En Sıcak Konular

"ERGENEKON" DAVASI: DURUŞMAYA 27 EKİM 2008'E KADAR ARA VERİLDİ

23 Ekim 2008 21:16 tsi
''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında mahkeme heyeti, tahliye taleplerini reddederek duruşmaya 27 Ekim 2008'e kadar ara verilmesini kararlaştırdı.

İSTANBUL - ''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında mahkeme heyeti, tahliye taleplerini reddederek duruşmaya 27 Ekim 2008'e kadar ara verilmesini kararlaştırdı.
     Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki bugünkü duruşmada, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların kimlik tespiti işlemini tamamladıktan sonra bazı tutuklu sanıklar ile avukatlarının beyanlarını dinledi.
     Mahkeme heyeti, daha sonra tutuklu sanıkların tahliye edilmesi yönündeki talepleri değerlendirmek için duruşmaya ara verdi.
     Ardından, tahliye istemlerine ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, bu yöndeki taleplerin reddine ve tutuklu sanıkların bu halinin devamına karar vererek, duruşmaya 27 Ekim 2008'e kadar ara verilmesine hükmetti.

SANIKLARIN KİMLİK TESPİTLERİ TAMAMLANDI

    ''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında, 46 tutuklu sanığın kimlik tespitleri tamamlandı.
     Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki duruşmada kimlik tespitleri yapılan tutuklu sanıklardan Doğu Perinçek, 66 yaşında, evli, işçi emeklisi ve İşçi Partisi Genel Başkanı olduğunu belirterek, 4 çocuğu bulunduğunu söyledi.
     Eğitim durumunun sorulması üzerine, doktora yaptığını ve 3 bin YTL gelire sahip olduğunu anlatan Perinçek, mahkeme başkanının, sabıka kaydı olup olmadığına ilişkin sorusunu da ''Sabıka yok. 141'ler var, ama artık onlar temizlendi'' diye yanıtladı.
     Bu işlem sırasında ayağa kalkan bir sanık avukatı alkış tutarak, ''Doğu gibi aydın birinin cezaevine konulmasına tepkimi böyle dile getirdim'' dedi.
     Eski cezaevleri genel müdürlerinden olduğunu söyleyen avukat, mahkeme heyetine hitaben, ''İsterseniz salonu terk edebilirim'' dedi.
     Mahkeme heyeti başkanı buna gerek görmedi.
     Kemal Kerinçsiz de evli olduğunu, çocuğu bulunmadığını, avukatlık yaptığını, yüksek lisans eğitimi gördüğünü, ortalama 5 bin YTL aylık geliri bulunduğunu, ayrıca SSK emeklisi olduğu için 650 YTL de buradan geliri oluğunu söyledi.
     Sanıklardan Mehmet Adnan Akfırat, evli, bir çocuk sahibi ve üniversite mezunu olduğunu, İP Merkez Karar Kurulu Üyesi ve ayrıca gazeteci olduğunu, 5 bin YTL aylık geliri bulunduğunu ifade etti.
     Hayati Özcan, Ulusal Kanal Televizyonu İzmir Temsilcisi olduğunu, bin 500 YTL aylık geliri bulunduğunu ve SSK'dan emekli maaşı aldığını anlattı.
     Hayrettin Ertekin, evli olduğunu söyleyerek, ''Çok sevdiğim bir eşim var, bir çocuğum var'' dedi.
     Mahkeme heyeti başkanının bunun üzerine çocuğunu kast ederek, ''Onun hakkında bir şey demediniz'' şeklindeki ifadesi üzerine Ertekin de ''Oğlumu da çok seviyorum'' diye konuştu.
     Doktorası bulunduğunu, sanayici olduğunu, aylık 30-40 bin YTL geliri bulunduğunu dile getiren Ertekin, ayrıca Bağ-Kur emeklisi de olduğunu, ancak emeklilik gelirini Mehmetçik Vakfına bağışladığını belirtti.
     Nusret Senem, üniversite mezunu ve İP Genel Sekreteri olduğunu, serbest avukatlık yaptığını, SSK emeklisi olduğunu, aylık gelirinin 3 bin YTL olduğunu söyledi.
     Abdulmuttalip Tonçer, adresini beyan etmek istemeyerek, daha önce medyada verilmesi nedeniyle adresi değiştirmek zorunda kaldıklarını dile getirdi. Tonçer, ''Koruma altındaydım. PKK terör örgütünden dolayı'' dedi.
     Mehmet Fikri Karadağ, iki çocuğu bulunduğunu, emekli olduğunu, 2 bin 400 YTL aylık geliri bulunduğunu söyledi.
     Hüseyin Görüm, Kadıköy'de 2 yıl Kuvay-ı Milliye binasında kaldığını söyleyerek, ''Şu anda kapanmış'' dedi.
     4 çocuğu olduğunu söyleyen Görüm, ilkokul mezunu ve taksici olduğunu anlattı. Sabıkasıyla ilgili soru üzerine de Görüm, ''Bir tane olduğunu biliyordum. Gazetelerde 13 olduğunu söylüyorlar'' diye konuştu.
     Görüm, gelirine ilişkin, taksici olarak İstanbul'un ilçelerini de bildiği için aylık bin 500 YTL kazanabileceğini söyledi.
     Bu arada, mahkeme heyeti başkanı, Görüm'ü, ''Şu anda sadece kimliğini tespit edeceğiz. Biraz daha sabredeceksin. Sabırlı olacaksın'' şeklinde uyardı.
     Erkut Ersoy, eskiden banka yöneticiliği yaptığını, 2001'de istifa ettiğini anlatarak, şu anda geliri olmadığını, annesinin emekli maaşı bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine, mahkeme heyeti başkanı, ''Annenizin emekli maaşıyla mı idare ediyorsunuz?'' diye sordu. Ersoy, ayrıca bir de evleri bulunduğunu, 750 YTL civarında kira gelirleri olduğunu söyledi.
     Kahraman Şahin, bekar ve üniversite öğrencisi olduğunu, daha önce ticaretle uğraştığını, trafik müşavirliği yaptığını, 800-900 YTL kazandığını, şu an ise geliri olmadığını anlattı.
     Erol Ölmez, adres konusunda hem iş yeri hem de kaldığı yer olarak Taksim'de bir adresi verdi. İlkokul mezunu olduğunu ifade eden Ölmez, aylık gelirinin 800-900 YTL civarında olduğunu söyledi. 
    Muhammet Yüce, lise mezunu olduğunu, uzman çavuşluktan ayrıldığını, bir şirkette güvenlik amiri olduğunu anlattı.
     Bu arada, sanıklardan Rasim Görüm, mahkeme heyetinden bir talepte bulunmak istediğini söyledi. Mahkeme heyeti başkanı, elinde yazılı olan talebi alabileceklerini bildirdi. Görüm, dilekçesini mahkemeye sundu.
     Murat Çağlar, Antalya'da ikamet ettiğini, lise mezunu olduğunu, turizmle uğraştığını, 3-5 bin YTL aylık geliri olduğunu söyledi.
     Kimlik tespiti sırasında sanıklar teker teker ayağa kalkarak, mikrofonla soruları yanıtladı.
     Mahkeme heyeti başkanı, daha sonra iddianamenin okunması safhasına geçilmeden önce bir talep olup olmadığını sordu.
     Sanık Halil Behiç Gürcihan, 3 usul isteğinde bulunacağını ifade ederek, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün de mahkemede hazır bulunmasını istedi.
     Bilgisayarlarına, gözaltına alındığı anda el konulduğunu söyleyen Gürcihan, o bilgisayarlarda bulunan kendisine yönelik suçlamalara karşı delillere ihtiyacı olduğunu kaydetti.
     Gürcihan, önceki gün gözaltına alınan Ertaç G'nin evindeki bilgisayarların kopyasının alındığını basından öğrendiğini ifade ederek, kendisi için de bunun temin edilmesini talep etti.
     İddianamenin okunması konusunda ise Gürcihan, iddianamenin 516. sayfasına kadar olan bölümünün okunmasını, ardından her sanık için ilgili bölümün okunup sanıkların bu şekilde ifadesinin alınmasını talep etti. Gürcihan, taleplerine ilişkin dilekçesini de mahkemeye sundu.
     Hayrettin Ertekin de 9 aydır tutuklu olduğunu belirterek, Çin'de yatırımı bulunduğunu, tutuklu olduğu için yatırımlarını takip edemediğini söyledi. Ayrıca, sağlık sorunları olduğunu söyleyen Ertekin, tutuksuz yargılanmak üzere bırakılmasını talep etti.
     Kemal Kerinçsiz, hakkında emniyet tarafından 100'e yakın soru hazırlandığını, Ergun Poyraz ve Muzaffer Tekin'in avukatlığını yaptığını belirterek, duruşma salonunda bulunmasının asıl nedenini mesleki çalışmalarının oluşturduğunu iddia etti.
     Hakkındaki tüm bilgi ve dokümanların emniyetçe tahkik edildiğini savunan Kerinçsiz, hakkındaki soruşturmanın usulsüz ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, konuya ilişkin Adalet Bakanlığından soruşturma izni alınması gerektiğini savundu.
     Gözaltında tutulduğu sürenin de 4 günlük yasal süreyi 15 saat geçtiğini söyleyen Kerinçsiz, yasa koyucunun koymuş olduğu kurallara uyulması gerektiğini belirtti.
     Kerinçsiz, hakkında bugüne kadar toplanan tüm delillerin hukuka aykırı sayılıp tümden reddinin gerektiğini savunarak, ayrıca hakkındaki kovuşturmanın durdurulması ve Adalet Bakanlığından kovuşturma izni alınması gerektiğini söyledi.
     Bekir Öztürk de hakkındaki delilleri talep ederek, ''180 sayfalık dijital bilgiden bahsediliyor. Onları talep ediyorum'' dedi.
     Gazeteci Vedat Yenerer de aslında olmamasına rağmen, dosyasına bir de silah eklendiğini ileri sürdü.
     Yenerer, PKK kampıyla ilgili fotoğrafların da son kitabında yer aldığını söyleyerek, bu kitabı mahkemeye sundu.

BAZI SANIK AVUKATLARI MÜVEKKİLLERİNİN TAHLİYESİNİ İSTEDİ

     ''Ergenekon'' davası duruşmasında, sanık avukatları müvekkillerinin tutukluluk durumlarıyla ilgili değerlendirme yapılarak, tahliye edilmelerini istedi.
     Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki duruşma salonunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmada, söz alan sanık Orhan Tunç, ağır şeker hastası olduğunu ve cezaevinde iğne yapamadığını belirterek, tahliyesini talep etti.
     Tutuklu sanıklardan Erkut Ersoy da el konulan bilgisayarındaki dokümanların bir kopyasını isteyerek, tahliye talebinde bulundu.
     Tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin'in avukatı Lütfi İşbulan da iddianamenin okunmasının günler alacağını, bu sebeple müvekkilinin tahliyesini istedi.
     Duruşmada söz verilen avukat Kadir Kartal da müvekkili Kemal Kerinçsiz'in, 3 tane dernek kurduğunu ve önceden izin alarak çeşitli organizasyonlar gerçekleştirdiğini anlatarak, müvekkilinin tahliyesi konusunda karar verilmesini talep etti.
     Duruşmada söz alan tutuklu sanık Muzaffer Tekin, bombalarla ilgili bir bilgi vermek istediğini ifade edere, 1985 yılında Tuzla Piyade Okulundan mezun olduğundan beri kendisinde bulunan 2 adet el bombasının başlık kısmının bulunmadığını savundu. Tekin, bomba denilen bu şeylerin başlık kısmı bulunmadığı için süs eşyası olduğunu ileri sürdü.
     Muzaffer Tekin'in avukatı Engin Çelik Kadıgil de duruşmaya gelirken korktuğunu, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılardan 2 tanesinin duruşma salonunda olduğunu, dışarıda olan savcının ise ne yapacağını bilmediğini söyledi. Kadıgil, iddianamenin okunmasını talep etti.
     Sevgi Erenerol'un avukatı Nevzat Erdemir de müvekkilinin ceza yasasının suç olarak tanımladığı bir fiiline rastlanmadığını, katıldığı etkinliklerin resmi kurumlardan izin alınarak gerçekleştirildiğini ileri sürdü.
     Erdemir, Türkiye'nin şu an ''bir rejim değişikliği tehdidi altında olduğunu'' öne sürerek, ''teokratik kadrolaşmanın devletin çoğu kurumlarına sızdığını'' iddia etti.
     Davanın rejimi değiştirmek isteyenlerin varmak istedikleri son aşama olduğunu savunan Erdemir, ''Bu dava siyasi bir davadır. Müvekkilim bu olayın, yargısız infazın mağdurudur'' görüşünü dile getirdi. 
    Erdemir'in, ''Bu yaşanan olay, İstanbul'u işgal eden İngiliz işgal kuvvetlerinin tutuklanacakların listesini Damat Ferit'in eline tutuşturmasıdır'' şeklindeki sözleri üzerine, duruşma salonundan alkış sesleri yükseldi.
     Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, ''Burası alkış yeri değil, kimsenin alkışa ihtiyacı yok. Buranın kendine özgü kuralları vardır. Bunun bir daha tekrarı olmasın lütfen'' dedi.
     Bu olay üzerine söz isteyen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, çeşitli sözler sarf edildiğini belirterek, alkış konusunda uyarı yapılması için söz aldığını, ancak mahkemenin zaten uyarı yaptığını kaydetti.
     Sanık İsmail Yıldız'ın avukatı Dursun Yassıkaya, ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten savcılardan Zekeriya Öz'ün de duruşma salonunda bulunmasını isteyerek, müvekkilinin savcılık sorgusu yapılırken savcıyla aralarında geçen bazı diyalogları anlattı.
     Avukat Yassıkaya, savcı Öz'ün müvekkilinin ifadesini alırken, ''Sana bu yazıları kim yazdırıyor, Başbakanla neden bu kadar uğraşıyorsun?'' şeklinde sözler sarf ettiğini öne sürerek, bunların ifade tutanaklarına geçmediğini ileri sürdü. Yassıkaya, iddianamenin satır satır okunmasını talep etti.
     Aralarında İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de bulunduğu toplam 7 sanığın avukatı olan Ceyhan Mumcu da iddianamenin okunmasını istedi.
     İddianamenin dünya adalet tarihinde rekor denilecek bir iddianame olduğunu, sayfa adedi bakımından bu kadar kalın bir iddianamenin okunmadığını ve bunun okunması durumunda da bu rekorun dünya adalet tarihine geçeceğini söyledi.
     Mumcu, iddianame okunmadan önce müvekkiline ilişkin tahliye taleplerinin değerlendirilmesini istedi.
     Müvekkili Perinçek'in liseden beri arkadaşı olduğunu ifade eden Mumcu, Perinçek'in, 12 mart ve 12 Eylül döneminde hakkında soruşturma açıldığını öğrenince yurt dışından Türkiye'ye döndüğünü ve tutuklandığını belirtti.
     Perinçek'in İsviçre'ye giderken de gözaltına alınacağı ve tutuklanacağının vize alırken bizzat söylendiğini, ancak müvekkilinin 8 aylık hapis cezasını göze alarak bu ülkeye gittiğini anımsatan Mumcu, böyle bir kişinin kaçma ihtimalinin bulunmadığını savundu.
     Kahraman Şahin'in avukatı Süleyman Erbaş, kimlik tespitlerine göre 2 kişinin yüksek geliri bulunduğunu, diğerlerinin ise fakir olduklarını öne sürerek, pazartesi günkü oturuma katılan avukat Ertaç Giray'ın gözaltına alınmasını eleştirdi.
     Duruşmada söz alan bazı sanık avukatları da iddianame okunmadan önce müvekkillerinin tutukluluk durumlarıyla ilgili değerlendirme yapılmasını ve tahliyesini istedi.

"ERGENEKON" DAVASINDA TUTUKLU VE TUTUKSUZ SANIKLAR BİR ARADA YARGILANACAK

     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi,''Ergenekon'' davasında, tutuklu ve tutuksuz sanıkların yeniden bir arada yargılanmalarına karar verdi.
     Duruşmada söz alan Kemal Kerinçsiz'in avukatı Mehmet Tolga Akalın, ''Yoku ispatla mükellefiyet altında kalmak, savunma makamının düşeceği en kötü durumdur herhalde'' dedi.
     Sanık avukatlarının ''yok''u ispatla mükellef olduklarını öne süren Akalın, iddianamenin sosyal psikoloji açısından çok başarılı hazırlandığını ve savunmayı ''yok''u ispatla mükellef bıraktığını iddia etti.
     ''1919'da Beyazıt'ta bir Kemal asıldı. Aynı Kemal 1935'te şehit ilan edildi'' diyen Akalın, müvekkili Kerinçsiz'in İstanbul Hukuk Fakültesi'nden 100 ortalamayla mezun olmuş, bir dersinden de 103 almayı başarmış bir hukukçu olduğunu söyledi.
     Akalın, ''Biz sorgudan mahkemeye yönetici olarak geldik. Mahkemeden buraya üye olarak geldik. Başkanım, siz de bir omuz verirseniz, buradan vatandaş Kemal olarak çıkar gideriz'' diye konuştu.
     Akalın, müvekkilinin tahliyesine karar verilmesini talep etti.
     Talepler konusunda, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in görüşünü aldıktan sonra duruşmaya yaklaşık 1,5 saat ara veren mahkeme heyetinin kararları Başkan Şengün tarafından açıklandı.
     Mahkemenin, 20 Ekim 2008 tarihli oturumda CMK'nın 252. maddesince tutuklu ve tutuksuz sanıkların ayrı yargılanmalarına karar verdiğini hatırlatan Şengün, bu kararın ardından, ''duruşma salonunun yanındaki alanın da salona dahil edildiğini, buranın da teknik cihazlarla donatıldığını, bugün meydana gelen olumlu fiziki şartlar ve sanık avukatlarının, tüm sanıkların bir arada yargılanmaları konusundaki talepleri de dikkate alınarak tüm sanıkların bir arada yargılanmasına karar verildiğini'' bildirdi.
     Bu konuda, tüm sanıkların yeniden duruşmaya çağrılmaları için Cumhuriyet Başsavcılığına ve oturdukları yerlerdeki emniyet birimlerine yazı yazılmasına hükmedildiğini belirten Köksal Şengün, bu yazılarda sanıkların mutlaka hazır edilmesinin sağlanmasının istenmesi ve bu konuda kitle iletişim araçlarının da kullanılmasının kararlaştırıldığını kaydetti.
     Avukatı bulunmayan sanıklara avukat tayin edilmesi için İstanbul Baro Başkanlığına yazı yazılmasının kararlaştırıldığını belirten Şengün, iddianamenin, UYAP mevzuatının ve delillerin yer aldığı dosyaların duruşma salonundaki bilgisayarlara yüklenilerek avukatlarca kullanımının sağlanmasına da karar verildiğini açıkladı.
     Diğer taleplerin, sanık savunmalarının alınmasının ardından değerlendirilmesine hükmedildiğini belirten Şengün, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin de sürdürülmesine karar verildiğini duyurdu.
     Duruşmaya, 27 Ekim 2008 günü saat 10.00'da devam edilecek.

''ERGENEKON'' DAVASINDA DURUŞMA SALONU GÖRÜNÜMÜ

     ''Ergenekon'' davasının duruşmasının yapıldığı salonda, sanıkların 23'ü mahkeme heyetine göre sağ tarafta, 24'ü de sol tarafta oturdu.
     Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki duruşma salonunda, sanıkların bulunduğu bölümde ortada bir koridor oluşturuldu.
     Toplam 8 sırada bulunan 48 sandalyenin 47'si sanıklar tarafından dolduruldu. Sanıkların 23'ü mahkeme heyetine göre sağ tarafta, 24'ü de sol tarafta oturdu.
     Buna göre, heyetin sol tarafında, sol başta Muzaffer Tekin, yanında Mehmet Demirtaş, onun yanında da Oktay Yıldırım yer aldı.
     Veli Küçük ise heyete göre sol bölümde 3. sırada ve yürüme alanının bulunduğu tarafta oturdu. Küçük'ün yanında Zekeriya Öztürk, onun yanında da Fikret Emek vardı.
     Sevgi Erenerol da heyete göre sağ tarafta 3. sırada ve yürüme alanının olduğu tarafta yer aldı.
     Doğu Perinçek ise heyete göre 5. sırada ve yürüme alanının bulunduğu tarafta otururken, onun yanında Serhan Bolluk, Bolluk'un yanında da Emin Gürses vardı.
     Emin Gürses'in arkasında Kemal Kerinçsiz otururken, onun yanında Hayrettin Ertekin, Ertekin'in yanında da Nusret Senem oturdu.
     Tutuksuz sanık Semih Tufan Gülaltay ise mahkeme heyetine göre sağ tarafta 4. sırada oturdu. Gülaltay'ın yanında Orhan Tunç, onun yanında da Ümit Sayın yer aldı.
     Bu arada, mahkeme heyetinin verdiği aralarda, duruşma salonundaki sanıklardan Veli Küçük'ün tespih çektiği görüldü.
     Pazartesi günü ses ve görüntü kaydı yaptırılan oturumun CD'si ve 30 sayfadan oluşan tutanağı da avukatlara dağıtıldı.



Bu haber 429 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,453 µs