En Sıcak Konular

Nurullah Aydın

Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
5 Temmuz 2014

Yalancıların Zaferi



Yalan, eleştiri, tenkid, dedikodu, gıybet insanların iletişim  aracıdır.

Toplum ciddi bir zihinsel travma yaşıyor. Pişkinlikle yalan söyleyenler itibarlı. Halk yığınları kim ne kadar çok yalan söylüyorsa ona inanıyor, ona güveniyor. Doğruları gerçekleri anlatanlara, kimse inanmıyor itibar etmiyor. Peki ama neden?

 

Birçok insan; din’i değerleri alaya aldığı veya istismar ettiği için gıybet değil, tersine tenkid edildiğini unutarak dedikodu yapıldığını ileri sürüyor.

 

Eleştiri ve gıybet ayrı ayrı şeylerdir. İnsanın haklı konularda eleştirmesi ve gerçeğe davet etmesi bir hak olduğu gibi, aynı zamanda bir ödevdir.

 

Gıybet; bir insanın kişiliğini hedeflerken, haklı eleştiri; insanın eylemlerine, sözlerine veya ortaya koyduğu ürün ve hizmetlere yöneliktir. Bizim tenkidimiz de bu tür köşe yazılarınadır.

 

Gıybet; gizlice yapılmış bir işi açığa çıkarmaya, gizlenen bir ayıbı ifşa etmeye yönelikken, eleştiri; açıktan yapılan yanlış iş ve eylemlere yöneliktir.

 

Gıybet; onarıcı değil yıkıcı ve ifsat edici bir özellik taşırken, eleştiri ise yapıcı olup doğru bilgi, tutum ve davranışa yönlendirme amacı taşır. Zira haklı tenkidin maksadı, kişiyi bir yanlıştan uzak tutarak onu korumaktır.

 

Gıybet edildiğinde yapılan bir yanlış o kişiye yapıştırılıp/yakıştırılırken, eleştiri de ise o işi ya da sözleri söyleyen kimseye bunu yakıştıramama, ama işin doğrusunu da ortaya koyma tavrı vardır.

 

Nitekim yapılan yanlışlıklar ve hatalar her zaman evrensel ilkelere ve ciddî delillerle göre ortaya konulmalıdır. Zirahaklı tenkidden sonra tutarlı ve objektif teklifler ve öneriler sıralanmalıdır. Böylece bütün bunlar kamuoyunun bilgisine sunulmalı ve bu konuda takdir yetkisi insanlara bırakılarak tercihlerini doğru yapmaları beklenmelidir.

 

Din’î konuları anlatan ya da yazıları kaleme alan kimselerin hatalarına ve yanlışlarına dikkat çekmek, bunları gıybet etmek değildir. Tam tersine hem o şahısları hem de onları dinleyen ve okuyan tüm bireyleri uyarmak ve işin doğrusunu o kimselere göstermektir.

 

Bugün için yaşam tarzı haline gelmiş maddeci yaklaşıma tıpatıp uyan bir benzetmedir bu.

 

İşini hallet de nasıl halledersen hallet veya kazan da nasıl kazanırsan kazan ya da yolunu bul parayı kap gerisine boş ver, anlayışları çok sayıda taraftar bulabilmektedir.

 

Fakat doğru olan bu mudur?

 

Yalan; Gerçeğin karşıtı, kişinin doğruluktan ve dürüstlükten ayrılması, olmayan bir şeyin olmuş gibi gösterilmesi demektir.

 

Yalan söyleyen dolayısıyla hile yapan birinin onur ve saygınlığı zedelenir. Böyle bir insanın çevresiyle barışık, sağlıklı ve özgüven içerisinde yaşaması mümkün değildir. Sürekli yalan söyleyen ve insanları aldatan kişinin toplumda saygın bir yerinin olması düşünülemez…

 

Dedikodu, magazin, iddia ve iftiralardan oluşan gayri ciddi konuşan ve yazanlar, yaşanan gelişmelerle ilgili samimi ve dürüst değerlendirme yapamaz, faydalı olamazlar..

 

Onur, utanma, ar, hayadan uzak, gururlu olarak insanı ve toplumu, devlet yönetimini ahlakı erozyona uğratırsanız, bu yıkım ve kaosun nerede duracağı ve ne kadar zarar vereceğini kestiremezsiniz.

 

Akıllı, bilge kişilerin yaptığı bilgilendirme ve aydınlatma görevidir. Kendi bakış açılarını ve değerlendirmelerini sunarlar ve bu değerlendirmeler, belirli bir zamanda neler gördükleri ve neler hissettikleriyle alakalı olabilir ve olaylar geliştikçe onların bu yargıları da gelişir.

 

Bilinçli birikimli sorumlu her insanın görevi; insanları uyarmak ve uyandırmaktır.

 

Günün Sözü: Yalan söyleyen ve insanları kandıran birinin, yöneticiliği felakettir.



Bu yazı 710 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ekim 2018 İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
    • 9 Ekim 2018 SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
    • 1 Ekim 2018 ABD-NATO VE TÜRKİYE
    • 4 Aralık 2017 ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
    • 29 Ağustos 2017 Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
    • 21 Ağustos 2017 Kimler Neleri Tartışıyor
    • 14 Ağustos 2017 Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
    • 7 Ağustos 2017 Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
    • 31 Temmuz 2017 Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
    • 24 Temmuz 2017 Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
    • 17 Temmuz 2017 Ders Almasını Bilmek
    • 10 Temmuz 2017 Güveni İstismar Edenler
    • 3 Temmuz 2017 Kirletilen Solan Adalet
    • 29 Haziran 2017 Küresel Odaklar ve Türkiye
    • 19 Haziran 2017 Çığırtkanlar Güven ve Umut
    • 12 Haziran 2017 Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
    • 5 Haziran 2017 Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
    • 29 Mayıs 2017 Bilgi Algı Medya Hukuk
    • 22 Mayıs 2017 Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
    • 15 Mayıs 2017 Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,830 µs