En Sıcak Konular

CENGİZ AYTMATOV

10 Haziran 2008 23:22 tsi
CENGİZ AYTMATOV Cengiz Aytmatov, 12 Aralık 1928'de Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e bağlı Talas vadisinde yer alan Şeker Köyü’nde doğdu,10 Haziran 2008'de vefat etti.

Cengiz Aytmatov, 12 Aralık 1928'de Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e bağlı Talas vadisinde yer alan Şeker Köyü’nde doğdu. Babası Törekul Aytmatov, annesi Nagima Hamzayevna Aytmatova’dır. Memur olan babası 1937 yılında Stalin’in temizlik harekatının kurbanları arasındadır. Annesi çeşitli memuriyetlerde bulunmuş bir kadındı. Dört çocuğunu kendi başına büyütmek durumunda kaldı. Cengiz Aytmatov ilkokula kendi köyünde gitti. Babaannesi Ayıkman Hanım, etrafında saygı gören bilge bir kadındı. Torunu Aytmatov’u ninniler, masallar, efsanelerle besledi.

İkinci Dünya savaşının yokluk yıllarını babasız geçiren Aytmatov, çocuk yaşından itibaren çalışmaya başladı. Ondört yaşında Şeker Köyü’nde köy sovyeti kolhozu sekreterliğine getirildi. Bir yıl da vergi memuru olarak çalıştı. 1946 yılında Kazakistan’ın Cambul şehrinde veteriner teknik okuluna gitti. Bu okul bitince, 1948’de Kırgızistan tarım enstitüsüne devam etti. 1953’de buradan veteriner olarak mezun oldu.

Aytmatov’un ilk eseri, 1952 yılında Pravda Gazetesi’nde yayınlanan Gazeteci Cyuda’dır. Bu hikayeyi, 1957 yılında yayımlanan Yüzyüze takip etti. 1956-58 yılları arasında Moskova’da Gorki Edebiyat Enstitüsü’ne devam eden yazarın Cemile adlı hikayesi 1958 yılında Novy Mir (Yeni Dünya) dergisinde yayınlandı. Bu eseri büyük ilgi gördü. Aytmatov şöhreti, bu eserinin Fransız şair Louis Aragon tarafından Fransızca’ya tercüme edilmesi ve Avrupa’da yayımlanması ile yakaladı. Aragon bu hikayeye yazdığı önsözde Cemile hikayesi için “dünyanın en güzel aşk hikayesi” ifadesini kullandı.

Aytmatov, Cemile’nin yayımlandığı 1958 yılında Moskova Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdi. Aynı yılın sonunda Kruşçev’in anti-Stalinist kampanyası sırasında Sovyet Komünist Partisine ve Yazarlar Birliğine kabul edildi. Aytmatov’un partiye girmesi ancak böyle bir durumda mümkün olmuştu, çünkü Aytmatov’un babası Stalin muhalifiydi. Sırf bu yüzden öğrencilik yıllarında bursu kesildi, babasının muhalif olmasından dolayı terslikler yaşadı. Bu tarihten sonra hem Kırgız hem de Rus yazarlar arasında yerini pekiştirdi. Bu yıllarda Literaturnyi Kırgızistan dergisi editörlüğünü, sonra beş yıl boyunca Pravda’nın Orta Asya muhabirliğini yaptı. Aytmatov 1963 yılında, İlk Öğretmen, Deve Gözü, Cemile ve Selvi Boylum Al Yazmalım adlı hikayelerinden oluşan Steplerden ve Dağlardan Hikayeler adlı kitabıyla Lenin Edebiyat Ödülü’nü kazandı. 1959-67 yılları arasında Novy Mir’in editörlüğünü yaptı.1968’de Büyük Sovyet Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Aynı yıl Kırgızistan milli yazarı seçildi.

Cengiz Aytmatov’un edebi seyri bu yıllarda hikayecilikten roman yazarlığına doğru kaydı. İlk romanı olan Toprak Ana 1963’de neşredildi. Yine aynı yıl yayınlandığında büyük heyecan uyandıran Elveda Gülsarı’yı kaleme alan Aytmatov, daha sonraki yıllarda çeşitli yayın organlarında hikayelerini yayınlatmaya devam etti. 1964’de yayınlanan Kızıl Elma ve 1969’da yayınlanan Oğulla Buluşma hikayelerinden sonra, yazar 1970’de edebiyat aleminde yankı bulan Beyaz Gemi romanını neşretti. Daha sonra 1972’de Asker Çocuğu hikayesini, 1975’de Kazak yazar Kaltay Muhammedcanov’la birlikte Fuji-Yama adlı tiyatro eserini, 1976’da Sultanmurat, 1977’de Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek hikayelerini neşretti.1980 yılında kaleme aldığı Gün Uzar Yüzyıl Olur romanı yazarın edebiyat hayatında izlediği yol bakımından önemlidir.

Aytmatov, 1986 yılında neşredilen Dişi Kurdun Rüyaları isimli romanıyla, yazarlık seyrini mahalli olandan evrensel olana taşıdı.

Aytmatov 1990’da yayınlanan Beyaz Yağmur ve Yıldırım Sesli Manasçı hikayelerinden sonra, aynı yıl Cengiz Han’a Küsen Bulut’u yayınladı.

Aytmatov, başarılı bir edebiyatçı olması yüzünden devletten itibar görüp, devletin çeşitli birimlerinde görev aldı.1978 tarihinde Yüksek Sovyet Prezidium’u tarafından Sosyalist İşçi Kahramanı olarak ödüllendirildi. 1983 yılında Büyük Sovyet Edebiyat Ödülü’nü ikinci kez kazandı. Gorbaçov döneminde Sovyet Parlamentosu Kültür ve Ulusal Diller Komitesi Başkanlığı ve Sovyet Yazarlar Birliği Sekreterliği görevlerinde bulundu.Sovyetler Birliği dağılmadan önce Gorbaçov’un beş danışmanından biri oldu.

Diplomat Aytmatov :

Cengiz Aytmatov; edebi çalışmalarına ek olarak, 15 yıl Avrupa’da SSCB ve bilahare Kırgızistan’ın büyükelçiliğini yaptı. Avrupa Birliği, NATO, UNESCO ve Benelüks ülkelerinde görevlerde bulundu.

Vefatı:

Türk dünyasının dünyaca tanınmış Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov, 10 Haziran 2008 vefat etti. Yaklaşık bir ay Almanya'nın Nürnberg kentindeki Klinikum Nord'da tedavi gören ve bu dönemi komada geçiren ünlü yazar Aytmatov'un vefatı, Kırgızistan televizyonlarında Kırgızistan Devlet Başkanlığı Basın Dairesi'nin açıklamasıyla son dakika haberi olarak verildi.Vefatı üzerine konuşan Aymatov'un yardımcısı Abdıldacan Akmataliev "Yaklaşık bir aydır Almanya'da tedavi gören Türk dünyasının medar-ı iftiharı ünlü yazar Çıngız Aytmatov'u kaybettik. Başta Kırgızistan olmak üzere bütün Türk dünyasının başı sağ olsun." dedi.

TÜRK DÜNYASI BİRBİRİNE DAHA YAKIN

80.yaş kutlamaları çerçevesinde,2008'ın Kırgızıstan'da "Aytmatov Yılı" ilan edilmesi münasebetiyle düzenlenen etkinliklerden biri olan Kırgız-Türk Manas Üniversitesi'ndeki (KTMÜ) törende konuşan Cengiz Aytmatov,olması gerekenin hayata geçtiğini,Türk dünyasının tekrar canlanarak, ortak kültürüne sahip çıktığını belirterek şunları söylemişti:

"Öğrencilik yıllarımızda Türkiye'nin nerede olduğunu dahi bilmiyorduk. Sovyetler zamanında bizlere Türkiye hakkında hiçbir bilgi verilmiyordu. Şimdi ise KTMÜ çatısı altında tüm Türk cumhuriyetlerinden öğrencileri bir arada bulunduğunu görüyorum. Bu tabloyu yaşamak çok güzel bir duygu.Ben 1976 yılında bir kitabımın tanıtımı için Türkiye'ye giden ilk Kırgızım. O zamanlar şartlar çok farklıydı. Oysa şimdi aradaki engellerin ortadan kalkması ile birlikte tüm Türk Dünyası birbirimize daha yakınız."

Dünyaca ünlü yazar Aytmatov,konuşmasında;Türkiye'ye her gidişinde çok iyi ağırlandığını,hiç yabancılık çekmediğini,kendisini evinde gibi hissettiğini vurgulamıştı.Ekim 2007'de, 15. Hazar Şiir Akşamları'na katılmak üzere Elazığ'a gittiğini, orada açılan bir parka kendi isminin verilmesi dolayısıyla çok sevindiğini,bu gibi şeyleri ortak kültürü geleceğe taşıma adına olumlu bulduğunu dile getiren Aytmatov, iki ülke arasındaki dostluk bağlarının gurur verici olduğunu sözlerine eklemişti.

 ESERLERİ:

•Zorlu Geçit

•Yüzyüze

•Cemile

•İlk Öğretmenim

•Dağlar ve Steplerden Masallar

•Elveda, Gülsarı!

•Beyaz Gemi

•Selvi Boylum Al Yazmalım (Türkiye'de sinema filmi yapıldı)

•Fuji-Yama

•Gün Olur Asra Bedel

•Dişi kurdun Rüyaları

•Toprak Ana

•Cengiz Han'a Küsen Bulut

•Çocukluğum

•Kırmızı Elma

•Dağlar Devrildiğinde-Ebedi Nişanlı

HAKKINDA YAZILANLAR

Yüzyılın yazarı: Cengiz Aytmatov

OLCAY YAZICI

Ünü ülkesinin sınırlarını aşan ve kitapları büyük bir beğeni ile okunan Cengiz Aytmatov, doğup büyüdüğü Kırgızistan coğrafyasının kültür damarından ve binlerce yıllık geçmişi olan gelenek ırmağından beslenerek, özgünlüğü, otantikliği, insanı yüreğinden yakalayan olağanüstü/büyüleyici üslup güzelliği ve entellektüel birikimi ile yaşadığımız yüzyılın müstesna yazarı sayılmayı fazlasıyla hak etmiş bir isim.

Aytmatov’u bütün derinliği ve yoğunluğu ile analiz etmek, eserlerini bir münekkid idraki ile irdelemek, tespit ve teşhis operasyonuna tabi tutmak, yorucu çalışmalar gerektirir.

Biz bu özgün ve farklı yazarın fikir dünyasına, ana başlıklarla ışık düşürmeye çalışacağız. Aytmatov’un eserlerine edebî ve estetik yaklaşım denemesi olacak bu.

Aytmatov en başta sıra dışı, özgün ve farklı bir yazar. Çünkü o sadece bir edebiyatçı, romancı değil; aynı zamanda ve özellikle de insanın, dünyanın gidişatı üzerine kafa yoran; daha erdemli bir dünya arzulayan; anti insanî yönelişleri onurlu bir karşı çıkışla sorgulayan, bunun için kaygılanan ve uyarıcı eserler üreten bir aydın.

AŞKIN LİRİK DESTANI

Ön planda, aşkın ve hüznün lirik destanının yazıyor gibi görünse de, onun usta bir sembolizmle bezediği ve âdeta şiir cümlesi gibi yoğun bir psikoloji, yoğun bir sosyal gönderme/çağrışım, soyutlama, ve telmih yüklü anlatışının arka planını sezebilenler, ondaki insanı ezen sosyal baskılara karşı çıkışı, insanın tarafını tutuşu kolaylıkla görebilirler.

Aşk ve lirizm Aytmatov’da, insanı derinden yakalamak, düşüncesini sarsmak ve duygusallığa açılan pencereden ufuk ötesine açılarak; kültürel kimlik şuurlanışına uzanmak için bir vasıtadır.

Evet, Aytmatov aşkın yazarıdır belki, fakat aşkın ötesinde daha aşkın misyonlar, sosyal realiteler, psikolojik bilenmeler besler ana kaynak olarak.

Aytmatov’un romanlarındaki bu derin damarı- müthiş bir üslup ustalığı ile gizlenen sosyal göndermeleri/ kültürel ve siyasî misyonu yakalayabilmek için, onu yetiştiren fizikî coğrafyayı, büyük dalgalanmaların hüküm sürdüğü bu coğrafyanın sosyal, siyasal ve kültürel dokusunu, o toprakların geçirdiği korkunç değişim serüvenini, kültür erozyonunu; insanın özüne yöneltilen her türlü şiddeti çok iyi bilmek ve çok iyi analiz etmek gerekir.

Bu eserleri, Andre Gide’in “sanat baskıdan doğar” sözü ışığında değerlendirmek doğru olur. Bütün klasik Rus edebiyatında olduğu gibi yasak ve sansürden/hürriyetsizlikten ötürü ortaya çıkan dolaylı ve sembolik söyleme mecburiyeti, beraberinde edebiyat ustalığını ve bir sanat-yoğun üslubu getiriyor.

Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, yasakların kalkması, hürriyetlerin zoraki de olsa verilmesinin ardından o coğrafyanın edebî ürünlerinde “düşüş” belirtileri başlamıştır. Bu da, yine Gide’nin ikinci cümlesiyle alâkalı: “Sanat hürriyet içinde ölür!”

SEMBOLLERİN DİLİ

Cengiz Aytmatov, bütün usta yazarlar gibi düz cümlelerle değil, sosyal ve ironik çağrışımları olan cümlelerle konuşuyor. Adeta insanın ve yaşadığı atmosferin röntgenini çekiyor. Bu güçlü ve özgün üslubuyla tabiata ve hayvanlara bile bir insan karakteri yüklüyor, onları kişileştiriyor. Bu yönü ile de, edebiyat dünyasında eşsiz ve tektir.

Cengiz Aytmatov yüzyılın tartışmasız en güçlü yazarıdır. En güçlülerden biri değil, biriciği. Tek olanıdır. Öyle ki, dünya edebiyatının devi diye nitelendirilen Dostoyevski bile, eğer yaşıyor olsaydı, Aytmatov’un insanı derinden sarsan büyüleyici üslubu karşısında hasedinden ölürdü.

Özellikle, “Gün Uzar Yüzyıl Olur” ya da özgün adı ile “Asra Bedel Gün”, romanın 20. Yüzyıldaki tartışmasız zirvesidir. Bu hüküm asla sübjektif ve hissi değildir. Romanı, edebiyatın evrensel kriterleri ile titiz bir şekilde kıyaslayarak söylüyorum bunu. Yani yazarımızı, tipleme, somutun olduğu kadar, soyutun da ince duyarlıklarla tasvir ve tahlilini yapma gücü, sağlam ve sarsılmaz karakterler oluşturma becerisi, etkileyici, şiirsel üslup üstünlüğü; insan denen meçhulü entellektüel mercek altında irdeleme kudreti, sosyal ve psikolojik ruh çözümlemeleri maharetiyle, âdil bir şekilde değerlendirerek bu hükme varıyorum.

MANKURTİZM KAVRAMI

Cengiz Aytmatov’un, bir Kırgız efsanesinden esinlenerek dünya edebiyat literatürüne kazandırdığı “mankurt” ve “mankurtizm” kavramı bütün dillerde aynen kullanılmaktadır.

Sistemin baskısı ya da insanın kendi özüne yabancılaşması neticesinde şahsiyetini ve sosyal/kültürel hafızasını kaybetmesini; zihnî yönden köleleşmesini çarpıcı bir şekilde izah eden mankurtizm, Beyaz Gemi’de, Gün Uzar Yüzyıl Olur’da, Cengiz Han’a Küsen Bulut’ta, Dişi Kurdun Rüyaları’nda ve diğer romanlarda da kullanılır. Şüphesiz bu kavramı doğuran, o coğrafyanın sert ve acımasız sosyal yapısıdır.

Efsane ve mitik unsurlara da romanlarında sıkça yer veren Cengiz Aytmatov, son romanı “Kassandra Damgası”nda bir Yunan efsanesinden yola çıkarak, dizginsiz teknoloji ile azgın genetik mühendisliğine ağır eleştiriler yöneltiyor. Uzayda insan embriyonu üzerinde araştırmalar yapan bir bilim adamı aracılığıyla, kötülükler yüzyılını yergili bir dille tahlil ediyor.

Söz konusu efsaneye göre, bazı embriyonlar (minicik insan taslakları-cenin) yeryüzündeki kötülükleri önceden sezerek, doğmak, bu felaketler dünyasında yaşamak istemiyor. Bunun belirtisi olarak annenin alnında bir ter taneciği oluşuyor. Buna da Kassandra Damgası deniyor. Aytmatov böylece etik kaygılar taşıyan evrensel bir eleştiriyi dünyanın ve insanlığın gündemine getiriyor.

Eserin kahramanı vasıtasıyla şu tespitleri yapıyor Aytmatov:

“Yeryüzünde silah durmadan artıyor. Her yerde herkes silahlanmak istiyor. Hamile kadınların yüzündeki Kassandra Damgası, yeryüzünde doğan her kişi için en az yüz tane dom dom kurşunu üretildiğinin, şimdiden onların kaderine ölmek ve öldürmek yazıldığının işareti değil mi? Ana rahmindeki Kassandra embriyonları da sessizce bunu haykırmıyor mu?”

Böylece yeni yüzyılın, yeni bin yılın en korkunç yönünü oluşturan “genetik tehlikeye” dikkat çekiliyor. İnsanın, fizik çevresi ve metafiziği ile hiç bu kadar şiddete maruz kalmadığı vurgulanıyor. Kurtuluş için çıkış yolları öneriliyor.

Aytmatov’un bütün bu özgün ve üstün yönlerini vurgulamakla birlikte, gerek ona, gerekse meslektaşı Takavi Aktanov’a (Aytmatov’un romanlarıyla benzerlikler taşıyan “Boran”ın yazarı) yöneltilen bir eleştiri var. O da, merkezî hükümetin yazarlar için biçtiği, “görünüşte milliyetçi, muhtevada sosyalist” gömleğini giymiş olmalarıdır.

UYANIŞ VE DİRİLME

Ancak Aytmatov’un yakın arkadaşı Prof. Dr. Tevfik İsmail’in de belirttiği gibi, Aytmatov’u dünya çapında şöhret yapan faktörlerin başında, kitaplarını çok büyük bir coğrafyada konuşulan ve dönemin edebî mahfillerinde etki uyandıran Rusça ile yazmış olmasıdır. Eğer romanlarını Kırgız Türkçesi ile yazsaydı, bugünkü Aytmatov olmaya bilirdi.

Bir yanı ile sisteme eklemliymiş gibi görünse de, Aytmatov’un hemen bütün romanlarında kimlik arayışının/köklerle yeniden buluşmanın, satır aralarına gizlenmiş edebî, estetik çığlığını duymak mümkündür.

Olanı anlatır Aytmatov. Cemiyete tutulan ayna gibi gerçeği yansıtır. Mankurtlaştırmaya karşı çıktığı kadar, kendiliğinden/gönüllü olarak mankurtlaşmaya (güdülmeye müsait mizaca, pasifliğe) de karşı çıkar. Dirilmeye, uyanmaya, aktif olmaya çağırır insanı. Töresine, örfüne, geleneğine ve geleceğine sahip çıkmasını ister.

Yazar, kendi eserinden beyazperdeye aktarılan “Selvi Boylum Al Yazmalım” filminde başrol oyuncusunun ulu dağlara karşı öyle bir “Asyaaaa!” diye höykürmesi var ki. Bu çığlık bütün o coğrafyanın/o yaslı diyarın yüreğinden; yüzyıllık, bin yıllık yaşantısından fışkıran bir sestir. Şark’ı sarsan bu sayha, filmin Asya isimli kadın oyuncusu vasıtasıyla, bütün bir “Asya”ya/Avrasya’ya sesleniştir. Uyanma ve dirilme çağrısıdır. Bir aşkın yoğun lirizmi içinde, koca bir kıtayı özdeşleştirmek, ancak Aytmatov’a yakışan bir ustalıktır.

Aytmatov, aslında “Gün Uzar Yüzyıl Olur”a ait bir bölüm iken, yasak olduğu için kullanılamayan ve daha sonra “Cengiz Han’ a Küsen Bulut” ismi ile yayınlanan kitabında hürriyetsiz ve kuşatılmış insan trajedilerinin en bâkir fotoğrafını çizer. İstasyondan bir tren geçimi sürede, eşini ve çocuğunu görebilmeyi çılgınca arzulayan adamın destanlık hikayesidir bu. Bir Aytmatov klasiği...

Özetlersek, kitapları bütün dünyada hayranlık duyularak okunan Cengiz Aytmatov, lirik, mitolojik ve kozmik unsurlar taşıyan seçkin, çarpıcı eserleriyle olağanüstü bir yazar, bir fikir adamı ve çağdaş bir bilgedir. Fikir ve edebiyat dünyasının, önünde saygıyla eğileceği bir yazar. Yüzyılın tartışmasız en güçlü yazarı...

(Cengiz Aytmatov'un hayat hikayesi,"biyografi.net"ten iktibas edilmiştir)



Bu haber 1,834 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,735 µs