Konuk Yazar-Aydınlarocagı.org
Prof.Dr.Mustafa Erkal-Aydınlar Ocağı Genel Başkanı
9 Şubat 2015
Başkanlık Sistemi Tuzağı
Kimse Osmanlıya hakaret edemez deyip Ayn-el Arabdaki PKKlıların ve peşmergelerin alınlarından öpen Başbakanımız, Osmanlının teröre karışmış bazı Ermenilere uyguladığı yer değiştirmeyi (tehcir) yanlış buluverdi. Herhalde bu Osmanlıya saygının bir gereği değildi. Son yıllarda bir moda çıktı. Haklı haksız tarihimizle hesaplaşma moda haline geldi.
Türkiyede birbiri ile çok bağlantılı konular tartışılıyor. Başkanlık sistemi, eyalet sitemine geçiş ve bunların hepsinin kilidini açacak olan yeni anayasa ile Yeni Türkiyeye gidiş. Demokratik parlamenter sistem saldırı hedefi haline geldi. Oysa başta saldırıları yapanlar ve herkes bugünü; parlamenter demokrasiye borçludur. TV ekranlarında Cumhurbaşkanına bağlılık ve yağcılık aldı yürüdü. Başkanlık sistemini savunanlar, parlamenter demokrasinin yürümediğinden, üç askeri darbeden bahsediyorlar. Bunu daha iyileştirmenin yollarını düşünmüyorlar bile
Meselâ %10luk seçim barajını %5e indirerek, TBMMde farklılıkların daha iyi temsili neden sağlanmasın ki? Başbakan ve hükümet, TBMMne gerektiğinde hesap veriyor. Başkanlık sisteminde kim kime hesap sorabilecek? Tek adamın egemenliği her şeyden evvel bir kalite ve yeterli donanım sorunudur. Ortadoğudaki ülkelerin çoğunluğu tek adam egemenliğine dayanıyor. Türkiyeyi klasik bir Ortadoğu ülkesi haline dönüştürmek büyük bir haksızlık ve gaflet olur. Başkanlık sisteminde kararların hızlı alınabileceğinden bahsediliyor. Kararların hızlılığı kadar, doğruluğu ve ülke için geçerliliği de önemlidir.
Yapılan araştırmalarda Mart 2011de başkanlık sistemine geçilmeli diyenlerin oranı %38,2 iken, yoğun propaganda ve tek taraflı şartlandırmaya rağmen, bu oran Mart 2013de %32,3e düşmüştür. Yoğun propaganda bugün de devam etmektedir. Bazılarının Efendim kritik bir safhadayız; işlerin hızlı ve düzgün yürütülebilmesi, sorunların aşılabilmesi için Merkez Bankası gibi bağımsız kurumların devre dışı bırakılması gerekir. Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı kaldığı sürece bu sistem işlesin, Erdoğan sonrası parlamenter sisteme dönülsün şeklindeki anlayış mantıkla ve devlet yönetiminin ciddiyeti ile kesinlikle uyuşmaz. Cumhurbaşkanlarına veya başbakanlara göre devletin yönetim şekli, yapısı ve hukuk düzeni değiştirilemez. Tersine kişiler Anayasa ve hukuk devletine uymak zorundadırlar. Kişiler ve iktidarlar geçicidir. Ancak devlet ebed-müddettir. Belirli bir dönem ülkeyi yöneten kişilerin özelliklerine göre devlet şekillendirilemez. Sayın Cumhurbaşkanı daha başkanlık sistemine geçmeden yetkilerini aşıyor, tarafsızlığını koruyamıyor, parti genel başkanı gibi davranıyor. Başkanlık yetkisi ve sorumluluğunun verilebilmesi için, devletin kuruluş felsefesiyle ve temel ilkeleriyle çatışır olmamak da esastır. Başkan toplumu bütünüyle kucaklayabilmeli ve temsil kabiliyetine sahip olmalıdır. Bugün böyle bir siyasi manzara ile karşı karşıya olmadığımıza göre, bize düşen görev parlamenter sistemin aksaklıklarını giderebilmektir.
Aslında Türkiyede başkanlık sistemine çoktan geçilmiş; haberimiz yok. Faiz gibi teknik bir konuda devlet bakanını atlayarak Merkez Bankası Başkanına faizleri düşürün emirleri yağdırıldı. Sayın Cumhurbaşkanının danışmanlarının konuyu Sayın Babacan ve Merkez Bankası Başkanı kadar bilmedikleri çok açık. 7 Haziran seçimlerine giderken durgunluğu giderip tüketimi artırmak, piyasayı canlandırmak, suni ve geçici refahın sürdürülebilmesi için zayıflayan sıcak para girişleri gerekiyor. Riskli ve kırılgan ekonomimiz dolayısıyla, 2015 çok zor geçeceğe benziyor. Faiz onun için gündemde. Kronik enflasyonu düşürmenin tek yolu faizle ve para politikası ile oynamaktan geçmez. Faiz düşüşü kıt tasarrufları dövize yönlendirir ve döviz kurunun yükselmesi de yeni maliyetler doğurur. Dövizin yükselmesinin ihracatı artırması gerekirken maalesef ihracat %9,8 azalıyor.
Aslında başkanlık sistemi ve eyaletlere geçiş Türkiyeye makas değiştirtmekle ilgilidir. Yeni anayasa ile Yeni Türkiyeye varmada etnik ırkçılık kullanılarak Türk Milletinin reddi ile özgürlükçü ve demokratik olunacağı ileri sürülüyor. Meclise bütün farklılıkların ve ayrımcılığın yansıması, milli kimliksiz bir kalabalık haline dönüşmek hedefleniyor. Kısaca Türk Milletinin altına dinamit konuyor. HDPnin Bölge ve yaratılacak milliyet özerklikleri yolu ile Türkiye kurtulacak! 1923ten beri süren ara rejim sonlanacak! Bu çirkin tezgahı 7 Haziranda sandık bozmalıdır.
Kaynak: http://aydinlarocagi.org/2015/02/baskanlik-sistemi-tuzagi/#.VNi4fvmsW4Y
Bu yazı 1,735 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
11 Nisan 2022
Değerli Devlet Adamı Rahmetli Alparslan Türkeş'in Ardından
-
25 Mart 2021
''Türk-İslam Sentezi'' ve Garip Yakıştırmalar
-
28 Mart 2020
Virüslü Genel Manzara
-
4 Şubat 2020
İstanbul Kanalı Üzerine
-
1 Ocak 2020
Milli Marşımıza Ve Türkçeye Yapılan Saygısızlık ve Bir Sapıklık Örneği
-
26 Kasım 2019
Aranan Bir Kayıp: İnsan Hakları
-
7 Şubat 2019
Türk Dünyasının Bazı Sorunları
-
9 Ocak 2019
Ümmet Soslu Yeni Türkiye Oyunu
-
21 Aralık 2015
Türklüğün Gururu Prof.Dr. Aziz Sancar
-
24 Kasım 2015
Iğdır'da 42. Şura
-
5 Eylül 2015
Psikolojik Savaş ve İstikrar
-
14 Temmuz 2015
Koalisyon Mecburiyeti
-
23 Nisan 2015
Seçim Öncesinin Gündemi
-
9 Şubat 2015
Başkanlık Sistemi Tuzağı
-
1 Aralık 2013
1920 Ve 1923 Ruhları
-
4 Ağustos 2013
İleri Demokraside İlerlerken !
-
12 Haziran 2013
Kosova ve Balkan Gerçeği
-
30 Nisan 2013
Çözüm ve Barışın Arka Planı
-
8 Nisan 2013
Çelişkiler Yumağı
-
30 Mart 2013
Ters İşleyen Barış Süreci
Yorumlar
+ Yorum Ekle