Ciddi bir araştırma sonucunda görülecektir ki, laikliğin kırk ayrı tarifi, Türkiye’De yapılmaktadır.
Laiklik adına her kafan farklı bir ses çıkıyor. Bilen de bilmeyen de laiklik üzerine söz söylüyor. Yani laiklik, Türkiyemiz de, uzun, geniş, sağlam bir İngiliz lastiği gibidir. Kim nereye, ne kadar çekiyorsa, laiklik de oraya çekilebildiği kadar gidiyor.
Ben bir ara, bazı siyasilerimizin, bazı köşe yazarlarımızın laiklik anlayışlarını, laiklik üzerine söylediklerini yazmaya başlamıştım. Bir süre sonra, iş ciddiyetini kaybedince yazmaktan vazgeçtim. A.Ü. Fakültesinde okuduğum yıllarda okuduğum yıllarda, Anayasa Hukuku Profesörlerimiz den Bülent Nuri Esen’in laiklik anlayışını dikkatimi çekmişti:
• “ Nüfus cüzdanlarımızda İslam kelimesinin bulunması laikliğe aykırıdır” Bülent Nuri Esen, bir kısım basın mensubumuzu çılgınca sevindiren bir iddiada daha bulundu:
• “Okullara din derslerimizin konuşması laikliğe aykırıdır.” Açılan bu ana yola, konuşanlar çok oldu. Sonra onların çığlıklarına kulak vermeye başladım:
• “Radyolarımızda mevlüt okunması laikliğe aykırıdır!..”
• “Kur’an kursları laikliğe aykırıdır.”
• “Din ayrı, dünya ayrı. Dinin dünya işlerine karıştırılması laikliğe aykırıdır.”
• “Atatürk’e fatiha okunması laikliğe aykırıdır.”
• “Diyanet işleri başkanlığı laikliğe aykırıdır.”
• “Diyanet işleri başkanlığına bütçeden para verilmesi laikliğe aykırıdır.”
• “İmam Hatib mezunlarının üniversitelere alınması laikliğe aykırıdır.”
• “Basındaki dini neşriyat laikliğe aykırıdır.”
• “Baş örtüsü laikliğe aykırıdır.”
• “Kamusal alanda türban laikliğe aykırıdır.”
• “Alevi öğrencilere din kültürü dersleri vermek laikliğe aykırıdır.”
• “Dini nikah laikliğe aykırıdır.”
• “Lokantalarda içkinin yasaklanması laikliğe aykırıdır.”
• “Üniversitelerde veya resmi dairelerde mescid açmak laikliğe aykırıdır.”
• “Radyolarda ve televizyonlarda tasavvuf musukisi icra etmek laikliğe aykırıdır.”
• “Kişilerin bir tarikata mensup olmaları laikliğe aykırıdır.”
• “Hırant Dink’in öldürülmesi laikliğe aykırıdır.”
Bizdeki muhteşem! Laiklik anlayışlarına sayın Bülent Arınç, şu yukardakilerden çok farklı bir laiklik tarifi yaptı:
“Laiklik din ve vicdan hürriyetidir.” Dedi
Ama aynı toplantıda bulunan çok sevgili Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımıza
Şırrraaak şiddetinde cevap verdi:
“Laiklik din ve vicdan hürriyeti değildir.” Sakın,sakın,sakın peki ya nedir ? diye bir soru sormak cüretinde bulunmayın. Siz de laikliği ihlal etmiş olabilirsiniz. Yalnız bilin ki, çok sevgili Cumhurbaşkanımıza göre de, laiklik anlayışlarımıza, en müthiş en muhteşem, en açık- seçik tariflerden birini de 16.2.2007 tarihli Hürriyet gazetesinde büyük aydınlarımızdan ve ilericilerimizden Bekir Coşku getirdi. Gaspçı başlıklı yazısında Bekir Coşkun, bugünkü iktidarda musallat olan korkak bir zihniyeti ele alarak dert yanıyor:
“Taksime cami yaptırmak istiyor. İçki yasak diyor. İmam-Hatipliler vali-kaymakam olsun diyor.Piyerloti tepesinin adını Eyüp Sultan tepesi olarak değiştirmeye çalışıyor.”
Bekir Coşkun yazısına devamla şu modern kanaatini açıklıyor:
“Böyle yüzlerce girişimle içeri girip, laik Cumhuriyet rejiminin neyi var, neyi yok yürütmek istiyor!” Bekir Coşkun’a göre:
Bir takım adamlar, Laik Cumhuriyet rejiminin neyi var, neyi yok yürütmek istiyorlar ama bir türlü bu işi beceremiyorlar. Tqm: “Kapıdan, pencereden, bacadan” girip laik Cumhuriyetimizi tarumar etmek, dağıtmak, el koymak…isterken korkup vınnn diye kaçıyorlar.” İyiki adamlar korkak! İyiki kaçıyorlar! Kaçıp, defolup gidiyorlar ama,bizim de gözlerimizi dört açıyorlar. Çünkü onların bu korkunç niyetlerinden anlıyoruz ki: “Taksime cami yaptırmak, içki içmeyi yasaklamak, İmam hatip mezunlarının da vali veya kaymakam olabileceklerini düşünmek, Piyerloti tepesinin ismini değiştirmek laikliğe aykırıdır.”Lanet olsun şu kör şeytana! Aklıma hep laikliğe aykırı sorular getiriyor.Kör şeytan utanmadan kulağıma fısıldayarak diyor ki:
“Taksime cami yaptırmak elbette laikliğe aykırı. Peki ya İstanbul’un yedi tepesine kondurulan yüzlerce cami be olacak? Onlar da laikliği bozan, dağıtan,tepeleyen gericilik mekanları değil mi?
Taksimle, Bayazıtın, Sultan Ahmed’in, Eyüb’ün, Bostancının, Beykoz’un Sarıyer’in…ne farkı var?
Cami yaptırmak laikliğe aykırı sayıldığı için, 1923 yılından 1950 yılına kadar, Ankara’da Cami inşa edilmemişti. Bu bakımdan, Bekir Coşkun’un laik düşünceli babaları, amcaları,dayıları…göğüslerini gere gere diyorlardı ki: “Biz Ankara ya cami yaptırmadık. Mabetsiz bir şehir kurduk! Ama bu anti laik Demokratlar, iktidar olur olmaz Ankara yı yeniden camilerle doldurdular! Velhasıl bütün İmam-Hatip liselerini, Yeniçeri teşkilatını kaldırır gibi topa tutarak yerle bir etmeden,bütün camilerimizi içkili, sazlı sözlü mekanlar haline getirmeden ve İstanbul un her tepesini Piyerloti heykelleriyle süslemeden,laikliği yaymak ve yaşatmak mümkün olmayacaktır.”
(Bu yazı sanatalemi.net'ten iktibas edilmiştir.)
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle