En Sıcak Konular

BUSH – ERDOĞAN ZİRVESİ VE TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ ÜZERİNE

8 Kasım 2007 03:05 tsi
BUSH – ERDOĞAN ZİRVESİ VE TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ ÜZERİNE Bush-Erdoğan görüşmesinin Türkiye açısından başarılı olup olmadığı çeşitli açılardan tartışılabilir; ancak bu zirvenin yararlı olduğu açıktır.

Bush-Erdoğan görüşmesinin Türkiye açısından başarılı olup olmadığı çeşitli açılardan tartışılabilir; ancak bu zirvenin yararlı olduğu açıktır. Türkiye, doğruluğu kuşkulu bir takım varsayımlarla hareket etmek yerine, gerek ABD’nin gerekse bölgedeki diğer güçlerin niyetlerini ve aralarındaki ilişkileri, bunlar nezdindeki konumunu bir kere daha test etmek imkanını buldu. Washington’un tercih noktasına gelindiğinde nasıl bir tavır alacağı somut şekilde anlaşıldı.

Bütün bunlar önümüzü daha net görmemize, doğru politikalar belirlememize önemli katkı sağlayacaktır. Ancak önemli bir gerçeği daima hatırlamamızın şart olduğu bir kere daha ortaya çıkmaktadır. Dikkatlerimizi sadece Kandil dağında yuvalanan teröristlere yoğunlaştırırsak, bu örgütün etno-milliyetçi pankürdist hareketin unsurlarından biri, silahlı eylem gücü olduğunu unutursak çabalarımız şimdiye kadar olduğu gibi sonuca ulaşamaz. Türkiye’nin 84 yıllık tarihinde karşılaştığı bu en büyük problemin halledilmesi için objektif kriterlere göre belirlenecek siyasal ve toplumsal alanlarda köklü tedbirler almak, çok yönlü ve etkili politikalar uygulamak mecburiyetindeyiz. Yıllar boyunca her vesileyle meselenin ciddiyetinden bahsedilmesine rağmen, somut ve gerçekçi adımlar atılamadığından, birbirini tamamlayan, besleyip güçlendiren stratejik projelerin, tasarımların uygulanmasına geçilemediğinden çoğu kere doğrudan Silahlı Kuvvetlerin üzerine yıkılan bir mücadele anlayışıyla belirli zamanlarda elde edilen mevzi başarıların kalıcı olmaları sağlanamadı.

ABD’nin Kürt kartını bölge politikalarının temel dayanağı saydığı Washington görüşmesinde bir kere daha görüldü. Bush’un PKK’yı Amerika’nın da düşmanı olarak ilan etmesi, örgütün bertaraf olmasını sağlayacak operasyonel adımlar atılmadıkça diplomatik bir söylemden ileri anlam taşımaz.  Türkiye ile istihbarat paylaşımına ilişkin taahhüdü, örgütü gerçekten çökertme niyetinden ziyade, Türk kamu oyunda oluşan öfkenin yatıştırılarak, askerî operasyon yapılsa bile, bunu son derece sınırlı bir alanda  tutmaya yönelik taktik bir jesttir.

Türkiye PKK’yı destekleyen, himaye eden güçleri de hasım sayacağını ilan ederken Barzani ve Talabani’yi yani ABD’nin bölgedeki en sadık müttefiklerini kastettiğini herkes gibi Amerikan yönetimi de biliyor. Ancak kendilerini devlet olarak gören ve başta Türkiye olmak üzere, herkesin bunu tanımalarını isteyen iki aşiretin PKK’yı terör örgütü saydıklarına ilişkin hiçbir belirti görülmüyor. Tam tersine bir kaç PKK bürosunu kapatmak gibi, gülünç bir kandırmacayla Türkiye’yi avutmak istiyorlar.

Öte yandan ABD düşman diye nitelendirdiği PKK’nın PEJAK adı verilen diğer bir kolunu İran üzerine sevk ediyor; ihtiyacı olan her türlü maddi imkanı, silahı ve lojistik desteği sunuyor.

PKK’nın başta Amerika olmak üzere, Batılı ülkelerden destek almadan varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Terör örgütünün iki elebaşısından biri Fransa’da göz altında tutulurken, Türkiye’nin talepleri göz ardı edilerek resmi yollarla Avusturya üzerinden Kuzey Irak’a ulaştırıldı. Diğeri takibat altında tutulduğu aynı ülkeden izini kaybettirdi. Bu tutumun amacı açıktır. Fransa, Almanya, Avusturya gibi ülkeler hem PKK ile hem de Kuzey Irak’taki oluşumla ilişkilerini sürdürmek ve  bu unsurları ABD’ye kaptırmamak istiyorlar. Başka bir ifadeyle pankürdist hareket üzerinde Batılı ülkeler arasında örtülü bir rekabet yaşanıyor ve Türkiye’nin maruz kaldığı terör belası görmezlikten geliniyor.

Kürt etnikçiliği siyasal bir proje halinde uygulamaya konulurken, kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerini belirlemiş görünüyor. Her şey bu program çerçevesinde cereyan ediyor. Batılılar bu girişimleri terörist eylemler olarak değil, özgürlüğü ve kültürel hakları için mücadele veren halk hareketleri şeklinde görüyor ve sempatiyle karşılıyorlar. Öte yandan Kürt kartını bölgedeki yeni siyasal yapılanmaların dayanağı şeklinde kullanmaya çalışıyorlar.

Türkiye bu çok yönlü ve karmaşık problemi çözümlemede sadece kendi gücüne ve becerisine güvenerek, aklını kullanarak hareket etmek ve hayal kurmamak mecburiyetindedir. İçimizdeki bazı çevrelerin bu olaya ideolojik yahut dini mülahazalarla başka anlamlar yüklemeye çalışmaları, destek vermeleri, sadece aymazlık değil elem verici bir hıyanet tablosudur.

Hükümet toplumsal tepkileri yatıştırmayı amaçlayan göstermelik tavırlarla günü geçiştirmek yerine, bir an önce ciddi ve etkili tedbirler almak zorundadır. Kaybedilmekte olan zamanın telafi imkanı yoktur. Unutmamak gerekir ki, problemin kaynağı ırkçı anlayış içinde etnik milliyetçilik duygularını kışkırtmak, bunu siyasal zeminde aktif hale getirmek, sistematik eylemlerle uluslararası alana taşımak için çalışan son derece organize, dış destekli bir örgütle karşı karşıyayız. Bu tiyatro geçen yüzyılda Rumeli’de Osmanlı’ya karşı sahnelenmiş, o günkü şartlar içinde başarılı olmuş, sonuçta yüzyıllarca vatan yapıp yaşadığımız topraklardan sökülüp atılmıştık. Bunu günümüzde anayasal haklar ve demokratikleşme üzerinden yeniden sahnelemeye uğraşanlara verilen desteklerin gerekçelerini herkes biliyor. Ancak içimizdeki aymazların hıyanet çizgisinde seyreden tutumlarını demokratik değerler adına normal saymak, bunları siyasal müttefik olarak kabullenip ilişki kurmak, işbirliği yapmak ağır sorumluluğu olan tarihi bir vebaldir.

TÜRK OCAKLARI GENEL MERKEZİ
BASIN AÇIKLAMASI

Bu haber 436 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,431 µs