En Sıcak Konular

Muharrem Günay

Sıddıkoğlu
Muharrem Günay
21 Eylül 2015

Kurban Kimlere Borçtur?



KİMLER KURBAN KESER

Kurban, mukim olan ve sadaka-i fıtır nisabına malik olan her kadın ve erkek Müslüman vaciptir. Bu tariften şu anlaşılıyor: Müslüman olmayan, seferde bulunan Müslüman ve fakir olana kurban vacip değildir. Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer seferde bulunduklarında kurban kesmemişlerdir. Şayet seferde olan kimse kurban kesmek isterse, kurban kendisine vacip olduğu için değil, nafile olarak kesebilir, kesmediği takdirde sorumlu olmaz. İmam A'zam Ebû Hanife ile Ebû Yusuf'a göre kurbanın vacip olmasında akıl ve erginlik çağına gelmiş olma şart değildir. Yani zengin olan çocuğun ve delinin mallarından babaları veya vasileri kurban keserler. İmam Muhammed ile İmam Zufer'e göre kurbanın vacip olması için akıl ve erginlik çağına gelmiş olma şarttır. Bu itibarla zengin olan çocuklarla deli olanların mallarından kurban kesilmez. (Kâsânî, Bedayiu's-Sanayî, c. V, s. 64, Beyrut, 1974. ) Fetva da bu görüşe göredir, yani zengin de olsalar çocuklarla delilerin kurban kesmesi gerekmez.( İbn Âbidin, Reddü'I-Muhtar, c. V, s. 309.) Zenginliğin Ölçüsü Herhangi malî bir ibadetin borç olması için öngörülen zenginlik ölçüsü Nisap kelimesi ile ifade edilmektedir. Kurban nisabı, kişinin temel ihtiyaçları olan oturacak evi, evinin yeter derecede eşyası, binek için olan hayvanı (taşıtı), kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin bir yıllık nafakalarından ve borcundan fazla 80,18 gr. Altın veya bunun kıymeti para ve eşyaya malik olan kimse kurban kesecek kadar zengin demektir. Bu kimseye yılda bir defa kurban günlerinde kurban kesmek vacip olur. Bu ölçü aynı zamanda zekât için de geçerlidir. Ancak zekât nisabında malının artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmiş bulunması şarttır. Kurban nisabında bunlar aranmaz. Kurban kesme günlerinde zengin olan kimseye kurban kesmek vacip olur. Kurbanın Bedelini Yoksullara Vermekle Kurban Kesilmiş Olur mu? Bazı kimseler hemen her yıl kurban bayramında bu soruyu sorarlar . Hayvanı kesmeden canlı olarak veya bedelini yoksullara vermekle kurban kesilmiş olur mu? Kurbanın rüknü, kurban edilmesi caiz olan hayvanlardan birini kesmek olduğundan, hayvanı kesmeden canlı olarak veya bedelini yoksula vermekle kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz, bu ancak sadaka olur. Kurban Etinin Taksimi Deve ve sığır gibi hayvanlar ortaklaşa kurban edildiğinde etleri ortaklar arasında tahmini olarak değil, tartılarak taksim edilir. Ancak bir ailenin ferdleri için kurban edilen hayvanın etini taksim etmek gerekmez. Bunun gibi ortaklaşa kurban kesenler kurban etini tamamen yoksullara veya bir hayır kurumuna verecek olurlarsa yine kurban etini taksim etmeleri gerekmez. Kurban etinin hepsini yoksullara sadaka olarak dağıtmak veya kendisi ve çoluk çocuğu için alıkoymak caiz ise de, en uygun olanı, kurban etini üçe taksim edip, birini kurban kesmeyen yoksullara sadaka olarak dağıtmak, bir bölümünü de akraba, tanıdık ve komşulara ikram etmek, birini de kendi çoluk çocuğu ile yemektir. Kurban etinden müslüman olmayan komşulara da vermek caizdir. Şayet kurban kesen kimsenin çoluk çocuğu kalabalık ve hali vakti de çok iyi değilse bu takdirde kurban etini sadaka ve hediye olarak dağıtmayıp, tamamını çoluk çocuğu için alıkoyması daha uygun olur. ALLAH SADACE KENDİSİ İÇİN KESİLEN KURBANLARI KABUL EDER Kurban, insanın Allah'a yaklaşmasına ve O'nun rızasını kazanmasına vesile olan bir ibadettir. "Kurban" kelimesinde bu mana vardır. İnsan kurban kesmekle İbrahim aleyhi'sselâm gibi Allah'a ve O'nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O'nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa katlanacağını göstermiş olur. Niyetül Müminu Hayrun Mim Amelihi (müminin niyeti amelinden hayırlıdır) Değerli müminler, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan her şeyde esas olan iyi niyettir. Kurbanda da böyledir, iyi niyet ve ihlâs esastır. Bakınız bu konuda Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyuruluyor : “len yenâlallâhe lühûmuhâ velâ dimâühâ velâkin yenâlühü ttegvâ minküm…” "Onların (kurbanların) ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır. Fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır." (Hacc, 37.) Esasen Allah Teâlâ ancak takva sahiplerinin yapmış oldukları ibadetleri kabul eder. Mâide sûresindeki şu ayet-i kerimeler bu konuyu bir örnek vererek açıklıyor. Allah Teâlâ buyuruyor: "(Ey Muhammed) onlara Adem'in iki oğlu ile ilgili haberi hakkıyla oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. (Kabil Habil’e): — Seni öldüreceğim, demişti. Diğeri ise: — Allah, yalnız kendisinden korkanlardan kabul eder dedi ve devam etti: "Allah'a yemin ederim ki sen beni öldürmek için bana el uzatsan da ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." dedi. ( Mâide, 27-28.) Kabil’in Kurbanı Niçin Kabul Edilmedi? Ademin oğulları Rablerine bir kurban takdim etmişler, birinin sunduğu kurban kabul edilmiş, ötekisininki hüsnü kabul görmemişti. Çünkü birisi ihsan ehliydi. O Allah’ı görüyormuşçasına Ona kulluk şuuru içindeydi. Malının en güzelini, Allah’a lâyık olanını kurban etmiş, ötekisi de en değersizini kurban etmişti. Habil mülkün sahibinin bilincinde olarak kurbanda bulunmuş, en iyisini sunmuştu. Verdiğinin daha güzeliyle kendisine mukâbelede bulunulacağının güvencesi içinde kurban sunmuştu. Kabil ise mülkü kendisinin zannederek, mülkün sahibine karşı bir güvensizlik duygusu içinde kurban takdim etmişti. Onun içindir ki görünüşte birbirine benzeyen ama niyet olarak birbirinden çok farklı olan bu amelden birisini kabul eden Allah, ötekisini kabul etmemişti. Doğal olarak kurbanının kabul edilmeyişini gören Kabil’in hemen hatasını anlayıp tevbe etmesi ve durumunu düzeltmesi gerekirken öyle yapmamış kardeşini kıskanmış haset etöiştir. Yâni Allah’ın takdirine karşı gelmiş ve asilerden olmuştur. Tıpkı Allah’ın emrine kafa tutan, Adem’e secde etmeyen şeytan gibi. Evet bildiğimiz kadarıyla tarihte ilk hasit-haset eden şeytandır, ikincisi de Kabil’dir. Kardeşini kıskanan Kabil Habil’e; “Andolsun ki seni öldüreceğim” der. Kardeşi sorar ona: Beni niye öldüreceksin? O der ki senin kurbanın kabul edildi, benimki kabul edilmedi. Bunun üzerine Habil der ki, Allah ancak muttakilerin (Allah’tan korkanların ve Allah’a olan sevgilerinden dolayı), kendisine karşı kulluğunun bilincinde olanların kurbanını kabul eder. Yâni bu konuda benim bir suçum yoktur, yetkim de yoktur. Sen bunu kendin istedin, kendin hak ettin. Bu konuda beni suçlayacağına tövbe istiğfar et. Allah tevvâbürrahimdir. Görülüyor ki, kurban kesenlerden biri iyi niyeti ve Allah'tan korkması ve O’nun rızasını kazanmak düşüncesi sebebiyle sunduğu kurban kabul görmüş, diğeri ise kötü niyeti sebebiyle kurbanı kabul edilmemiştir. Sevgili Peygamberimiz de bu konuda şöyle buyurmuştur: "Âmellerin kıymeti ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur." (Buhari, Bed'ü'I-Vahy, 1.) Bunun içindir ki kesilecek kurbanlarda sadece Allah rızasını gözetmek ve kurbanı İslâmi usullere göre kesmek ve etini yine İslami usullere göre dağıtmak gerekir.



Bu yazı 933 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 7 Ekim 2020 Mümin Nasıl Olmalı
    • 8 Ağustos 2020 Allah İnsanı Yarattı Ve Ülkülerle Donattı
    • 19 Temmuz 2020 Allah Tuzak Kuranların Tuzaklarını Başlarına Geçirendir
    • 20 Haziran 2020 Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması'nda Yunus Emre'nin Rolü
    • 30 Mayıs 2020 Fatih'in Şahsiyeti Nizam-ı Alem ve İ'lay-ı Kelimetullah Ülküsü
    • 23 Mayıs 2020 Bayram Namazının Kılınışı ve Evde Kılınma Durumu
    • 23 Mayıs 2020 Lider ve Fikir Adamlarımıza göre Milliyetçilik (2)
    • 23 Mayıs 2020 İslam'da Millet ve Türk Milliyetçiliği (1)
    • 20 Mayıs 2020 Türkçülük Anlayışımız ve Bu Anlayışa Saldıranlar
    • 16 Mayıs 2020 Fıtır Sadakası
    • 3 Mayıs 2020 3 Mayıs Türkçüler Günü
    • 2 Mayıs 2020 Türk Tasavvuf Ekolünün Kurucusu Hacı Bayram-ı Veli?
    • 22 Nisan 2020 Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevi
    • 13 Nisan 2020 Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu - Kuruluşta Tasavvuf ve Tarikatların Rolü
    • 7 Nisan 2020 Berat Gecesi
    • 3 Nisan 2020 Tarihin Haklı Çıkardığı Lider TÜRKEŞ
    • 27 Mart 2020 Satuk Buğra Han ve Hz.Muhammed
    • 20 Mart 2020 İsra Miraç ve Miraç Kandili
    • 1 Mart 2020 Cihad Her Müslümana Kıyamete Kadar Devam Edecek Bir Farzdır
    • 11 Şubat 2020 Köni Eğri Bolsa / Adalet Eğrilirse Kıyamet Kopar

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,467 µs