ALPKAN VE ATAGÜN RAHMET VE SAYGIYLA YAD EDİLDİ

30 Haziran 2008 15:02 tsi
ESKADER’nin düzenlediği anma toplantısında Türk fikir hayatına önemli katkılar sağlayan iki efsane gazeteci ve dâvâ adamı Mehmet Emin Alpkan ve İrfan Atagün saygıyla ve şükran duygularıyla anıldı.

Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin düzenlediği anma toplantısında Türk fikir hayatına önemli katkılar sağlayan iki efsane gazeteci ve dâvâ adamı Mehmet Emin Alpkan ve İrfan Atagün saygıyla ve şükran duygularıyla anıldı. Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde, 28 Haziran Cumartesi günü yapılan anma toplantısına, seçkin davetliler, yazarlar, şairler, gazeteciler, Alpkan ve Atagün aileleri ile sevenleri katıldı. ESKADER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nuri Yardım'ın organize edip sunduğu toplantıda, Türkiye'de çok önemli yerlerde hizmet eden pek çok aydın ve mütefekkir bir anlamda eski bir dosta vefa borcunu ödemiş olmanın mutluluğunu da yaşamış oldu.

Geniş bir katılımın gözlendiği toplantıya Ömer Öztürkmen, Ergun Göze ve Mehmed Niyazi rahatsızlıkları dolayısıyla Rasim Cinisli ise İstanbul dışında olması yüzünden iştirak edemedi. Rasim Cinisli ve Servet Kabaklı toplantıya birer mesaj yollayarak bu iki büyük alperenin hatırlanmasının önemini vurguladılar ve katılımcılara selâmlarını yolladılar. Ömer Öztürkmen ise Türkiye’deki köşe yazısında “İki abide insan: Mehmet Emin Alpkan ve İrfan Atagün” başlıklı bir makale yazdı. Toplantıyı açan Mehmet Nuri Yardım, bu topraklarda yaşamış bu ülkeye hizmet etmiş büyüklerimizin unutulmaması gerektiğini vurgulayarak konuşmasına başladı ve Mehmet Emin Alpkan ile İrfan Atagün gibi ışık şahsiyetlerin her yıl anılması gerektiğini söyledi. Daha sonra Yasir Doğan Mehmet Emin Alpkan’ın, Fatih Kerem Yardım ise İrfan Atagün’ün kısa biyografilerini okudular. Toplantıda söz alan konuşmacıları ve edindiğimiz izlenimleri sizinle paylaşmaktan büyük bir mutluluk duyacağız. İlk söz sayın Ahmet Davudoğlu'nun:

Prof. Dr. AHMET DAVUDOĞLU
(Başbakanlık Başdanışmanı)

Bu anma merasimini tertip eden ESKADER’e teşekkür ediyorum. Biz ona Alpkan Amca derdik. Bizim için bir baba konumundaydı. İlkokul çağında iken konuşmalarından istifade ederdik. Ben de Taşkentliyim. Mehmet Emin Alpkan, benim Konya'dan hemşerimdi. Samimi bir Müslüman ve samimi bir Milliyetçiydi Alpkan. Taşkent'ten tanıştığımız Alpkan'la uzun süren bir dostluğumuz vardı. Bizim Taşkent'te bir “Kıble Kayası” vardır. Biz o Kıble Kayasına bakarak kıbleyi bulurduk. Bu kayanın önemli bir özelliği vardı bizim için. Büyük ve yerinden oynatılamaz olması ile bizim üzerimizde bir heybet uyandırırdı. Hem bize kıbleyi gösterir hem de asla yerinden oynamazdı. Ben bu manada Mehmet Emin Alpkan'ı bu kıble kayasına benzetiyorum. Alpkan hep kıbleyi gösterdi ve asla yerinden oynamadı. Bizim gözümüzde o hep “Kıble Kayası”' olarak kaldı. Yıllar sonra böyle bir toplantıda Alpkan'ı konuşuyor olmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyduğumu sizlere itiraf etmek durumundayım. Çünkü Mehmet Emin Alpkan, bu millete kendini adamış ve ömrü boyunca bu milletin çocuklarına ve geleceğine hizmet etmekten geri kalmamış bir Alperendi.

Prof. Dr. AHMET NURİ YÜKSEL
(Bilim adamı)

Hem Mehmet Emin Alpkan hem de İrfan Atagün Türk kültürüne, fikir hayatına hizmet etmiş münevver insanlardı. Onları birer mücadele, inanç ve mefkure adamı olarak hatırlıyor ve saygıyla anıyorum. Onlar gibi âbide şahsiyetlerin unutulmaması ve yeni nesillere tanıtılması gerekiyor. Bu toplantı bu maksada hizmet etmiştir. Düzenleyenlere teşekkür ediyorum.

HÜSEYİN SARIKOÇ
(Gazeteci yazar)

Ben her iki büyüğümüzün yanlarında bulundum, birlikte çalışma şerefine nail oldum. Onlar bizim için birer deniz feneri gibiydi, aydınlık yüzleriyle bize doğru hedefleri gösterdiler. Hem Mehmet Emin Alpkan hem de İrfan Atagün hiçbir zaman unutulmaması gereken doğru rehberlerdi. Onları minnetle, saygıyla, rahmetle anıyorum.

DURSUN GÜRLEK
(Kültür Tarihçisi)

Mehmet Emin Alpkan'ı ilk defa İmam Hatip Lisesini bitirip İstanbul'a yüksek tahsilimi yapmaya geldiğimde tanıdım. O zamanlar Büyük Anadolu gazetesinin bir okuyucusu olarak Mehmet Emin Alpkan'ı ziyarete gittim. Yatacak yerim yoktu. Köyden gelmiş bir Anadolu çocuğu olarak buralarda tanıdık kimsemiz olmadığı için bir çare aramaya başladığım o dönemde Mehmet Emin Alpkan beni bir otel sahibine gönderdi. “Ne kadar kalmak istersen bu otelde kalabilirsin” diyerek bana sahip çıkıp okumama yardımcı oldu. Buradan Apkan'ın şahsında İbnül Emin Mahmut Kemal Bey'in bir sözünü hatırlatarak sözlerime son vermek istiyorum. “Netice-i hayat hayır ile yad edilmektir.” Vefatından onsekiz sene sonra bu kadar güzide bir topluluğu bu sıcakta burada toplayan sır, yapmış olduğu hayırlı hizmetlerden başka ne olabilirdi?

İBRAHİM METİN
(Devlet gazetesinin sahibi)

Yakın bir dostu olmam hasebiyle bu toplantıda söz söylüyorum. Alpkan bizim camiamızda belki de hiç kimsenin yapmayı başaramadığı bir şeyi başarmıştır. Tahsili ilkokul seviyesinde olmasına rağmen Alpkan'ın eksiği sadece bir diplomadan başka bir şey değildi. Biz onu samimi bir dava adamı, samimi bir Müslüman ve idealist bir gönül insanı olarak tanıdık. Çok fazla bir şeyler kazanmasa da kazancının bir bölümüyle yüksek tahsil yapmaya çalışan köy çocuklarına yardımcı olduğunu biliyorduk. Çocuk yaşta girdiği iş hayatında ömür boyunca çalışmış bir adamın çocuklarına bıraktığı bir evi bile yoktu. İsteseydi o günkü şartlarda çok büyük bir zengin olma şansına sahipti. Oysa paraya pula kıymet vermediğinden hep bir şehir efsanesi gibi insanlık için davası için vatanı ve milleti için bir ömür boyu mücadele etmeyi kendine en büyük zenginlik kabul ederek, mütevazı bir hayat yaşamayı tercih etmiştir. Bir hatıra anlatarak sözlerimi tamamlamak isterim. O günlerde siyasi çalışma zamanları tabi rahmetli Türkeş'in etrafında bir sürü profesör, Türkeş'e övgüler düzmeye başladığı bir sırada Alpkan ayağa kalkar ve ayağındaki eski ayakkabılarını göstererek; “Albayım siz bu adamlara fazla güvenmeyin bu adamların ayakkabılarına bakın hepsi cilalı, tertemiz, sosyete ayakkabısı... Oysa biz Anadolu'ya benim gibi eski ayakkabılarla gideceğiz. Zira bu eski ayakkabıların giremeyeceği ev ve köy yoktur.”
Alpkan'ın yanında İrfan Atagün'den bahsedecek olursak; Alpkan ne kadar sert ve öfkeliyse Atagün de bir o kadar sakin ve yumuşak başlı idi. Sanki birbirini tamamlamak için bir birinin yanına yerleştirilmiş gibiydiler. Ben hayatımda abdestsiz yere basmayan adam olarak ilk defa canlı canlı İrfan Atagün’ü gördüm. Samimi Müslüman olduklarına şahitlik etmekte asla tereddüt etmeyeceğim birer insandı her ikisi de... Allah kendilerine gani gani rahmet eylesin.

Prof. Dr. MAHMUT KAŞGARLI
(Doğu Türkistanlılar Dernek Başkanı)

Bizler Mehmet Emin Alpkan ve İrfan Atagün'ü Doğu Türkistan Davasının Efsane Lideri İsa Yusuf Altekin'in yanında tanıdık. İsa Yusuf Alptekin Türkiye'ye geldiğinde en büyük yardım ve desteği Mehmet Emin Alpkan ve İrfan Atagün'den görmüştür. Doğu Türkistan halkı olarak minnet ve şükranlarımızı arz ediyor, Allah'tan kendilerine rahmet diliyoruz.
Bu esnada İbrahim Metin söz aldı ve bir anekdot aktardı: İsa Yusuf Alptekin, Alpkan'ın yanına sık sık gelmeye başladığı bir dönemde Alpkan İsa Yusuf Alptekin'e bir iş bulup geçimi için yardımcı olmayı teklif eder. Efsane lider şöyle söyler: “Ben buraya iş bulmaya gelmedim ben buraya davamı anlatmaya geldim. Benim yakamda el var. Yakadaki el şudur. Çin zulmünden kaçarken İsa Yusuf ve yanındaki adamları sınırdan geçebilmek için kendilerini feda ederek İsa Yusuf'un Türkiye'ye kaçabilmesini temin etmiştir. Bu yüzden bu kahraman şehitlerin hakkı için bu davayı burada anlatmak zorundayım.” der ve iş tekifini kabul etmez.

OLCAY YAZICI
(Şair ve yazar)

Bu gün ülkemizde yeterince milli ve manevi şuura sahip entelektüeller bulunmadığı için bu içinden çıkılamaz buhrana yakalanmışız. Oysa Türk aydınları milli ve manevi donanıma sahip olsalardı işimiz çok daha kolay olurdu. Bizler bu ülkede ‘kök bilgiden gök bilgiye’ ulaşmadığımız müddetçe başarma şansımız da yoktur. Bunu biz Mevlana'nın Pergel Metaforuna benzetebiliriz. Pergelin bir ucu İslâm'da öteki ucuyla dünyayı dolaşabiliriz. Mehmet Emin Alpkan ve İrfan Atagün bana göre bu toprağın yetiştirdiği çok önemli insanlardı. Onların önemi bizim toprağımızın insanları olmasından kaynaklanıyordu. Bizim gibiydiler. Bizden insanlardı. Mehmet Emin Alpkan'ın odasında asılı yazıda şu yazardı; “'Türkü anlamak için türkü dinlemek lâzım” Alpkan ve Atagün hem Türkü anladılar hem türkü dinlediler. Bu toprağın has evlatları önünde saygıda kusur etmemek için sözümüzü özenle seçerek kullanıyoruz. Allah kendilerine rahmet eylesin.

AİLE BİREYLERİ DE KONUŞTU

Programda her iki aileyi temsilen dört konuşmacı söz aldı. Bunlar Mehmet Emin Alpkan’ın kızı Ruhşen Sevinç, oğlu Latif Alpkan, İrfan Atagün’ün eşi Sevil Atagün ile kızı Almula Atagün’dü. Alpkan'ın kızı babasının yapmış olduğu hayırlardan çok yıllar sonra haberleri olduğunu söyledi. Bu şu manaya geliyordu. Alpkan yaptığı iyilikleri bir elin yaptığını öteki elin göremeyeceği şekilde yapmıştı. Latif Alpkan da babasını ve çevresindeki dostları anlattı. Eşine 13 sene bakan örnek Müslüman Türk eşi ve annesi Sevil Atagün’ün konuşması duygu yüklüydü. Merhum İrfan Bey için yazdığı şiir de hüzünlü dakikaların yaşanmasına vesile oldu. Sevil Atagün, toplantıyı tertip eden ESKADER yöneticilerine ve bütün katılımcılara teşekkür etti. Almula Atagün ise babasını sevgiyle anlattı ve onu hiç unutamadığını söyledi. Bütün konuşmacılar kısa ve öz bir şekilde dinleyicilere hitap ederek duygu ve düşüncelerini aktardılar.

MUHTEŞEM SERGİ

Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin sergi salonunda Alpkan ve Atagün ailesine ait eski fotoğraflar sergilendi. Bu fotoğraflar bir aile albümü olmaktan çok Türk fikir hayatına yön tayin eden önemli aydınların bir resm-i gecidi gibiydi. Bu fotoğraflarda dikkat çeken şahsiyetler arasında Alparslan Türkeş, Mehmet Kutlular, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Ahmet Yüksel Özemre, İsa Yusuf Alptekin, Ahmet Kabaklı, Ergun Göze, Galip Erdem, Ömer Öztürkmen ve Enver Ören de bulunuyordu. Sergide daha başka tanıdık nice simalar da vardı. Sergide Alpkan ve Atagün’ün fotoğrafları, kitapları, yazıları ve haklarında yazılanlar ziyaretçiler tarafından gezildi.

Toplantının kapanış konuşmasını Ahmet Yüter yaparken Marifet Yayınları’nın neşrettiği İrfan Atagün’e ait Gönül Sultanları isimli eseri dinleyicilere hediye edildi. Bu arada her iki ailenin hazırladığı zengin ikram, dinleyicilere sunuldu. Toplantı fotoğrafların çekilmesiyle son buldu. Yaklaşık üç saat süren programı takip eden herkesin memnun olduğu ve iki büyük şahsiyeti tanımaktan mutluluk duydukları gözlendi. Toplantıyı başından sonuna kadar takip edenler arasında konuşmacıların dışında Muhterem Yüceyılmaz, Prof. Cemal Anadol, Gazi Altun, Belkıs İbrahimhakkıoğlu, Şerif Aydemir, Bestami Yazgan, Yusuf Dursun, Nidayi Sevim, Hüseyin Emiroğlu, Abdullah Kılıç, Ali İbrahimoğlu, İrfan Özfatura, Recep Arslan, Cem Sökmen de vardı. Programın sonunda uzun zamandır görüşemeyen Alpkan ve Atagün ailelerinin doyasıya hasret giderdikleri ve görüşüp sohbet ettikleri dikkat çekti.

   

( Bu haber  " SanatAlemi.Net "  sitesinden iktibas edilmiştir.)

 

Bu haber 2,876 defa okundu.