TANRI DAĞI ETEKLERİNDE İLAHİYAT FAKÜLTESİ

18 Ekim 2008 16:22 tsi
Bişkek’in doğu yakasında Aladağ eteklerine kurulmuş, Araşan İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camii’ne Aygazete yazarlarından Hamdi Mert Hoca'nın duygu ve gurur dolu yorumu...

Burası Kırgızistan.. "cuma namazı"nı başkent Bişkek’in doğu yakasında Aladağ eteklerine kurulmuş, Araşan İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camii’nde öğrencilerle birlikte kılıyoruz..

     Yarın ülkenin 3 bin yıllık tarih ve kültürüne sahip Oş kentinde kurulu üniversitenin 2’nci (aslında ilk) İlahiyat Fakültesi’nde "şükür namazı" kılacağız.

     Daha 20 yıl öncelerine kadar, Sovyet idaresindeki Türk yurtlarında "Türk´üm" diyen; "Müslümanım" diyen; tarihini bilen kimse kaldı mı acaba diye merak ettiğimiz soydaş toprakların camilerle, medreselerle, İslam Üniversitesi, İslam enstitüleri, ilahiyat fakülteleriyle donatılması doğrusu;

     "Nerde benim Ural-Altay dağlarım?
     Akşam olur, sabah olur ağlarım"

diye 100’den fazla yıldır ağıt yakan bizler için şükredilecek bir durum..

BİR FAKÜLTE, BİN GÜZELLİK

     Aladağ’ın eteklerinde sonbaharda bile eksik olmayan kar sularından süzülüp gelen coşkulu derenin kenarında kurulan fakülte, geleceğimiz konusunda tereddüdü olanların ümitlerini ve niyetlerini tazeleyecekleri bir maneviyat pınarı..

     Diyanet İşleri Başkanlığı Kırgızistan Temsilcisi Din Hizmetleri Müşaviri Şemsettin ÜNAL’ın aldığı randevu ile fakülteye gidiyoruz. Rehberimiz biri muhacir (Ali MUSLU), diğeri ensar (Raşit ŞAMİLOĞLU) iki gönül adamı.. Dekan Prof. Dr. Hidayet AYDAR bizi öğretim üyesi arkadaşları ve bazı öğrencileriyle bahçede karşılıyor.

     Kafamda şimşek gibi çakan duygu selinde gözümü kamaştıran görüntü şu: Dereden yükselen su şakırtıları arasında iki yanı ağaçlandırılmış mevzun yürüyüş yollarıyla çevrili fakülte binası ve yanında yükselen yepyeni, acar, ışıltılı bir cami.. Cuma vakti olması sebebiyle tedrisat binasından boşalan; bahçeyi renklendiren ve camiye doluşan öğrenci seli.. Yahya Kemal’in "Süleymaniye’de Bayram Sabahı" duygusallığına kapılmazsınız da ne yaparsınız..

     Gözleri ve yüzleri ilim adamlığı ciddiyetiyle ışıl-ışıl yönetim kadrosu alelacele fakülte kütüphanesini, bazı dersaneleri ve salonları gösteriyorlar ve merakımızı gideriyorlar. Sonra biz de cuma namazına yürüyoruz..

     Cami, tatbikat camisi ve öğrencilerle dopdolu.. İmamet sırası gelen öğrenci minberin merdivenlerine tırmanıyor.. Müezzinlik sırası kendinde olan öğrenci iç ezanı okuyor.. Türkiye usulü cübbe ve sarığı ile Peygamber makamında hutbe irad eden delikanlı imam, bir ayeti okurken sürç-ü lisan edince öğrencilerden ibaret camiden usul ve erkanınca bir tashih uğultusu yükseliyor. Belli ki bu cemaatin hepsi hatip, hepsi imam..

ÖĞRENCİLERLE SOHBET

     Cuma namazından sonra Dekan ve öğretim üyelerinin huzurunda öğrencilerle sohbet ediyoruz.

     Onları Sovyet komünizminin 70 yıl boyunca talan ettiği -ya da edemediği- bir kültür alaborasında seçtikleri "İlahi" yolda tebrik ederken, bir yandan da sorumluluklarını hatırlatıyorum kendilerine.. Hz. Peygamberi’in tebliğ görevini üstlendiklerini.. Ahirzaman peygamberinden başka peygamber gelmeyeceğine göre, O’nun tebliğ görevini gencecik bedenlerine geçirdikleri kisveyi giyenlerin yürüteceğini..

     Boşuna telaşlanıyorum.. Zira Kırgız balaları o yükümlülüğün farkındalar.. Yakalarındaki rozeti bilerek ve isteyerek takmışlar..

     Bizden sonraki sohbetin -ya da dersin- konusu "umre" ziyaretinden dönen öğrencilerin seyahat izlenimlerini anlatmaları dolayısıyla sanal "hac" ve "umre" tatbikatı idi. Yani Kırgızistan’daki bu ilahiyatta teoriyle tatbikat; sınıf ve anfi öğretimi ile alan/saha eğitimi bir arada veriliyordu.

     Ayrılırken yanımızda fakültenin bağlı olduğu Araşan Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından yayınlanan "İlmi Dergi" ile dönüyoruz. Dergide;

     - "Orta Asya bağımsız Türk Devletleri’ndeki Dini İdarelerin Türkiye Diyaneti Örnekliğinde Yeniden Yapılandırılması";

     - "Kırgızistan Kadınının Problemleri Üzerine Bazı Analizler";

     - "ABD’in Orta Asya Türk Dünyası'ndaki Din Politikaları";
başta olmak üzere Kırgızistan hesabına ülkemizi gururlandıracak bilimsel himmet ve makalelerle karşılaşıyoruz.

     Fakültenin her şeyine destek veren Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı’nın manevi kişiliğinde Türk işadamı Ahmet Kaya ve kardeşlerini tebrik ediyorum. Hizmet aşkıyla Türkiye’den uzaklarda hicret hayatı yaşayan Ali MUSLU’ya, gözündeki ışık, ulu dergâhta şahidin olsun diyorum.. Araşan Sosyal Bilimler Enstitüsü Direktörü Raşid Şamiloğlu’nu; İlahiyat Fakültesi Dekanı Hidayet AYDAR ve şahıslarında Doç. Dr. Necdet TOSUN, Dr. Oktay ÇETİN, Doç. Dr. Ömer PAKİŞ’i semalar dolusu takdir duygularıyla kutluyorum...

 

Bu haber 464 defa okundu.