En Sıcak Konular

Üzeyir Lokman Çaycı

Varoluş Üçgeni
Üzeyir Lokman Çaycı
5 Haziran 2010

Kirli propagandalar



Ülkenizin en hassas bölgelerine kadar giren birileri sizleri değişik şekilde kullanarak programladıkları alanlara taşıyorlar... Yüceliğinizi, birlik ve beraberliğinizi, millet olma ülkünüzü, özgürlüğünüzü,  çeşitli cezalandırma yöntemleri oluşturarak, ülkenizi hapishaneye dönüştürerek sınırlandırmak, bozmak ve sizi yok etmek istiyorlar!
Yani inancınız, varlığınız, saflığınız ve bilgisizliğiniz üzerinden hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Kimin yandaşı olduğunuzu farkettirmeden sizi yer yer deniz ortalarına kadar sürükleyerek silahlı saldırılarla korkutmaya çalışıyorlar! Sizin alkışladığınız, sizin yanınızda hissettiğiniz, hatta yöneticiniz olduğunu düşündüğünüz onların kullandıkları kişiler de onların yandaşı... Yani piyonlar kullanarak size yön vermeye çalışan güçlerin oyunlarıyla karşı karşıyasınız!  ALLAH (C.C.) size akıl vermiş, aklınızı kullanarak bütün dünyadaki insanları kalplerinizle izleyin! Sizi bir noktaya odaklandırmak isteyenlerin oyunlarına gelmeden,  sadece Filistin’e değil... Kerkük’e, Batı Trakya’ya, Kosova’ya, Kıbrıs’a ve ülkenizdeki şehitlere de aynı duyarlılıklarla bakın!
 
 
Uyku vakti değil şimdi
Bak acılar akıyor sokaklarında
Al eline demokrasi kitabını
Cumhuriyeti soluyarak 
Atatürk’le birlikte çık ortaya!
Türkiye nasıl yönetiliyor?
Kosova kimin elinde?
Kerkük’te kimler at koşturuyorlar?
 
Biliyorsun
04 Temmuz 2003 tarihinde
Irak'ta Türk Subaylarının ve askerlerinin başlarına ABD askerleri tarafından çuval geçirilirken
AKP’li yöneticiler ABD'ye diplomatik "nota" vermedikleri gibi
Hiçbir girişimde de  bulunmadılar!
 
Her bir olayla
İnsanlarımız inançlarından vuruluyorlar
Siz onların iç portrelerini okuyamadığınız için yeterli tepkiyi de gösteremiyorsunuz ...
 
Nereden alındığı belli olmayan sıcak paralarla ülkemizi yönetiyorlar! Fabrikalar, stratejik kurumlar birer birer satılarak işsizlik körükleniyor! Ülke güvenliğimiz, gıda güvenliğimiz tehdit altında!
Pancar ve çay üreticisi perişan! Çiftçilerimiz hüzün içerisindeler. Ziraatımız olumsuzluklar içerisine itildi! Hayvancılığımız öldürüldü!  Ormanlarımız talan ediliyor! Pekiyi AKP’li yöneticiler ne yapıyorlar? Hırs içerisindeler... Sınırsız zenginlikler, gemicikler, havuzlu yalılar, aslanlı villalar,  gazeteler, televizyonlar, fabrikalar, mücevher mağazaları ile dillere destan hale geldiler.  Bu saltanat içerisinde de  halkı dilenci gibi görüyorlar!
 
İnsan gölgeleri geçiyor şehirlerimizden
Kuyruklar dokunuyor kapılarınıza, pencerelerinize
Köprüler ıslak
Suskunlar, seyirciler bir dert... yanıbaşınızda!
Paçalar yırtık...
Ayaklar yaralı
Eller nasırlı
Çocuklar yorgun
Babalar tedirgin
Anneler tasalı
Sen nereye götürüldüğünü dahi bilmiyorsun!
 
Recep Tayyip ERDOĞAN hakkında bugüne kadar ortaya atılan iddialar ve söylenilenler alt alta yazılsa ve hukuki bir işlem başlatılsa ortaya çıkan sonuç bu kişinin bulunduğu yerde kalmasını imkânsız hale getireceği gibi maddi ve manevi ağır cezalarla karşılaşmasına da sebep olacaktır.
 
Telafisi ve geriye dönüşü  mümkün olmayan büyük hataların sahibi bu şekildeki bir kişinin 30 yıldır yaşadığım Avrupa ülkelerinde bulunması, görev yapması halinde halk tarafından tasvip görmesi veya görevine devam ettirilmesi asla mümkün değil...
 
Kimi yerde davalara hakimlik yapan, kimi yerde savcılığa soyunan bu kişinin Türkiye’yi getirdiği nokta ise oldukça vahim. Demokrasiyi, yargıyı, hukuku, Türk Silahlı Kuvvetlerini, AKP milletvekillerini, muhalefet partilerini, elinde bulundurduğu yetki ve güç ile tartışılır hale getirmenin haricinde, yıpratma, sindirme, korkutma misyonuna da soyunarak Anayasa dışı, yasalara uygun olmayan uygulamalara girdiği de artık gizlenmiyor. Türk Dış politikasının vahim hali ise Türkiye’nin ehli olmayan, devlet tecrübesinden yoksun bir iktidar tarafından yönetildiğini doğrulamaktadır. 
Recep Tayyip ERDOĞAN’ın ilerde bilim adamlarınca davranış, yönetim, hata ve suç analizlerinin mutlaka ortaya konulacağına ve  sorgulanacağına  inanıyorum.
 
AKP’li yöneticilerin İsrail’le olan ilişkileri oldukça yüksek düzeyde!
 
AKP hükümeti, yasalara aykırı olarak İsrailli işadamına 6 ayda 755 milyon dolar kazandırdığını hepimiz biliyoruz!
TÜPRAŞ'ın yüzde 14,76' lık hissesi, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla, yasadışı olarak İsrailli işadamı OFER'e 446 milyon dolara satıldı.
Ancak 6 ay sonra TÜPRAŞ'ın %51'lik hissesi ihaleyle satıldığında gerçek fiyatın, bu rakamın çok üstünde olduğu anlaşıldı, 6 ay arayla yapılan, biri ihaleli, diğeri ihalesiz iki işlem karşılaştırıldığında, AKP hükümetinin OFER'lere 755 milyon dolar kazandırdığı ortaya çıktı.
Danıştay, ihalesiz satışın yasalara aykırılığını karara bağladı. Fakat yargı kararı yerine getirilmedi.
Önce OFER'i tanımadığını söyleyen Tayyip Erdoğan, daha sonra bir kez görüştüğünü açıkladı, Ancak OFER'le birden fazla görüşme yaptığı da  ortaya çıktı.
 
2002 yılında iktidara geldikten hemen sonra, AKP iktidarı, İsrail'le daha önceki hükümet döneminde yapılan 700 milyon dolarlık tank modernizasyonu ihalesine yeşil ışık yaktı. AKP hükümeti İsrail'den silah alımı konusunda yıllık ortalama 400 milyon dolarlık toplamla önceki hükümetleri de geride bıraktı.
Bu projeler arasında en önemlisi 2004 yılında alımı yapılan Heron'lar yani "casus uçaklardı". Sadece Heron alımında AKP 183 milyon doları İsrail'e akıttı.
 
Erbakan’ın : «AKP'yi İsrail kurdurdu» sözü henüz hafızalardan silinmedi...
 
Size soruyorum : «AKP milletvekillerinin İsrail ve Amerikan menfaatlerine hizmet etmeleri Müslüman kimlikleriyle uyuşuyor mu?»
 
Recep Tayyip ERDOĞAN
104 yıldır tamamı Musevi önder olan 10 kişiye verilmiş  olan Yahudi cesaret madalyasını niçin aldı?
Ya da 11. kişi olarak Yahudiler neden bu «Siyonizm’i dünyaya hâkim kılma» amacıyla verilen madalyayı Recep Bey’e verdiler?
 
Yani Recep Tayyip ERDOĞAN hem Yahudi cesaret madalyasını taşıyor, hem de Hamas sevdalısı olduğunu söylüyor?
Bu iki zıt kimlikli kişi sizi ülkeniz açısından endişelendirmiyor mu?
Sizdenmiş gibi görünerek çeşitli kılıklara girenleri hâlâ farkedemediniz mi?
Onların 9 kişinin ölümlerine sebep olmalarına rağmen
İsrail’den aldıkları «Yahudi cesaret madalyasını iade etmek» gibi bir düşünce neden akıllarının ucundan bile geçmiyor?
 
“İsrail kararlı bir biçimde Yaser Arafat'ın liderliğindeki laik El Fetih hareketini zayıflatmak amacıyla Hamas'ın büyümesini destekledi ve cesaretlendirdi. UPI'ye göre İsrail, Filistin Kurtuluş Örgütü'nü dengelemek için karşı bir unsur olarak 1970'lerin sonlarından itibaren başlayarak Hamas'ı destekledi. 12 Ocak 2007 Pazartesi günü, İsrail Parlamentosu'nda Knesset'de yapılan Dış İlişkiler ve Savunma Komitesi toplantısında İsrail Başbakanı Ehud Olmert şunları söyledi :"Hamas'ı Netanyahu kurdu, hayat verdi, Ahmed Yasin'i serbest bıraktı ve ona gelişme şansı verdi."
 
Recep Tayyip Erdoğan, Irak işgalcisi ABD askerleri söz konusu olduğunda ise onlara şu dua ile mukabelede bulundu : "Kahraman(!) Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ediyorum."
Kerkük'te insanlarımız, ülkemizde askerlerimiz hunharca öldürülürlerken, subaylarımızın başına çuval geçirilirken Recep Tayyip Erdoğan'ın hiç kükrediğine hiç dua ettiğine şahit oldunuz mu?
 
Daha önce Gazze Şeridi'ni bombalayarak bin kadar Filistinliyi öldüren ve yaralayan İsrail Hava Kuvvetleri'ne mensup pilotların, kent bombardımanı ustalığına AKP’li yöneticilerin gayretleriyle Konya'da eriştirilmedi mi? Yetiştir... gönder... Gazze'yi bombalat ve öldürt... Sonra da ortaya çık onları savunuyormuş gibi görün... Hamas’a övgüler yağdır... Değişik edalara gir. Propaganda yap! Kahrolsun İsrail, diye bağır... Kalabalıklar oluştur! Cenaze namazları kıldır, törenler düzenle, çelenkler gönder,  İncil’den bahset! Bir anda Amerika’nın 1, 5 milyon insanı bombalarla imha etmesi projesine eşgüdüm başkanlığı yaptığını, onlara cinayet işlemeleri için stratejik kapılar açtığını gizle! Bunlar olacak iş; insanî tavır, dinî bir meziyet değildir.
 
Toplum AKP’li yöneticilerin siyasî gelecekleri için  iç çatışmalara sürükleniyor
 
Türkiye’de toplumu AKP’li olanlar ve AKP’li olmayanlar şeklinde ikiye ayrıldığı bir döneme getiren AKP siyaseti ve Recep Tayyip Erdoğan’ın
Ülkemize hizmet etmiş, stratejik noktalarda hizmet veren subayları, vatanseverleri iftira, tertip, komplo ve sahte belgelerle Ergenekon çatısı altında cezaevinde yargılatmasının dünya üzerinde bir örneğini görmek veya göstermek asla mümkün değildir. Yargılamalarda delil olarak sunulan konular adeta hukukun iflâsını, Türkiye Cumhuriyetinin bekâsını ve şanını zedeler niteliktedir. Binlerce örnek ile mizahın da ötesinde, adeta kurumlar, şahsiyetler, insanî değerler ayaklar altına alınmaktadır!
Ülke güvenliğini tehdit eden bu hukuksuz tutuklamalar zinciri AKP yöneticilerinin ülkemize hizmet etmediklerini,  aksine hassasiyetlerimizi ve stratejik kurumlarımızı hedef haline getirdiklerini açıkça göstermektedir.
Genç, narin, pırıl  pırıl  gençleri, ülkesine hizmet etmiş insanları terörist diye teşhir etmek, dile düşürmek, rezil etmek bir intikam, bir öfke bir öç alma girişimi suçlarını yansıtmaktadır. Sadece bu güzide insanlar töhmet altında bırakılmıyor, doğrudan ve dolaylı yoldan onların anne ve babaları, millî eğitim kurumları, askerî okullar, öğretmenler, komutanlar, Millî Savunma Bakanlığı da haksız ve insafsız bir şekilde suçlanmaktadır. Son aylarda kendileriyle görüştüğüm bir çok subayın bana naklettikleri duygular Türk Silahlı Kuvvetlerine reva görülen bir ihaneti belgelemektedir. Yani AKP yönetimi onları da görev yapamaz hâle getirmişlerdir. Bir iktidarın görevi kurumları çalışamaz hale getirmek değil, moral unsuru olarak halkın beyinlerini yıkayacak girişimlere, tertiplere karşı savaş açmaktır.
Bu içler acısı ve vahim görüntüler sebep olmaları nedeniyle AKP yöneticileri ve yandaşlarının acilen yargılanmaları ve iktidardan hukuken uzaklaştırılmaları gerekmektedir.
 
İstihbarat kurumları neden görevlerini yapmıyorlar?
 
Bazı AKP milletvekillerinin de yardım filosuna katılacakları, kendilerine İsrail’in saldırı yapılacağı uyarısı yapılmasından dolayı gitmekten son anda vazgeçtikleri konuşuluyor! O halde neden göz göre göre vatandaşlarımızı ateşe attılar ve 9 vatandaşımızın ölümlerine sebep oldular? ABD ve Genel Kurmay Başkanlığı tarafından gitmeyin uyarılarına neden uyulmadı?
 
Kendi vatandaşlarını propaganda amacıyla silahlı devlet gücünün karşısına tedbirsiz bir şekilde çıkarak ölümlerine sebep olan AKP’li yöneticiler suç işlemişlerdir, bu sebeple derhal istifa etmelidirler!
 
Son yardım konvoyuyla ilgili ortaya çıkan skandal ölümler AKP’nin ne denli tehlikeli sorumsuzlukların içinde bulunduğunu bu stratejik skandalın hemen akabinde haksız yere tutuklamalar yaparak gündem değiştirme girişimleri AKP iktidarının kontrolünü kaybettiğini belgelemektedir.
AKP yöneticileri sadece yüce divanda değil, geniş kapsamlı sorgulamalarla yargılanmalıdırlar.
İspanya’yla kendilerinin medeniyetler arası ittifak ettiklerini söylemek ya da bir misyona soyunduklarını ifade etmek anayasal bir görev ve sorumluluk değildir.  Kendi kurumlarının mensuplarını terörist olarak gören bir zihniyetin dünya barışından ve medeniyetten bahsetmeye de  hakları yoktur!
 
Ön plana getirilenler başka geri plandaki niyetler başka!
Amaç Filistin’e yardım etmek değil...
Onların yıkılan evlerini yeniden yaptırma konusunda bile
Kılları kıpırdamayanların İsrail’le kavga ediyormuş gibi
Yaptıkları gösterilere inanmayın!
Ve Filistin’i ikiye bölenlerin onlar olduğunu unutmayın
Daha önce bir buçuk milyon  Müslüman Irak’lı  ABD askerleri tarafından hunharca
Öldürülürken neden seslerini çıkarmadılar?
Türkmen’leri unutanlar, hâlâ vize kıskacında tutanların samimi olamayacaklarını düşünün!
Emperyalist ülkelerle iş birliği yapanlara
Onlara eşgüdüm başkanlığı yapanlara, onları besleyenlere söyleyecek bir sözünüz olmalı!
 
ANAYASA’nın   II.  Cumhuriyetin nitelikleri bölümünün  2. maddesine dikkatinizi çekiyorum : Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.
AKP yöneticileri  toplumun huzurunu temin etmemişlerdir, millî dayanışmayı ortadan kaldıracak faaliyetlere girişmişlerdir, adalet tamamen tartışılır hâle getirilmiştir. İnsan haklarına saygıdan bahsetmek mümkün değildir. Atatürk’e ve Atatürk Milliyetçiliğine bağlılıktan söz etmeyi bir kenara bırakın, Atatürk’e, Atatürk ilkelerine ve Atatürk ilkelerine bağlı olanlara düşmanlık bir siyaset haline getirilmiştir. Demokratikleşme, laiklik ve sosyal hukuk devleti olma ilkelerinden uzaklaşma konusundaki gelişmeler ise endişe verici boyutlara ulaşmıştır.
 
08.01.2008 tarihinde gazeteler yansıyan bir haber :  «Emniyet’teki sorgu sırasında üst rütbeli bir yetkilinin Poyraz ile görüşerek, “Genelkurmay’ın mı Jandarma’nın mı adamısın? Bunu açıkla seni hemen serbest bırakayım” dediğini ileri süren Buzoğlu, Poyraz’ın da bu teklif üzerine, “Mustafa Kemal’in askeriyim” yanıtını verdiğini aktardı.» gibi sözler ülkemizde yargılamaların ve hukukun ne şekle dönüştürüldüğünü belgelemektedir.
 
Silivri’den umudunu kesenler İsrail düşmanlığından medet ummaya başladılar
 
İskenderun Deniz İkmal Komutanlığı'na düzenlenen roketli saldırı ilk etapta Deniz Kuvvetleri Komutanlığını, ikinci etapta Türk Silahlı Kuvvetlerini, üçüncü etapta da Türkiye Cumhuriyeti Devletini hedef almaktadır. AKP’nin hedefinde Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı vardı. Terör denilen saldırının, katliamın hedefinde de Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı var. Bu benzerliklerle ilk anda ortaya suçluyu dışarıda aramama gibi bir sonuç çıkıyor!
 
AKP yandaşlarınca zamansız, tedbir alınmaksızın, şov amaçlı olarak yola çıkarılan insanî yardım konvoyunun saldırıya uğraması konusu, AKP – İsrail dostluğu ve işbirliği boyutlarıyla,  yapılan gizli antlaşmalarla birlikte geriye bakarak irdelenmelidir. İran’la ilgili  AKP hükümetinin nükleer barış adıyla attığı yanlış adımlar, Türkiye üzerinde bölgede oynanan oyunları hızlandıracağı şeklinde bilim adamlarınca zaten yorumlanıyordu.
AKP iktidarının Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında ülke menfaatlerini düşünmediklerini yaptıkları icraatlarla ortaya koydular.  AKP yöneticileri  kötülükler, bunalımlar ve baskılar üzerine politika üretmektedirler. Bilim adamlarıyla, Türk Silahlı Kuvvetleriyle güçlü bir işbirliği yapma yerine, devleti ayakta tutan bu güçlerle mücadele içerisine girmişlerdir.
Korumasız bir gemiyle, uygun olmayan bir zamanda, şov amaçlı bir yardım konvoyunun karşılaştıkları AKP’yi ele veren suçlarla ve kusurlarla dolu büyük bir skandaldır!
 
Gazetelerdeki yandaş yazarların vicdan muhasebesi yapmadan, öfkeyi, ayrışmayı nasıl körüklediklerini, sevgi, birliktelik, dayanışma ve din gibi ulvi kavramlardan iyice uzaklaştıklarını ibretle izliyoruz. Bundan sonra gelecek seçime güçlü çıkabilmek, menfaat kaynaklarını kaybetmemek,  sallanan AKP’nin yıkılmasını ya da dağılmasını  veya sorgulanmasını engellemek için iktidar desteğiyle ellerinden gelen bütün imkânları kullanacakları ve en üst seviyede gerginliği tırmandıracakları anlaşılıyor.
 
Olanlar karşısında şiddetli kınamalar yapmanın hiç bir anlamı yoktur. Şiddetli kınama yapacak yer arıyorsanız yanlış adrese gitmenize gerek yok.  Kınama yapacağınız adresi size ben açıklıyorum: Bu AKP, yandaşları ve Recep Tayyip Erdoğan’dır.
 
Yardım konvoyunda kaç kişi olduğunu dahi bilmeyen, ülkemizi kaosa sürükleyen ve 9 kişinin ölümünden sorumlu olan AKP yöneticileri derhal istifa etmeli ve yargılanmalıdırlar.
 
İftiralarla, tertiplerle
Demokrasiyi savunanlar ve Atatürkçüler neden tutuklanıyorlar?
Olup bitenler karşısında silkinme sırası sende!
Raflarda emperyalist projeler sırıtırken
İnsanlarımız birer birer inançlarından vuruluyorlar!
 
Uyku vakti değil şimdi
Bak acılar akıyor sokaklarında
Al eline demokrasi kitabını
Cumhuriyeti soluyarak 
Atatürk’le birlikte çık ortaya!
Türkiye nasıl yönetiliyor?
Kosova kimin elinde?
Kerkük’te kimler at koşturuyorlar?
 
Ankara, 04.06.2010
 
Selam ve sevgilerimle.

Bu yazı 1,627 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Mart 2016 Harem Konusu
    • 12 Şubat 2016 Ordu ve siyaset
    • 16 Ocak 2016 Muhalefet partileri nasıl şekillendirildi?
    • 31 Ekim 2015 Seçimler Ve Türkiyemiz
    • 3 Eylül 2015 Tilki
    • 22 Ağustos 2015 Öfkenin Bir Ucu
    • 25 Temmuz 2015 Ah Ahmet Vefik Paşa Ah!
    • 12 Temmuz 2015 AKP'li yöneticilerin suç ve günah işleme özgürlükleri
    • 8 Aralık 2014 Geçmişteki zulüm tezgahı bu kez AKP tarafından kuruldu!
    • 12 Kasım 2014 Eğitim Sisteminin Ve Ahlakın Çürütülmesi İçin
    • 9 Ağustos 2014 Kime oy vereceğiz ?
    • 25 Haziran 2014 Atatürkçesine
    • 20 Ocak 2014 Onu susturun!
    • 20 Aralık 2013 AKP yöneticileri ve dindar gençlik SAFSATALARI
    • 2 Aralık 2013 Aynadaki Adam
    • 19 Kasım 2013 İstanbul
    • 11 Kasım 2013 Atatürk Ve Ayhan Baran
    • 20 Ekim 2013 Evet Tayyip dünya lideri!
    • 30 Ağustos 2013 İstiklali olmayanın istikbali olamaz!
    • 3 Temmuz 2013 Hıyarname

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,842 µs