Hz. Adem’le başlayan ve Peygamber Efendimiz’in risaleti ileson ve kemal halkası tamamlanan ilâhî vahyin getirdiği iman,amel ve ahlâk ilkeleri, özünde taşıdığı hasletlere ve elest bezminde yüklendiği ahde uygun yaşaması için insanoğluna rehberlik etmiş, ona varoluşun nihaî anlamını ve kendisini tanıtmıştır. İlk peygamberden itibaren ilâhî vahyin, Yüce Yaratan’a, ahiret ve nübüvvete inanmaya, yeryüzünde yararlı işler (salih amel) yapmaya, temel insanî ve ahlâkî erdemlerikorumaya yaptığı sürekli çağrı bundandır. Vahyin getirdiğiamelî hükümlerde nübüvvet silsilesi için belli değişikliklerinyapılmış olması ise vahyin bu amacının farklı zaman ve mekân dilimlerinde gerçekleşme imkânları olarak görülmelidir.Peygamberlerin getirdiği amelî hükümler arasındaki farklılıksonucu dinler arasında veya bir dinin farklı bölge ve zamandilimlerinde hayata yansımasında kültürel, sosyal, siyasal,ekonomik şartların devreye girmesi sonucu aynı din içindebirbirinden farklı dindarlık tarzlarının ortaya çıkmış olmasıanlaşılabilir bir durumdur. Ne var ki, farklılaşma bununla sınırlı olmayıp, tarihsel süreçte din adamları veya kurumlarınındinin aslî öğretisi üzerinde tasarrufta/tahrifatta bulunması, dinin otantik öğretisinin ulaşmasında boşlukların, din eğitiminde sapmaların olması gibi mahiyeti itibariyle birincilerdenhayli farklı başka sebeplerin de bu alanda etkin olduğunu bilmekteyiz.
Dinî hayat ve algılamaların kaçınılmaz çeşitliliği tarihsel bir realite, hatta din mensupları tarafından çoğu zaman bir genişleme imkânı ve zenginlik olarak görülse de, dinin, insanı ilgilendiren her alanda varlığını ve etkisini sürdürerek insanoğluna rehberlik, inayet ve rahmet kaynağı olabilmesinin, bireyve toplum hayatına olumlu ve anlamlı katkı sağlamasının daancak onun çağrısının ve öğretisinin doğru algılanmasınabağlı olacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Dinin ilâhî hakikatvurgusu ve geçerlilik tezi, aynı zamanda, içinde yaşadığımızdünyanın sarsıntıları, geçici hevesleri, cazip fakat sahte ve kısa ömürlü vaatleri karşısında dik durmayı, direnç göstermeyi ve dinin işaret ettiği doğru çizgi üzerinde sapmadan yürümeyi de istemektedir muhataplarından. Bunun için İslâm’dadinî bilginin apaçık, anlaşılır ve ulaşılabilir olması ile bilgili vebilinç düzeyi yüksek bireyin özgür iradeye ve samimiyetedayalı seçimi dindarlığın iki temel ekseni olmuştur. Dinin mesajının doğru kavranması da ancak, dinin ana kaynaklarının ortaya koyduğu dinî düşünce ve bilgiye ulaşmayı ve onu esas almayı önceleyen, dini anlamada bireyin yorum gücünü, dinî anlayış ve pratikteki farklılığı da bu çerçeve içinderahmet olarak algılayan bir yaklaşımla mümkün olur.
Sağlıklı dindarlığın tesisinde bireyin dinî duyguları, pratiği, iyiniyet ve içtenliği de önemli olmakla birlikte, bunların sahihdinî bilgi ile sürekli desteklenmesi ve beslenmesi şarttır. Aksi takdirde, sahih ve sağlıklı dinî bilginin denetiminde olmayan dinî eğilimlerin ana çizgiden sapması, gelenekle ve atalarkültüyle yetinen veya aşırılık içeren dindarlık tarzlarının oluşması kaçınılmaz olur
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle