Günümüzde teknolojik gelişmelerin sunduğu imkânlarla bütün dünyada büyük bir dönüşüm yaşanmakta, hızlı bilgi üretimine ve iletişiminebağlı olarak her alanda sürekli yenilikler meydana gelmekte ve bunlarhepimizin hayatını az veya çok bir şekilde etkilemektedir. İlgimizi vedikkatimizi cezbeden dış etkenlerin çoğaldığı, dünya meşgalesinin vekoşuşturmasının hayatımızı âdeta ipotek altına alıp bir dakika olsunkendimize vakit ayırmamıza fırsat bırakmadığı bir ortamda Müslümanlar olarak öz denetimimizi yani nefis muhasebemizi de ihmal ettiğimizaşikârdır.
Müslümanlık ve dindarlık esasen, insanın ötekini değil bizzat kendisini denetime tabi tutması, çevresindeki insanların hatalarını ortaya çıkarmak ve onları yargılayıp derecelendirmek yerine kendi hareket vedavranışlarını denetleyip yanlışlarını düzeltme erdemini göstermesi ilebaşlar. Huzur, sevgi ve saygı temelli bir toplumun inşası için böyle birbaşlangıca hep ihtiyaç vardır.
İçerisinde bulunduğumuz ramazan ayı işte bu öz denetim hasletinintekrar hatırlandığı müstesna bir zaman dilimidir. Ramazan ayı Kur’an’la buluşarak bilgilerimizi tazeleme ve hikmet penceresinden varoluşu kavrama, oruçla sabır ve şükür eğitimi alma, zekât, infak ve ikramla imkânlarımızı yanı başımızdakilerle paylaşma mevsimidir. Ramazan aynı zamanda, öz denetim yaparak bizim durup düşünmemizi, kendimize dönmemizi, geçmişimizle yüzleşmemizi, geleceğimizi tasarlamamızı ve en önemlisi de kendimizi tanımamızı sağlamaktadır.İçinde barındırdığı ibadetler ve hikmet dolu gelenekleri ile ramazan bize, hayatımızın asli çizgisinin ve genel idrak düzeyinin ne olması gerektiği konusunda bir tablo çizmekte, ömrümüzü kısa vadeli gündem maddeleriyle ve sonu gelmez hevesler uğruna boşa harcayıp heba etmememiz gerektiğini hatırlatmaktadır.
Ramazan ayı, manevi hayatımızı onarma ve sağlam temeller üzerindeinşa etme adına büyük bir imkândır. Zaten böyle zaman duraklarının gayesi öz hayatımızda derlenip toparlanmayı ve bilinçlenmeyi, yaptığımız ibadetlerin temel gayesi de Yüce Rabbimizle kopmaz bir bağ ve bağlılık içinde olmayı sağlamak değil mi? Ramazan ayının, hadis-i şeriflerde ifade edildiği şekliyle, bir sonraki ramazana kadar, hata ve günahlar için koruyucu kalkan ve örtü olması da ancak, bu ayda kazandığımız istikameti ve bilinci uzun ömürlü kılmamız, hayatımızın her alanına ve anına taşımamızla mümkün olur. Ramazan ayı, af, bağışlanma ve arınma fırsatıdır. Bunun içindir ki Peygamber Efendimiz, ramazana eriştiği halde onun rahmet ve mağfiret ikliminden istifade edemeyenlere, gönül kapılarını bu manevi esintiye ısrarla kapatanlara hayret etmekte ve acımaktadır.
Sevgili Peygamberimiz’in ifadesiyle “evveli rahmet, ortası mağfiret,sonu cehennem ateşinden kurtuluş" (İbn Huzeyme, Sahih, III, 191-192.)olan ramazanın gönüllerimize huzur, yuvalarımıza bereket, ailemize,ülkemize ve İslam âlemine hayırlar getirmesini, insanlığın hidayet ve barışına vesile olmasını Cenab-ı Mevla’dan niyaz ediyorum.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle