İnsan her şeyin Allah'ın kontrolü altında
olduğunu hiç bir zaman aklından çıkarmamalıdır. Halis bir iman sahibi olmak
istiyorsak bu konu üzerinde çok ciddi düşünmeliyiz. Çünkü Rabbimiz de,
Kendisi'ne gönülden katıksızca bağlı olmamızı istemektedir.
'Gönülden katıksız bağlılar' olarak, O'na yönelin ve O'ndan
korkup-sakının, dosdoğru namazı kılın ve müşriklerden olmayın. (Rum Suresi, 31)
De ki: "Şüphesiz Allah, dilediğini şaşırtıp-saptırır,
Kendisi'ne katıksızca yöneleni de dosdoğru yola yöneltip-iletir." (Rad
Suresi, 27)
Ayetlerden açıkça anlaşıldığı üzere, Rabbimiz
bizden müşriklerden olmamamızı, O'ndan korkup sakınmamızı, gönlüden katıksızca
Kendisi'ne bağlı olmamızı istemektedir. Bu isteklerini yerine getirenleri de
dosdoğru yola ileteceğini bildirmektedir.
Rabbimiz'in dışında yardım istenecek başka bir
güç yoktur. İnsan bunu biraz düşünse, ne kadar aciz olduğunu idrak etse, tek
güç ve kuvvet sahibinin Allah olduğunu anlayacaktır. Gözle görülmeyen en küçük
varlıktan, uzayda hareket eden bütün gezegenlere kadar her şey, Rabbimiz'in
kontrolü altındadır. Günümüzde yapılan bilimsel çalışmalar ve araştırmalar da
bunun kanıtıdır. Vücudumuzda ki tek bir hücre bile Allah'ın bilgisi dışında hareket
edemez. Bedenimiz diye sahiplendiğimiz vücudumuzda hücreler, enzimler, proteinler,
kalbimiz, beynimiz en küçüğünden en büyüğüne hepsi Allah'ın kontrolündedir.
Bizim tüm bunları kontrol edip yönlendirmeye hiç bir zaman gücümüz yetmez. İşte
insan bu kadar aciz bir varlıkken, müstağni olup Allah'a şirk koşması çok büyük
vicdansızlıktır. Olayların Allah'tan bağımsız ( Allah'ı tenzih ederim) meydana
geldiğini düşünen insan bu gafletten hiç bir zaman kurtulamaz.
Halbuki Allah, tek bir yaprağın bile Kendi izni
olmadan düşmeyeceğini ayetle bildirmiştir.
Gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı
bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak
dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere
hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (En'am Suresi, 59)
Ayette
herşeyin apaçık bir kitapta yazılı olduğu da bildirilmiştir. Yani hayatımız
boyunca yaşayacağımız iyi ya da kötü tüm olaylar Allah katında yazılıdır. Bu
bizim kaderimizdir. Kader konusunda da insanların doğru olmayan anlatımları
vardır. Genel kanı, bizim bir cüz'i iradeye sahip olduğumuzdur. Yani az da olsa
kendi kendimize karar verebilme yetkimiz vardır. Ama Allah ayetlerinde böyle
bir cüz'i iradeden bahsetmemektedir. Aksine, tüm iradenin Kendisi'ne ait
olduğunu bildirmektedir. Yani bizim cüz'i irademiz de Allah'a ait
olan külli iradenin içerisindedir.
.... Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir. (Ahzab Suresi, 38)
Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık. (Kamer Suresi, 49)
Çok açık anlaşılıyor ki, her şey Allah'ın
takdir ettiği, beğendiği bir kader ile yaratılmıştır. Bu bizim için çok büyük
bir konfordur. İnsan eğer gönülden katıksızca Rabbi'ne bağlı olursa, hayatı
boyunca yaşadığı, zahiren zor gibi görünen tüm olayların bir hayırla
yaratıldığını bilir. Sıkıntı ve üzüntüye kapılmadan Allah'a teslim olur. Çünkü
iman eden kişi bu dünyada zorluklarla da imtihan edileceğini bilmektedir.
Allah kullarını denemek için yarattığı
imtihanlarla da samimi olanla, samimi olmayanı birbirinden ayıracaktır. İnsanlar
burada da şöyle bir hataya düşmektedir. "Madem
her şeyi Allah yarattı, iyi insanla, kötü insanı bilmiyor mu? ( Allah'ı
tenzih ederim.) Tabi ki Allah yarattığı kulunu kendisinden çok daha iyi
tanıyor. Allah bize şah damarımızdan daha yakın olandır, nefsimizin bize ne tür
vesveseler verdiğini bizden daha bilmektedir, sinelerimizde saklı olanı,
gizlinin gizlisini de bilendir. Fakat bir ilimle bizleri imtihan etmektedir ki,
ahirette Rabbimiz'in huzuruna çıktığımızda yaptığımız iyi ya da kötü amellere
kendimiz de şahit olacağız. Bu yüzden şeytanın bir aldatmacası olan cüz'i irade
gibi bir irademiz olduğu düşüncesine kanmamalıyız. Şeytan insanları böyle bir
düşünceyle şirk koşmaya yönlendirmektedir.
Allah'ın kendisi için takdir ettiği bir kaderi
yaşayacağını bilen insan, sadece Allah'a rağbet eder, Allah'a güvenir. Allah'ın
kendisi için belirlemiş olduğu kaderden de kalben razı olur. Allah'ın dışında
hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. Zahiren zor gibi görünen bir olayla
karşı karşıya kaldığında, uygun olmayan bir tavır göstererek, şirk koşmaktan
kaçınır. Kendisi için neyin daha hayırlı olduğunu, en iyi Yüce Allah'ın bileceğinin
şuurundadır.
... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve
olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz
bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)
Halis bir iman sahibi olmak istiyorsak, gün
içersinde ya da yaşamımız boyunca karşılaştığımız her zorlukta Allah'
sığınmalıyız. Rabbimiz'e sürekli dua etmeliyiz. Saf, katıksız bir imanın
önündeki engellerden birinin gizli şirk olduğunu unutmamalıyız.
... Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar
ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar
müminlerle beraberdirler. Allah müminlere büyük bir ecir verecektir. (Nisa
Suresi, 145-146)
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle