyle her dönemde adında söz ettirdi. Son dönemlerde, yeni çıkan seslerin ve yüzlerin gölgesinde unutulmuşluğu yaşadı. Bu bir anlamda, o piyasanın ve hızlı tüketimin bir sonucuydu. Ocaklı ile söyleşimiz, daha çok müzik yolculuğu üzerine. Futbola girmek istedik ancak, Türk Halk Müziği’nin köklü isimlerinden Ocaklı, notalı geçişlerle, konuyu müziğe getirmeyi başardı.
Doktor olmak istedim
- Sondan başlayalım isterseniz, Erkan Ocaklı neler yapıyor?
Türkücü Erkan Ocaklı, 56 yaşına girmesine rağmen hala türkü imal etmeye çalışıyor. Türkü okumakla kalmıyor, yazıyor, besteliyor, velhasıl görüntüsünü veriyorum.
- Çok bilindik bir hikaye ama müzikle yolunuz nasıl kesişti? Babanız ormancıydı, siz müzik adamı oldunuz...
Ben bir bağlama sanatçısıyım aslında. On üç-on dört yaşlarında sevdalıklara başladım. Köyde bağlama çaldığım sıralarda eğitim için önce Trabzon’a, ardından da üniversite okumaya İstanbul’a geldim. Galatasaray Üniversitesi Kimya Mühendisliği’ne girdim. Ardından orayı bırakıp İstanbul Üniversitesi Zoobotanik Bölümü’ne girdim. Tıp okumak istedim. Puanım da yetmesine rağmen bu bölümü yazmadığımdan başka bir bölüme girdim. Ancak İstanbul’a gelmek müzik hayatımı çok etkiledi. Cemiyetlerde, müzikle ilgili yerlerde çalmaya başladım. 1970’li yılların hemen başında Mine Koşan’a bağlama bile çaldım. Müzik piyasasında tanınmaya başlayınca, yolum Harika Plak’a düştü. Ayhan Güçlücan adlı Oflu bir hemşehrimiz. Yirmi sene ondan ayrılmadım. Harika Plak’tan çok para kazandım diyemeyeceğim. Çünkü bir Oflu’dan ne kadar para kazanabilirsiniz? Bu laf bir espiri olduğu kadar, gerçektir de...
- Hangi yıllar arası Harika Plak’tan albümleriniz çıktı?
1971-91 arası... Hit olan tüm albümlerim bu firmadan çıktı.
- Plaktan cdye geçiş döneminden sonraki değişiklikler, müzik piyasasını nasıl etkiledi?
Plakta ancak iki eser okuyabiliyordunuz. Kaset, ya da cdye on beş eser sığıyordu. Tabii, iş daha yorucu ama hızlı olmaya başladı. Çıkardığım tüm plaklar tuttu. Hatta Trabzonspor türkülerim de çok sevilmişti.
80’lerde Karadeniz pop!
- Trabzonspor’a plak mı yaptınız?
Evet, 1975’te… Trabzonspor 1.Lig’e çıktığında yaptım. Bir eserin sözlerinde,
‘Yeşil sahaları yıktık uşaklar yıktık.
Yaşasın Trabzonspor, 1.Lig’e çıktık’ dedik.
Ardından 80’li yıllar ve radyo günlerim. Radyo’dan sonra, o formatta türküler yapmaya başladım. Mesela, ‘Maçka yolları taşli, geluyi sarı saçlı.’ Ula ula Niyazi, Misir’i kuruttun mi’ gibi eserleri yaptık. Bu dönemde tekno tarzı Karadeniz müzikleri de yaptım…
- Yani kemençenin yanına bas formatı dediğimiz diğer enstrümanlarla o yıllarda müzikler yaptınız yani…
Evet, en az yirmi sene önce biz Karadeniz-pop yaptık ve o zaman da tutmuştu. 85’ten sonra disko tarzı müziklere devam ettik. Çünkü, gençlik bu tür müzikleri seviyordu. Hayatın akışını iyi takip ediyordum, sokaktaki insanların ne istediğini biliyordum. Lahana disko, mısır disko formatları denedik. 90’lardan sonra pop soundlu Karadeniz tekrar çıkmaya başladı. Oysa ben bu müziği daha önce denemiştim.
- 90’lı yılların ikinci yarısından itibaren yeni yüzler ortaya çıktı. Bu dönemde siz Karadeniz-pop, Karadeniz tekno ile karşımıza çıkabilirdiniz.
Plak şirketi… İyi bir plak şirketiyle çalışmak, üreteceklerinizden daha önemlidir. 1990’dan sonra da iyi şeyler ürettim. Ki bu ürettiklerim, yirmi sene önceki eserlerimden kat kat daha iyi. Ama birileri benim önüme set çekti.
- Kim onlar ve sizi nasıl engellediler?
Buna cevap veremem. Benim yapımda suskunluk var. Suskun yapım nedeniyle ilk hanımımdan ayrılmak zorunda kaldım.
- Kim ayırdı sizi ve bunun sanat camiasında dışarıda tutulmanızla ne ilgisi var?
Çok ilgisi var. Tüm sanatçılar için bu geçerlidir. Bağırmak, çığırmak asaletime yakışmazdı, sustum.
Plak şirketim, korsan
- Erkan Bey, anlamadığım noktalar var. Şimdi siz eskiye göre kat kat iyi eserler ortaya koyuyorsunuz ve ama birileri sizin bu camiada olmanızı istemiyor. Yani kasetiniz iyiyse halk alır zaten ve o birileri neden sizle uğraşsın?
İsim veremem ama bu mafya grupları MESAM ve Kültür Bakanlığı’ndan 40 bin kasetimi alıp, “Erkan Ocaklı 40 bin sattı’ dedirtiyorlar. Yani gizli satış. Bu gizli satışla ne İbrahim Tatlıses, ne de Orhan Gencebay uğraşabildi.
- Gizli satış nedir?
Korsan…
- Korsan, bir ülke gerçeği efendim…
Benim firmam yaptırtıyordu korsanı.
- Hangi firma?
İsim vermek istemiyorum.
- Efendim, buna mecbur değilsiniz ama, insanların haber alma hakkını da görmezden gelemezsiniz…
Karadeniz Müzik Üretim… Adnan Yilmaz’in şirketi…Babam yıllar önce bana, ‘Oğlum, malını hırsıza emanet et, çalınmaz’ demişti. Bu laf beni çok düşündürmüştü. Anladım ki, hırsız malı yesin de, beni yemesin.
- Sizin geri plana itilmenizde, bizim anlamadığımız, sizin de anlatmak istemediğiniz çok değişik şeyler var.
Bir misyonum vardı ve o birilerini rahatsız etti. ‘Ezanlar Bizim İçin’i yaptım, bazıları bu eserden çok rahatsız oldu. Trabzonspor’un kuruluşundan bu yana varım, ama sonradan buradan da dışlandım.
- Trabzonspor’dan da dışlandığınızı söylüyorsunuz. Peki, bunda kimin suçu var?
Nedenini ve kimler olduğunu siz bulursanız, bana da söyleyin…
- Efendim, biz böyle bir şey var demiyoruz. Siz diyorsunuz. Nedenini söyleyin diyoruz sadece…
İlk çıktığımdan bu yana, planlı bir şekilde benim üzerime oyunlar oynandı. Cebime para koydular, şöhretimi aldılar.
- Dediğiniz gibi sizin bu camiadan silinmenize karar verilmişse, yerinize birilerini ikame etmiş olmaları lazım…
O kişinin kim olduğu bellidir.
- Yakın zamanda size, ‘Erkan abi, gel seni eski günlere döndürelim’ diye bir teklif geldi mi?
Yoo, bana böyle bir teklifle gelemezler. Ben, ezilirim, yatarım, sürünürüm ama idealim bir gün gerçekleşir. Maddi bir yönden sıkıntım yok, çok şükür. Hafta sonlarım doludur, eğer hafta sonu randevu isteseydin, sana randevu veremezdim.
Hesap vaktim gelecek
- Siz, planlı bir şekilde arka plana itildiğinizi ifade ediyorsunuz. Karadeniz’de klasik türkülerde hep sizin imzanız var. . Yanılıyor olabilirim ancak, buna rağmen, halktan sizi tekrar istediğine dair bir işaret gelmedi.
Hayır, yanılıyorsunuz. Her hangi bir gecede, davette, insanlar benimle fotoğraf çektirmek için sıraya giriyor. Halkın sevgisi bitmez…
- Bu sevgi elbette vardır ama kaç kişinin bundan haberi var…
O tür gecelerde medya temsilcileri olsa, herkesin haberi olurdu.
- Şimdilerde, daha çok Volkan Konak, Kazım Koyuncu, Fuat Saka gibi Karadeniz müziğini batı enstrümanlarıyla başarıyla uygulayan sanatçılar ön planda…
Ben, bu dediğin sanatçıların yaptığını, on beş sene önce yapıyordum. ‘Burun disko’ adlı bir eser yaptım, yıllarca dinlendi.
- Bundan sonra, kendiniz adına bir yol haritanız var mı?
Allah, bedenime, sesime zeval vermesin. Kimse, bu saatten sonra susturamayacak beni. Benim hesap vaktim de gelecek.
- Sanatçıya yakışır üreterek bir hesaplaşma olacak sanırım…
Tabii, dediğiniz gibi sanatçıya nasıl yakışıyorsa öyle olacak…
- Bir dönem Kanal 7’ye de program yapıyordunuz. Neden bıraktınız?
Bıraktırdılar…
- Kim onlar?
İsim veremem. Planın devamı bir süreçtir o... Daha sonra bana bıraktırıp, başkalarını başlatanları da bıraktırttılar. Kanal 7 televizyonuna çıkabiliyorum, ancak mesela ATV, Kanal D gibi kanallarda yokum.
- En son hangi albümü çıkardınız?
İki ay kadar önce Kurtlar Sofrası adlı albümüm piyasaya çıktı.
- Hangi plak şirketinden?
Karadeniz Müzik...
- İsmail Türüt bir zaman, İbrahim Tatlıses ile birliktelik yapınca asıl sıçramayı yapmış ve halkın zihnine kazınmıştı. Siz de İbrahim Tatlıses’in plak şirketinden albümünüzü çıkarmayı deneyebilirdiniz...
Olabilirdi aslında. Belki ileriki günlerde bu birliktelik sağlanabilir.
- Sizin hakkınızda, ‘yaşı ilerledi, artık kenara çekilsin’ diye bir düşüncenin sadır olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu tür düşünceler, basit insanların düşüncesi. Benim ne eksiğim var. Sanatım hepsinden ileride ve de daha yakışıklıyım.
- Sahne sanatlarını tümünü düşünün; eskile bugün arasında ne farklar var.
Eskiyle kıyaslanmayacak şekilde imkanlar çok rahat. Bu imkanlarla eskiden olsa çok daha iyi işler çıkardı.
- Karadeniz müziğinin geldiği noktada, iyi ya da kötü emeği olanlar kimler?
En büyük katkıyı Meltem Tv yaptı. Kemençenin kırsaldan kente inişinde bu televizyonun katkısı yadsınamaz. Şahıs olarak da ben...
- Sizin katkınız nedir?
Yumuşak geçişle kemençeyi geniş halk kitlelerine sevdirdim. Kemençeyi önce bağlamayla, daha sonra org gibi diğer enstrümanlarla buluşturdum. Davut Güloğlu, sahneye çıkmadan bana, ‘Nasıl yapayım abi?’ dedi. Ona, ‘sakın takım elbise giyme, kravat takma; yırtık bir tişört ve pantolonla sahneye çık’ dedim. Sonuçlarını gördünüz...
- Karadeniz’in geleneksel çalgısı kemençe; daha doğuda tulum var. Bağlama, özellikle sahilde hiç yok. Ancak iç kesimlerde ve yüksek yerlerde çalındığını biliyoruz. Siz bağlamayla Karadeniz’i temsil etmeye başladığınızda, tepki aldınız mı?
Erkan Ocaklı, kemençeyi sildi’ diye çok üzerime gelinmişti. Bağlamasız türkü mü söyleniyor? Şimdi Karadeniz müziğinde her bir enstürüman var. Bağlama Türk müziğinin ana çalgısı. Kemençe ile bağlamayı yan yana getirebilmek başarıdır.
- Kemençenin Karadeniz’den başka mesela Yunanistan’da çokça çalınıp dinlenmesini nasıl açıklayacaksınız?
Yunanlılar’ın çalıp dinlediği kemençe değil, buzukidir. Kemençe, Karadeniz’den oraya gidenlerin çalgısıdır.
- Sizinle karşılaşınca mutlaka soracağım dediğim bir soru var aklımda: ‘Ula ula Niyazi’ türkünüzdeki Niyazi, gerçek biri mi?
Evet, gerçek biridir, öldü tabii... Kokoş Niyazi, Maçka’da yaşayan Kapıköylü Kokoş Niyazi derlerdi ona... Onlar ilk gençlik zamanlarımızın tip adamlarıydı.
Kara kedi Şenol
- Bir gün her şeyi bırakıp Maçka’ya dönmeyi düşünüyor musun?
Hayır, asla! Gerek Maçka’da, gerekse asıl vatanım olan Artvin Arhavi’de yerimiz yurdumuz var ancak oralara dönme gibi bir niyetim yok.
- Aslen Artvinli’siniz? Laz’mısınız?
Evet. Annem de babam da mohdi idi. Ben de Lazca bilirim.
- Kazım Koyuncu da mohdi?
Evet, tanıyorum ama daha tanışmadık.
- Futbol ve Trabzonspor hiç konuşmadık. Halbuki sizin parladığınız yıllarda, Trabzonspor da ligin tozunu atıyordu. O yılları bir sanatçı olarak nasıl hatırlıyorsunuz?
Bak, o zamanın Trabzonspor’unun, ona buna yol vereyim diye bir düşüncesi olmazdı. Herkesi yenmek için sahaya çıkardı; ama içerde ama dışarda... Arafilboyu’nda rahmetli Cemil’e, ‘Naber he? Dün o golü nasıl yazamadun?’ denmesinden korkardı. Futbolun son noktas neyse, Trabzonspor onu oynuyordu. Ne zamanki menfaatlerin çarpışma alanı haline geldi, işte bu bizi bitirdi...
- O dönemden hangi futbolcular yakın arkadaşınızdı?
Hüseyin Tok, Ali Kemal Denizci, Şenol Güneş... Şenol’a ‘Kara Kedi’ derlerdi. Öyle karayağız bir panterdi.
- Mevcut Trabzonspor ne yapar?
Başkanı çok beğeniyorum, Trabzonspor’u yakışır biçimde temsil ediyor. Şenol Güneş’in dönüşü muhteşem bir olaydır. Kulüp, kendi çocuklarıyla birlik-bütünlük içinde hedefe ulaşacaktır.
- Kaçıncı sanat yılınız?
Otuz beş...
- Kırkıncı sanat yılınızda görkemli bir gala yapayım diye bir düşünceniz var mı?
Yok, gala dilencilik gibi geliyor bana. Halk kıymetimi bilsin yeter.
- Teşekkür ederim, bize vakit ayırdınız...
Ben teşekkür ederim. Çalışmalarınızda başarılar dilerim...
   Erkan Ocaklı, Trabzonspor 1.Lig’e çıktığında Trabzonspor plağı yaptı. Trabzonspor adına yazılan ve bestelenen bu plak, bir anlamda ilklerden. Çünkü, Erkan Ocaklı’nın Trabzonspor plağı,genel anlamda seslendirilen ilk Trabzonspor türkülerini içeriyordu. İşte o plaktan:
‘Yeşil sahaları yıktık uşaklar yıktık.
Yaşasın Trabzonspor, 1.Lig’e çıktık’.

Aytekin Akay
Karalahana.com.

 



Bu haber 7,023 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,156 µs