(seyirci, temennici, tarafsız eleştirisi)
Milletler, sosyal ve siyasal yapılanmalar ve kişiler için her zor zaman “yıldızın parladığı” an olmuştur. Bu zor anda, duruş ve düşünüş bakımından anın baskısını değil geleceği, kolayı değil zoru seçenler tarihin hayırla yâd ettiği kimseler olmuştur. Anın baskısını seçenler ise o zor zaman sonrasında itimat telkin etmeyen kimseler olarak kalmıştır. Biliriz ki cephede en fazla yara alanlar siperlerini terk edenlerdir.
Safların oluşturulduğu bir zamanda ben tarafsızım veya seyirciyim diye emin bir alana çekilmek, bizatihi yanlış safta durandan daha tehlikeli değil midir? Hemen herkes için gül atan, taş atandan daha fazla yaralayıcı olmamış mıdır? Roma sevgisi ne büyük bir mazeret olursa olsun Brütüs bir ihanet klasiği olarak hafızalarda değil midir?
Her seçim bir kaybediştir aslında. Bir şeyi kazansan öbürünü kaybettiren bir risk alanıdır seçim yapmak. Tercihlerimizdir aslında bizi başkası olmaktan ayıran durduğumuz yerdir bizi haysiyetli kılan… Bazen kayıp ve Don Kişotluk görünen tercihler bir insanın veya bir milletin kazanç hanesine yazılmıştır. Hazreti Hasan ümmet kaygısıyla halifelik kavgasına düşmemekle hem kendi hem ümmet kazançlı çıkmıştır. Bediüzzaman ise 31 Mart hadisesinde idam sehpalarında insanlar sallanırken sorulan “sen şeriat istemişsin?” sorusuna “ EVET AMA İSYANCILAR GİBİ DEĞİL YÜZ BAŞIM OLSA ŞERİATA FEDA OLSUN” demeyi seçebildiği için Bediüzzamandır
Muhsin Yazıcıoğlu milletin gönlünde taht kurmuşsa “ Müslümanların iktidarına engel oldu dedirtmem” diyebildiği için, parti menfaatini gözetmediği için taht kurmuştur. Erbakan silahlı ve silahsız güçlerin baskısında “ ey aziz milletim sizden aldığım iradeyi sizin tercihiniz doğrultusunda kullandırtmak istemeyen bu güçleri size şikâyet ediyor ve sine-i millete dönüyorum “ demediği diyemediği için “savunan adam” durumuna düşmüştür. MHP Ecevit’in “bu kadına haddini bildirin” sözü Karşısında sustuğu için milletin nazarında değer kaybetmiştir.
Şimdilerde temenniciler, seyirciler, tarafsızlar bir seçim yapmak durumundalar: ya anın baskısını ya geleceği tercih etmek. Bu sıkıntılı duruma en güzel örnek Ukayl Bin Ebu Taliptir. Hazreti Ali’nin kardeşidir ama ondan valilik isteyip alamayınca Muaviye’yi destekler. Türk İslam coğrafyasında Müslümanlığı şüpheli olan Ebu Talip çocuklara ismi verilerek yaşatılırken Ukayl ismine rastlamayız. Ukayl da bir tercih yapmıştır ve İmam Ali’nin yanında yer almamıştır. Bu seçim Türk İslam anlayışına, vicdanına hoş gelmemiştir. Ebu Talib ise Allah Resulünün yanında yer aldığı için vicdanlarda bir yeri ve sevgisi vardır.Biz onun “Kureyiş’in kadınları Ebu Talip korktu da Müslüman oldu der “ kaygısında bir sorun görmeyiz , Muaviye’yi seçiminden ötürü anlarız da Ukayl’ın tavrında içimizi kanatan bir şey buluruz ve atılan gülün taştan daha acı verdiğini hissederiz.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle