En Sıcak Konular

HRANT DİNK CİNAYETİ DAVASI'NIN 7.DURUŞMASI

13 Ekim 2008 23:19 tsi
HRANT DİNK CİNAYETİ DAVASI'NIN 7.DURUŞMASI Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 8'i tutuklu 19 sanığın yargılandığı davanın 7'nci duruşmasına Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde devam edildi.

İSTANBUL- Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 8'i tutuklu 19 sanığın yargılandığı davanın 7'nci duruşmasına Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde devam edildi.
     Şişli'de öldürülen gazeteci Hrant Dink'in ailesinin avukatlarından Fethiye Çetin, ''devlet sırrı'' olduğu için imha edilen ve bir örneği dosyaya gönderilen 90 sayfadan oluşan belgenin, tarafların katıldığı bir ortamda incelenmesini istedi.
     İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Erkan Canak, dava dosyasına gönderilen evrakları okudu.
     Canak, Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülerek karara bağlanan ''Rahip Santoro Cinayeti'' dava dosyasının Yargıtay tarafından onandığını, Yasin Hayal'in Mc Donald's'ın bombalanmasına ilişkin dava dosyasının da bir kısmı Yargıtay'ca onanırken, bir kısmının bozulduğunun bildirildiğini kaydetti.
     Tüm sanıkların bütün bankalardaki hesap dökümlerinin de dosyaya gönderildiğini belirten Canak, yine Mc Donald's'ın bombalanmasıyla ilgili olarak, yerel televizyonların olayla ilgili görgü tanıklarına ilişkin çekilen görüntülerinin olmadığının bildirildiğini, Yasin Hayal'in Bayrampaşa Cezaevi'nde kaldığı zaman kendisini ziyaret edenlerle ilgili ziyaretçi defterinin fotokopisinin gönderildiğini kaydetti.
     Yine Erhan Tuncel'in kod isimlerini bildirdiği emniyet görevlilerinin gerçek kimliklerinin de ''gizli'' ibareli belge ile gönderildiğini ifade eden Başkan Canak, ''Memduh'' kod isminin Mehmet Ayhan'a, ''Özgür'' kod isminin Özkan Mumcu'ya, ''Kürşat'' kod isminin Onur Karakaya'ya, ''Ahmet'' kod isminin ise Muhittin Zenite'ye ait olabileceğinin bildirildiği kaydetti.
     Başkan Canak, sanıklardan Erhan Tuncel'in kullandığı cep telefonuna ait ses ve tapelerin hiçbir yerde kalmayacak şekilde İstanbul Cumhuriyet Savcılığına gönderildiğini, Tuncel ile Hürrem Çakır arasındaki tapelerin Trabzon emniyetinde bulunmadığının bildirildiğini ifade etti.
    
     -AVUKATLARIN TALEPLERİ-
    
     Duruşmada söz alan müdahil avukatlarından Fethiye Çetin, Dink cinayetiyle ilgili, ''devlet sırrı'' olduğu için imha edilen bazı belgelerin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığınca dosyaya 90 sayfa olarak gönderildiğini hatırlattı.
     Bu belgelerle gönderilen ve Ramazan Akyürek'in imzasını taşıyan üst yazının duruşmada okunmadığını ifade eden Çetin, bu yazının içeriği itibarıyla önemli olduğunu kaydetti.
     Ara karar gereği naip hakim tarafından okunan bu 90 sayfadan, 16 sayfadan ibaret 15 belgenin fotokopisinin çekilerek dosyaya konulduğunu anlatan avukat Çetin, ''Ramazan Akyürek, ilgisi olabileceği için 90 sayfayı göndermiş, naip hakim de 16 sayfayı davayla ilgisi olabileceği için dosyaya koymuş, diğerlerini ilgisi olmadığı için göndermiştir. Davaya katılan ve avukatlar olarak bizler gönderilen kısımda neler olduğunu bilmiyoruz'' dedi.
     Asıl tartışılması gerekenin bu üst yazıda mahkemeye hitaben yazılanlar olduğunu ifade eden Çetin, ''gizli'' ibareli üst yazıda, ''Bu belgelerin hayati önem taşıdığını, deşifre olması halinde istenmeyen sonuçların doğabileceği''nin belirtildiği kısmı okudu.
     Bu belgelerde davanın sanıkları Yasin Hayal ve Erhan Tuncel ile ilgili bilgilerin yer aldığını, bu kişilerin davanın önemli sanıkları olduğunu ifade eden Çetin, şöyle devam etti:
     ''Bu kişiler hakkındaki bilgiler mi hayati önem taşıyacak, istenmeyen sonuç doğuracak? Hrant Dink alçakça bir cinayete kurban gidecek... Mahkemenin bu yazıdaki böyle bir değerlendirmeyi reddetmesi gerekir. Bu belgeler incelenirken tarafların hazır bulunması gerekirdi. Taraflar bu belgeleri inceleyememiştir. Naip hakim dosyanın bütününe hakim olsa da tarafların görüşleri de gerekirdi. Bizim adil yargılanma hakkımızda etkin başvuru yolumuz tıkanmıştır. Bu 90 sayfalık belgelerin yeniden istenip, tarafların da katıldığı mahkeme önünde incelenmesini istiyoruz. Bu belgelerin dava dosyasıyla ilgisi olup olmadığı yeniden takdir edilmeli.''
     Müdahil avukatlarından Bahri Belen de Türkiye'de henüz ''devlet sırrı'' yasasının olmadığını belirterek, suç oluşturan hiçbir eylemin ''devlet sırrı'' tarifinde yer almadığını kaydetti.
     Belen, ''Burada çok ciddi bir eylem var. Sanıklarla ilgili ciddi bilgiler olduğu anlaşılıyor. 'Devlet sırrı yasası' yokken bu belgelerin incelenmesi engellenemez. Mahkemeye yapılan uyarının incitici olduğunu düşünüyoruz. Çünkü takdiri mahkeme yapar. Sanıkların özel yaşamlarıyla ilgili bilgi varsa onun açıklanmasına biz de karşı çıkmalıydık. Zaten meslek ilkeleri gereği biz bunları açıklayamayız'' dedi.
     Avukat Belen ayrıca, Yasin Hayal'in Mc Donald's davası, bu davadaki eylem için hazırlık hareketleri niteliğinde bir eylem olduğunu, bu eylemi Hayal'in tek başına işlemediğini, talimatını Erhan Tuncel'den aldığını ifade ettiğini söyledi.
     Belen, Mc Donald's ve Rahip Santoro davasının bu dava ile birleştirilmesini istedi.
     Sanık Yasin Hayal'in avukatı Fuat Turgut de naip hakim tarafından incelenen söz konusu belgelerin içeriğini bilmeleri gerektiğini ifade etti.
     Avukat Turgut'un, ''Dink cinayetinin arkasında sarıklı kardinallerin olduğunu, bunların Agos Gazetesi'nin başına geçtiğini'' söylediği sırada, müdahil avukatlarınca ''Ne biçim konuşuyorsunuz?'' şeklinde tepki gösterildi. Bunun üzerine heyet başkanı, avukat Turgut'u uyardı.
     Avukat Turgut, ''Erhan Tuncel, müvekkilimi Akçaabat'ta 2 kişinin yanına götürdü. Bunlar kimdir? Hem Tuncel'e, hem müvekkilime bu sorunun sorulmasını istiyorum'' dedi.
     Bu sırada söz alan Yasin Hayal, bu 2 kişinin Arap olduğunu söyledi.
     Erhan Tuncel de geçen celse avukat Turgut'un sorduğu sorularla psikolojisinin bozulduğunu ve sinir krizi geçirmesine neden olduğunu öne sürdü.
     Turgut'un sorularının davayla ilgisi bulunmadığını savunan Tuncel, ''Nadire'den doğma, Vehbi'den olma Fuat Turgut'un hiçbir sorusuna cevap vermeyeceğim'' dedi.

TANIK OSMAN HAYAL, CİNAYET GÜNÜ NEREDE OLDUĞUNU HATIRLAYAMADI

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davada tanık olarak dinlenen Osman Hayal, cinayet günü nerede olduğunu hatırlayamadığını, ancak cep telefonu sinyallerinin İstanbul'da olduğunu gösterdiğini söyledi.
     İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada söz alan sanık Yasin Hayal, Erhan Tuncel'in bir gün kendisini çağırıp, Akçaabat'ta birilerini karşılamaya gitmeyi teklif ettiğini anlatarak, ''Tuncel'in, daha sonra 'bu kişilerden birinin Çeçenistan Genelkurmayı'nın 2. Başkanı olduğunu' söylediğini'' ifade etti.
     Hayal, Tuncel'den, ''bu kişiyi nereden tanıdığının'' sorulmasını istedi. Erhan Tuncel de bu konunun davayla ilgili olmadığını savundu.
     Hayal'in avukatı Fuat Turgut da Erhan Tuncel'e sorduğu soruların, müvekkilinin Tuncel tarafından kullanıldığını ortaya çıkarmayı amaçladığını belirterek, ''müvekkilinin adeta emir eri gibi diğer sanığın isteklerini yerine getirdiğini'' öne sürdü.
     Avukat Turgut, ''Hrant Dink'e, biz Türkler'e sövüp saymaktan dolayı mahkeme ceza vermişti. Böyle bir olay olmamalıydı'' dedi.
     Söz alan Hrant Dink'in kardeşi Orhan Dink, kendisini ''Hosrof Dink, müdahilim'' diyerek tanıttı. Dink, ''Avukat Fuat Turgut'un, Ermenilerle ilgili sözleriyle sürekli bir millete hakaret ettiğini'' söyledi.
     Avukat Turgut'un ''Ne alakası var'' demesi üzerine ''Sus'' diye bağıran Dink, ''Ağabeyimden sürekli Türkler'in soyuna sopuna hakaret eden kişi olarak bahsediyor. Mahkemeyi provoke ediyor. Bu mahkemede herhangi bir millete hakaret edilmemesini sağlamanızı istiyorum'' şeklinde konuştu.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Erkan Canak'ın, daha dikkatli konuşması konusunda uyardığı avukat Turgut'un, ''Ben Türkçe'yi onlardan iyi konuşurum'' demesi duruşma salonunda tepkilere neden oldu.
     Irkçılığın her türlüsünü lanetlediğini söyleyen Turgut, ''Ancak müdahil de ağabeyinin yazılarını bir kez daha okusun. Ben Ermenileri, Ermenilerin biz Türkleri sevdiğinden 2 kat fazla seviyorum'' dedi.
     Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk hakkında ''Brüksel lahanası'' demesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı tarafından, ''insanlar hakkında dikkatli konuşması'' konusunda tekrar uyarılan Turgut, ''Pek insan sayılmaz ama'' diyerek sözlerine devam etti.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Canak, Erhan Tuncel'e, geçen celse ''Kabul etseniz de etmeseniz de ben birilerini temsil ediyorum'' dediğini hatırlatarak, bu cümlesinde ne anlatmak istediğini sordu.
     ''Geçen celse avukat Fuat Turgut'un sorularının psikolojisini bozması nedeniyle ağzına geleni söylediğini, tutanaklara baktığında düzeltilmesi gereken bazı şeyler gördüğünü, bunları düzelteceğini'' belirten Tuncel, ''Adaletsiz yargılanmamdan dolayı dışarıda benimle aynı görevi yapan kişiler rahatsızlık duyuyor. Bu da devlete zarar veriyor. Bunu anlatmak istemiştim'' diye konuştu.
     Müdahil avukatları tarafından, ''Adliye binasına getirilirken Alperen ocaklarıyla ilgili söylediklerinin ne anlama geldiği'' sorulan sanık Yasin Hayal, ''Alperen ocaklarıyla gönül bağı olduğunu'' söyledi.
     Albay Ali Öz'ü tanıyıp tanımadıkları sorulan Hayal ve Tuncel, Öz'ü tanımadıklarını söylediler. Tuncel, jandarma istihbarattan kimseyi tanımadığını kaydetti.
     Tanık olarak dinlenmesine karar verilen Yasin Hayal'in ağabeyi Osman Hayal, Mahkeme Heyeti Başkanı Canak'ın, ''Tanıklık yapıp yapmayacağını'' sorması üzerine, ''Tanıklık yapacağım. Kardeşimi savunacağım'' dedi. Bunun üzerine Heyet Başkanı Canak, ''Sen avukat mısın? Sadece sorularıma cevap ver'' diye tepki gösterdi.
     Bu cinayetle bir bilgisinin olmadığını söyleyen Osman Hayal şunları kaydetti:
     ''Olayı, kardeşim bu cinayetten dolayı gözaltına alındığı zaman öğrendim. Bundan önceki ifadelerim çelişki yaratmıştı. Ben cinayet işlendiği zaman İstanbul'da dayımın yanında inşaat şirketinde çalışıyordum. İfadem sırasında cinayet günü nerede olduğum sorulduğunda benimle ilgili bir şey olmadığından ve bir şey değiştirmeyeceğini düşündüğümden 'Trabzon'da idim' diyerek cevaplamıştım.''
     ''Yasin Hayal'in bu eylemi yapacağını emniyetin bildiğini ve bir önlem almadığını'' ileri süren Osman Hayal, ''Erhan Tuncel'e muhbirlik görevini veren kimse, onu azmettirenlerden biri de odur'' diye konuştu.
     Müdahil avukatlarının cinayet günü tam olarak nerede olduğuna yönelik ısrarlı soruları üzerine Osman Hayal, ''Telefonumun sinyalleri İstanbul'da olduğumu gösteriyor. Ben hatırlamıyorum'' dedi.
     ''Hrant Dink öldürüldüğü gün Trabzon'a hangi araçla döndüğü'' yönündeki sorulara da ''hatırlamadığı'' şeklinde cevap veren Hayal, ısrar edilmesi üzerine ''Hatırlamıyorum. Askere gitme günüm değildi. Evlenme günüm değildi. Benim için çok özel bir gün değildi'' diye konuştu.
     Müdahil avukatı Arzu Becerik'in, olay yerinde kendisini teşhis eden bir tanık olduğunu söylemesi üzerine Hayal, ''Bu tanığın mahkemeye gelerek ifade vermesini istediğini'' söyledi.
     Avukat Becerik'in, bu kişinin duruşmaya geleceğini ve gerekli işlemlerin yapılacağını ifade etmesi üzerine Hayal, ''Ben de gerekli işlemleri yapacağım o tanığa'' dedi.

DEMİR: BÜTÜN TRABZON BU CİNAYETİ KONUŞACAK, BEN BUNU DUYMAYACAĞIM, BU MÜMKÜN DEĞİL

Hrant Dink cinayeti davasında savunma tanığı olarak dinlenen, halen Adana Emniyet Müdürlüğünde görevli Emniyet Amiri Ercan Demir, ''Sonuçta böyle bir olay gerçekleşse bile biz gerekli çalışmaları yaptığımıza inanıyoruz'' dedi.
     İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada Erhan Tuncel'in savunma tanığı olarak dinlenen Ercan Demir, halen Adana Emniyet Müdürlüğünde görev yaptığını, olay tarihinde ise Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi'nde Bürolar Amiri olarak çalıştığını kaydetti.
     Demir, Erhan Tuncel ile yardımcı istihbarat elamanı olarak çalışıldığını belirterek, Tuncel ile yapılan görüşmelere zaman zaman katıldığını, bunun dışında görüşmelerin diğer görevliler tarafından yapıldığını anlattı.
     Erhan Tuncel'in, ''Kendisi bazen denetime geliyordu. Yanında Hrant Dink ile ilgili görüşme olmuş mu?'' şeklindeki sorusu üzerine Demir, Hrant Dink ile ilgili bilgi kendisine ulaştığında, vakit kaybetmeden ilgili yerlerin uyarıldığını kaydetti.
     Erhan Tuncel'in, olayın önüne geçmesi konusunda uyarıldığını belirten Demir, Hrant Dink'e ilişkin olayı ilk kez kendilerinin ortaya çıkardığını söyledi.
     Tuncel de ''Ben kendisiyle görüştüğümde bana, 'bir dostun attığı gülden yaralandık' demişti. Ben de bir dostun attığı gülden yaralandım. Bana aşırı derecede mağdur olabileceğim söylenmişti. Yine de yardımcı olunacağı bildirilmişti'' diye konuştu.
     Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı tarafından, tanıkla olan görüşmelerini anlatmaması, soru sorması konusunda uyarılan Tuncel, Demir'e, ''Elemanın ilişkisi kesildikten sonra elemanlara bildirir misiniz?'' sorusunu yöneltti.
     Tanık Demir, bu konuda çeşitli yöntemler bulunduğunu, bunlardan birinin de soğutma dönemi yaşanması olduğunu belirterek, Tuncel konusunda da bunun uygulandığını bildirdi.
     Yaptıkları çalışmaların bir suretini gerekli yerlere gönderdiklerini belirten Demir, ''Dink'in öldürülmesiyle ilgili, Yasin Hayal'le ilgili istihbarat aldınız mı'' şeklindeki soruya da ''İstihbarat bilgisi kesinleşinceye kadar duyma bilgidir. Bilgi netleştiğinde ilgili yerlere bildiririz'' şeklinde cevap verdi.
     Demir, İstihbarat Şubesi olarak suçun işlenmesini engellemek için ikna yöntemi gibi gerekli çalışmalar yaptıklarını, bu çalışmaların mevzuata uygun yapıldığını, ancak duruşma salonunda açıklamanın mümkün olmayacağını kaydetti.
     Demir, ''Pelitli beldesinde kaç tane istihbarat elemanınız var'' şeklindeki soru üzerine ise ''Tesadüfen olayın içinde olan kişi sizin en canlı tanığınız olur'' dedi.
     Demir, mahkemeye konu olayla ilgili, bu olayın gerçekleşmemesi ve önüne geçilmesi için Erhan Tuncel'e telkinlerde bulunduklarını ifade etti.
     ''Hrant Dink cinayetini ciddiye aldınız. İstanbul'a Ankara'ya bildirdiniz. Erhan Tuncel'den ayrı yardımcı bir istihbarat elemanı temin etme yoluna gitmediniz mi'' şeklindeki soru üzerine de Demir, Erhan Tuncel ile ilişkilerinin kesilmesinin ardından bu konuyla ilgili başka bir istihbarat elemanı kullanmadıklarını kaydetti.
     Erhan Tuncel ile cinayetin ardından görüştüklerini, ancak, Tuncel'in, ''bilgisinin olmadığını'' söylemesi üzerine bu görüşmenin kayda geçmediğini anlatan Demir, ''Cinayet nedeniyle Tuncel gözaltına alındığında Terörle Mücadele Şubesi'ndeki (TEM) elemanlara 'bizim istihbarat elemanımız olduğunu' söylemedim. Bir kimse cezası neyse çeker'' dedi.
     Sanıklardan Erhan Tuncel de Ercan Demir'i savunma tanığı olarak çağırdığını belirterek, ''İstanbul Emniyeti'ndeyken TEM şubeyi aradınız mı?'' sorusunu yöneltti.
     Demir, müdürler arasında bu tür görüşmelerin yapılabileceğini, ancak aramadığını ifade etti.
     ''Trabzon'da bu kadar ayyuka çıkmış, hazırlıkları yapılan cinayetle ilgili Yasin Hayal konusunda ne yapıldı?'' şeklindeki soru üzerine de Demir, bu konuyla ilgili resmi bir bilgi ve belgenin olmadığını, dönem dönem Hayal'in takip edildiğini, yapılması gereken çalışmaları yaptıklarını kaydetti.
     Demir, avukatların çeşitli soruları üzerine de şunları söyledi:
     ''Sonuçta böyle bir olay gerçekleşse bile biz gerekli çalışmaları yaptığımıza inanıyoruz. Bütün Trabzon bu cinayeti konuşacak ve ben bunu duymayacağım, bu mümkün değil. Ben bu olayı ilk tespit eden kişiyim. O kadar tedbir aldığınız halde olumsuzlukla sonuçlanan olay olmadı mı? Ben bu olayı ilk yazan kişiyim. Tedbir alındığı halde nice bürokratımızın başına onca olay geliyor.''
     Erhan Tuncel'i, istihbaratçı da olsa, doğru bilgi verip vermediği, diğer kişilerle bir teması olup olmadığı konusunda dinlediklerini ifade eden Demir, Erhan Tuncel'i olaydan önceki görüşmelerinde okulunu bitirmesi, ailesini ihmal etmemesi konusunda insani olarak uyardığını dile getirdi.
     Demir, başka bir soru üzerine de Erhan Tuncel'in, Yasin Hayal ve Ogün Samast'a sözü geçip geçmediğini bilmediğini, olay gerçekleştikten sonra babasının, ''televizyondaki kişinin oğlu olduğunu'' söyleyene kadar Ogün Samast'ın adını hiç duymadıklarını kaydetti.
     Olay tarihinden önce Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan Engin Dinç de savunma tanığı olarak dinlendi.
     Yasin Hayal'in Erzurum'da da faaliyetlerde bulunabileceği konusunda istihbarat birimlerini uyardıklarını ifade eden Dinç, Hrant Dink hakkında koruma talebinde bulunmadıklarını, bu konuda yetkili birimin İstanbul olduğunu söyledi.
     Dink ailesinin ''Hrant Dink'in öldürülmesi ile ilgili istihbarat önemli midir?'' sorusuna ise Dinç, ''Evet, önemli bir istihbarattır. Öyle görmeseydik rapor edip yazmazdık'' cevabını verdi.
     Dinç, olay sırasında Afyon'da görev yaptığını belirterek, Dink'in öldürüleceğini başka kaynaklardan duymadığını belirtti.
     ''İstanbul emniyetinin konunun gereğini yapıp yapmadığı'' sorusunu da Dinç, ''Ben onu değerlendirmek istemiyorum. Arkadaşlarımızı suçlar tarzda ifade vermemi istiyorsunuz. Ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını düşünüyorum'' diyerek cevaplandırdı.
     Eylem bilgisini aldıklarında, ortada bir suçun değil, yakın çevreyle paylaşılan bir planın olduğunu anlatan Dinç, ''Cinayetin işlenmesine neden olan boşluk kimden kaynaklandı?'' sorusu üzerine de ''Bunu değerlendirecek kişi ben değilim. İstanbul'da olup biteni bilemem. Kendi içimizde gerekli çalışmaları yapmışızdır diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.

BAHATTİN HAYAL: YASİN İYİ BİR ÇOCUKTU. NE OLDUYSA ERHAN'I TANIDIKTAN SONRA OLDU

     Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davada tanık olarak dinlenen Yasin Hayal'in babası Bahattin Hayal, ''Yasin iyi bir çocuktu. Ne olduysa Erhan'ı tanıdıktan sonra oldu'' dedi.
     İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, avukat Fuat Turgut'un talebi üzerine tanık olarak dinlenen Yasin Hayal'in babası Bahattin Hayal, McDonald's'ın bombalanmasından 2 gün sonra 2 sivil polisin oğlunu aradığını anlattı.
     Eşiyle ifadelerinin alınması için Trabzon Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüklerini belirten Hayal, o dönemki Trabzon Terörle Mücadele Şube Müdürü Yahya Öztürk'ün odasına alındığını anlattı.
     Bahattin Hayal, şunları kaydetti:
     ''Ben 'Yasin'in bizim için öldüğü' gibi şeyler söyledim. Yahya Öztürk de bana 'hayır Yasin bundan sonra yaşayacak. Yasin ve Yasin gibilere Türkiye'nin ihtiyacı var. Yere bir bayrak düşmüştü. Bu bayrağı Yasin gibiler kaldıracak' dedi. Bana Kur'an-ı Kerim gösterip, 'Biz buna göre iş yapıyoruz' diye konuştu. Bir de telefonundaki Muhsin Yazıcıoğlu'nun fotoğrafını gösterdi.''
     Öztürk'ün sözlerinin kendisi için o zaman bir şey ifade etmediğini belirten Hayal, Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından ''Samsun'da bayrak yerden kalkmıştır'' denilince, konuşmalarının aklını kurcalamaya başladığını anlattı.
     Bu durumu savcı Fatih Genç'e anlattığında, savcının, ''Bunu neden söylüyorsun başına iş açar' dediğini öne süren Hayal, gazetelere, ''Ramazan Akyürek'in 'Erhan Tuncel'in iyi bir istihbarat elemanı olduğunu' söylediğine'' dair haberler yansıdığını kaydetti.
     Bahattin Hayal'in, ''bu konuların irdelenmesini istediğini'' söylemesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Erkan Canak, ''Biz seni tanık olarak getirdik, sen irdelenmesini istiyorsun'' dedi.
     Hayal, oğlunun bombalama olayına ilişkin olarak yargılandığı sırada Erhan Tuncel'in duruşmalara geldiğini, ancak koridorda beklediğini belirterek, ''Bana 'amca sen rahat ol, gerekirse Elazığ Devlet Hastanesi'nden deli raporu alırız' dedi'' şeklinde konuştu.
     Yasin Hayal'in bir süre okul önlerinde simit sattığını, ramazanlarda davul çaldığını, Erhan Tuncel ile de simit satarken tanıştığını düşündüğünü anlatan Bahattin Hayal, ''Yasin iyi bir çocuktu. Ne olduysa Erhan'ı tanıdıktan sonra oldu'' dedi.
     Tanık beyanlarına karşı diyecekleri sorulan Erhan Tuncel, Bahattin Hayal'in kendisiyle ilgili beyanlarını kabul etmediğini belirterek, Yasin Hayal'in duruşmasına gittiğinde tanık olarak çağrıldığından koridorda beklediğini ifade etti.
     Tuncel, bir arkadaş olarak Yasin Hayal'in babasını teselli ettiğini, ancak bu konuşmalarının Bahattin Hayal tarafından abartıldığını savundu.
     Dava dosyasının ayrılmasını talep eden Tuncel, Hüseyin Kavunuz'un tanık olarak dinlenmesini istedi.
     Tuncel, Mustafa Öztürk ile 13 görüşme yaptığına dair dosyada bir şema bulunduğunu da dile getirerek, bu görüşmelerin çözümlerinin istenmesi talebinde bulundu.
     Mahkeme Heyeti Başkanı Erkan Canak da Kocaeli 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nden gönderilen yazıda, tutuklu sanık Ogün Samast'ın ''depresyon'' tanısıyla Kocaeli Devlet Hastanesine sevk edildiğinden duruşmaya getirilemediğinin bildirildiğini kaydetti.
     Başkan Canak, sanıklardan Yasin Hayal'in adliye binasına girerken söylediklerine ilişkin tutanağı okuyarak, ''Neden söyledin'' diye sorması üzerine, ''Bilmiyorum, duygu meselesi'' diye konuştu.

TAHLİYE TALEPLERİ REDDEDİLDİ

     Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 8'i tutuklu 19 sanığın yargılandığı davada, sanıkların tahliye talepleri reddedildi.
     İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada avukatların beyanlarının ardından sanıklara söz verildi.
     Sanıklardan Erhan Tuncel, haber elemanı olarak görev yaptığını, görevinin haber getirmek olduğunu belirtti.
     Tuncel, ''Emniyet, savcılık ve mahkeme ifadeleri yan yana konulduğunda arap saçı oluyor. Bu olayın hiçbir yerinde yokum. Olayda gösterilmeye çalışılıyorum. Mağdurum. Tahliyemi istiyorum. 21 aydır tutukluyum. Hakkımdaki dosyanın ayrılmasını istiyorum'' dedi.
     Tuncay Uzundal ise Erhan Tuncel'in ev arkadaşı olduğunu, hiçbir suçunun bulunmadığını savunarak, ''Üniversite öğrencisiyim. Tahliyemi istiyorum'' dedi.
     Erhan Tuncel hakkındaki kamu davasının ayrılması yönündeki talebin reddine karar veren mahkeme heyeti, sanıkların da tutukluluk hallerinin devamını hükme bağladı.
     Mahkeme heyeti, Tuncel'in savunma tanığı olarak göstermiş olduğu Trabzon Emniyetinde görevli Mehmet Ayhan, Özkan Mumcu, Onur Karakaya'nın duruşmada savunma tanığı olarak hazır bulunmaları için yazı yazılmasını da kararlaştırdı.



Bu haber 458 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,554 µs