Geçtiğimiz 9 Ekim günü, Öcalan’ın Suriye’den çıkarılışının 12. yıl dönümü idi.
PKK paralelinde faaliyet gösteren neredeyse tüm basın yayın organları, 9 Ekim’i protesto etti.
Protestolardaki ortak nokta şu idi; “Öcalan, ABD’nin önderliğinde uluslar arası bir komplo sonucunda Suriye’den çıkartılmış ve nihayet yine ABD tarafından Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye teslim edilmişti”.
Zaten Öcalan da zaman içerisinde avukatları ile yaptığı çeşitli görüşmelerde; ABD’ye kesinlikle güvenilemeyeceğinin altını çizerek, hem PKK sorumlularını ve hem de geçmişte DTP yetkililerini ciddi olarak uyarmıştı. Öcalan’a göre, ABD’nin baskısıyla Suriye’den çıkartılmış, özellikle İtalya ve Yunanistan’da yaptığı siyasi iltica talepleri de yine bizzat ABD tarafından engellenmişti. Dost Yunanistan, ABD baskısına karşı gelemediği için Apo tarafından suçlanmış, dönemin bazı Yunanlı yöneticileri hükümeti eleştirerek istifa etmişlerdi. Baş sorumlu ABD idi.
Öcalan, PKK ve BDP, bugün yaşanan Washington-Ankara-Erbil ilişkilerini, buna ilave Suriye ve İran trafiğini, PKK’nın tasfiye edilme süreci olarak değerlendiriyor. Baş sorumlu yine ABD.
ABD baskı yaptı, Apo’yu Suriye’den çıkarttı, Kenya’da yakaladı ve teslim etti.
Suriye, baskıya boyun eğdi, kapı dışarı etti.
İran, Kandil’i sürekli bombalıyor, İran’da yakalanan PKK’lılar idam ediliyor.
Barzani ve Talabani, bölgedeki ABD kaynaklı, bol kaymaklı pastadan PKK’ya pay vermek istemiyor.
Bütün bunlara rağmen bütün sıkıntıyı, tek başına Türkiye çekiyor.
PKK, bütün bu başına gelenlerin baş sorumlusunu ABD olarak görüyorsa, ki gördüğü anlaşılıyor, neden bugüne kadar ABD’ye en ufak bir dil uzatmıyor, tepki göstermiyor, protesto etmiyor?
Uluslar arası komplonun mimarı ABD’yse, Suriye’den çıkarttıysa, Kenya’da yakalayıp teslim ettiyse, bugün de tasfiye etmeye çalışıyorsa, neden halâ Türkiye?
Üstelik, Apo’nun ciddi uyarılarına rağmen DTP, geçtiğimiz aylarda ABD’de bir de temsilcilik açtı, açabildi, nasıl ve neden?
Ayrıca, ABD, “PKK ile arasına mesafe koymuyor” diye oldukça sert eleştirdiği DTP’nin, Amerika’da temsilcilik açmasına neden izin vermiş olabilir ki!
“One minute” ile başlayan ve “Marmara gemisi” olayı ile doruğa ulaşan olumsuz Türkiye-İsrail ilişkilerinin hemen akabinde, PKK sorumlusu Karayılan’ın, baş sorumlu ABD’nin Ortadoğu’daki baş müttefiki olarak bilinen İsrail’e yanaşmasının sebebi ne ola ki!
Akla gelen bu sualler, hedef göstermek asla değil, sadece ve sadece bugüne kadar nedense kimsenin, ama hiç kimsenin bir kez olsun dahi dikkat çekmediği oldukça düşündürücü bir tespit…
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle