“Genelkurmay başkanı Başbuğ demiş ki: Vicdansızlara soruyorum, “Allah Allah” diye askerini hücum ettiren bir Ordu, nasıl Allah’ın evi camiye bomba atmayı düşünür? Lanetliyorum bunları… Siz bu Orduyu, tümünü nasıl itham edersiniz?”
Aynen katılıyorum.
Orduyu, tümünü itham edenler ya kötü niyetlidirler. Ya da düpedüz kötüdürler.
Daha öncede defalarca yazdım.
Bizim Ordumuz “Allah Allah” diyerek hücuma geçer. Bu sadece Karahanlı, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde değil; Cumhuriyette de böyledir. Ordumuzun resmi belgelerinde böyledir.
Yine defalarca sordum: Hangi kurumda yemeğe başlamadan önce “Tanrımıza Hamdolsun. Milletimiz Var olsun” diye dua edilir.
Üstelik bundan tabii ne vardır?
Maneviyatı olmayan bir ordu savaşabilir mi?
Sakarya Savaşı cephesindeki bir olayı da hatırlayalım mı?
Cepheyi dolaşan Başkumandan Mustafa Kemal Paşa bir subayın neferi azarladığını görür… Sebebini sorar… Nefer matarasındaki içme suyu ile abdest almaktadır. Başkumandan subayın matarasını ister; neferi çağırır; su döker ve neferin abdest almasını ister… Ve subaya derki: “Biraz sonra savaşa girecek ve belki de şehit olacak, Allahın huzuruna abdestsiz gitmek istemiyor. Niye azarlıyorsun?”
Bu olayın cephede dalga dalga yayıldığını düşünün ve zaferin sebeplerinden birini hatırlayın.
Çanakkale savaşını kazandıran bu ruh olduğunu Bombasırtı olayını anlatırken de Mustafa Kemal Paşa Ruşen Eşref Ünaydın’a anlatmıştı. “Atatürk’ün Yazdıkları” kitabından ayrıntısını okuyabilirsiniz.
Dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa’nın Türk Ordusu camiye bomba atmayı düşünmez. Doğrudur…
Ancak!
Ordumuzun içine sızmış İslam, Kur’an, Cami, Cemevi gibi kavramlara düşman bir kısım subayların olduğu ve bunların en üstlere kadar tırmanabildiği de bir gerçektir.
28 Şubat sürecinde neredeyse darbe yapıp “Din düşmanı, Laikçi ve despot bir rejim” kurmak isteyen bu bir kısım subayların Ordumuzun komuta kademesinin dirayetiyle etkisizleştirildiği de bir gerçek…
Şimdi Ordumuzun komuta kademelerine ve Milli Güvenlik Kuruluna düşen görev 28 Şubat’ta kabaran bu dalganın bütün kalıntılarından arınmak ve bunu başkalarına bırakmamak olmalıdır.
Ordumuzun gücünü biliyoruz. Ve inanıyoruz. Daha da güçlü olmasının asıl kaynağı Millet ile arasına giren yanlışlardan kurtulmaktır.
Şu başörtüsü düşmanlığına Ordumuzu bulaştıranlar kimlerdir? Dikkat edilmelidir.
Cumhuriyetimizin temel değerlerine, Milli, Manevi ve İnsani değerlere bağlı, Demokrasinin ve Hukuk’un üstünlüğünün bilincinde subay kadrolarıyla Ordumuz elbette Milletimizin göz bebeğidir.
Bu coğrafya da güçlü bir Ordu olmadan barınamayız.
Orgeneral Başbuğ’un sözlerini iki tarafı da kesen bir kılıç olarak anlamalı. Orduda görevli olanlar da, yanlışlıkları bahane edip Ordu düşmanlığı yapanlar da gerekeni anlamalıdır.
Bu arada unutulmamalıdır ki Ordu’yu asıl yıpratanlar kendi sapkın ideolojilerine ve siyasi ihtiraslarına Milletin ellerine verdiği silahları alet edenlerdir.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle