En Sıcak Konular

Yavuz Bülent Bakiler
Konuk Yazar-Türkiye
Yavuz Bülent Bakiler
1 Haziran 2009

27 Mayıs İsyanı



27 Mayıs isyanı -l-

27 Mayıs 1960 isyanının 49. yıl dönümündeyiz. 27 Mayıs isyanının temelinde; yalan, iftira, siyasî ihtiras, gaflet ve cehalet var. Alparslan Türkeş, Hindistan’daki müşavirlik görevinden Ankara’ya dönünce ziyaretine gitmiştik. Ülkemizin 27 Mayıs darbesine nasıl çekildiğini anlatırken demişti ki:
-”27 Mayıs sabahı, önce Ankara Radyosuna giderek malûm bildiriyi okudum. Oradan Et-Balık Kurumuna geçtim. Çünkü bize ısrarla denilmişti ki, Demokrat Parti, nümayişlere katılan üniversiteli gençleri öldürtüyor, sonra da Et-Balık Kurumu’nda hayvan yemi haline getirtiyor. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın bankalardaki hesabında 103 milyon lira parası var. 103 milyon lira, o tarihlerde, Ankara’da 250-260 daire parasıydı. O sabah Et-Balık Kurumunun depolarında bir tek insan cesedine rastlamadım. Sonra Celâl Bayar’ın bütün bankalardaki hesaplarına el koyduk. İş Bankasındaki özel kasasını açtırdık. Para-pul bulamadık. O zaman anladım ki biz, ‘komonist’lerin ve CHP teşkilatlarının yalanlarına inanarak hareket etmişiz...”
DP iktidarını, silah zoruyla yıkmak için uydurulan yalanlar, en ahlâksız insanları bile utandıracak seviyesizlikteydi. Her gün fısıltı halinde deniliyordu ki: Dışişleri Bakanımız Fatin Rüştü Zorlu’nun Avrupa’daki arabası altın kaplıymış. Çünkü adam, her anlaşmada, yabancı devletlerden %10 nisbetinde rüşvet alıyormuş. Ona mister %10 diyorlarmış.
“Menderes, Ardahan’ı ve Kars’ı Ruslara satmak istiyormuş.”
“Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, ‘Şu Harp Okulu öğrencilerinin hepsini trene bindirip kampa götürürken bir sabotaj düzenleyelim. Treni havaya uçurarak hepsini öldürelim!’ diyormuş...” ve daha nice kuyruklu yalanlar. Bütün bu iftiraların bir tek sebebi vardı: Halkın oylarıyla iktidar olamayan CHP’yi , askerin süngüsüyle devletin başına oturtmaktı. 1950 seçimlerinde DP 393 milletvekilliği kazanmıştı. CHP 69 milletvekilinde kalmıştı. 1954 seçimlerinde DP 488 milletvekiliyle Meclise gelmişti. CHP 30 milletvekilliğine düşmüştü. 1957 seçimlerinde DP. 424, CHP 158 milletvekili çıkarmıştı. Artık CHP için tek yol, ordu içindeki taraftarlarını tahrik ve teşvik ederek, yani bir hükûmet darbesi yaptırtarak iktidara konmaktı. CHP, işte o ihtirasla çok yanlış bir yola girdi. 27 Mayıs 1960 tarihinde, ordu içindeki CHP zihniyetli subaylar, devlete isyan ederek DP iktidarını silah zoruyla devirdiler. Cemal Gürsel’in ifadesiyle: “İsmet İnönü, gerdeğe girmek isteyen bir güveyi gibi sabırsız ve heyecanlıydı!”
Yalnız, isyan hareketine katılan 38 subay içerisinde, iktidarı CHP’ye teslim etmek istemeyen 14 subay vardı. Onlar da yeni bir darbe hareketiyle Milli Birlik Komitesinden koparılarak yurt dışındaki elçiliklerimize sürülmüşlerdi.
27 Mayıs isyanı devletimize, milletimize, ordumuza huzur getirmedi. Patrona Halil ve ayak takımı 1731 yılında isyan bayrağı açarak Sadrazam Damat İbrahim Paşa’yı ve iki damadını öldürmüşlerdi. 27 Mayıs isyancıları da Başbakan Menderes’in ve iki bakanının idamını sağladılar. 1961 seçimlerinde, milletimizin CHP’yi yine iktidara getirmediğini görünce yeni darbeler yapmayı bile düşündüler...

27 Mayıs isyanı -II-
 
Geçenlerde bir TV programında Umurbey köylüleri dediler ki: -”27 Mayıs darbesinden sonra gördüğümüz zulmü, bize Yunan çeteleri yapmadılar!” (Umurbey, Celâl Bayar’ın köyü). Sadece Umurbey köylülerine değil, Demokrat Partililere bütün Türkiye’de zulmedilmiştir. Bu hal, isyana katılan CHP zihniyetli subayların cehaletinden, gafletinden ve siyasî ihtiraslarından kaynaklanıyordu. Bizim en büyük düşmanımız cehalettir. İsyancı subayların cehaleti yüzünden, devlet hayatımızın çivisi kopmuştu. Önce ordumuz, sonra milletimiz ve devletimiz yeni buhranlarla sarsılmaya başlamıştı.
1960 yılında ben, Ankara Hukuk Fakültesinin son sınıfındaydım. Cumhuriyet gazetesinden Yaşar Kemal ve Cevat Fehmi Başkut isyancı subaylarla röportajlar yapmışlardı. Onları dikkatle okumuştum. Hükûmet darbesi yapan subayların hemen hepsi, çok Atatürkçü olduklarını ve Atatürk’ü çok sevdikleri için DP iktidarını devirdiklerini söylemişlerdi. Kendilerine sorulmuştu:
-Hangi kitapları okudunuz?
Bu çok zor soruya darbeci subayların pek çoğu hep aynı cevabı vermişlerdi:
-Beyaz Zambaklar Memleketi isimli kitabı okudum.
Beyaz Zambaklar Memleketi, 100 sayfalık bir tercüme eser. Bize de ortaokul sıralarında okutmuşlardı. Peki sonra? Sonrası yok! Bir insan, bir kitap okumakla nasıl Atatürkçü olabilir? Atatürk’ün binden fazla kitap okuduğunu biliyoruz.
Sonra bu isyancı subaylar demişlerdi ki:
- “DP, Atatürk Anayasasını çiğnediği için onu iktidardan indirdik!
Böyle düşünen ve konuşan kişilerin, Atatürk’ün 1924 Anayasasına sahip çıkmaları gerekir değil mi? Şaşıracaksınız, çünkü: Darbeci subaylar, 1924 Anayasasını kökten değiştirmişlerdi. Atatürk Anayasasında kuvvetler birliği esası vardı. 1961 Anayasasıyla kuvvetler ayrılığı getirildi. 1924 Anayasasında Atatürk’ün: Cumhuriyetçilik, Halkçılık, laiklik, milliyetçilik, devletçilik, inkılâpçılık ilkeleri yer alıyordu. 1961 Anayasasında sadece laiklik ilkesi kaldı. 1924 Anayasasında senato yoktu ve komünizme kapalı bir Anayasa idi. 1961 Anayasası Türkiye’yi Marksizme doğru sürükledi. Öyle olduğu içindir ki, yine silâhlı kuvvetlerimizin isteği sonucunda, 1961 Anayasasının bir kısmı değiştirilmişti. 1980 askerî darbesinden sonra da o Anayasa tamamen ortadan kaldırıldı. Şimdi de 1980 askerî darbesinin getirdiği Anayasayı değiştirme çalışmaları yapılıyor. Peki söyler misiniz bana: Türkiye devlet idaresinden habersiz maceracıların deneme tahtası mıdır?
Atatürk, Millî Mücadelemizden sonra, ordumuzu ısrarla siyasetin dışında tutmaya çalışmıştı. Sonraki Atatürkçüler ise, ordumuzu siyasetin içine çekmeye koyuldular. Bu nasıl bir iştir?
Darbeci subaylar, 1960 yılında vatanımızı kurtardıklarını söylediler. 1980 yılında vatanımız yeniden kurtarıldı. Vatanımızın üçüncü defa kurtarılmaya ihtiyacı yoktur. Yeter artık! Yeter! Yeter!
Vatanımızı milli iradeye dayanarak demokrasiyle güzelleştirmeliyiz.

Not.: Yazarın,Türkiye Gazetes'inde 2 ayrı günde neşredilen (31 Mayıs-01 Haziran 2009) tarihli yazıları  burada birleştirilmiştir. 
 



Bu yazı 1,195 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Mart 2013 Allaha ısmarladık
    • 10 Mart 2013 Anıtkabir'de Kral Abdullah'ın gözyaşı
    • 4 Mart 2013 Hocalı'da Ermeni ve Rus vahşeti
    • 25 Şubat 2013 Ah Enver Ağabey!
    • 24 Şubat 2013 Sinoplu gençleri kim tahrik etti?
    • 18 Şubat 2013 Kemalizmin millet anlayışında dinin yeri yoktur
    • 4 Şubat 2013 Türk Olmak Şereftir
    • 21 Ocak 2013 Nazım Hikmet'e niçin saygı duyayım? -ll-
    • 14 Ocak 2013 A. Menderes'e tekme tokat dayak, Apo'ya renkli televizyon
    • 13 Ocak 2013 Terör biter mi dersiniz?
    • 31 Aralık 2012 Soner Yalçına Açık Mektup
    • 25 Kasım 2012 Turan Yazgan Hoca da...
    • 23 Ekim 2012 Fazıl Say cayırtısı
    • 21 Ekim 2012 MHP Devlet Bahçeli'yle büyümüyor, büyümeyecek!
    • 8 Ekim 2012 Atsız Şaman mıydı?
    • 1 Ekim 2012 Balyoz davasının hakimi ben olsaydım...
    • 9 Haziran 2012 Abdurrahim Karakoç (1932-2012)
    • 9 Nisan 2012 Ordumuzu siyasete bulaştırmamak
    • 1 Nisan 2012 Türk Ocakları 100 yaşında
    • 5 Mart 2012 Hocalı mitinginde bir yanlışımız

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,970 µs