Dış güçlerin istekleri istikametinde tarımı, hayvancılığı, ekonomiyi çökertenler yargıyı, Türk Silahlı Kuvvetlerini ve ilim adamlarını da etkisizleştirmek için akla gelmeyecek yollara başvuruyorlar. Din kisvesi altında yapılan iftiralar, tertipler, insan hakları ihlalleri, suistimaller, yolsuzluklar, saf ve iyi niyetli insanların Müslüman’lara ve İslâm’a bakışlarını da olumsuz etkiliyor ve dinden uzaklaşmalarına sebep oluyor. Henüz AKP tahribatları tam anlamıyla size yansımadı. Gelecek günlerde tüylerinizi ürpertecek haberlerle onları gerçek yüzleriyle tanıyacaksınız!
Türbanla başlayan oy için aldatma operasyonları anlamını kaybetti. Her açılım uygulamaları ise fiyaskolara, skandallara zemin hazırlıyor. Doğuda, batıda, kuzeyde ve güneyde milleti unutan AKP yöneticileri ülke içindekilerle değil, başka ülkelerde köksüz, dayanaksız ve özü boş barış safsatalarının peşlerine takılarak içerdeki olumsuzlukları gizleme yollarına girdiler. AKP, Türkiye’de, Avrupa’da, Amerika’da ve gönüllerde tükendi. AKP yöneticilerini zor günler bekliyor! Cenab-ı ALLAH (C.C.) göründükleri gibi olmayanlara, oldukları gibi görünmeyenlere, adaletsiz ve ruhsuz kişilere asla fırsat vermeyecektir!
Buğday yerine lale yetiştirmeyi kazançlı görenler, bizi dışarıdan buğday satın almaya zorlayan emperyalist projelere hizmet ediyorlar… Lale ile kendi dışlarını süsleyenler iç dünyalarındaki bağımlılıklarını, yanlışlıklarını, suçlarını ve hukuksuzluklarını gizleyerek bize farklı görünmeye çalışıyorlar.
İnsanlar yönetici ve milletvekli olarak kimi seçtiklerini bilselerdi, «çocuklarını çukurlarda kaybetmeyeceklerdi. Şehirlerimizde yaşayanlar, bilgiden, teknolojiden, kültürden, sanattan uzakta olanlara, fabrikalarına, yerleşim ve iş alanlarına yanlış yer seçenlere, açlığa, yokluğa, işsizliğe çare olarak lalecilik yapanlara ; laleliciliği tavsiye edenlere fırsat vermeselerdi hayatlarını insanca sürdüreceklerdi. Tramvaylar insanlarımızı ezmeyecekti, Türk Silahlı Kuvvetlerimize zulüm yapılmayacaktı… Prof. Dr. Mehmet Haberal’a kötülük yapılmayacak, hizmetlerine engel olunamayacaktı !»
Değerli bilim adamlarımızı Türk Milletine hizmetten alıkoyanlar asla vatansever olamazlar ! Bu tür kişileri dindar görmek dinden çıkma olarak yorumlanmalıdır !
İnsanlar yönetici ve milletvekili olarak kimi seçtiklerini bilselerdi, «Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi ilim adamlarımız organ nakline devam edecek, öğrencilerini yetiştirecek, bilimsel gelişmeleri zirveye taşıyacak, ülkemizi dünyaya tanıtma yolunda önemli adımlar atmayı sürdüreceklerdi.»
Profesör Dr. Mehmet Haberal’e yaptıkları, tacizler ve iftiralar sebebiyle ben hayatım boyunca onları suçlayacağım. 8 yıl boyunca faydalı hiçbir olumlu gayretlerini görmedim. Soğuk, sevimsiz ve ihlassız yüzleri var. Kararan kalpleri sıfatlarında şekillenmiş, özlerindeki yıkımlar onları hizmetsizliklere, huzursuzluklara itmiştir !
Dini yaşamadıkları, ALLAH’tan uzaklaştıklarını belgeleyen bir çok tavırların içerisindeler.
Hastalarından koparılan bir profesöre eza ve cefa çektirenlere insan demek bile geçmiyor içimden…
Ülkemizde bir tek dikili ağaçları yok !
Bugünlerde efelenmek, büyüklenmek, böbürlenmek, horozlanmak gibi büyük lâflar «dünyayı ben yarattım» edâsına giren, küçük bir çocuğa dahi ister asarsın, ister kesersin şeklinde telkinde bulunan siyasetçilerle birlikte anılır hale geldi. Ödül almış, «ülkemize hizmette» zirvelerde bulunan subayları, generalleri, profesörleri, gazeteci ve yazarları «silahlı çete kurmak» suçuyla itham etmek, «terörist» damgası vurmak, aşağılamak ve aşağılatmak, Türk Milletine, Atatürk’e ve Türk Milletinin onuruna, değerlerine, tarihine anayasasına, inancına ve varlığına savaş açma anlamına gelmektedir.
İftiralarla, tertiplerle, sabıkalı, geçmişleri kirli ve karanlık olan tanıklarla yürütülen davalarla kimleri memnun ettiklerine bakarak, AKP’li yöneticiler hakkında bilgi sahibi olmanız mümkündür.
Sert, kaba söz ve davranışlarıyla, kendi ülkelerinin Silahlı Kuvvetleri mensupları hakkında aşağılama, yıpratma, çökertme aşağılığına giren bana bir tek ulus gösterin ? Buna cevap veremeyeceksiniz, çünkü bu sadece bizim ülkemizde görülmektedir.
İftira ve tertiplerle tutukladıkları vatansever insanların ilaç almalarını, tedavilerini dahi önemsemeyen, onların ölümlerine sebep olan bu insanları ve işledikleri cinayetleri seyretmek, suskun kalmak, bu cinayetlere ortak olma anlamına gelmektedir.
Kuddusi Okkır’ın ölümüne sebep olan AKP’liler, Savcılar ve hakimler acilen sorgulanmalıdırlar !
¤ 03.07.2008 tarihli Cumhuriyet Gazetesi : Guardian muhabiri Robert Tait gözaltıların, Türkiye’nin sendeleyen siyasi sistemini çöküşe daha da yaklaştırdığını savundu
¤ 03.07.2008 tarihinde Samsun Eğitim-Sen Şube Başkanı İsmail Tutoğlu, Türkiye'de gündemi bir anda değiştiren Ergenekon Operasyonu'nun sindirme ve korku salma girişimi olduğunu söyledi
¤ 04.07.2008 Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan bir haber : Washington’daki düşünce kuruluşu American Enterprise Enstitüsü (AEI) uzmanlarından Michael Rubin, “Ergenekon” soruşturmasını bir “komplo” olarak tanımlayarak bunun Başbakan Tayyip Erdoğan’a ait bir “hayal ürünü” olduğunu söyledi. Erdoğan’ın bu soruşturmayı kendisini eleştiren, yolsuzluklarını ve iktidarı kötüye kullanmasını sorgulayan kişilerden intikam almak üzere bir “bahane” olarak kullandığını söyleyen Rubin, Erdoğan’ın Rusya Başbakanı Vladimir Putin’e dönüştüğünü ifade etti.
Suçladıkları vatanseverlerin hepsinin sabıkasız olması, vatanseverleri suçlandırmak için kullandıkları gizli tanıkların da hepsinin sabıkalı olmaları ve bu görüntüyü içlerinde sindiren yandaş yargı mensuplarının tavırları bizleri endişeye sevketmektedir.
Prof. Dr. Mehmet Haberal mağdur olduğu sırada babasını kaybetmiştir ! Yani onun mağduriyeti annesini ve babasına da sirayet etmiştir ! Aileleri, diğer kişileri de etkileyen bu iftira kampanyalarının psikolojik analizi yapılmalı, vicdansızlıklar, hukuksuzluklar , adaletsizlikler sorgulanmalı ve teşhir edilmelidir !
¤ 04.06.2009 tarihli Habercem’de yer alan bir haber : «Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunun eski İnönü Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Tutuklu bulunduğu Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde yüz felci geçirdiği belirtilen Prof. Dr. Hilmioğlu'nun, cezaevinden Haseki Eğitim ve Araştırma hastanesine sevk edildiği öğrenildi.»
¤ CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş, hükümetin ülkeyi aydınlığa çıkarmak yerine karanlığa götürme hevesinde olduğunu dikkat çekerek, «İktidar, demokrasiden giderek uzaklaşıyor. Ülkede faşizmin adımları duyulmaya başlanmıştır. Yaşananlar cumhuriyetten, Atatürk’ten yana olanları sindirme hareketidir. Türk insanına gözdağı verilmek isteniyor. İnsanlarımız korku tüneline sokulmak isteniyor. Rejimi değiştirme taleplerine izin vermeyeceğiz» diye konuştu.
Milletten korkuyorlar !
Abdullah Gül Eskişehir’e gelecek diye iddia edilerek hiç suçları olmayan 8 Türkiye Gençlik Birliği üyesinin gözaltına alınması gibi sıkıyönetimi andıran uygulamalar AKP’yi ele vermektedir. Suçlara öncülük yapan AKP’li yöneticiler günahlar içerisinde yüzerken dahi saf Müslümanların dini duygularını istismar etmeyi hâlâ sürdürüyorlar !
Halktan kopukluklarını etraflarındaki koruma ordusuyla kavrayabilirsiniz! Onları korkulara iten sebepler mutlaka incelenmelidir...
Tepkiler
¤ Oktay EKŞİ: “AKP önce muhalif sesleri kısıp ardından Laik rejimi tasfiye etmek istiyor”
¤ T. Haber-İş Genel Başkanı Ali Akcan : «Ergenekon soruşturması aylardır sürüyor. Ortada delil yok, iddianame yok ama yeni baskınlar ve gözaltılar yapılıyor. Gözaltındakilerin suçsuzluğu anlaşılırsa bunun hesabı nasıl verilecek? İnanç üzerine siyaset yapılmaktadır. Gelecekten endişe duyuyoruz.»
¤ Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök : «Partilerin ve televizyonların basılmasını normal bulmuyoruz. Bunlar yıllarını siyasete vermiş insanlardır. Fikirlerini beğenmemek, farklı düşünmek bu muameleyi haklı göstermez.»
¤ Türk-İş Eski Genel Başkanı Salih Kılıç : «Son gelişmeler toplumsal gerilimi arttırmakta, önyargılıdır ve siyasal iktidarın komplo teorileriyle suçlu yaratarak güçlü olma kompleksinin ürünüdür. Hukuk herkese lazımdır. İddianame bir an önce ortaya çıkmalıdır. Bu operasyonu tasvip etmiyoruz. Operasyona maruz kalanların toplumdaki yeri ve saygınlıkları bellidir. Anayasal ve demokratik faaliyetleri nedeniyle karşılaştıkları bu yanlış muameleden dönülmelidir.»
¤ Türk-İş Eski Teşkilatlandırma Sekreteri, GMİS Eski Genel Başkanı Çetin Altun : «Aslı astarı olmayan suçlamalarla Türkiye’nin sorunlarının çözümüne önderlik yapacak kurum ve kişilere yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyorum.»
¤ CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter: "Gözaltılar, bir intikam planı. Son derece üzgün, son derece şaşkınım. Türkiye'de vatanını seven, laik cumhuriyeti seven, bu değerler için mücadele veren insanlar gözaltına alınıyorsa Türkiye’de herkes tehlike altındadır."
¤ Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay: «gözaltına alınan gazetecilerin, bugünkü iktidara ve bu iktidarın uygulamalarına karşı. Bu durum ise muhalif yazarlara, yayıncılara, muhalif basına karşı bir sindirme ve korku salma eylemidir. 2 Mart ve 12 Eylül Darbe dönemlerindeki uygulamaları hatırlatan gözaltına almalar yaşanıyor»
¤ Cumhuriyet Kadınları Derneği Samsun Şube Şubesi Yönetim Kurulu : «Cumhuriyetimizi Atatürk İlke ve devrimlerini korumak kollamak adına yazdıkları ve söylediklerinden dolayı yazarlarımızın, siyasilerimizin ve bilim adamalrımızın gözaltına alınmalarını şiddetle kınıyoruz»
¤ Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin: «Bu konu cadı avı haline gelmiştir. Açılan bir kazana herkesin atılma çabasıdır.»
Ekonomi Muhabirleri Derneği Başkanı Ali Doğanoğlu: «Böyle bir şeyi kesinlikle doğru bulmuyoruz. Bu tür soruşturmalarda yeterli delil ve belge olmadan insanları çeşitli suçlamalar altında bırakarak, kamuoyuna teşhir edilmesi son derece yanlıştır»
¤ Bekir Coşkun : «Sıra size gelecek! Laik cumhuriyeti yıkıp, ABD'nin BOP projesi kapsamında "Ilımlı İslam" modelini kurmak isteyenler, masum maskeleriyle gelip saf kitleleri arkalarına alarak, önce siyasi iktidarı, yerel yönetimleri, bürokrasiyi... Peşinden bağımlı-bağımsız örgütleri-kurumları-kuruluşları ellerine geçirdiler. »
¤ 30.01.2009 tarihinde Mynet Haber : Araştırmacı Erhan Göksel, «Ergenekon» soruşturması kapsamında gözaltına alınmasını ve sorgusunun ardından serbest bırakılmasını hatırlatarak, «Neyle suçlandığımı anlayamadım» dedi.
¤ Neval Kavcar : «Ergenekon Örgütü adı altında toplanan kişilere bakılınca ortak özellikleriyle, Türk Devletinin birliğinden yana kişiler olduğu da görülüyor.»
Prof. Dr. Mehmet Haberal’i iftira ve tertiplerle suçlayanları ve varlık sebeplerini tanımak
¤ Tayip Erdoğan'ın yakın arkadaşı Fehmi Koru, 28 Ocak 2008 tarihinde Kanal 7 Televizyonu'nda akşam ana haber bülteninde canlı yayında ve 1 Şubat 2008 günü Yeni Şafak Gazetesi’ndeki köşesinde, Ergenekon Operasyonu için «5 Kasım 2007’deki Bush-Tayyip görüşmesinde düğmeye basıldığını» söyledi ve yazdı.
¤ Tayip Erdoğan'ın 21 Ocak gecesi Davos gezisini iptal ederek operasyondan dört saat önce ABD Büyükelçisi Ross Wilson ile görüşmesi, Amerika'nın operasyonel olarak ve Büyükelçi düzeyinde işin içinde olduğunun kanıtı oldu.
¤ Başka bir devletin başkanından Türkiye'de ceza soruşturması talimatı almak suçtur. Evet talimat sözcüğünün altını çiziyorum. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan 11 ayrı açıklamasında ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eşbaşkanı olduğunu itiraf etmektedir.
¤ 22.03.2008 tarihli Mynet Haber : İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, 8 aydır sürdürülen ve henüz iddianamesi hazırlanmayan, ancak gözaltına almaların devam ettiği Ergenekon soruşturmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6. maddesine aykırı olarak sürdürüldüğünü bildirdi.
¤ CHP’li Atilla Kart, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın örtülü ödeneği usulsüz kullanıp kendi özel istihbarat birimini oluşturduğunu öne sürdü. Recep Tayyip Erdoğan'ın örtülü ödeneğin başına getirdiği Maksut Serim ise 1996-1998 yıllarında sahte diploma ile görev yaptı.
¤ 18.01.2009 tarihli bir haber : Ergenekon Savcısı Öz'e şok operasyon : Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok, ilk kez açıktan Öz’ün görevden alınmasını ve yerine tanınan bir savcının atanmasını talep etti. Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz’e zırhlı araç tahsis edildiğini hatırlatan Özok, ‘’Türkiye’de bu soruşturmayı yürütecek başka savcı yok mu? Ben bu adamı ne tanırım ne de bilirim. Ama bugün neler yazılıyor. Türkiye davaya odaklanıyor ve Sayın Başbakan diyor ki ‘Ben bunun savcısıyım’. Ardından kendi zırhlı aracını savcıya veriyor. Böyle bir şey olabilir mi? Yalnız Ergenekon savcısı değil ki tehdit alan, başka savcılar da var. Peki niye ona zırhlı araç göndermiyorsun?’ dedi.
¤ Zekeriya Öz'e ve Ergenekon savcılarına şok dava : Birinci Ordu Eski Komutanı Emekli Orgeneral Çetin Doğan, Ergenekon Davası Savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın hakkında dava açtı.
¤ 03 Nisan 2010 tarihli bir haber : «Ergenekon» davasının tutuklu sanıklarından Sevgi Erenerol'un avukatı Vural Ergül, «Ergenekon» soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında, "kendini askerliğe yaramayacak hale getirdiği ve askerlikten kurtulmak için hile kullandığı" iddiasıyla suç duyurusunu bulunuldu.
¤ Savcı Zekeriya Öz'e şok dava : Ergenekon sanığı Ergun Poyraz'ın açtığı dava neticesinde Milli Savunma Bakanlığı'ndan Savcı Zekeriya Öz'ün askerlik kayıtları istendi.
¤ 16 Aralık 2008 tarihli Milliyet Gazetesi’nde Ümraniye Davası’nın 26. duruşmasında savunmasını yapan emekli Emekli Tuğgeneral Veli Küçük Ergenekon operasyonunun kasımda, «ABD’de ABD Başkanı Bush’tan alınan talimatla başladığını» ileri sürdü ve kurduğu iddia edilen JİTEM’in hiçbir zaman var olmadığını savundu «Devletin komplo kuracağını hiç düşünmemiştim» diyerek hakkındaki suçlamaları reddetti.
¤ Üsteğmen olarak görevliyken 1994’te mayına basarak sol gözünü kaybeden ve malulen emekli olan gazi Serdar Öztürk Ergenekon operasyonunda gözaltına alınmasından sonra, Cumhurbaşkanlığı’na yazdığı dilekçeyle «insan hem kahraman, hem terör örgütü üyesi olamaz», şeklinde bir açıklamadan sonra, kendisine verilen madalyayı «makamınıza iade zorunluluğu doğmuştur» diyerek kendisine reva görülenlere tepki gösterdi.
¤ Emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un gözaltına alınmaları, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli generaller tarafından, «TSK’nin hedef alınması» olarak algılandı. Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, «TSK hedef haline gelmiştir. TSK’nin etkinliğini kırma çalışmaları sürekli olarak gündemde» değerlendirmesini yaptı. Emekli Tuğgeneral Cihangir Dumanlı, «Görevde bulunan TSK mensuplarına bir şey yapamıyorlar, ama emekli orgeneralleri gözaltına alarak TSK’yi yıpratma girişiminde bulunuyorlar» derken, emekli Tuğgeneral Ali Rıza Selmanpakoğlu da, «Türkiye’ye büyük hizmetler vermiş, orgenerallik rütbesinin ötesinde kuvvet komutanlığı, ordu komutanlığı yapmış komutanlarımızın gelişigüzel götürülmesi ulusumuzda kaygı yaratmıştır» diye konuştu.
Milletvekilliği yeminine de bağlılık göstermiyorlar!
«Devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine bağlı kalacağıma; halkımın refah ve mutluluğu için çalışacağıma; her yurttaşın insan haklarından ve temel hak ve özgürlüklerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya bağlılıktan ayrılmayacağıma; namusum ve şerefim üzerine and içerim.» şeklinde yemin eden AKP milletvekilleri görüldüğü gibi halkın refah ve mutluluğu için çalışmadıkları gibi yeminde ifade ettikleri her bir ifadeye de uymamaktadırlar.
¤ 03.07.2008 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan bir haber : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, «Ergenekon Soruşturması» kapsamında Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün’ün önceki gün «herhangi bir açıklama veya suçlama belirtmeksizin» gözaltına alınmasının «darbe dönemlerini anımsattığını» belirterek, bu uygulamayı tüm iş dünyasına yapılmış kabul ettiklerini vurguladı. Hisarcıkloğlu «Bu muamele, geleceğe matuf kaygı ve endişelerimizi artırmaktadır. Akşam yatağa yatarken, sabah nasıl bir Türkiye ile karşılaşacağımız endişesi içinde olmak istemiyoruz. Yaşadığımız bu ortam, toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştirmekte, iktisadi hayatı olumsuz etkilemektedir» diye konuştu.
İsrafla beslenenler
¤ Prof. Dr. Mehmet Haberal’i suçlayanlar her gün 110 milyon dolar faiz veren bir Türkiye manzarasının başındalar...
¤ Almanya'da 11 000, Japonya'da 10 000, Fransa'da 9 000 olan makam aracı sayılarını geride bırakarak, Türkiye’de 87 130 makam aracıyla savurganlığa ve israfa öncülük yapıyorlar!
¤ Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın «Başbakanlığın ATA uçağıyla Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife Al Thani’nin kızı Şeyha’nın düğünü için Katar’a gitmesi üzüntüyle karşılandı. Duyarlı vatandaşlarımız tarafından «işsizliğin ve yoksulluğun büyük boyutlara ulaştığı, iflasların ve hacizlerin birbirini izlediği günümüzde, resmi görevlerde kullanılmak üzere, devlet hazinesinden çıkan paralarla alınan Başbakanlık uçağının şeyh düğünlerine gitmek için kullanılmasının kabul edilemez olduğu» ifade edildi.
¤ 31.12.2005 tarihinde Erdoğan ailesinin Muğla Akyaka’da 47 çeşit yiyecekle sabah kahvaltısı yaptığı cihana duyuruldu!
¤ 18.12.2007 tarihinde Giyim tarzı nedeniyle sık sık eleştirilerin hedefi olan Emine Erdoğan'ın favori mağazasının ortaya çıktığı ve Emine Erdoğan’ın bir mağazayı kapattırıp alışveriş yaptığı konuşuldu. Bu konu Erzincan davası iddianamesine de girdi.
¤ 16.01.2008 tarihli Radikal Gazetesi’nde yer alan bir haber : Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Washington ziyareti sırasında eşi Hayrünnisa Gül'ün Cafe Milano restoranında yediği yemek Türk garson Kerem Çelik'i işinden etti. Cafe Milano'nun mönüsündeki beş çeşit tatlının tamamında alkollü içki kullanılması nedeniyle Hayrünnisa Gül için şef tarafından özel bir tatlı yapılmıştı. Yemekler 500 dolar tutmuş, Gül, hesabın faturaya yüzde 20 bahşiş ilave edilerek Türkiye Washington Büyükelçiliği'ne gönderilmesini istemişti. Bu haberlerin basına sızmasından sonra, heyete akşam geç saatlere kadar hizmet eden Türk garson Kerem Çelik sorumlu tutuldu ve işten atıldı.
¤ Bu, tepedeki manzaralar karşısında Bursa'nın İnegöl ilçesinde işsizlik yüzünden bunalıma giren Ercan Ay isimli bir gencin 05 Mayıs 2010 tarihinde kendini yakması; Bursa’da, 20 gün önce, şoför olarak çalıştığı kargo şirketinden çıkarılan Seyfettin Çeliksu’nun, askerdeki oğluna para gönderemeyince bunalıma girmesi ve sinirlenerek cama yumruk atması, aşırı kan kaybından can vermesi gibi olaylar ve sebepleri hiç umursandı mı?
Görev suistimalleri ve emanetleri koruyamayanlar
¤ İstanbul'da 400 jandarmanın bastığı, Tuzla'nın AKP’li Akfırat Belediye Başkanı Hilmi Yıldız ile birlikte 25 kişinin tutuklandığı yolsuzluk ve çete soruşturmasında şaşırtıcı gelişmeler yaşandı. Belde'nin tutuklu Belediye Başkanı'na Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in önceki yıllarda kendisine arsa alması için vekaletname verdiğinin belirlenmesinin ardından Cumhurbaşkanı Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün de beldede arazi sahibi olduğu ortaya çıktı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in vekaletnamesinin yanı sıra, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'e ait arsanın ödenmiş vergi makbuzları da bulundu. Hilmi Yıldız’ın 29 Temmuz 2008 tarihinde partiden ihraç edildiği bildirildi.
¤ Recep Tayyip Erdoğan’ın kullanımı için İtalya’dan alınan AIRBUS JIJI -319 tipi uçağın Türkiye’ye maliyetinin ne olduğu ve uçağın aliminin niçin ihalesiz gerçekleştirildiği açıklanmadı. Bir iddiaya göre, tadilatlarıyla birlikte yaklaşık 50 trilyona malolan uçağın, ihalesiz alınması, bazı usulsüzlük iddialarını da gündeme taşıdı.
¤ AKP Genel Başkan yardımcısı Haluk İpek’in baldınıza ait ormanlık arazideki «villa» haberi gazetelerde yer aldı.
¤ AKP’li Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, Zonguldak’taki maden faciasıyla ilgili tartışma yaratacak sözler sarfetti : «Madencilerin acı çekmediklerini» söyleyerek «güzel öldüler» dedi.
¤ Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü 2009 verilerine göre, cezaevlerindeki hükümlü sayısı 59 bin 759’a, tutuklu sayısı ise 56 bin 581’e dayandı.
¤ 07.02.2009 tarihinde Erdemli’ye gelen Mersin AKP Milletvekili Ali Er, boğa kesilerek karşılandı! Karayolu kan gölüne dönüştü.
¤ 27.02.2009 tarihinde Mersin Zeki Sabah İlköğretim Okulu öğretmeni Gülay Tatar Özkaya isimli bir öğretmen, Başbakan Erdoğan ve AKP'yi eleştirdiği gerekçesiyle sürgün edildi ve hakkında soruşturma açıldı.
¤ 05.06.2010 tarihinde gazetelerde yer alan «Tayyip Erdoğan'ın ve yakınlarının her biri 1,5 milyon dolar olan havuzlu 5 villanın fotoğraflarını televizyondaki programında yayımlamak isteyen Araştırmacı gazeteci Tuncay Mollaveisoğlu’nun işten atıldığı» haberleri öfkeyle karşılandı!
¤ AKP yöneticilerinin ve çevresindekilerinin haksız kazanç ilişkileri ve göz kamaştıran servetleri bütün yönleriyle aydınlatılmalıdır! Deniz Feneri yolsuzluğunun sadece Almanya ayağı değil, Fransa, İsviçre, İngiltere, Belçika ve Hollanda ayakları da araştırılmalıdır!
¤ Bakanlıklarda çalışıyor gibi gösterilerek, hiç çalışmadıkları halde aydan aya gelerek maaşlarını alan AKP’lilerden bahsediliyor. Bunların hassas denetlemelerle açığa çıkarılacaklarına inanıyoruz. Bu konu altı yıldır bizzat bakanlıklarda çalışan kişiler tarafından ifade edilmektedir.
İnsanları incitenlere destek olmak onların günahlarına ortak olmak demektir!
¤ AKP’lilerin Çırağan ve Dolmabahçe gibi saraylarda yaptıkları toplantılar ve görüşmeler özlem duydukları hâller hakkında bize bilgi vermektedir. Saray adamlığı, padişahlık, sultanlık ve peygamberlik heveslerine öncülük yaparak ebedileşme ya da süreklilik ihtirasları onları yüceltmiyor aksine, manevi unsurlara, tarihe ve tarihi yapılara saygısızlık yaptıkları için aşağılamaktadır!
Hakimlere, savcılara, avukatlara ve memurlara yapılan baskı ya da tehditlerin arttığına dair haberler toplumu güvensizliğe ve korkuya itmektedir.
Zonguldak'ta göçük altındaki mühendisin kız kardeşi konuşmak istiyor, konuşturmuyorlar. İşçi yakını 70 yaşlarında bir kadının «Bütün bunlar özelleştirme yüzünden oldu» diye yürek acısıyla gösterdiği tepkiye Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği cevap : «Susturun şu terbiyesiz kadını!» Yaşlarına başlarına bakılmadan insanlarımızı aşağılayan bu zihniyete destek olanlara ben şahsen acıyorum. ALLAH’ın kullarını incitenler yönetici de, inançlı da olamazlar!
¤ 18.09.2008 tarihli Yeniçağ Gazetesi : Ümraniye soruşturması kapsamında tutuklanarak Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne konulan Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, merdivenlerden düşerek kaza geçirdi.
¤ 18.09.2008 tarihli Yeniçağ Gazetesi : Göz göre göre ölüme tahliye! Ölüme tahliyeye «Dikkat kaçar» uyarısı... Tutuklu bulunduğu sırada rahatsızlanan, hastane hastane dolaştırıldıktan sonra ölüm döşeğinde tahliye edilen Ümraniye Davası sanığı işadamı Kuddusi Okkır’ın ölümü, «insan hakları ihlali» olarak tescillendi.
¤ 28.03.2008 tarihli Mynet Haber : Generalleri hedef gösterme davasında karar : «Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) görev yapan bazı generalleri terör örgütlerine hedef gösterdikleri iddiasıyla» yargılanan Anadolu'da Vakit Gazetesi sahibi Nuri Aykon ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Harun Aksoy, 20'şer bin YTL adli para cezasına çarptırıldı.
Olmayan suçlarla vatanseverlere soruşturma ya da yargısız infaz yapılırken, Belgeli ve sabıkalı suçlulara da takipsizlik kararları veriliyor!
¤ 11.11.2005 tarihli Radikal Gazetesi : Kalaşnikof taşımak serbest! İzmir'de, yanında taşıdığı çantada Kalaşnikof tüfek, 31 mermi ve evinde yapılan aramada 490 ecstacy uyuşturucu hap ile 3.5 kilogram esrar ele geçirilen 31 suçtan sabıkalı F.D., savcılık tarafından suç unsuru oluşmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı.
Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi vatanseverler değişik şekillerde susturuldular
¤ 26.03.2008 tarihli Cumhuriyet Gazetesi : Ordu'da aralarında AKP'lilerin de bulunduğu ihale çetesinin üzerine giden Ordu Emniyet Müdürü Sezai Boran görevini yaptığı için merkeze çekildi. "Kömür 52" adı verilen operasyon kapsamında 26 kişi tutuklanmıştı. CHP İl Başkanı Kenan Çebi "AKP yolsuzlukların üzerini örtme yolunu seçmiştir" diye konuştu.
27 Mart 2008 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yer alan «Aleyhimize ifadeye ceza indiriyorlar» başlıklı haber : «Yaşar Öz, Semih Tufan Günaltay, Alparslan Aslan ve Osman Yıldırım'a, İP ve bazı ordu mensupları aleyhine ifade verir, verdikleri ifadelerin arkasında dururlarsa cezalarında indirime gidileceği, ifadelerinin "gizli tanık" ifadesi olarak değerlendirileceği vaatleri yapılmaktadır.»
Emekli Albay Erdal Sarızeybek’in : «Savcı Zekeriya Öz, TSK Aleyhine ifade vermem için beni zorladı!» şeklindeki gazetelere yansıyan açıklaması «2'YE 1» denilen Silivri Yargılamaları mağdurlarının masumiyetlerini ortaya koymaktadır!
ÜMRANİYE davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise : «Asıl suçlu yargıyı çıkarı için kullanandır» diyerek yargının getirildiği noktaya dikkatleri çekmektedir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun : «Açılıma lanet olsun!» vurgusu ve MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural’ın : «Türkiye, hiç bu kadar kötü yönetilmedi» açıklamasıyla AKP’nin siyasi karnesi ve başarısızlıkları ilan edilmektedir.
Mehmet Y.Yılmaz’ın «Başbakan kontrolünü kaybediyor» ve Can PULAK’ın «Türkiye bugüne kadar böyle Başbakan görmedi...» başlıklarıyla bize sundukları yazılar ise ortaya çıkan hazin gerçeklerin birer özetidir. Başbakan hakkında «kasten öldürmeye azmettirme suçunu işlediği gerekçesiyle» suç duyurusunun yapıldığı bir Türkiye’de işlerin iyiye gittiğini söylemek mümkün mü?
Sözün özü : «Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını ve Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi vatanseverleri tutuklatanlar yargısız infazı andıran usul ve yöntemlerle cezalandıranlar asla dindar ya da vatansever olamazlar!»
Prof. Dr. Mehmet Haberal’a ve tüm mağdurlara destek olmak her Türk vatandaşının görevi olmalıdır. Gördüğüm kadarıyla şu an için gösterilen tepkiler netice alınmadığı için, yeterli ve etkili değil... Hukuk çerçevesinde, stratejik ve bilimsel yöntemlerle vatanseverlere yapılan saldırılar mutlaka önlenmeli ve etkisizleştirilmelidir!
İstanbul, 10.06.2010
Selam ve sevgilerimle.
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Concepteur industriel - Architecte d'intérieur
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
uzeyir.cayci@free.fr
http://monsite.wanadoo.fr/SEVGI/
http://uzeyircayci.sitemynet.com/fleur/index.htm
http://www.artmajeur.com/serap/
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle